KÂRİA  SURESİ  VE KIYAMET…

KÂRİA  SURESİ  VE KIYAMET…  Ahirete inanmayan insanların bilhassa KÂRİA suresini okumaları mutlaka düşüncelerini değiştirecektir. Denilebilir ki; Allaha ve Ahiret gününe inanmayan insanlar ne söylenirse söylensin, neler yazılırsa yazılsın zaten inanmayacaklardır. Lâkin Kuranı Kerimin nazil olduğu andan itibaren hitap ettiği kesim inanan Mü’minler olduğu gibi; İnanmayan kafir topluma da seslenmektedir. Hele hele Mekke de inen Sure’lere baktığımızda bu surelerin ne derece dehşetengiz tanımlarla insanlara beyân ettiğini görürüz. Daha sonraki dönemlerde ve günümüzde de KÂRİA suresinin içinde barındırdığı kelimeler arapçayi bilmeyenleri dahi etkileyecek derecede insanları etkilemektedir.Rabbimiz Karia suresinin ilk 5. ayetinde mealen şöyle buyurmaktadır: ***Kâria KIYAMET Nedir o Kâria? O Kârianın ne olduğunu bilir misin? İnsanların, ateşin etrafını sarmış pervaneler gibi olur,  Dağların da atılmış renkli yüne dönüştüğü gündür  O KARİA…*** Karia Suresi yarın mutlak surette olacak olayları daha önceden bütün korkunçluğuyla HABER vermektedir…Rabbim bizleri O günlerin dehşetengiz korkunçluğundan inanan insanlar olarak bizleri muhafaza eylesin…

 

2.  KÂRİA  SURESİ  VE KIYAMET… İnanan ve inanmayan İnsanları önlerindeki KIYAMET gerçeğiyle uyaran, iyi ameller yapmağa teşvik eden neticede çözümün Mîzan da ağır basarak, Allah katında değer ifade edecek ameller işleyerek hayatın da ölümün de Mîzanın da sahibi olan Allahın rızasını kazanarak memnun etmemiz gerektiğini ısrarla vurgulayan bir sûredir  KÂRİA suresi. Sûrede son derece veciz, ürpertici, dehşetli bir biçimde kıyâmet ve safhâlârı ortaya konulduktan sonra kıyâmet sonrası gerçekleşecek olaylar anlatılır. HESAP, KİTAP ortaya konulur. Amellerin tartılacağı terazi MİZÂN gündeme getirilir. Ve insanlar Mîzanlarının ağırlığına ve hafifliğine göre mutlular gördükleri muamele ile ebedi mesud olanlar ile; mutsuz, bedbaht, ebedi kayıp içerisinde olanların hâllerini ortaya koymaktadır. Bu hesaba göre İKİ ebedi yerleşim merkezi ortaya konulmaktadır. Mutluların yerleşim merkezleri CENNET, mutsuz, bedbaht, kaybedenlerin ebedi mekanı ise CEHENNEM olarak beyân edilmektedir…Rabbimiz, Karia Suresi ayet. 6 – 9. da mealen şöyle buyurmaktadır: ***İşte o, hoşnut edici bir yaşayış içinde olur. Ameli yeğni olana gelince. İşte onun anası YERİ, YURDU Hâviye’dir…*** Rabbim, Cümlemizi CEHENNEM azabından muhafaza eylesin…

 

3.  KÂRİA  SURESİ  VE KIYAMET… Mü’minler ve Kafirler KÂRİA Suresinde adeta KIYAMET sahneleriyle yüz yüze gelmektedirler. Okuyunca anlamadım, duymadım, görmedim, haberim yoktu denilemeyecek kadar açık, NET, Sarih cümlelerle ifadesini bula Karia Suresinde uyarı, ikaz, korkutma gibi dehşeti açığa vuran her türlü caydırıcı unsurlar gözler önüne serilmiştir. İnsanları yaşadıkları hayatta yaptıkları ve ettikleriyle yüz yüze getirerek tekrar tekrar uyaran bir sûredir  Karia  suresi. Sûre, hemen baş kısmında *EL KÂRİYA* denilerek, yalın bir kelime ile başlıyor. Ama öyle bir kelime, Bomba tesirini içinde barındıran bir sözcük, bir tek kelime düşünen beyinlerde şiddetli bir korku, ürküntü uyandıran bir kelime kariya, KIYAMET…Rabbimiz bu kelimeyi anlıyacağımız ölçüde ğayet sarih bir şekilde beyan ediyor:*O günde insanlar her ta­rafa dağılıvermiş. Kelebekler gibi oluverirler.* Bir kelebek vadisinde, kelebeklerin hepsinin aynı anda uçuştuklarını görürseniz, o anda onla­rın belirli bir yönleri yoktur. Her tarafa doğru uçuşurlar. İşte, Kıyamet saatinin sahnesi de böyledir, herkes kendi başının derdiyle uğraşacak, Herkes gö­zünün gördüğü tarafa gidecek. Neticede büyük bir karmaşa başlayacak… İşte dehşetengiz bir sahne El Kâriya yani KIYAMET anı…

 

4.  KÂRİA  SURESİ  VE KIYAMET… Kardeşlerim, Müfessirlerin ayetleri izahına baktığımızda; O korku dolu günde Dağlar atılmış renkli yün gibi olacak Üzerine köşkler yaptığımız, yollarla tepesinden aştığımız, karların­an sularını içtiğimiz, adına türküler söylediğimiz, üzerinde zikirler yaptığımız, saadetli mutlu günler geçirdiğimiz dağlar. Nefes aldığımız havayı ormanlarıyla tazeleyip, gözlerimizi rengiyle süsleyen, rüzgarın esmesiyle ağaçların ve taş­larının çıkardığı sesleri kulaklarımıza gönderen dağlar PAMUK gibi atılacak. Kıyamet günü kulakları yırtarcasına bir gürültü ile insanlar uyanacak. Yıldızlar yerlerinden fırlayacak, deli mermi gibi etrafa saçılacak, yeryüzü yerinden oynayıverecek, her cisim adeta havai fişekler gibi teker teker havada uçuşacak. Bu gün geldiğinde, Kainatın her bir parçası lîme, lîme ayrılacak; O günde, Kimin terazisinin fazilet, sevap kefesi ağır gelecek olursa, O Allah’ın razı, hoşnut olduğu; Kimler de dünyaya kazık çakmak için geldiğini zannetmişlerse O günde lâyığını bulacaklardır… Rabbimiz Kâria Suresinin son ayetlerinde mealen şöyle buyurmaktadır: *** O uçurumun ne olduğunu sen nereden bileceksin? O, kızgın bir ateştir…***Rabbim, Mü’minlerin O dehşetli günde yardımcısı olsun… Sallu alâ Rasulina Muhamm… 

 

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.