DENGE, ÖLÇÜ VE MUVAZENE…

DENGE, ÖLÇÜ VE MUVAZENE…  Dünya hayatı insan için bir deneme, bir İmtihan, bir sınama, ÖMÜR boyu bir sınav’dır aslında. Bu nedenle İMAN edenler kendileri için belirlenen ömürleri boyunca Rabbimizin kendilerini imtihan ettiğini unutmazlar. İmanlarının kendilerine vermiş oldugu İlmi Feraset, Olumlu Tefekkür hali ve  Vicdanları her zaman açık olmalıdır. Müslümanlar bu şuurla, Rabbimizin kendileri için takdir ettiği kaderde, her detayın hikmetle  yaratıldığına inanırlar. Başta Asrı Saadet dönemini yaşamış olan Örnek ve Önderlerimiz olmak üzere, Onları takip eden bütün İslam Alimleri ve Teslimiyet bayrağını taşıyan her Müslüman şahsiyyet; Rabbimize tevekkül edip sabretmesini bilmişler, salih ve hayırlı davranışlarını hayatları boyu sürdürmüşler, ümitvar olmuşlar, Allaha yalvararak samimiyetle DUA etmişler ve Hesap günü şuurunu akıllarından hiç bir zaman çıkarmayarak, Rabbimizin izniyle çok üstün, şerefli, haysiyetli, onurlu yüksek bir makama erişmişlerdir… Unutmayalım hesabın ince dengeli, ölçülü tarafı hepimiz için geçelidir…Rabbimiz Furkan Suresi ayet. 2. de mealen şöyle buyurmktadır: *** Göklerin ve yerin mülkü O’nundur.O bir çocuk edinmemiştir,mülkünde ortağı yoktur.Her şeyi yaratmış, ona ÖLÇÜ,BİÇİM VE DÜZEN vermiştir…***

 

2.  DENGE, ÖLÇÜ VE MUVAZENE… Yaşadığımız hayatı şöyle bir gözden geçirerek MUHASEBE edecek olursak; 24 saatlik zaman içinde en önemli ibadetimiz 5 vakit NAMAZ’DIR.Beş vakit namaz 40 rekat ediyor. Ve ortalama 1 saatta kılıyoruz. 24 saatte bir saat, Allah’ın huzuruna gönül huzuruyla çıkmak istiyoruz. Ne yazık ki; günde bir saatini Allahu tealaya ayıran Müslüman birey iyice azalmış bulunmaktadır. Belki detaylarına girince mübalağa ediyorum hissi doğabilir lâkin, bir saatini Allahu Tealaya ayıramayanlar 24 saatin 24’ünü de nereye harcıyorlar; tabii ki dünya ya. Yemeye, içmeye, gezmeye, eğlenceye,tabir caizse gününü gün etmeye, çarpmaya, çırpmaya, daha çok tüketmeye, daha fazla eşya’ya, daha ziyade yiyecek, giyecek ve iskana…. harcıyorlar. Rabbimiz daha ayetler yeni inmiş gibi sadece dünyasını MAMUR etme ğayretindeki insanımızı, İbrahim suresi ayet. 3. te mealen şöyle beyan ediyor: ***Dünya hayatını ahirete tercih edenler, Allah yolundan alıkoyanlar ve onun eğriliğini isteyenler var ya, işte onlar HAKTAN uzak bir sapıklık içindedirler…*** Cenabı hak, bizleri Kuran ve Sünneti seniyyenin nurundan ayırmasın, DÜNYA ve Ahiret dengesine riayet edenlerden eylesin…

 

3.  DENGE, ÖLÇÜ VE MUVAZENE… Değişmez hayat  kitabımızdaki  Mucizevi ayetler, bazı İnsanların dünya hayatını DİN’İN önüne geçirdiğini bildiriyor. Sanki bu ayet daha yeni inmiş gibi, Sanki sokaklarımızda gidip – gelen insanları tarif ediyor. Bu insanlar dinlerini bırakmışlar dünyalarını İMAR etmekle meşguller. İnsanlar sadece dünya niğmetleri için yarışıyorlar, Araba yarışı, Ev yarışı, kat yarışı, Yat yarışı, MODA yarışı, yedikleri pahalı niğmetleri topluma aşikâr etme yarışı, mal, mülk, para, altın biriktirme yarışı… İnsanlar bu bitmeyen yarış rekabetinde Allahı, Peygamberi, mukaddes değerleri unutuyor ya da basite indirgiyorlar. Her halde bu yarış müslüman bireyin katılacağı yarış değildir. Bu haller müslümanların vasfı degildir. Mü’minler dünya yaşantılarında kesinlikle böyle davranmamaları gerekir. Dünya ve Ahiret dengesini kuramayanlar İKİ cihan saadetini de kaybetmeye yakındırlar…Rabbimiz Kamer Suresi ayet. 49. da mealen şöyle buyurmaktadır: ***Biz, her şeyi bir ÖLÇÜYE göre yarattık…*** Rabbim bizleri ölçüyü kaçıran, dengeyi şaşıranlardan eylemesin…

 

4.  DENGE, ÖLÇÜ VE MUVAZENE… Kardeşlerim, Müslümanlar İslamiyete sarıldıkları zaman en yükseklere, en yücelere ulaşmış, İlerlemiş, DİN ve diyanetten uzaklaştıklarında ise maalesef MANEVİ alanda geri kalmış ve ZİLLET içerisine düşmüşlerdir. Müslümanların yükselme dönemlerindeki eğitim sisteminde İman ve Akidenin TEMEL ders olarak ele alındığı bilinen bir gerçektir. İmanı değerlerin yanında tefekkür ve ibadetlerle pratiğe geçirilerek detaylı bir şekilde işlenerek İLİM talebesi kuvvet bulurdu. Tahkiki iman, elde edildiginde hayatın her kademesinde, her safhasında, her söz, fiil ve davranışta; İmanı esaslar kişiye güç kuvvet ve ŞEVK vereceği aşikardır. Kuvvetli bir İman sahibinin ise; Tek başına MUSA Aleyhiselam gibi Firavun ve On binlerce askerine; meydan okuyacağı unutulmamalıdır. Tabiidir ki; güçlü bir İmanın yanında; Bir Toplumda gelişmesi, yerleşmesi gereken güzel hasletler de vardır: İlim – irfan sevgisi, öğrenme merakı, öğrenilenleri Salih amele dökme samimiyeti, arayıp doğruyu bulma arzusu, hatayı kabul edip doğruya yönelme irâde ve dürüstlüğü, sağlam karakterlilik, cesâret, mütevazı, alçak gönüllülük, güler yüzlülük, tatlı sözlülük, sıkıntıları göğüsleme kuvvet ve dayanıklılığı asla terk edemeyeceğimiz hasletlerimizdir…Sallu alâ Rasulina Muhamm…

 

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.