MÂLİ İBADETİMİZ: ZEKÂT… Sahip olduğumuz bütün nimetler Rabbimizin bizlere birer emanetidir. Bu nimetler, hepimiz için imtihan vesilesidir. Bizlere düşen bu nimetlerin kıymetini bilmek, onları Rabbimizin RIZASI doğrultusunda değerlendirmektir. Yüce Rabbimiz, şükürsüzlükten, kanaatsizlikten, açgözlülükten ısrarla sakındırır bizleri. Fakirlerin korunup gözetilmediği zenginliğin, zekâtı verilmeyen kazancın, kişiyi nasıl bir hüsrana götüreceğini bildirir. Rabbimiz, Malımızı, mülkümüzü, dünyada sahip olduklarımızı ebedi kazancımıza bir VESİLE kılmamız gerektiğini hatırlatır Zekât, insanlık tarihinin hemen her döneminde var olmuş bir ibadettir. Zekat ibadetimiz, yüce dinimizin BEŞ TEMEL esasından biridir. Zekât, dinen zengin sayılan kişilerin, Allah tarafından kendilerine lütfedilen nimetlerin bir kısmını ihtiyaç sahipleriyle, yoksullarla paylaşmalarıdır. Peygamber efendimiz (sav) Abdullah ibni ömerden rivayet edilen bir hadisinde mealen şöyle buyurmaktadır: ** İslam beş şey üzerine bina olunmuştur. Bu beş şey Kelimeyi şehadet getirmek, Namaz kılmak, Zekat vermek, Hacc etmek ve Ramazanı şerif orucunu tutmaktır…** Rabbim, bizleri niğmetin kadrini bilenlerden eylesin…
2. MÂLİ İBADETİMİZ: ZEKÂT…Rabbimiz, ebedi hayat mektebimiz Kur’anı Kerim’de zekât ibadetini önemle belirtir. Zekâtını verenler, malını Allah yolunda harcayanları *BAHTİYÂR* Mü’minler diye faziletini beyan eder ve onları EBEDİ cennet nimetleriyle müjdeler. Allah korusun Zekât ibadetini dikkate almayanlar, yoksulu gözetmeyenler, malının ESİRİ olanlar ise sert bir şekilde uyarılır. Peygamber efendimiz (sav) Sahabeyi kiramdan Muâz bin Cebeli Yemene VALİ olarak tayin ettiğinde onu ve beraberinde gidecek olanları çağırdı. Kendilerine şu nasihatte bulundu: ** Kolaylaştırın, zorlaştırmayın! Müjdeleyin, nefret ettirmeyin… Ardından Muâz’a döndü ve şöyle buyurdu: “Muaz, henüz Müslüman olmayan bir topluluğa gidiyorsun. Onları, önce Allah’tan başka ilah olmadığına, benim de Allah’ın elçisi olduğuma davet et. Eğer bunu kabul ederlerse, BEŞ VAKİT Namazın farz olduğunu haber ver. Bunu da kabul ederlerse, Allah’ın kendilerine zekâtı farz kıldığını ve zekâtın zengin kimselerden alınıp fakirlere dağıtılacağını haber ver…**(Buhari.) Rabbim, bizlere ZEKAT, Sadaka, Fitre, İnfak gibi mâli ibadetleri unutmayan, yardımlaşmayı teşvik eden kullarından eylesin…
3. MÂLİ İBADETİMİZ: ZEKÂT… Kur’anı Kerim, Sünneti Seniyye ve Müslümanların zamanımıza kadar uygulamaları şahittir ki; Zekat ibadeti, Malı eksilten ya da yok eden değil bilakis bereketlendiren ve artıran bir ibadettir. Yardımlaşma şuuru, birt başkasının maddi yönden desteklenme bilinci, kişiyi cimrilik hastalığından koruyup cömertlik erdemine kavuşturan özelliktir. Gönlü manevî kirlerden, serveti de ihtiyaç sahiplerinin haklarından arındırır. Zengin ile fakir arasında gönülden sevgi, saygı, muhabbet ve kardeşlik köprüleri kurar. Zekât ibadeti aynı zamanda Rabbimize karşı şükür bilincimizin ifadesidir. Zekat ibadeti Rabbimize olan teslimiyet ve sadakatimizin bir tezahürüdür. Sırf Rabbimizin rızasını umarak, sahip olduğumuz her türlü niğmeti O’nun yolunda feda edebileceğimizin de bir sembolüdür. Rabbimiz bizleri Hadid Suresi ayet. 10.da mealen şöyle uyarmaktadır:***Siz neden Allah yolunda sarfetmiyorsunuz ki ? Göklerin ve yerin MİRASI zaten Allahındır. İçinizden Mekkenin fethinden önce sarfeden ve savaşan kimseler, daha sonra sarfedip savaşan kimselerle bir degildirler, öncekiler daha üstün derecededirler…***Elhamdulillahi Rabbel alemiyn…
4. MÂLİ İBADETİMİZ: ZEKÂT… Kardeşlerim, Dünyanın kimi yerlerinde insanlar açlıkla mücadele ederken, kimi yerlerinde ise İSRAF ve vurdumduymazlık had safhadadır. Ayet ve hadisler günümüzden, 14. ASIR öncesinden yol göstermiş, örneklik teşkil etmiş, bizlere REHBER olmuştur.Bütün bunların bilincinde olması gereken insanlık ne hazindir ki; doğal kaynakların gelişigüzel tüketildiği, ekonomik kaynakların adaletsizce bölüşüldüğü, zengin ile fakir arasındaki uçurumun baş döndürdüğü bir dünyada umursuzca hayat sürmektedir. Allaha teslimiyetin zorlaştığı günümüzde; degişik teslimiyet makamları, tarz ve yöntemleri ortaya çıkmakta ve insanlar materyalizme ESİR hâle getirilmektedirler. Kendilerini Çagdaş, medeni ve üstün vasıflarla anlatan bu gibi toplumlarda DİN gibi benimsenen çagdaş ideolojilerinde farklı kutsallar daha fazla RAĞBET görse de basitliği sırıtmaktadır. Akıl ve nakil birlikteliğiyle bize seslenen İSLAM dininin emirlerinde ise; bir güzellik, bir huzur ortamını çagırıştırıcı hava ve derinliğiyle içimizi ısıtmaktadır. Peygamber Efendimiz (sav) Abdullah ibni Ömerden rivayet edilen bir Hadisinde mealen şöyle buyurmaktadır:** Gerçek müslüman, diliyle ve eliyle Müslümanları incitmeyen kimsedir. Gerçek muhacir de Allahın yasakladıgı şeylerden uzaklaşan kimsedir…**Sallu alâ Rasulina Muhamm…