TOPLUMSAL UZLAŞI…

TOPLUMSAL  UZLAŞI… Din birliği, Dil birliği, Tarih birliği, Gelenek, Örf, Adet ve Anane birliği toplumsal uzlaşıda etken olan âmillerdendir. İnsan unsuru, SOSYAL bir varlık olduğundan dolayı; kendi başına, bireysel bir hayatı sürdürmesi oldukça zor, hatta neredeyse imkansız gibidir. Sos­yal olayların gelişiminde, fert ve toplum ilişkilerinin izahında TOPLUMSAL uzlaşı gerekli, zorunlu hatta şarttır diyebiliriz.Büyüklerimiz:*TEK TAŞ DUVAR OLMAZ* sözüyle adeta meselemizin izahını yapmışlardır. Tarihin derinliklerine indiğimizde; İnsanlar cemiyet, cemaat, dernek, teşkilat olma lüzumunu her an ihtiyaç olarak hissetmişlerdir. Dikkat edilirse; Toplumsal anlaşmalar, sözleşmeler, barış ve huzurlu bir yaşantının devamı için insanlar birbirlerine yaklaşmışlar, Sözleşme, akit ve anlaşma arayışları ile  Canlarını, mallarını, haklarını, kendileri için değerli gördükleri her ne varsa muhafaza et­mek için Toplumsal UZLAŞI güzelliğini sürdürme eğilimi içine girmişlerdir… Dinimizin emri de bireysel değil TOPLUMSAL yaşantıyı öğütlemektedir…Rabbimiz Âli İmran Suresi ayet. 104. te mealen şöyle buyurmaktadır:***Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir…***Rabbim, İslam ümmetinin en kısa sürede toparlanmasını nasib eylesin…

 

2.  TOPLUMSAL  UZLAŞI… İnsanların bilerek ve isteyerek sahip ol­dukları bütün kişisel hak ve özgürlükleri daha iyi koruma ve nuhafaza etme gayreti hemen her çağ’da insanların vazgeçilmez tutkusu olmuştur. Örneğin din, dil, tarih nesil birliğine sahip olan toplumlar kendi özerk yapısı, bağımsızlığı, başka bir toplum yapısının boyunduruğu altına girmeme, asimile olmamak için kendi insanına özel kahramanlık, hamaset, milliyetçi, mukaddesatına vurgu yapan konumunu devamlı ZİNDE tutmuştur. Daha önceki toplumlarda zaafa uğratılan saydığımız hasletlerle toplumu MİLLET yapan unsurlar neticede ya devlet yapısının çökmesiyle ya da başka milletlerin galebe çalması neticesinde çökertilmesiyle sonuçlanmıştır. Eğer Milletlerin hayatında DEVLET erki kurulamamışsa her zaman olduğu gibi *Büyük balık, küçük balığı yutmuştur…* Millet kavramı içerisinde TOPLUMSAL UZLAŞI yoksa, Onun yerine yerleşecek olanlar mutlaka; kaos, terör, anarşi, nifak ve fesat ortamlarıdır…Rabbimiz Hucurat Suresi ayet. 10. da mealen şöyle buyurmaktadır:***Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’tan korkun ki rahmete eresiniz…***

 

3.  TOPLUMSAL UZLAŞI… Birlik, beraberlik içerisinde olma kavramını ifade eden VAHDET kavramına ulaşmanın en güzel yollarından birisi; TOPLUMSAL UZLAŞI meselesini aramızda hâlletmekten geçer inancındayız. İman, inanç, metod, usül ve yöntem’de birliği sağlayamamış toplumlar dağılmaya mâhkümdur. VAHDET bilindiği gibi; farklı özellikleri olan bireylerden oluşan, ancak parçalarının özel anlamından ziyade, bütünün yapısını, fonksiyonunu ve değerini ifade eden yapısal bir olgu’dur. Müslüman bireyin farkındalığı ve eğitilmesiyle başlayan süreç, sosyal hayata hakim olmasıyla neticelenecektir. Özellikle eğitim ve öğretimde başarı sağlayamayan toplumlar TOPLUMSAL UZLAŞI’YI oluşturmakta zorlanırlar. Ömer efendimizin bir sözü mealen şöyle: *İslam İslam olmaz cemaat olmadıkça; Cemaat cemaat olmaz Emir olmadıkça; Emir emir olmaz O’na itaat olmadıkça…* Tabiidir ki; bu konuda en güzeli Rabbimizin beyanıdır: Nisa Suresi ayet. 59. mealen şöyle buyurmaktadır: ***Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygambere de itaat edin ve sizden olan emir sahibine de itaat edin. Eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz; Allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Resulüne arz edin. Bu, daha iyidir ve sonuç bakımından da daha güzeldir…***

 

4.  TOPLUMSAL UZLAŞI… Kardeşlerim, insanlar arasında TOPLUMSAL UZLAŞI’NIN katili; fitne, fesat, terör, anarşi, kaos ortamlarıdır. İnsanlar hem akılları hem de duyguları ile hareket eden varlıklardır dolayısıyla EN GENİŞ, ihatalı, mükemmele yakın düşünebilen TEK canlı insandır. Bütün bunlara rağmen; eğer insanoğlu yaratıcısını unutup, aradan çıkarır, sadece kuru aklı ile olaylara müdahale etmeye çalışırsa NİHAİ başarılı olması  düşünülemez, geçici, sınırlı başarıların müddeti de sınırlı ve geçici olacaktır. Sadece kişisel menfaatı, çıkarı, maddi kaygıları için mücadele edenler toplumsal uzlaşıya katkı sağlayamazlar. Toplumsal uzlaşıda en belirgin kavram ADALETE riayettir. Üstünlerin hak ve hukuku değil toplumun hak ve hukuku amaç bilinmelidir. Kişisel, bireysel özelliklerin ön plana alındığı uygulamalarda Toplumsal uzlaşı kültürü gelişemez. Sağlam AİLE güvenilir mahalleyi, EMİN beldeyi, yaşanılır ŞEHİRLERİ ve dirayetli DEVLETİ doğuracaktır…Muvatta’da bilere ulaştırılan hadis mealen şöyle:** „Allah teâlâ buyurdu:“Benim RIZAM için birbirlerini sevenlere, birbirlerini ZİYARET edenlere ve birbirlerine İKRÂM edenlere muhabbetim VACİP olmuştur…** Toplumsal uzlaşıyı Allah rızası için ayakta tutanlara SELAM olsun…Sallu alâ Rasulina Muhamm…

 

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.