NİZAMİYE MEDRESELERİ…

NİZAMİYE MEDRESELERİ… Bilindiği gibi, Mukaddes kitabımız Kur’anı Keriminin, ilk ayeti *Allahın adı ile*okumayı emretmektedir. Bu Kitabın gönderildiği Peygamber Efendimiz de (sav) Ümmetine bu yolda gerekli uyarıyı yapmıştır. Kur’ânı Kerim ve Sünneti Seniyyenin bu konudaki emirlerini göz önünde bulunduran MÜSLÜMANLAR, daha İslâm’ın ilk yıllarından itibaren öğrenmek için bütün imkânlarını seferber etmişler, İlmi faaliyetler, başlangıçta bütünüyle DİNİ alanda kullanılmıştır. Zira bu bilgilerin büyük bir bölümü, ibadetler için gerekliydi. Çünkü İLİM olmadan İBADET yerine getirilemezdi. Bununla beraber, ibadetler için gerekli olan bilgiler sadece dinî bilgiler değildir. İslam dininin; Kur’an ve Sünneti Seniyye çerçevesi içinde teşekkül eden ve Kur’an ilimleri diye niteleyebileceğimiz ilimlerin yanısıra bunlara yardımcı olan sosyal ve sayısal bilgilere de ihtiyaç vardır. Bu manâda, Bütün ihtiyaçlar, zamanla, Müslümanların değişik dallardaki ilimlerle uğraşmalarına sebep oldu.Nihayet, hadisi şeriflerin ışığında, Müslümanların asırlar boyu her alanda İLMİ faaliyete yönelmeleri neticesinde İLİM kurumsal hâle gelmiştir.NİZAMİYE medreseleri bu alanda örneklik teşkil eden kurumların başında gelmektedir…

 

2.  NİZAMİYE MEDRESELERİ… Dilimizdeki; *At ölür meydan kalır, Yiğit ölür şan kalır* sözü’nü bilmiyenimiz yoktur sanırım. İşte SELÇUKLU döneminin en çok eser veren devlet adamlarından birisi olan NİZAMÜLMÜLK böyle hayırlı abidelerin sahibidir. Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun baş veziri  olan NİZAMÜLMÜLK, 1018. Yılında TÛS şehrinde doğmuş, 1092. Yılında, Batıniler tarafından şehid edilmiştir. NİZAMÜLMÜLK; İslâmi, eğitim ve öğretim faaliyetleri üzerinde önemle durmuştur. Milâdi. 1067. Senesi, İslâmi eğitim açısından bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Zira bu yılda, Selçuklu büyük veziri Nizamülmülk, inşa ettirdiği medreseler zincirin ilk halkasını Bağdad’da açmıştır. Nizamiye medreselerinin, gerek teşkilât ve gerekse Eğitim ve öğretim bakımından o çağın diğer eğitim kuruluşlarından çok üstün oldukları bir gerçektir. Nizâmiye Medreselerinin ders programında İslâmî ilimlerin yanısıra diğer ilimlere de yer veriliyordu. Tıp, astronomi, matematik, felsefe ve tarih gibi ilimler de burada tahsil ediliyordu… Rabbim başta Alparslan, Melikşah ve NİZAMÜLMÜLK olmak üzere, sebep olanların cümlesind en RAZI olsun…

 

3.  NİZAMİYE MEDRESELERİ… Büyük Selçuklu devleti tarafından maddî manevî yardım gören, NİZAMÜLMÜLK tarafından da himaye edilen Medreseler; 1067. Yılından itibaren, başta Bagdat merkezli olmak üzere, İslam ülkesinin her tarafında işlerliğini yerine getirmeye başlamıştır. Nitekim, gerek yapı ve gerekse teşkilât bakımından Büyük Selçuklu medreselerini örnek aldıkları anlaşılan Anadolu Selçukluları da; Anadolu’nun muhtelif yerlerinde hakim olan Türkmen beyleri, Anadolu’da daha sonra Osmanlı medreselerine mahrec olarak medreseler kurmuşlardır. Bu medreselerin en güzel örneği; Konya’da II. Kılıç Arslan zamanında yapılmış olan ve İpekçi diye meşhur olan Şemseddin Ebu Said Altun Aba Medresesidir. Bundan başka yine Konya’da Şerif Mes’ud Medresesi, Sırçalı Medrese, Karatay Medresesi, Kayseri’de Sahibiye Medresesi, Sivas’ta Gök Medrese, Tokat’ta Gök Medrese, Kırşehir’de Cacabey Medresesi, Aksaray’da Tâc Ül Vezir Medresesi, Malatya’da Ulucami Medresesi, Afyon’da Kale Medresesi, Antalya’da İmâret Medresesi, Ata Bey Medresesi, Karatay Medreseleri… gibi bu manâ’da SAYISIZ örneklerini saymak mümkündür… Rabbim bu eserleri yapanlardan RAZI olsun…

 

4.  NİZAMİYE MEDRESELERİ… Kardeşlerim, Kayseri, Konya, Erzurum, Sivas, Niğde, Malatya, Antalya, Tokat…gibi şehirlermizde HÂLA izlerini görebildiğimiz İLMİ zenginliğimizin temellerini teşkil eden Medreselerimiz, İslamiyetin ve Müslümanlarınn eğitim ve öğretime ne derece HÜRMET, saygı duyduklarının bir göstergesi mahiyetindedirler. NİZAMİYE Medreseleri yapıldığında kendi başlarına bırakılmamış, Medreselerin gelir kaynaklarını teşkil eden VAKIF geleneği, Selçuklular zamanında kurulan bu müesseselerin işlevini zamanımıza gelene kadar sürdürmüşlerdir. Medrese vakıfları, her dönem için büyük etkinliğ olan kurumlarımızdır. Zaten Nizamiye medreselerinin özelliği de buradan ileri geliyordu. Devamlı bir gelir kaynağına sahip olan medreselerimiz, yalnız ilmî ve idarî özerkliğe değil, aynı zamanda malî konularda da bağımsızlığına sahip bulunuyorlar, hiç kimseye muhtaç olmadan kendi yağı ile kavruluyorlardı…Tirmizi’de kayıtlı bir hadis mealen şöyledir:**Kim ilim tahsili için yola çıkarsa, dönünceye kadar, o Allah yolundadır…** Sallu alâ Rasulina Muhamm…

 

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.