OSMAN YÜKSEL SERDENGEÇTİ…

OSMAN YÜKSEL SERDENGEÇTİ… Şair, Yazar, Gazeteci, Siyaset ve fikir adamı daha önemlisi Muvahhid bir Müslüman olan OSMAN YÜKSEL diyorki: Bir alem özlüyorum ki; Orada kadınlar DIŞ’TAN kızarmasın, boyanmasınlar.Yüzlerine bakınca KIZ’LIK ve gerçek kadınlığın kendine HAS O güzel edepli utancıyla İÇTEN kızarsınlar. Kadın sokakta yırtık yırtık dolaşmasın, erkeklerle dalaşmasın.  Özledigim âlemde kadın, sözde inkılapçıların, sokakta kafeslemek için kafes arkasından kurtardıkları kadın, hayvani ihtirasların dindirildiği bir ZEVK aleti haline getirilmesin. Dairelerde kadın, ZÂNİ bakışların, şehevi akışların istilasına uğramasın. Kadın evinin dairesinden çıkmasın. Yuvasının ışığı, evinin aşığı olsun.** CENNET ANALARIN AYAKLARI ALTINDADIR.**Sözünün sırrına erişsin; ANA olsun… Allah demenin yasak oldugu bir devirde, SERDENGEÇTİ Allah demişti… Anlatılır: Vakti zamanında birisinin kapısı çalınmış, içerdeki ev sahibi; Kim o ? diye bağırmış. Kapıdaki adam, Allah diyenlerden biri diye cevap verince, hemen ev sahibi kapıya çıkmış, gelen adamın elini öpüp buyur demiş. Misafir hayretle: Bu ne iltifat, kaldıki  tanışmıyoruzda…Ev sahibi ufka dogru dönmüş, avazı çıktığı kadar bagırmış:*ALLAH DİYEN YOKMU GELSİN AYAGINI ÖPECEĞİZ.* 38. Yıl önce aramızdan ayrılan Osman Yüksele Allah Celle Şanuhu RAHMET eylesin, Mekanı CENNET olsun inşaallah…Her sevenin sevdiğiyle olacağı O gün bizim için büyük bir müjde niteliğinde…

 

2.  OSMAN YÜKSEL SERDENGEÇTİ… Osman yüksel Serdengeçti, 1917. Yılında Antalya, Akseki de doğdu. Bu ilçenin en eski ve tanınan ailelerinden birine mensup olup, Müftü hacı Salim Efendi’nin oglu dur. Eski Diyanet işleri başkanlarından, Ahmed Hamdi Akseki’nin yegeni dir. Osman Yüksel, ilk okulu Akseki’de, orta ve lise’yi Antalya da bitirdikten sonra, 1940. Yılında Dil Tarih cografya fakültesi felsefe şubesine girdi. İşte Osman Yüksel Serdengeçti’yi bütün ülkenin tanıdıgı yıllar 1940.lı yıllar olmuştur. ** Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır.**  Adlı mübarek sözü ömür boyunca kendisine DÜSTUR edinen Osman yüksel; haksızlıga karşı, dinsizlige karşı, komunizme, Masonizme ve her türlü yolsuzluga karşı mücadele verirken, gün gelmiş canını  ortaya koymuş, gün gelmiş yazılarıyla, neşriyatıyla Ceberrut idarecilerin dikkatini çekmiştir.*ŞEF’LİK DÖNEMİ*olarak cumhuriyet tarihine geçen bir devirde devlet yönetiminde olanları, şöyle sıralayabiliriz. Bu din düşmanları *MİLLİ ŞEF*diye anılan; İsmet inönü, Milli egitimde Hasan Ali Yücel ve onların gönlünde yatan: Din ve Allah düşmanlığı, Komunizmin kara sevdalıları diyecegimiz ömrü boyunca o davalarını yürütenler, aynı şimdiki gibi CHP zihniyeti…Behice Boran, Mehmet Ali Aybar, Sabahattin Ali, Niyazi Berkes, Ali Naili Boratav… Ve karşılarında İbni Mesud misâli, Osman Yüksel Serdengeçti…

 

3.  OSMAN YÜKSEL SERDENGEÇTİ… İşte bu kişiler; Dil Tarih Cografya fakültesinde Komunizmi gençlige aşılamaya çalışan ögretim üyeleri, Cumhuriyet Halk Partisi’nin,*TEK PARTİ*saltanatının  sürdürüldüğü ve  ve muhalefetin  olmadıgı yıllar, komunizm propagandası AÇIK, serbest ve Devlet teşviki ile yürütülürken, Allah demek, Kur’anı Kerim, Din, İman ve mukaddesatla ilgili her şey YASAK, Yolsuzluklara, kötülüklere, dinsizliklere, saçma sapan yeniliklere, nursuzluk ve dönekliklere karşı o yıllarda *BU DÜZEN BÖYLE GİTMEMELİ* diyen, OSMAN YÜKSEL, adı geçen  ögretim görevlilerine DUR deme niteliğinde bir ŞİKAYETNAME yazıyor. Yazının yazıldıgı makamda Komunist ve onların büyük hayranı Hasan Ali Yücel; Milli egitim Bakanı…*Yüksek Vekaletin Alçak vekiline.  ANKARA…Ben, 3. Mayıs 1944 hadiselerine öncülük yapmak, gençligi kışkırtıp tahrik etmek suçuyla, Dil Tarih Cografya fakuktesinin felsefe şubesinin son sınıfının son noktasından bir telefon emrinizle atılan,OSMAN YÜKSEL…İstanbula sürülüp, Sıkıyönetim komutanlıgının emrine teslim edildikten, tabutluklara tıkılıp, zincirlere vurulduktan sonra suçsuz oldugum anlaşılmıştır. Kader beni yine sizin karşınıza dikmiştir. Hakkımı istiyorum efendi hakkımı. Senden BAHŞİŞ istemiyorum. İmtihan hakkımı ya verirsin, ya ZORLA alırım. Beni tuttugum yoldan YÜCEL degil, ECEL gelse döndüremez. On kuruşluk PUL ve imza OSMAN YÜKSEL…*

 

4.  OSMAN YÜKSEL SERDENGEÇTİ…Kardeşlerim, Osman Yüksel gibi bir dava adamı BİR sayfalık yazı konusunda anlatılamaz biliyorum. Sadece tabutluklarda yapılan işkenceyi Osman Yükselin avukatı, Süleyman Arif Emre Rahmetli şöyle anlatıyordu:*Tabutluk ne demektir? Bu işkence nasıl bir işkencedir? Anlatılması lazım. Bir duvarda ancak bir kişinin girebilecegi kadar bir OYUK var. O  dolap gibi oyuğa insanı sokuyorlar. Önüne halâ bazı dükkanları gece kapatmakta kullanılan, saç’tan yapılmış bir madeni perde kapak iniyor. İçerde ayakta durabilecek kadar yer var. Kımıldamak mümkün degil, ama tepede İKİ BİN MUM’LUK bir ampul yakılıyor. Zamanla o ampulun sıcaklıgı, insanı bayıltacak, çileden çıkartacak kadar ısıtıyor. Beynini tahriş edecek kadar yakıyor.* Evet bu işkence ve daha nicelerinin  başlangıcı olan günlerde  Osman Yüksel *SERDENGEÇTİ* özelini,  Soyadı biliyor.  Ve öyle tanınıyor. Gerçektende Din, Mukaddesat ve MİLLET düşmanlarının üzerine tam bir Serdengeçti cesaret ve gözü karalığıyla gidiyordu. Kendine göre söylenmesi lazım gelen her sözü fütursuzca söylüyor, Savcılık, mahkeme ve iktidarlar ne düşünür ne yaparlarsa VIZ geliyordu. Bu tutum ve davranışları yüzünden hapishane mekanı oldu. SERDENGEÇTİ mecmuası 40. Senede ancak 33. Defa basılabilmiştir. *Yıl 1947.Kuranı Kerim basmak ve satmak yasaktı. Vakıf malları Yahudilere, Ermenilere ve Rumlara satılmıştı. Çünkü Müslümanlar;*VAKIF MALI ALINAMAZ* inancını biliyorlardı. Camilerin kimisi yıkılmış ya da kiraya verilmiş,başka amaçlarda kullanılıyorlardı…O günler gitsin bir daha gelmesin dileğindeyiz…Sallu alâ Rasulina Muhamm…

 

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.