ÖZGÜVEN  DİNİMİZİN  ESERİ…

ÖZGÜVEN  DİNİMİZİN  ESERİ… Özgüven, bireyin kendisine yönelik iyi, olumlu duygular geliştirmesi sonucu kendi nefsini iyi hissetmesi hâlidir.  Öncelikle Hâl, davranış, fikri yapı, inanç bütünlüğü, manevi dengelerimiz bizlerin ÖZGÜVEN sahibi olmamızda etken teşkil eden unsurlardır. Bizler eğer kendi iç dünyamızda ÖZGÜVEN sahibi olarak kendimizi yeterli bulursak, Anne – Baba, Aile, Çocuklarımız, Komşularımız, Akrabalarımız, Arkadaşlarımız ve çevremizi oluşturan toplum nazarında barışık bir hayata cesaretle adım atarız, kendinden emin, emniyet içerisinde kendimizi iyi, kendi kendine yeten, hayata ve olaylara karşı daha da huzurlu hissederiz. Bu iyi hissetme ve manevi kuvvet sayesinde kendimizle, çevremizle, topum kesimleri ile her türlü iletişim daha da yürekli, cesur, kendinden emin bir şekilde vesvese, ikilem, pısırıklık olmadan sürer gider… İnanıyorum ki; Biz Müslümanlar ÖZGÜVEN duygumuzu dinimizden almış bulunuyoruz…Rabbimiz Fetih Suresi ayet. 4. te mealen şöyle buyurmaktadır:***İmanlarını bir kat daha arttırsınlar diye müminlerin kalplerine güven indiren O’dur. Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah bilendir, her şeyi hikmetle yapandır…***

 

ÖZGÜVEN  DİNİMİZİN  ESERİ… Özgüvenimizi dinimizden alan mü’minler olarak, tüm varlığımız ve benliğimizle Allahu Tealanın RIZASINA kavuşma uğrunda ihlaslı bir şekilde, tereddütsüz, kaypaklık, dünyalık bir çıkar beklentisi olmadan, gayesi, amacı yeryüzünde Al­lah’ın koyduğu düzene, sisteme harfiyyen uymak olmalıdır. Peygamber Efendimize (sav) dil uzatanları, bozguncuları, din düşmanlarını, kendince kanun koyanları, şeriat karşıtlarını, hayvandan daha aşağı derecede  göreceğimiz gayet açıktır. Rabbimiz, insanlar için din, yaşama biçimi, dünya hayatını düzene koyucu SİSTEM olarak İslâm’ı UYGUN görüp göndermiştir. Rabbini seven ve Allahın Takdirine RIZA gösteren Mü’minler, İslam dinine ve onun inzal buyurduğu, indirdiği ŞERİATA RAZI olur. Allahu tealanın dini olan İslâma muhalefet etmez. Özgüvenini dininden alan Müslüman mutlaka Rabbinin koruması altında olduğunun  şuuruyla yaşantısını sürdürür. Rabbimiz Tevbe Suresi ayet. 26. da mealen şöyle buyurmaktadır: ***Sonra Allah, Resûl’ü ile müminler üzerine sekînetini, sükûnet ve huzur duygusunu indirdi, sizin görmediğiniz ordular (melekler) indirdi de kâfirlere azap etti. İşte bu, o kâfirlerin cezasıdır…***

 

ÖZGÜVEN  DİNİMİZİN  ESERİ… İnanan insanın ÖZGÜVENİ inandıkları değerlerle ölçülür. Mü’minin yani İnanan insanın, Allah Celle ve Alâ ve O’nun Rabliği karşısındaki tavrı TESLİM ve RAZI olmak’tır. Bu, kul olmanın ve bu kulluğu istenilen şekilde yerine getirmenin bir göstergesidir. Allah’ın takdirine karşı gelmek, Allahu Tealanın yaptıklarını, hükmünü, ölçülerini, koyduğu sınırları kabul etmemek, RAZI olmamak isyandır ve haddi aşmaktır, yani TUĞYAN’DIR. Allahu Tealanın verdiklerine ve takdir ettiklerine RAZI olmamak; yani NİMET AZĞINLIĞI konumuna düşmek, Allah’tan gelecek lütuf ve nimetlerin azalmasına yol açabilir. Tabiidir ki; bizim Müslümanlar olarak önceliğimiz; Cenabı Allah’tan RAB olarak RAZI olmak, öncelikli olarak Allahu Tealanın Rabliğine inanmak ve hayatını O’nun Rabliğine bağlı bir şekilde yaşamaktır…Rabbimiz Âli İmran Suresi ayet. 164. te mealen şöyle buyurmaktadır:***Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah’ın âyetlerini okuyan, kötülüklerden ve inkârdan kendilerini temizleyen, kendilerine Kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Halbuki daha önce onlar apaçık bir sapıklık içinde idiler…*** Rabbimize binlerce şükürler olsun…

 

ÖZGÜVEN  DİNİMİZİN  ESERİ… Kardeşlerim, İnanıyorum ki; kendi kendisine saygısı olmayan kişinin yapamayacağı muzırlık yoktur. Başta da ifade ettiğim gibi bizler sosyal bir bünye içinde yaşamak durumundayız; Anne – Babamıza, Eşimize, Çocuklarımıza, Kardeşimize, Bacımıza, Akrabamıza, Komşularımıza, Arkadaş çevremize, içinde yaşadığımız topluma karşı sorumluluklarımız, mesuliyetlerimiz vardır. Eğer kendimize saygımız varsa bu sayılan toplum üyelerine de saygımız mutlaka olmalıdır. Kendi nefsini devamlı suçlu, biliçsiz, pısırık, işe yaramaz, SİLİK bir şahsiyyet olarak görenlerin ÖZGÜVEN duygusu en diplerde olacağı ğayet açıktır. DİN: kısaca emir ve yasaklar bütünlüğüdür, şayet yaşantımızı dinimizin kural, kaide ve ilahi yasalarına göre uygularsak; Allahu Tealayı, Allahın şanlı Rasulünü ve içinde yaşadığımız toplumu RAZI ederiz inancını taşıyoruz. Bu hissiyat bizlerin ÖZGÜVEN duygusunu artıracak, bizleri kendinden EMİN hareket eden birey olarak hayata hazırlayacaktır inşaallah…Tirmizi’nin zamanımıza aktardığı hadis mealen şöyle:**Müslim, elinden ve dilinden müslümanların esenlikte olduğu kişidir. Mümin ise, insanlara, kanları ve malları hususunda GÜVEN veren kişidir.** Sallu alâ Rasulina Muhammed…

 

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.