HİKMET PINARINDAN BİR DAMLA…

HİKMET PINARINDAN BİR DAMLA… Hikmet, insanın gücü ölçüsünde nesnelerin mahiyet ve hakikatlerini bilmesi diye tarifini bulmuştur. Biz müslümanların her zaman oldugu gibi, dini degerlerin insanlar arasında zaaf içerisnde oldugu zamanımızda da hikmetli düşünceye ihtiyacımız vardır. Hikmetli düşünce öyle boş sözler toplulugu, zamanımız tabiriyle laf canbazlığı dedikleri cinsten malayani gevezelik degildir. Hikmetli düşüncede genellikle sağlam, kısa, kesin ve net anlaşılır bilgiler bulunur. Bu tür ilmi eserleri genelde bütün İslam alimlerinde görmekle beraber özelde; Abdulkadir Geylani, İmamı Gazali, İmamı Rabbani gibi alimlerde sık sık görürüz. Öncelikle bilinmelidir ki; Hikmetli düşüncenin kaynağı Kutsal kitabımızdır, vahiydir. Kur’ân Kerim hikmetli düşüncenin temel hüküm ve ilkeleriyle doludur. Sonra Peygamber efendimizin (sav) hadîsleri. Üçüncü olarak da büyük İslam âlimlerinin, bilginlerinin, din büyüklerinin fikirleri hikmetli sözlerin temel ve özünü teşkil eder…Âli İmran Suresi ayet. 164. mealen şöyledir:*** Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah’ın âyetlerini okuyan, kötülüklerden ve inkârdan kendilerini temizleyen, kendilerine Kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Halbuki daha önce onlar apaçık bir sapıklık içinde idiler…***

 

HİKMET PINARINDAN BİR DAMLA… Hikmet, Sünneti senyyedir, Hikmet bir hadisi şeriftir, Hikmet Peygamber Efendimizin söz, fiil ve onayıdır. Peygamber Efendimiz (sav) ne söylemişse kati surette doğrudur. Bir toplum kendini düzeltmek için, ISLAH için çalışmazsa, idare şeklinde bir iyiye yöneliş olmaz. Bunu kafamıza iyice yerleştirmeliyiz. İşe önce kendimizden başlamalıyız. Peygamber Efendimizin güzel bir duası vardır, mealen şöyle:**Allahım acizlikten, tembellikten, korkaklıktan sana sıgınırım…**Düşmanlarımıza karşı mücadele etmek ve Yüce Dinimizi, İnancımızı korumak yolunda, cesaretli, özgüvenli, kendinden emin ve şecaat sahibi olmamız şarttır. Bilinmelidir ki; Korkak olanlar hiç bir hakkı müdafaa edemezler. İnsanlara emanet edilen hak Dinin korunması ancak CESARET ve çalışma ile mümkündür. Korkaklık ise baştan maglubiyeti kabul etmenin, yıkılışın baş sebebidir. Böyle bir hastalıktan Allaha sıgınırız. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan olmamak için, Cesaret ve şecaat elbiselerini giymek durumundayız. Rabbimiz Bakara Suresi ayet. 269. da mealen şöyle buyurmaktadır:***Allah hikmeti dilediğine verir.Kime hikmet verilirse, ona pek çok hayır verilmiş demektir.Ancak akıl sahipleri düşünüp ibret alırlar…***

 

HİKMET PINARINDAN BİR DAMLA…Hikmet öncelikle Kur’anı Kerim ve Sünneti seniyyeden öğrenilir. Peygamberler dışında hiç kimse İSMET sıfatıyla sıfatlı değildir. Yani sadece Peygamberler tertemizdir, günah işlemezler. Peygamberlerin dışında en faziletli insanlar bile yanılabilir. Hiçbir Alim, Hocaefendi, Şeyh, Mürşid mâsum değildir. Günah işlemeyede, günahtan kaçınmaya da insanlar meyillidir. Ehli Sünnet inancında ve İtikadında büyük günahları haram olduklarını tasdik ettigi, halde işleyen kişi kafir olmaz. Çünkü, Amel İmandan bir cüz olarak kabul edilmemiştir. İnsanın içinde hem meleklik, hem şeytanlık vardır. Kurtulmak, iyi olmak, ebedî mutluluğu kazanmak isteyen kişi mutlaka meleklik tarafını güçlendirmesi icab eder, aynı zamanda da şeytanlık, iblislik ve kötülüge meyilli tarafını dizginlemeye çalışmalıdır. Kişinin en büyük düşmanı kendisidir, yâni nefsi duygularıdır. Kişi ne yaparsa kendisine yapar denilmiştir. İnanıyoruz ki; Her şey kendisinin zıddı ile kaimdir Mesela FÜCUR da Takvanın zıddıdır.  Takva, Muttaki, İnanmış, İhlaslı insanların vasfıdır özelligidir. Yani biz İnanmış insanlar kendi nefislerimizi Allahın Haram kıldıgı her şeyden korumakla sorumluyuz, yükümlüyüz, vazifeliyiz eger böyle davranrsak İnşaalla Muttaki yani TAKVA ehli Mü’minlerden oluruz…

 

HİKMET PINARINDAN BİR DAMLA…Kardeşlerim, Dünya fânilikler yeridir. Gençlik, güzellik, sağlık, servet, makam, mevkii, çoluk – çocuk, dayalı döşeli evler, saraylar, meskenler… Bunların hepsi de bir varmış, bir yokmuş kabilindendir. Akıllı, hikmetli, sağlam inançlı kimseler mümkün mertebe dünya tuzaklarına düşmemeye gayret eder, amaç ve araç olanı belirler. Dünya hayatı kısadır. Ama bizler bu kısa dünya hayatından hesaba çekilecegiz. Dünya, gelip geçilen bir köprüdür, uzantısı Berzah yani KABİR alemidir. Ebedi, sürekli, daimi olan devamlı olan Ahiret alemidir. Bizler sorumlu oldugumuz dünya alemi için en güzel bir şekilde yaşantılarımızı sürdürerek, haramlara, helallere, İbadetlere, Günahlara, sevaplara…Dinimizin emri dogrultusunda uyacak olursak inşaallahu teala bu Dünya hayatında iyi bir İmtihan vererek ebedi aleme hazırlanmış oluruz. Fikri yapılanmalarla birlikte Manevi yapılanmanın şart olduğu bilincini idrak etmeliyiz. Bu şuur ise ancak HİKMET bütünlüğü olan;Kur’an ve Sünneti seniyyeye sımsıkı bağlanmakla gerçekleşir…Rabbimiz, Nisa suresi ayet. 26. da mealen şöyle buyurmaktadır:***Allah size bilmediklerinizi açıklamak ve sizi, sizden önceki iyilerin yollarına iletmek ve sizin günahlarınızı bağışlamak istiyor. Allah hakkıyle bilicidir, yegâne hikmet sahibidir…***Sallu alâ Rasulina Muhammed…

 

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.