ÖMER  BİN  ABDULAZİZ(Rh.a)…

ÖMER  BİN  ABDULAZİZ(Rh.a)… Tarihi  kaynaklardan  edindigimiz  bilgilere  göre, Hulefai Raşidin’den sonra hilafet Ümeyye oğullarının eline geçti ve bir sultanlık hâline geldi. Hilâfetin mahiyeti ve muhtevası, İslâmî siyasetin hikmetine ve Peygamber efendimizden (sav) beri gelen uygulamaya tamamı ile ya­bancı pek çok şey katılarak değişti. Bu husus­ta, halife seçiminde tatbik edilen usûlden ha­lifelerin yaşayış tarzlarına, Beytülmal’in kul­lanımından fikir hürriyeti üzerindeki baskıya, müşavere usûlünün kaldırılmasından adlî ba­ğımsızlığın son bulmasına, kavmiyetçiliğin hortlamasından hukukun üstünlüğünün rafa kaldırılmasına kadar pek çok şey sayılabilir. Bütün bu değişiklikler Hazreti Ali  efendimizin vefatından sonra seri bir şekilde gerçekleşti ve hilafet statüsünü karaladı, uygulamada saltanata da­ha çok benzer hâle geldi. Kararlarda daha çok bir keyfilik görülüyor ve fevkalâde lüks bir yaşantı sürülüyordu. Bir farkla ki; Ömer Bin Abdulaziz hilafete gelene kadar…Raşid halifeler dönemini canlandıran Ömer Bin Adulaziz gibi idareciler yüzyıllardır saygı ve gıpta ile anılmaktadır…  Rabbimiz  Nahl  Suresi  ayet.90.da  mealen  şöyle  buyurmaktadır:***Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor…***

 

ÖMER  BİN  ABDULAZİZ (Rh.a)… Halifeliğin, Saltanat otoritesi haline gelmesine sebep olan;Ali Efendimizden sonra gelen yeni yöneticiler siya­seti, din ve ahkâmın üzerine çıkararak ve siyasî ikbâl ve maksatları için Şeriat’in hu­dutlarını aştıkları  görülüyordu. Gerçi bütün bunlar siyasî sahada cereyan edi­yordu. Gerileme genellikle yönetici sınıfı ve daha çok üst mevkideki memurları tehdit edi­yordu. Ümeyye oğullarının siyasette oyna­dıkları rol, dini aynı samimiyet ve gayretle yaşamaya devam eden halkı başlangıçta etki­lemiyordu. Yöneticileri de içine alan birkaç ferdî olay hariç, adalet sistemi mâkul bir se­viyede muhafaza edildi. Halk arasındaki ihtilâflar âdil ve insaflı kadılar tarafından hal­ledildi. Hatta bu yöneticiler bile hiç olmazsa halk içindeyken şeriat’in açık ve kesin emir­lerine ve Kur’ân ve Sünnet’in emirlerine ters hareket edemiyorlardı. Siyasî destek kazan­mak için dinî hükümlere itibar etmek ve hal­ka Allah’ın ve Rasûl’ünün adıyla müracaat etmek zorundaydılar. Bu, sultanların baskıcı idareleri altında dahi, İslâm’ın ve hayat tarzının gücünü gösteren açık bir delildir diyebiliriz. Muaviye, Mervan, Mervan’ın oğlu Abdülmelik ve Abbasiler ha­lifeliğinin İlk çağından Harun Reşid’in son gününe kadar Saltanatı hilafete tercih edenlerin yüzünden, halifeliğin mânası neredeyse ortadan kayboydu, halifeliğin ancak adı kaldı. İdare bütün manasıyla saltanat süren hükümdarlık şeklini aldı…

 

ÖMER BİN ABDULAZİZ(Rh.a)… Emevî hanedanından, Abdülaziz bin Mervan’ın oğlu olan Ömer bin Abdulaziz’in annesi, Ümmü Âsım olup, Hz. Ömer efendimizin oğlu Âsım’ın kızıdır. Ömer Bin Abdülaziz’in yetiştiği dönem, İslamî ilimlerde seçkin âlimler tarafından yürütülen yoğun ilmi faaliyetlerin yaşandığı bir dönemdir. Peygamber Efendimizin (sav) hadisleri yavaş yavaş derlenmeye başlanmış, özellikle mutlak müctehid seviyesinde âlimlerin gözetiminde fıkhî sahada çalışmalar yoğunlaşmıştı. Ömer Bin Abdülaziz, İslâm ilim tarihinde isimleri hiç bir zaman unutulmayacak olan bu müctehid alimlerin çevresinde gençlik yıllarını ilim tahsil etmekle geçirmiştir. Çocukluğundan beri kalbinde taşıdığı ve hiç bir zaman gafil olmadığı Allah korkusu, onu Allahu Tealanın dinini öğrenmeye ve onunla amel etmeye sevk ediyordu. Hanedana mensup biri olmasına rağmen genç yaşta dünya zevklerini ve eğlencelerini terk edip, ilim tahsili yoluna meyl etmesinin sebebi budur. Medine’ye ulaşınca Salih İbn Keysan’ın ders halkasına katıldı. Çocukluk çağında Kur’anı Kerimi hıfz etmiş olan Ömer Bin Abdülaziz, Medine’de disiplinli bir şekilde gördüğü fıkhî eğitim sonucunda müctehid derecesine yükselmişti, Peygamber şehri, ilmin kaynağı Medine’de ümmetin seçkin âlimlerinin bulunduğu bir terbiye ortamında yetişmiş olması, onun Hicaz valiliği ve kısa hilafeti dönemindeki uygulamalarıyla, Beşinci Raşid Halife unvanına layık bir kimse olarak tarihteki yerini almasını sağlamıştır…

 

ÖMER BİN ABDULAZİZ(Rh.a)…Kardeşlerim, Ömer Bin abdulaziz, Tabiinden âlimlerle sürekli görüşüp ilim tahsiline devam ederken, Sahabilerden hayatta olanlardan da, Peygamber  efendimiz (sav) hakkında bilgiler almayı ve hadis dinlemeyi ihmal etmiyordu. Onun bu konuda istifade ettiği  alimlerin  başında Enes İbn Malik gelmektedir. Saîd İbn el-Müseyyeb de onun sürekli sohbetlerine katıldığı ve ilim tahsil ettiği alimlerden biridir. Ömer Bin Abdülaziz’in son Raşid halifeden altmış sene sonra tekrar İslamın özüne dönerek müslümanların işlerini onlara havale etmesi ve müslümanların da hür iradeleriyle tekrar bey’at edip onu halife seçmeleriyle İslâm tarihinde bir altın sayfa daha açılıyor ve beşinci Râşid halifenin iş başına geçişi sırasında diyor ki:*Ey insanlar. Allaha itaat edene itaat etmek gerekir. Allah’a isyan edene itaat edilmez. Allaha itaat ettiğim müddetçe bana itaat ediniz. Allaha isyan ettiğim anda bana itaat etmeyiniz…*Ömer Bin Abdulaziz, dedelerinin ve babasının tu­tumunu tamamen terketti ve yepyeni bir ha­yat tarzı seçti, yani ilk dört halifenin hayat tarzını…Ömer Bin  Abdulazizi  her anışımızda hayırlı davranışı baş köşeye yerleşmektedir. Dönemi, Firasetli bir idarecinin yeri  geldiginde ne kadar güzel davranışlar  sergiledigine en güzel örnektir inancındayız…Rabbim kendisinden razı olsun…Sallu alâ Rasulina Muhamm…

 

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.