BATILILAŞMA, YABANCILAŞMA EĞİLİMİ…

BATILILAŞMA, YABANCILAŞMA EĞİLİMİ… Günümüzde, İri devletlerin adeta leş kargası gibi üşüştükleri Ukrayna toprakları, işgal eyleminin en acı anlarını yaşamaktadır. Haberlerden edindiğimiz izlenime göre; aynı Türkiyedeki işverenler kulubü TUSİAD’IN Ukrayna şubesi, işgal sinyalini alınca sahiplerinin kucağına sığınmışlar. Hangi ülke olursa olsun, posasını çıkarırcasına sıkıp suyunu çıkaranlar işte böyle zor zamanlarda asıl memleketlerine anında kapağı atarlar.*Ülkemden bu zamana kadar milyarlar kazandım, yine ülkemde kalıp, ülkemin menfaatlaı için kazandığımı harcarım* düşüncesi tabii ki onlar için saçma sapan bir düşünce ve aptallıktır. Sakın bizler farklıyız diye düşünmeyelim, sanayici, tüccar, bankacı, kendini sanatçı zanneden milyarlarla oynayan benzerleri Türkiyenin başına gelecek bir felaket anında gidecekleri yer şimdiden bellidir. Eli ojeli, dudağı rujlu, çantası dolara aşina olan bu gibi kimselerin çocukları bilmem ne bankalarında doğum için sıra beklemektedir. Hatta tehlike çanları çalmadan bile çocuklarını orada doğurmayı tercih ederler. Duayen diye bilinen sahte gazeteci;hanımının saklı haberleri O ülkelerden gelince ekranlarda çılğınlık nöbeti geçirmişti, kişilik haklarım zedelendi diye…Şimdilerde sahiplendiği televizyonda, kendisi gibi küfürbazları eğitmekle meşgul…  

Gezi olaylarından hatırlamayanımız yoktur sanırım, Ülkeye yüz milyar dolar kaybettirenler zenginler kulübünün en ünlü isimlerinden idi. Adı sanatçı olanlar günlerce terör estirdiler, kendi gibi yandaş, kaos ortamından beslenen leş kargası, akbaba, kuzgun… batılı yoldaşlarıyla Müslüman Türkün mukaddesatına varıncaya kadar alt üst etmeye yeminliydiler, yüzlerce Ambulans dahil, belediye otobüsü, resmi ve özel araç başta olmak üzere yakmışlar,Türkiyenin güçsüzlüğünü dünyaya kanıtlama çabasıyla kimi zaman duran adam, kimi zaman mazlum müzisyen havalarında, ama içten içe nefret eylemlerini bütün ülkeye yaymanın andını içmişlerdi. Şimdi kimisi İngiltere, Fransa, Amerika, İsviçre…gibi ülkelerde gününü gün etmede, kimisi dolar milyarderi de olsa kodeste gün sayıyor. Yani demem o ki; zenginler bir yolunu bulup Ukraynayı terk eder, Türkiye’dekiler gibi; batılılaşan, yabancılaşan, kendi insanına öteki gözüyle bakanlarda sahibi gözüyle bakarak sadık bağını, tasmalarını ellerine verdikleri batılı sahiplerinin hizmetkârlığından kurtulamazlar umarım. Bir zamanların kaçkın şairi de asıl ülkesine kavuştuğunda: ‘’Beni Stalin yarattı’’ türünden ezgiler mırıldanıyordu…Ne diyelim her seven sevdiğiyle…  

Neredeyse 200. yıldır; Müslümanlar bilerek ya da özenti duyarak batılılar gibi yaşamayı hayat tarzı olarak benimsedi veya dayatma yollarıyla benimsetildi. Öyle zamanlar geldi ki; Müslümanların kendi ülkelerinde Müslümanca yaşaması ateşten bir gömlek haline geldi. Kendi ülkelerinde yabancı muamelesi gördüler. İslam tarihine, geleneğine, kültürüne, edebiyatına, sanatına karşı batılı devletlerin güdümünde yerli işbirlikçiler kukla olmayı cana minnet bildiler. Öyle bir zaman geldi ki; Batıdan gelen her şeye ülkenin kapıları açıldı. İslami olan her şeye kapılar kapatıldı. Bu hal, Moğol istilası kadar belki de daha fazla tahribat yaptı. FETÖ olayları bu anlatılanlara bir misal deyim, siz devamını düşünün. Devlet idaresinden, eğitim kurumlarına kadar sömürge kültürü hakim olmaya başladı. Yabancılaşmaya direnenler; hain, asi, devrim, ilke, inkılap düşmanı, gerici, yobaz, şeriatçı olarak yargılandılar, sürüldüler, sindirildiler, dışlandılar, idam sehpalarında  haftalarca meydanlarda sallandırıldılar. Şimdiki medeniyet tellalları, ne idüğü belirsizler kendi tarihinden habersiz, batı kültürüyle yüklü olmayı tercih sebebi saysalarda, aydın olma vasfından fersah fersah uzakta kukla konumunda batılının oyuncaklarıdır. Yeri ve zamanı gelince bir uçağa doldurulur okyanus ötesi bir adaya atılırlar…  

Tanzimat fermanından sonra adı; Nizamı cedid, Sekbanı cedid, Islahat, Meşrutiyet, jön türk hareketi, İttihat ve terakki, Kuvayı milliye, Laiklik, Devrim, İdeoloji, adı her ne ise… yapılan uygulamalar safha safha, basamak basamak, İslam şeriatından uzaklaşıp, batıcı, batıl, Müzlümana zıt, gayrı milli akımların önünde sele kapılan çer çöp misali kendi dininden, kültüründen, sosyal yaşantısından, örf, adet, anane, gelenek, göreneklerinden lime lime, parça parça kopmuş ne tam anlamıyla batılı olmuş ne de kendi özünü muhafaza edebilmişlerdir. Öyle bir zaman gelmiş ki; tahsil yapmayı, okumayı, akademik çalışma hayatına atılmayı ayrıcalık sayan zihniyet, kendi halkına yabancı yetişmiş, dini hayatı içselleştirememiş üniversite kökenli yarı aydın, entellektüel kesim başta din kültürü olmak üzere; kendi toplumuna tamamıyla yabancı olduğunun farkına varmış, geri adım atmak gururuna dokunduğundan, batılı bir toplum üyesi olmayı tercih sebebi saymış, halâ da aynı düşüncenin mahsülü olarak şahsiyetsiz, kimliksiz, kişiliksiz, deist, ateist, isyan ve küfür bataklığında boğulma aşamasındadırlar… Bu kadar ibret vesikası varken ibret almayan varsa  kendi tercihleri sayarız…

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.