DİN ADINA MENFAAT TEMİNİ OLURMU…

DİN ADINA MENFAAT TEMİNİ OLURMU… Bizim en büyük örnek ve önderimiz Peygamber Efendimizdir. (sav) Bütün Peygamberler ve son Peygamber olarak gönderilen Allah Rasulünün en belirgin özelliği doğruyu, güzeli, iyiyi, hidayete götürücü ne varsa tebliğ yolunda anlattığı, söylediği, yaptığı her bir çalışma için kesinlikle ücret tâlebinde bulunmamışlardır. Allahu Tealanın doğru yoluna çağıran, iyiyi kötü olandan ayıran, sıratı müstakim çizgisine ulaştırıcı ğayret sarfeden Allahu Tealanın elçileri güzellikleri anlatıp ta çirkinlik peşinde koşmamışlar. Rabbimiz her neyi buyurduysa ne eksik ne fazla insanlara örnek olma yönleriyle faydalı olmuşlar, bu çaba, gayret ve emekleri için bir menfaat tâlebinde bulunmamışlar, her hangi bir ücret almamışlardır…Aynı şeyler Peygamber ümmeti için de geçerli olan ilahi bir kanun, yasa, kaide ve kuraldır… Yasin Suresi ayet. 21. mealen şöyledir:*** Sizden herhangi bir ücret istemeyen bu kimselere tâbi olun, çünkü onlar hidayete ermiş kimselerdir…***Rabbim cümlemize bu kaideye uygun hareket etmeyi nasib eylesin…

DİN ADINA MENFAAT TEMİNİ OLURMU… Allahu Tealanın dinine, Peygamberine, kitabına, yasa, kanun, kural ve kaidesine uymak, onu baştan kabul etmek iman kavramıyla ilgili bir husustur. Aklı başında bir Müslüman olarak; Bir kişiye uymak, tabii olmak, söylediklerini yerine getirmek, onun isteklerini uygulamak için en azından iki gerekçemiz olması lâzımdır. Birincisi, uyulan şahsın bizden tâlep ettiği hususlar Allahu Tealanın emir ve yasaklarına uygunmu, bu kişi menfaat peşinde mi koşuyor yoksa Allah rızası için mi uğraş veriyor, söylediklerini hayatta kendisi tatbik ediyormu yoksa sadece lafta mı kalıyor, evinde, ailesinde, işinde, ticari hayatta, alacağında, borcunda, hasılı insanlarla olan münasebetlerinde, söylediklerini yapıyormu yoksa sadece gevezelik ile mi meşgul ona bakılır. İkincisi din adına yapmış olduğu gayret, çaba ve emeği Allah rızası için mi veriyor yoksa çıkarı, menfaatı, gelir temini yani ücret peşinde mi koşuyor araştırılır. Sözün özü; Allah adına güzellik isteyen kişinin öncelikle kendisinin hidayet üzerine olması esastır. Uygulama kişinin şahsından başlamalıdır…

DİN ADINA MENFAAT TEMİNİ OLURMU… Dosdoğru bir yol diye tarifini yaptığımız *Sıratı müstâkim* çizgisine davet eden şahış öncelikle; söylediklerine bizzat kendisinin teslim olup, istediklerini bizzat kendisinin uygular, yaşar olması dikkat edilecek hususların başında gelmelidir. Örnek aldığımız, önder bildiğimiz Allah Rasulü (sav) böyle bir karakterin sahibi idi. Allah onlardan razı olsun, bütün Peygamberler ve ümmetleri, onlara uyanlarda aynı yolu tâkip etmişlerdi. Onlar ümmetlerine neyi emretmişlerse, onlardan her neyi istemişlerse, onları bizzat kendi hayatlarında en güzel şekilde yaşayan, neleri yasaklamışlarsa bizzat kendileri onlardan uzak durarak ümmetlerine örnek olan seçilmiş insanlardı. İşte burada Kur’an’ın bir özeti olan Yâsîn sûresinin 21. âyetinde Rabbimiz bu gerçeği açık açık ortaya koyuyor: “Ey kavmim, dinleyin bu elçileri, çünkü onlar sizden bir ücret beklemiyorlar, kendileri için söylemiyorlar bunları. Uyun bunlara, eğer kendileri için söylüyorlarsa namerttir bunlar,” diyordu. “Ama kendileri de doğru, söyledikleri de doğru. Sizden hidâyet istiyorlar, size hidâyet diyorlar kendileri de hidâyettedir bunlar, hidâyet üzerdir bunlar,” buyuruyordu…

DİN ADINA MENFAAT TEMİNİ OLURMU… Kardeşlerim, Allah rızasına ancak Allahu Tealanın emir ve yasaklarına riayet edilerek erişilir. Adem aleyhiselamdan günümüze kadar  İlahi dini anlatırken, duyururken, tebiğ ederken, insanları İlahi dine davet maksadıyla koştururken; kim ki Allahu Tealanın hoşnutluğundan başka bir beklenti içine girmişse yanlış yapmıştır. Bu uğurda vermiş oldukları emekleri, kesinlikle bilelim ki; bu çaba, bu yorulma hep boşa gitmiştir. Bu din Allah için öğrenilmeli, öğretilmelidir. Karşılığı sadece Allah’tan beklenilmelidir. Mademki Allah için yaratıldık ve sonunda muhakkak ona dönecegiz, o halde Din uğrunda, mukaddes degerleri uğrunda yapmış oldugumuz görevlerimize karşılık hiç kimseden bir ücret beklentisi içerisinde olamayız. İslami çalışmalar ücretle yapılırsa faydası görülmeyecektir. Tarih şahittir ki; ücretle yapılan işler ve bütün çalışmaların etkisi istenen neticeyi ortaya koyamamıştır. Müslüman veren taraf olmalıdır. Eger alan ve el açan taraf olursa o kimse kendisine ve davasına zarar verecektir…Şuara Suresi ayet. 109. mealen şöyledir:***Buna karşılık sizden bir ecir istemiyorum. Benim ecrim ancak Âlemlerin Rabbine aittir…***Sallu alâ Rasulina Muhammed…

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.