Allah Adına Mücadele: Cihad

Ebedi Hayat mektebimiz Kuranı Kerimde; Tevbe Suresi.Ayet.111.de mealen şöyle buyuruluyo: *** Allah Teala, Cennete karşılık Mü’minlerin canlarını ve mallarını satın aldı. Onlar Allah yolunda savaşırlar. Savaş meydanında Şehit ve Gazi olurlar. Allahın bu öyle bir vaadidirki, Tevrat’ta da, İncil’de de, Kur’an da da sabittir. Kim Allahtan daha çok vaadini yerine getirir ? Yaptıgınız bu hayırlı alış verişten dolayı sevinin. İşte büyük kurtuluş budur…***

Buhari ve Muslimde Rivayet edilen bir Hadisi şerifte Peygamber efendimiz mealen şöyle buyuruyor. ** Bu din, daima ayakta duracak, Kıyamet kopuncaya kadar da Mü’minlerden bir grup onun yolunda savaşmaktan asla vazgeçmiyecektir…**

CİHAD: Çalışmak, ugraşmak, çabalamak, gayret sarf etmek manalarını taşır. İslam dininin yükselmesi, korunması ve yayılması için her türlü çalışmada bulunmak, ugraşmak, gayret sarfetmek ve bu yolda sıcak ve soguk savaşa girmektir. Daha açık bir ifade ile Allah (cc) tarafından kullarına verilmiş olan bedeni, mali ve zihni kuvvetleri Allah yolunda kullanmak, O yolda feda etmektir. İnsanın maddi- manevi, bütün varlıgını Allah yolunda ortaya koyarak Hakkın düşmanlarını ortadan kaldırmak için savaşması CİHADDIR.

İslamda Cihad farzdır. Yalnız bu Farz bazı hallerde Farzı ayın; bazı hallerde ise Farzı kifayedir. Müslümanlar içinden sadece bir grup CİHADIN gayesini gerçekleştirebiliyor, Müslümanların yurt, ırz, namus ve haysiyetlerini düşmanlara karşı koruyabiliyorlarsa o takdirde Cihad Farzı Kifaye olmuş olur. Ve diger Müslümanların üzerinden sorumluluk kalkar. Şayet fert fert gücü yeten her Müslümanın düşmana karşı koyma geregi varsa o zaman FARZY AYIN olur. Herkesin bizzat CİHAD etmesi icab eder.

Cihadın Gayesi, yeryüzünden fitneyi kaldırmak ve hakkı yüceltmektir. İslamda SAVAŞ, İntikam, öldürme, yagma, baskı ve zulüm yapmak için degil: Bunları ortadan kaldırmak için yapılır. Müslüman olmayanları zorla İslama sokmak yoktur. CİHADDAN maksat, İnsanları baskılardan kurtarmak, İslamın yüce gerçeklerini onlara duyurmak ve kendi rızalarıyla Müslüman olabilecekleri ortamları hazırlamaktır. (Şamil is.anskl.)

İhsan Süreyya SIRMA Hocaefendi konumuzu şöyle tarif ediyor: * Cihad; Allah ahkamının – hühümlerinin her tarafa uygulanmasını temin için Mü’minin Canıyla, malıyla verdigi mücadeledir. Bu mücadele ya sözle, ya yazıyla, ya sohbetle ve ya savaşla olur. CİHAD İslamın en önemli müesseselerinden biridir. Bunu böyle oldugu, Kuranı Kerimdeki onlarca Ayet ve Sünnetteki yüzlerce HADİSLE sabittir…

Aslında; İslamın CİHAD müessesesi bilinmezse, Hz.Peygamberin (sav) yirmi üç senelik mücadelesi de anlaşılamaz. Şurasını kabul etmemiz lâzımdır ki, hiç kimsenin, İslamı veya onun her hangi bir müessesesini, oldugundan başka göstermeye hakkı yoktur. İslam neyse odur; hiç kimsenin hayal ve düşüncelerine veya mantıgına göre bir İSLAM uydurulamaz…

Cihad müessesesini İslam dışı sayarsanız, Hz.Peygamberin (sav) bunca savaşlarını nasıl izah edersiniz ? Sanki Hz. Peygamberin (sav) müdafaası onlara kalmış gibi, – O merhamet sahibiydi, savaş yapmazdı- diye ona iftirada bulunurlar. Kendisinin ne oldugınu, en güzel şekilde o ifade etmiştir. ** Ben merhamet Peygamberi, ben silah Peygamberiyim.** Onun bir başka Hadisi Şerifi de şöyledir: ** Cennet kılıçların gölgesindedir.**

Hz. Peygamber (sav) Camisini komutanlık merkezi ittihaz etti. Onda askeri birlikler tadat-(hazırlanır) olunur, avlusunda CİHAD toplantıları yapılırdı; Orada sadık mücahidler cihad aşkıyla yanar; orada kararlar, emirler ve nasihatlar verilirdi. Peygamber orada ashabına danışır, görüşlerini alırdı; çünkü onların işi müşavereye dayalıydı.

Gazaya veya seriyeye çıkacak ordu, Camiden hareket ederdi. Sancak, bayrak ve askeri nişanlar Camide verilirdi. Silah ve mühimmad orada dagıtılırdı. Bir tehlike belirdiginde, ashab Mescidde toplanır; Mücahidler Gaza veya Seriyeden dönünce Mescide gelirlerdi. Yaralıların yaraları Mescidde sarılır, CİHAD hükümleri Mescidde ögrenilirdi. Çünkü onların kışlası Camiydi. Peygamber Mescidiydi…(İ.S.SIRMA. İslami tebligin Medine dönemi ve Cihad.s.29-46) *

Büyük İslam Şehidi; Prof. Seyyid KUTUB Cihadın önemi hakkında şu degerli ifadeleri zamanımıza taşıyor: * Şurası muhakkaktır ki İslamdaki CİHAD la bu günkü harpler arasında ne keyfiyet ne de sebep ve sonuç bakımuından hiç bir ilgi yoktur. İslamda CİHADIN sebeplerini bizzat İSLAMIN kendi tabiatında, yeryüzünde yapacagı hareket devresinde, Allahın kararlaştırdıgı yüce hedeflerinde aramak lazımdır.

Bu hedefler için Allah; bu Peygamberi bu Risaletle gönderdigini ve bu Peygamberi Peygamberlerin en sonuncusu, bu Risaleti de Risaletlerin tamamlayıcısı kıldıgını zikrediyor. İslam umumun insanlıgın bir HÜRRİYET fermanıdır. Yer yüzünde kula kulluk etmekten kurtulup bir tek ALLAHA KULLUK ETME hürriyetinin fermanıdır. ( Hevayı nefse kullukta bir bakıma kula kulluktur.) Bu da ancak yalnız Allahu Tealanın uluhiyetini ve onun âlemlerin RABBİ oluşunu ilan ile olur.

Allahın Âlemlerin Rabbi oluşunun ilanı demek: Bütün suret ve şekilleriyle beşerin hakim oldugu sistemlere karşı girişilen bir inkilap, her ne surette olursa olsun insanların hükümran oldugu prensipleri tamamen kökünden yıkmak demektir. Allahın âlemlerin Rabbi oluşunun ilanı demek: Allahın gaspedilen saltanatını tekrar Allaha verip, gaspetmek isteyen zalimleri kogmak demektir. Kendi kendilerinden çıkardıkları sistemlerle millete tahakküm edenler insanları köleleştirip kendilerini de tanrılaştırırlar.

İşte Allahın âlemlerin Rabbi oluşunun ilanı demek: Yeryüzünde beşerin hakim oldugu ülkeyi tarumar edip ALLAHIN HAKİM OLDUGU ülkeyi inşa etmek demektir. Allahın ülkesi demek: Yer yüzünde Allahın kitabının hakim oldugu ülke demektir. Allahın ülkesi demek: Her işin Allahın kitabının icaplarına göre yöeltildigi ülke demektir. İslam DAVASINI yaymak için elbette CİHAD zaruri bir ihtiyaçtır. İslamın hedefi: Pratik hayatın her cephesini derinligine kaplayan bir HÜRRİYET FERMANI oldugunu göstermek olduguna göre ister İSLAM ÜLKESİ- Yahut İslamın tabiriyle DARUL İSLAM- emin olsun ister düşmanların tehdidi karşısında bulunsun İSLAM yalnız felsefi ve nazari beyanlarla yetinmez.

Aynı zamanda âlemşumul barışı gerçekleştirmeye çalışırken sadece kısmi bir barışla, yani yalnız Müslüman toplulugun yaşadıgı kesimde yapılacak bir barışla yetinmez. İslam öyle bir barış isterki, orada DİN tamamıyla yalnız Allah için olur. Yani,herkes yalnız Allaha kulluk eder. İnsanlar birbirlerini Allahtan başka İLAH edinmezler. İşte bu DİNİN TABİYATI VE HEDEFİ. Yoksa Cihadı savunma savaşı şeklinde göstermek isteyen batılı ve batı kafalı Müslümanların(!) iddia ettikleri gibi degil…(Prof.Seyyid Kutub. Cihad.Sayfa.79-84) *

Said HAVVA (Rh.a) Ölümünden kısa bir müddet önce şöyle haykırıyordu: * Müslümanlar, İ’layı Kelimetullah (Tevhidi en yüksege yüceltmekle) mükelleftir. Cenabı Hak buyuruyor ki: Böylece küfredenlerin kelimesini (şirk davasını), en alçak etti. O, Allahın kelimesi TEVHİD ise, en yüksek…Tevbe suresi. Ayet.40.***

Allahın Rasulü de şöyle diyor: ** Her kim kelimetullah (Yani Kelimeyi Tevhid) daha ali-yüksek olsun diye dögüşürse, onunki Allah yolundadır…**

Beşeriyet içerisindeki tüm Müslümanları baglıyan bu sorumluluk, onları kendi bölgesinde nasıl daha çok mecbur kılmasın . Bir yörede idareyi Müslümanlar elinde tutmuyorlarsa, orada Allahın adı yüce degildir. Orada söz sahibi küfür mefhumu ve küfür düzenidir. Orada Hakimiyetin Müslümanların elinde olmaması halinde üstünlük ve şeref de İMAN ehlinin ve İSLAMIN degildir. Bunun ise, dogru uygulama ile bir çok aykırılıkları mevcuttur.

*** …Halbuki kuvvet ve üstünlük Allahın, Rasulünün ve Mü’minlerindir; fakat münafıklar bilmezler…Münafıkun. suresi ayet.8.*** Bir yörede devletin dininin İslam ve devlet başkanının da Müslüman olmaması halinde bu, her haliyle İslam prensiplerine açıkça ters düşmektedir. Böyle bir ortamda Müslümanların rahat etmesi imkansızdır. Yıkılncaya kadar bu düzenlerle mücadele, onlar için bir görevdir. Ki, bu İlayı Kelimetullah yolunda gösterilebilecek kuvvetin en basitidir…(S.Havva. Cihad yolunda bir adım daha ileri.s.22-23.) *

Allah ondan razı olsun Ebul Ala el MEVDUDİ (Rh.a) Cihad Mevzuunu şöyle izah ediyor: * İslamdaki CİHAD hedefsiz, gayesiz bir savaş degildir. İslamda cihad, yalnız Allah yolunda olur. Ve bu şart ondan asla ayrılmaz. İslamın nazarında; Umumun faydası, cemiyetin mutlulugu için geçici dünyalık arzusunda bulunulmadan yapılan her hareket ALLAH YOLUNDADIR…

Allahın sana verdigi malları geçici dünyalık faydalar umarak sarfedersen bu ALLAH YOLUNDA degildir. Ama sırf Allah rızası için bildigin muhtaçlara yardım edersen şüphesiz ki bu Allah yolundadır. İşte bu Allah yolunda terimi yalnız İSLAMA mahsus, maddi menfaat ve arzulardan uzak sırf Allah rızası için olan hareketler için kullanılır.

Bunu yapan kimse bilirki Mü’min kardeşlerinin saadeti için yaptıgı her iş Allah rızası içindir. Ve Mü’minin bu geçici dünya hayatında istedigi tek şey yüce Rabbinin rızasını kazanmaktan başka bir şey degildir. Onun tek arzusu RIZAYI İLAHİYİ KAZANMAKTIR. Müslüman fert veya topluluk; Batıl, çürük sistemleri yıkıp yerine İSLAM mefkuresine dayalı taze ve dinç bir sistemi getirirken sarfedecekleri türlü çabalar da, yapacakları her türlü fedakarlıklar da şahsi menfaattan, nefsani arzulardan uzak olmalıdır.

Bütün çırpınmalarının karşılıgı olarak hak ölçülerine uygun, adaletli bir sistemi getirmekten başka bir şey gözetmemelidirler. Mü’min; yaptıgı şeylerin karşılıgını bu dünyada beklemez. İLAYI KELİMETULLAH – Allahın kelamını yüceltmek için, bu bitmeyen mücadelenin, dinmeyen savaşın karşılıgında mal, mülk, şan- şeref, rütbe, geçici dünyalık elde etme düşüncesi aklından bile geçmez. Kendi yakınlarını iş başına geçirmek, şahsi dikta idaresi yürütmek kendisinden sonra gelen adamları için yer hazırlamak gibi bir takım sefillerin baş vuracagı işleri yapmaz.

Allah (cc) ancak kendi RIZASI için olan CİHADI kabul eder. Nefsani arzulardan, IRKİ kinlerden, Kabilecilik taassubundan kopan savaşı degil. İslam ıstılahatında ALLAH YOLUNDA kaydının ne kadar mühim, ne derin manalar ifade ettigi görülüyor. Bir defa daha tekrar ediyor ve diyoruz ki İslamda CİHAD ANCAK ALLAH YOLUNDA OLUR. Ancak onun rızasını kazanmak için savaşılır…. (Mevdudi. Allah yolunda Cihad. sayfa. 45-49.) *

Şehid Abdullah AZZAM: CİHAD konusunda diyorki: * KILIÇ AYETİ Kendisinden önce nazil olmuş, Cihad ile ilgili yaklaşık 120.veya 140 ayeti nesheder. Allah yolunda savaş ayetlerini oyuncak edinmek isteyen veya bu muhkem ayetleri tevil ile veyahutta delaleti kesin, sübutu kesin, zahirinden başka yorumlara çekmeye cesaret gösteren herkese kesin bir cevaptır.

Kılıç ayetleri şunlardır: *** Onlar sizinle nasıl topluca savaşıyorlarsa, siz de onlarla öylece savaşınız ve biliniz ki Allah takva sahipleriyle beraberdir. Haram aylar çıktıktan sonra, müşrikleri nerede bulursanız öldürünüz. Onları yakalayınız, onları muhasara altına alınız. Her yol başını onlara karşı tutunuz. Şayet tövbe eder , Namazı kılar, Zekatı verirlerse o zaman onları serbest bırakınız. Şüphesizki Allah Gafurdur, Rahimdir…Tevbe suresi.ayet.5.***

Allah yolunda savaşa çıkmamak konusunda nefse gerekçeler bulmak, nefsin kendisini uyuşturacak, bir takım gerekçeler bularak, Allah yolunda savaşmayıp, evinde oturmaya razı olmak bir aldanmaktır. Daha dogrusu Allahın Dini ile oynamak, onu uyuncak edinmek demektir. Bizler Kuran Nassıyla bu gibi kimselerden de yüz çevirmekle emrolunmuş bulunuyoruz. Ben bu gün yer yüzünde her Müslümanın boynunda, Allah yolunda savaşmak, yani Cihadı terk etmemek sorumlulugunu taşıdıgı kanaatindeyim.

Her Müslüman silah taşımamanın günahını yüklenmektedir. Bu konuda kendisini mazur gösterecek her hangi bir illeti olmaksızın, elinde silah bulunmadan Allahu Tealaya kavuşan herkesin Allaha günahkar olarak karşılaşacagını görüyorum. Çünkü o savaşı terk etmiş bulunmaktadır. Şu anda savaşmak ise FARZI AYINDIR. Allahın mazur gördügü kimseler müstesna. Farzı terk etmek ise günahtır. Çünkü FARZ, işleyenin sevap aldıgı, terk edenin ise hesaba çekildigi işlerdir.

Cihadı terk etmeleri sebebiyle Allah huzurunda bagışlanabilecekler, Allahu alem şunlardır: Kör, topal, erkek, kadın ve çocuklar arasında mustazaf-çaresiz olup CİHAD için bir çare ve bir yol bulamayan, yani savaşın fiilen cereyan ettigi yere gidemeyen ve buraya giden yolları bilemeyen kimselerdir…(Dr.Abdullah azzam. Cihad dünya gündeminde.s.9-15.) *

Büyük İslam davetçisi, Şehid Hasan el BENNA diyorki: * Allah (cc) CİHADI her Müslümana FARZ kılmıştır. Hem de hiç bir şekilde kaçınılmaz ve terk edilmez bir FARZ. Her Müslümanı en müessir-etkili bir şekilde CİHAD yapmaya teşvik etmiştir. Mücahede-CİHAD ederken ŞEHİD olanların makamını herkesten daha üstün yapmıştır. Bu Mücahid ve Şehitlerin kazandıgı sevap her sevabın üzerindedir.

Onların mertebesine, ancak onlar gibi CİHAD eden ve ŞEHADET mertebesine ulaşanlar erişebilir. Hiç kimseye verilmeyen imtiyazları Allah (cc) onlara vermiştir. Onların tertemiz kanını, dünyada zaferin nişanı, Âhirette kurtuluşun âlameti kılmıştır. Cenabı Hak CİHAD zamanı yerinde oturmayı ve ya ondan kaçmayı en büyük günahlardan biri saymış; helâke götürücü yedi hâlden biri olarak kabul etmiş ve bizlere de böyle göstermiştir.

İslamın bütün kaynakları Müslümanları en açık bir şekilde CİHADA davet eder. Karada, havada ve denizde; her çeşit harp usulü, CİHAD aleti ve harp levazımatı elde etmeye; Asker olmaya ve birleşmeye çagırır. Allah (cc) CİHADI düşmanlık yapılması ve şahsi menfaat elde edilmesi için FARZ kılmadı. Ancak İSLAM DAVASININ himayesi, hidayetin dünyada hüküm sürmesi ve Müslümanlara yükledigi en agır yük olan İLAHİ EMİRLERİ ifa edilmesi için FARZ kıldı.

İnsanoglunu hak ve ADALETE davet eden idealin himayesi için FARZ kıldı. Müslüman kalbinde tek bir gaye oldugu halde harbe çıkar. O gaye de – Allahın emri her şeyden daha üstün olsun-dur. Rütbe kazanmak maksadıyla yapmak haramdır. Görsünler için yapmak haramdır. Servet için yapmak haramdır. Haksız olarak bir şey elde etmek için yapmak haramdır. Elde edilen ganimetten bir miktar aşırmak haramdır. Bir tek şey için helaldir. Kanını ve Canını İmanına ve İnsanların hidayetine feda etmesi…(Hasan el Benna.Cihada Davet.sayfa.5-33.) *

Konumuzu yine bir Ayetle ve bir Hadisle baglayalım: Bakara Suresi.Ayet.216.da mealen şöyle buyuruluyor: *** Ey Mü’minler. Hoşunuza gitmedigi halde DİN düşmanları ile savaşmak üzerinize farz kılındı. Olur ki bir şey hoşunuza gitmezken, sizin için o hayırlı olur ve bir şeyi de sevdiginiz halde, O, hakkınızda şer olur. Allah bilir siz bilmezsiniz… ***

Peygamber Efendimiz: Buhari ve Muslimin Ebu Hureyre den Rivayet ettikleri bir Hadisi Şerifde mealen şöyle buyuruyor: ** Nefsimi yed’i kudretinde tutan Allaha yemin ederim, eger benden ayrılmak istemeyen ve benim de onları bindirmeye gücüm yetmeyen bazı kimseler olmasaydı, ben, CİHADA giden tek bir akıncı gurubundan geri kalmazdım. Nefsimi yed’i kudretinde tutan Allaha yemin ederim, ben isterim ki Allah yolunda öldürülmüş olayım sonra dirileyim, tekrar öldürüleyim gene dirileyim, gene öldürüleyim gene dirileyim ve gene öldürüleyim…**

Âlemleri yoktan var eden Allahım. Şu anda yeryüzünde Müslümanlar olarak dagınık ve param parça olmuş vaziyetteyiz. Birlik, bütünlük ve VAHDET yolunda İslâm’a ve Müslümanlara yardım et. Gelişen olayları İslâmın ve Müslümanların lehine çevir. Müslümanları dünyada ve Âhirette utandırma. Senin dinin ugrunda, ŞERİATIN ugrunda bize en şerefli ölüm olan Şehid olmayı nasib eyle. İslamı ve Müslümanları her zaman Yer yüzünde MUZAFFER eyle. Din düşmanlarının karşısında boynumuzu egik bırakma. Sen her şeye kadirsin Allahım… Amin…

Sermed Kadir…05.06.1999

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.