KİTAPSIZLAR… Kitaplara iman amentümüzün bizlere yüklemiş olduğu imani bir farzdır. Müslümanların dışında kitap ehli deyince tahrif edilmiş olsalarda Zebur, Tevrat, İncil ve müntesibi oldukları bilinen, Yahudi ve Hristiyan toplulukları akla gelir. Bir de; İlahi dine inanmayan kitapsız topluluklar vardır. Bunlar binlerce ve binlerce inanç ve inançsızlık örnekleri sergilediklerinden güneşe, aya, yıldızlara, hayvanlara, Budhaya, Tabiata, Zamana, kendi uydurduğu ideolojiye, kendi kuru akıllarının eseri olan İlim kültür literatürüne, kendi koymuş oldukları ilke, devrim, komunizm, faşizm, laiklik, demokrasi olgusuna. Kimisi platon, aristo, teknoloji kurgusuna iman eder, kimileri de hiç bir şeye inanmadığını, her şeyin yalan, sahte ve iman etmeye değmez olduğunu söyleyen ve adına ateist tabir edilen inançsız grupları temsil eder. Kimisi iman edenlere saygı duydugunu söyleyen sahtekârlık gömleğini giyer, kimisi Ramazan ayını rakı ile karşılayacak kadar kendinden geçer. Kimisi yapmış olduğu tahsilin etkisinde kalarak kendi ihdas ettiği yasalarını ilah yerine koysa da; bu yazdığı kitap kendi şahsını kitapsızlıktan kurtaramaz. İnsanlığa eliyle diliyle, düşünce yapısıyla zarar verenler Fahişe hükmündedirler…
KİTAPSIZLAR… İçinde yaşadığımız zaman o kadar acaip bir haber trafiği taşıyor ki; abesle iştiğal bir yana, bu söz sahiplerini hayvandan daha aşagı gören, Kur’anı Kerime daha sıkı sarılırız. Örneğin bir milletvekili hangi dinin mensubu olduğunu itiraf etmeden; bizim dinimizde başörtü yok diyor. Hani bazı psikolojik hastalığa düçar olanların cezai ehliyeti olmadığı gibi, dokunulmazlık zırhını kuşanmış olan kitapsız milletvekilleri; İslam dininin orasını burasını kurcalamayı, küfür etmeyi uyanıklık sanıyorlar. Solcu olduğunu söyleyen kimileri inkârcı kimliğinin vermiş olduğu akıl almaz özgüvenle soru soruyor; Türkiye de şu kadar ilahiyat fakültesi var, binlerce mezun veriyor niye bir tane peygamber çıkaramadık diyor. Son aylarda ekonominin freni patlayınca kitapsız, gözü doymaz, ihtirası başını yiyesice fahişe marketler zinciri sahipleri gıda ürünlerinin fiyatlarını tavan yaptırdılar. Hükümet kendi alacağından ferağat edici bazı önlemler alınca da, fiyatlar düşmesin diye gıda ürünlerini araziye, tarlalara boşaltmaya başladılar. İşte bir kitapsızlık örneği daha…
KİTAPSIZLAR… Türkiye de kendini sanatçı kateğorisine sokan öyle kitapsızlar var ki; İlk insan ve ilk Peygamberi, havva validemizi bile rencide edecek sözlerle hırpalarken, halkının büyük bir çoğunluğu müslüman olan ve imanın şartlarından birisinin de; Peygamberlere iman olduğu şuurundan koparılmış toplum içinde milyonlarca taraftar bulabiliyorlarsa, insan sormadan edemiyor, hemşerim sen hangi dinin mahsulüsün diye…Binlerce şarkı sözü yazdığını, yüzlerce filmde oynadığını, onlarca tiyatro eserini sahnelediğini, galeriler dolduracak resimlerin sahibi olduğunu, hit olmuş şarkı sahibi, kült olmuş türkücü adı her ne ise…kendini sanatçı sınıfına sokan on binlerce kitapsız din mevzuu edildiğinde karşı atağa kalkıyorsa, onlara bu özgüveni sessiz kalarak aşılıyorsak bizler de büyük suçun dışında değiliz düşüncesindeyiz. Milyonlara hitap eden bir parti başkanı, kabir ziyareti sonunda *yeniden iman tazeledim* zırvasını söylerken sessiz kalan milyonlar kendilerini kurtaracaklarını sanıyorsa yanılıyor…
KİTAPSIZLAR… Kardeşlerim, unutmayalım ki; bize değmeyen yılan bin yaşamaz. Her koyun kendi bacağından asılır safsatası ancak hayvanları güldürür ya da ağlatır ama akıl niğmetiyle techiz edilmiş insanlar için böylesi zırvalar geçerli değildir. Delinin birisi kuyuya taş atarken diyor ki; önümüzdeki günlerde sıvı yağ kıtlığı başlayacak…Hurra millet marketlere hücum, 85. liralık sıvı yağ oluyor.199. lira. Şeker üç misli fiyat ile tanışıyor… İnanın bir kadının 5. adet büyük sıvı yağ, 2. büyük paket şeker aldığına şahit oldum. Hemen bütün gıda ürünlerinde durum bundan farklı değil. Aksırıncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar madde ile dolan kitapsızlar, refah seviyesinin düşmesinden ödü kopan toplum karşısında daha çok semirecekleri açıktır. Elimizden ve dilimizden geliyorsa bu fahişe insanlara sesimizi çıkaralım, daha kış mevsimi yeni çıkarken. 30. liraya bir klilo domates almayalım. Mevsiminde yemediğimiz meyve ve sebzeleri tüketmezsek korkmayalım bir yerimize bir şey olmaz. Biraz günübirlik gıda almakla iktifa edelim Fahişe adamların, fahiş fiyatlarını kursaklarında çürütelim…
Sermedkadir…