ŞURA  SURESİ  KAYIP VE KAZANCIMIZ…

ŞURA  SURESİ  KAYIP VE KAZANCIMIZ… Mekkede, Fussilet sûresinden hemen sonra nâzil olan Şura suresi, diğer Mekkî sûreler gibi iman, Allah’ın birliği, peygamberlik müessesesi, öldükten sonra dirilme, hesap, kitap gibi mevzuları içermektedir. Bu surede en önemli konulardan birisi; Peygamberlerin anlaşılması hususunda yanlış inanışların düzeltilip gerçeğin ifade beyânıdır. Peygamberlerin bir insan olduğu, onun asla Allahu Teala ile karıştırılmaması gerektiği, her ne dilek, arzu, istek varsa Allahu tealadan istenmesi gereken şeylerin peygamberden istenmemesi gerektiği, zaten tarih boyunca gelen hiçbir peygamberin böyle bir iddiada bulunmadığı açık bir dille anlatılır. İnsanların kaderi Allahu Tealanın elindedir. Peygamberlerin görevi sadece Allah’tan gelenleri insanlara ulaştırmak ve doğru yolu onlara göstermektir. Bunun dışında peygamberin kâlplere tesir etmesi, gönüllere hükmetmesi, bir bakışıyla insanları doğru yola ulaştırması, düşmanlarını bir anda helâk etmesi, onlardan intikam alması gibi bir gücü ve yetkisinin olmadığını ayetlerden anlıyoruz…Şura Suresi ayet. 4. mealen şöyle:*** Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. O yücedir, uludur…***Elhamdulillahi rabbel alemiyn…

ŞURA  SURESİ  KAYIP VE KAZANCIMIZ… Rabbimiz Şura suresinde insanlığa seslenirken;dünyada âhiret için bir şeyler ekenler üzerinden örnekler sunuyor. Allah için amel işleyip Rabblerinin hatırını kazanmak için çalışıp çabalayan kimselere bu ekimlerinin karşılığı olarak, Allahu teala dünyada bir şeyler verdiği gibi, âhirette de onun mükâfatını kat kat artıracağını vaat ediyor. Rabbimiz, “Kim de sadece dünya için eker, dünya için amel işler, âhireti ve Allah’ın rızasını hiç hesaba katmayarak, hayat programını dünya adına yapar ve karşılığını sadece dünyada görecek biçimde ameller işlerse, ona da bu yaptıklarının karşılığı olarak dünyada bir şeyler veririz ama âhirette onun hiç bir nasibi yoktur,” buyuruyor. Âhirete inanmayan, tarlasını dünya için ekip diken, dünya adına plan ve program yaparak hareket eden kimsenin elde edeceği mükâfat, sadece dünya ile sınırlıdır.Dünyada ne kadar bulmuşsa onunla yetinmek zorundadır. Öbür tarafa intikal edecek bir mükâfatı yoktur onun.Şura suresi ayet. 20. de mealen elde edeceğimiz en büyük kazanç bizlere şu şekilde yansıtılıyor:***Kim ahiret kazancını istiyorsa, onun kazancını arttırırız. Kim de dünya kârını istiyorsa ona da dünyadan bir şeyler veririz. Fakat onun ahirette bir nasibi olmaz…***Zarar, ziyan ve kazancımız bu doğrultuda hesab edilmelidir…

ŞURA  SURESİ  KAYIP VE KAZANCIMIZ… Şura Suresinden alacağımız ibret dersleri bitmeyecek kadar çoktur. Rabbimiz bizlere önce güzellikleri, yapmamız gerekenleri beyan ettikten sonra eğer bu bilginin zıddına hareket edilirse; sonuçlarının çok vahim olduğunu, kendi düşüncemizle vereceğimiz kararların altında ezileceğimizi evvelden haber veriyor. Burada Rabbimiz çok hoş bir husus arzediyor. Sadece dünyalık isteyen, planını programını dünyalık elde etmek için yapan ve âhireti hesaba katmayan kimselerin ne kadar akılsız,düşüncesiz olduklarını anlatıyor.Rabbimiz, Rahman sıfatıyla bütün insanlığa rızkını sunarken, hiç bir ayırım yapmadan, dünya rızkı mü’min ya da kâfir ayırımı yapılmaksızın Allahu tealanın bir lütfu olarak verdiğini tekrarlıyor.Yâni dünyayı isteyenlere de âhireti isteyenlere de dünya rızkı verilmektedir. Bu konuda ikisi arasında bir fark gözetilmemektedir. Bu zaten ezelde takdir edilip hükme bağlanmıştır. Onun için tüm hesaplarını dünyalık için yapanlar düşüncesizlik yapmaktadırlar… Şura suresi ayet. 19. mealen şöyle:*** Allah kullarına lütufkârdır, dilediğini rızıklandırır. O kuvvetlidir, güçlüdür…***Rabbim her konuda sağduyulu hareket edenlerden eylesin, ferasetimizi artırsın…

ŞURA  SURESİ  KAYIP VE KAZANCIMIZ… Kardeşlerim, şu konu çok iyi bilinmelidir ki; insanlar kendi rızıklarını varetme gücünden yoksundurlar, bu konuda ellerinden birşey gelmez. Onlara bu hayatı bahşeden Allahu Tealadır. Ayrıca Rabbimiz, yaşantımızın ilk ve temel sebeplerini garantilemiştir. Şayet Allahu Teala kafirlerin, isyankârların,doğru yoldan çıkanların ve kötü kimselerin rızıklarını kesecek olsaydı, bunlar kendi kendilerini rızıklandıramazlardı, aç susuz, çıplak bir şekilde hayat için gerekli olan temel sebeplerden yoksun olarak ölüp giderlerdi. Ancak Allahu Tealanın hikmeti mucibince, ahirette onların lehine veya aleyhine hesaplanmak üzere onların yaşantılarını, dünya hayatında çalışıp çabalama fırsatını bulmalarını irade buyurmuştur.Rabbimiz, rızık meselesini iyilik ya da kötülük, iman veya küfür dairesinin dışına çıkarmıştır. Onu genel hayatın durumu ile, özel ferdî yetenekler ile ilgili sebeplerle bağlantılı kılmıştır. Ayrıca insanlara bahşettiği rızkı bir imtihan ve deneme aracı kılmış ve insanları kıyamet günü bu imtihan ve denemenin sonucuna göre ilahi adaleti gereği yargılamayı öngörmüştür. Kayıp ya da kazançlarımız bu doğrultuda hesap edilirse daha isabetli olur inancındayız… Rabbim bizleri, her işimizde; *Ben bu yaptı­ğımın karşılığını Allahtan alacağım,Sevabını ahirette Rabbimden bekli­yorum…*düşüncesiyle hareket edenlerden eylesin…Sallu alâ Rasulina Muhammed…

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.