KÂLPLER SEVGİYLE DOLUNCA…

KÂLPLER SEVGİYLE DOLUNCA… Sevgi, Rabbimizin kâlbimize yerleştirdiği ulvi bir duygudur. Şefkat ve nmuhabbetle sevgi birleştiğinde gönlümüzdeki kutsi hâl çok daha belirgin bir şekilde bütün bedenimize haz olarak yayılır. Müslümanlar yani teslim olanlar nazarında, manevi inanışın zirve noktası Allah sevgisidir. Allaha karşı duyulan sevgi, Allah inancıyla eş anlamlıdır. İnanan insan için Allah sevgisi gayelerin en uç noktası ve oluş yani vuslat durumudur. Yani Müslümanın, Müminin emeli, arzusu, vuslatı, gayesi ancak ve ancak Allah sevgisi ile tamamlanır. İnanan insan, yüce Rabbini, yaratanını, önce kendi nefsinden, ailesinden, evladından, Ana, Babasından, makam ve mevkiinden, servetinden daha çok sevmedikçe zaten kâmil manada imana sahip olamadığının gerçeğine ulaşır. Bütün varlık alemi ve yaşanılan her türlü hayat Allahın bizlere lütfudur. Rabbimiz Maide Suresi  Ayet. 54.te mealen şöyle buyurmaktadır:***Ey İman edenler, sizden kim dininden dönerse bilsin ki; Allah yakında, öyle bir Cemaat getirecek ki, O , onları sever; Onlar da Onu severler. Müminlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı onurlu, şiddetlidirler.Allah yolunda cihad ederler. Hiç bir kınayanın kınamasından korkmazlar. Bu Allahın bir lütfudur; Onu diledigine verir. Allahın lütfu geniştir. O bilendir…

 

KÂLPLER SEVGİYLE DOLUNCA… Allah sevgisinin, en ciddi şartlarından birisi, her halukârda, bil cümle harekat ve sekenatında yani davranışlarında kulun Rabbine itaat etmesi, günah, kusur ve hatalardan son derece kaçmasıdır. Çünkü nefsani arzularına esir, her aklına geleni yapan, şeriat hududunu gözetmeyen bir kimsenin: Allahı severim. Demesi, kuru bir iddadan öte geçerli değildir. Havf ve haşyet yani korku ve dehşet, kulun vasfıdır. Bir mü’min için en önemli meziyettir. Ama sevgi,  Allah ile kul arasında müşterek olan en üstün fazilettir. Birazda dostun dostu sevmesinden doğan sonuçlar üzerinde kafa yoralım inşaallah; Cenabı hak yarattığı kullar üzerine nizam koyması yaşantılarına düzen ve ölçüler getirmesi Allahın kullarına verdigi sevgi ve merhamet aynı zamanda önemi ve muhabbeti gösterir diye inanıyoruz. İnsanlar dünya hayatında iken mutlaka Yaratıcının terbiyesinden geçmelidirler.  Şayet böyle olursa bâki ve sonsuz bir nimet olan Cennete girmeye hak kazanırlar. Dünya ve ahiretimizi kazanma adına; Kur’anı Kerimi seveceğiz, İslam Peygamberine muhabbetle bağlanacağız, Allahın dostlarına şefkatle yaklaşmaya gayret edeceğiz inşaallah…

 

KÂLPLER SEVGİYLE DOLUNCA… Cenabı hak sevdigi ve yaratılmışların en şereflisi olan insana aynı zamanda görev ve sorumluluklarda yüklemiştir. İnsanları hiç bir şey bilmiyorken Peygamberleri vasıtasıylada bilgilendiren, iyiyi, güzeli, dogruyu, yapılacak ve yapılmayacak olanları da ögreten yüce Rabbimizdir. İnanıyoruz ki insanların özü İslami duygularla, İslami bilgilerle doldurulmak durumundadır. Yoksa insanın yapısında maddi açlık, korku, gazap halleri  gibi olumlu ve olumsuzluk içeren haller çok fazladır. İnsandaki bu açlık, bu ihtiyaç en önemlisi Tevhidle doldurulmazsa, Allah korusun başka birileri o açlıgı, o ihtiyacı zamanımızda oldugu gibi  başka şeylerle doldururlar. Mutlaka insan fıtratında birilerine inanma ve baglanma duygusu vardır. Bu duygu Allaha baglılıkla, Allah aşkıyla, Allah sevgisiyle doldurulursa insan hayatında sadece tek yönlü bir dünya hayatı kurulacak. İnsan benligini  Allah sevgisi dolduracak Şeytan ve Şeytanın işbirlikçilerine fırsat tanınmayacaktır. Zaten besmele ile girdiğimiz her yerden şeytanın pılını pırtısını toplayıp defolup gittiği bilinen bir hakikattir…

 

KÂLPLER SEVGİYLE DOLUNCA… Kardeşlerim, İnsanları eğiten, terbiye eden, güzellik ve özelliklerini anlatan Allahu Tealanın rasulleridir. Peygamberlerin ilk anlattığı ulvi duygu;Allah aşkının inanan insanlar üzerinde yer etme hadisesidir. Nasıl ki Peygamberleri Rabbimiz eğitmiş, ögretmiş, terbiye etmişse; Adem aleyhiselamdan itibaren insan unsuru kendi terbiyelerini yaratıcıdan almaya başlamışlardır. Meleklerden daha ulvi dereceleri elde eden insanoğlu sevgi, şefkat ve muhabbetle dolu olduğu hâlde şerefine şerefler katmıştır. Ne zamanki Yaratıcının sözünü insanlar taa özlerine, dillerine zikir ederlerse ve İrtibatları yaratıcı ile olursa sevgi ve muhabbet ancak o zaman tam yerini bulmuş olur. İnsanlar Rablerine pazarlıksız ve acabasız şeksiz ve şüphesiz teslim olurlarsa o zaman sevginin önemi, ehemmiyeti olur inancındayız. Ancak o zaman Allah kuluna merhamet eder, korur ve gözetir. Rabbimize öyle teslim olmalıyız ki; İbrahim aleyhiselamın Ateşe gidişi gibi, Ya da oglu İsmail aleyhiselamın kurban olma teslimiyeti gibi. Velhasılı; hakikatte kesinlikle sevilmeye, muhabbete lâyık olan tabiidir ki, ancak Allah Celle celaluhu’dur…Rabbim sevgimizi ziyade eylesin…

 

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.