NİSA’DAN TEK AYET…

NİSA’DAN TEK AYET… İman kavramı kendi başına o kadar güzellik ve özellik içerir ki; İman noktasında, İslâm noktasında, teslimiyet noktasında mü’minler peygamberlerle aynı safta olduğunun bilincine ve şuuruna varırlar. Örneğin son Peygamber (sav) Rabbinden kendi­sine indirilenlerin tümüne iman etti. Çünkü peygamber kitabın ilk muhatabı, vahyin ilk sorumlusu ve ilk muhbiri sâdığı, güvenilir tebliğcisidir.Onun için ilk olarak,Pey­gamber efendimiz (sav) Rabbinden kendisine indirilenlerin tamamına iman etti. Örnek ve örneğimizin inandıklarına mü’minler de iman ettiler. Öyleyse peygamber ör­nekliğinde Allaha imanımızı gerçekleştirmemiz zaruridir. Peygamber efendimizin (sav) örnekliğinde bir hayat yaşamamız  esastır. Hayatımızı bu imanla düzenlememiz  esastır. Heva ve  heveslerinize  göre değil; Rabbimizin istediği gibi iman ederek hayatımızda söz sahibi, hüküm sahibi olarak, Rabbimizin, gönder­dikleriyle hayatınızı düzenlemek üzere Allaha iman etmemiz şarttır inancındayız. Nisa Suresi ayet. 136. mealen şöyle:***Ey iman edenler, Allah’a, Resulüne, Resulüne indirdiği Kitaba ve bundan önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse, kuşkusuz uzak bir sapıklıkla sapıtmıştır…***

NİSA’DAN TEK AYET… Kelimeyi tevhid sözünde ifadesini bulan; Allah’a ve onun şanlı Rasûlüne iman hususu çoğu ayetlerde tekrarlanan beyânlardandır. Mü’min olma bilinci, kul  olma  şuuru hayat progra­mını uygulamak üzere Allaha iman edip, her türlü seçim ve uygulamamız Allahu tealanın iradesine yönelik olarak kabul edilmelidir. Bizleri yaratan, rızık veren, hayat aşılayan, sahip olduğumuz her ne varsa bizlere bahşeden Rabbimize kendi irademizi teslim etmek boynumuızun borcudur. Çünkü yaşadığımız hayatın sonunda imtihandan geçirecek, bizleri tek tek hesaptan geçirecek olan yine Rabbimizdir. Mü’minin düşünce bütünlüğü içerisinde ifsat etme bozma eğilimi olmamalı bilakis islah etme düzeltme, iyiye, güzele doğru olana yaklaşma bilinci esastır. Ayrıca imanımızın bütünlük arz etmesi için Allahın şanlı  Peygamberine (sav) de iman etmemiz zorunlu tutulmuştur. İmanlarınızın tam olabil­mesi için bu şart kesinlikle unutulmamalıdır. Çünkü o şanlı peygamberde (sav) Al­lahaın ayetlerine, iman edenlerin ilki bulunmaktadır. Yâni onun getirdiklerinin tamamı Allahu Tealadandır. Kendisin­den hiçbir şey söylemeyen, Allahu Tealanın sözcüsüdür…

NİSA’DAN TEK AYET… Nisa Suresinin bu ayetinde beyân edildiği gibi; Peygamber Efendimiz (sav) Allahu Tealanın yeryüzünde yarattıklarının hepsinin hayatlarına karışma noktasında odak nokta seçtiği varlıktır, örnek ve önderimizdir. Allah Rasulünün getirdiklerinin tamamı, onun tüm hayatı bizleri yani iman ehlini ilgilendirmektedir. Düşüncelerimiz, amellerimiz, eylemlerimiz, sevmelerimiz, küsmele­rimiz, zevklerimiz, hayat tarzımız, dostluk ve düşmanlık anlayışımız, hüküm, karar, hukuk, eğitim, sosyal ve siya­sal yapılanmamız, tüm hayatımız şek ve şüphe kaldırmayan İman bütünlüğümüzden kaynaklanmaktadır. Çünkü Rabbimiz bu ayetin evvelinde; Ey iman edenler diyerek başlamakta devamında ise, Ra­sûlüne indirdiği kitabına, yâni Kur’ana ve daha önceki Resullerine indirdiği kitaplara da iman edin. Allah’ın gönderdiği tüm kitaplara iman edlmesi emir buyurulmuştur. Evet kıyamete kadar insanlığın problemlerini çözmek ve insan­lara yol göstermek üzere peyderpey indirilmiş Kur’anı Kerime ve daha önceki toplumlara bir çırpıda indirilmiş kitapların tümüne iman  mü’minlerden istenmektedir. İnandım, iman ettim diye tasdik edip, ikrâr veren her birey ne dediğini bilmek zorundadır… Unutmayalım İslam inancında İman ve nikahın şakaya gelir tarafı yoktur…

NİSA’DAN TEK AYET… Kardeşlerim, zamanımızda bazı ilahiyatçı geçinen zevat; Allahu Tealaya, Rasulüne din öğretme gayreti içindedirler. Ukalalıklarına doyamayan akıl ve iman fakirleri ne yazık ki kendi zatının dışında binlerce insanın da iman zafiyetine sebep olmaktadırlar. Kur’an ahkamından yüz çeviren, Hadis ilminden habersiz, fıkıh usulünü klasik bilgi yumağı diye basite alan, tefsir ilmini unutup mealcilikle meşgul düzeysizlikler en sonunda akaid bütünlüğüne de zarar vermektedir. Kelâm ilminin içeriğinden mahrum olarak yetişme tarzı kendi bilgisini, Aristo ve Platon felsefesine teslim etmiş bulunmaktadır. Velhasılı kelâm; Rabbimizin bu âye­tine göre İslam ümmetindenim diyen mü’ninler için kafa karışıklığından kurtulmanın tek çaresi Allaha, Allahu Tealanın ve Allah Rasulününün istediği gibi iman etmektir. Allah’ın yol gösterici kitaplarına ve peygamber efendimizin Sünneti seniyyesine imandır. Unutmayalım ki; böyle bir güzellik ve özelliğin zıddı sapıklıktır. Sapıklık, kâfirlerin, müşriklerin, isyânkârların tek ve ilk özelliğidir. Hayatlarını vahiy kaynaklı yaşamayan insanlar bilgi, ilim ve aydınlanma kültürü adı altında ezilmenin acısını yaşamadan hidayete teslim olmanın çarelerini aramak durumundadırlar. Rabbim bizleri, Kur’an ve Sünneti seniyyenin nuruyla bakanlardan eylesin…

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.