RABBİMİZİN VAADİ HAKTIR…

RABBİMİZİN  VAADİ  HAKTIR… Rabimiz A’lâ Sresi ayet. 6. da mealen şöyle buyurmaktadır:*** Sana Kur anı okutacağız; sen hiç unutmayacaksın…*** Başta, Önder ve örneğimiz Peygamber efendimiz (sav) olmak üzere; İnsanlar Kur’anı kerimi ayet ayet okuyacak, ezberleyecek, zihinlerine yerleşecek ve Rabbimizin vaadiyle unutulmayacaktır. Aklımıza gelen gelmeyen herşey Rabbimizin dilemesiyle gerçekleşir inancındayız. Çünkü herşey Allahu tealadan gelmiş sonuçta yine yaradana ulaşacaktır. Allahu tealanı emrine herşeyin teslim olacağı aşikârdır. Çünkü O gizliyi ve aşikâr olanı, gizlinin de gizlisini bilendir. İman edince, bütün insanlığı huzura, refaha, en mükemmel olana götürecek olan İslam şeriatının kabul edilmesi insanı ebedi saadete götüren güzellikler bütünüdür. Allahu teala yarattığı kulu en iyi bilendir. Peygamberi vasıtasıyla gönderdiği en son ve en mükemmel din teslim olunduğunda insan için ebedi mutluluk kaynağı olacaktır. Ebedi huzur kaynağı olan hidayeti kâlbimize yerleştiren, bizi koruyan, kollayan, gözeten, aklımıza bile yerleşen hafızamızda olanı dahi muhafaza eden hak tealayı bütün noksanlıklardan, eksikliklerden tenzih ediyoruz…

Rabbimiz, sayısına dahi aklımızın ermediği milyar kere milyarlarca niğmeti önümüze seren, kainatta her türlü yaratıkları yoktan var edip düzgün bir şekle büründüren, canlıların en şereflisi olan insan unsuru için faydalı olan şeyleri takdir etmiş, tabiatlarına göre onlara yönelim vermiş, sebzesi, meyvesi envai çeşit yiyecek ve içeceği, yeşiliyle kurusuyla bitkilerle onlara nimet bahşetmiş, bu kadar gani ve zenginliğin beyanı için hidayet olarak; Peygamberi vasıtasıyla açıklananan, tefsir edilen, izahı en güzel şekilde bilfiil yapılan, Kur’anı kerimi indirmiş, O’nu muhafaza etmeyi vaadetmiş, Ona sahip çıkacak emir ve yasaklarına riayet edecek olan mü’minleri her işlerinde mu­vaffak kılmaya ilişkin söz vermiştir. Kur’anı kerimi okuyan, anlayan, muhtevasına gönülden inanan, her an iyi, doğru, güzel ve gerçek olanı zihninde muhafaza eden iman ehlinin kâlbi nur ile doacak; Kalbi iman nuruna kilitli olan inatçı, isyânkâr, betbaht kimselerse Kur’anı kerimin nurundan uzak kalacaklardır…

Peygamber efendimize (sav) verilen mucizelerin en güzeli Kur’anı kerimdir. Cebrail aleyhiselamın getirdiği yeni nazil olan ayetleri ümmi yani okuma yazma  bilmiyen Allah rasulü hemen ezberliyor, İslam dini ile şeref bulan mü’minlere de öğretiyor onlar da Allahu tealanın izni ile ayet ayet ezberliyorlardı. Mukaddes kitabımızın ezber­lemesi ve asla unutmaması, Allah rasulünün de doğruluğunu, emin olduğunu gösteren en büyük delillerdendir. İşte bu ayette olduğu gibi; Peygamber efendimizin (sav) yeni bir mucizesini açıkça müşahade etmiş bulunuyoruz. Çünkü o okuma yaz­ma bilmeyen bir ümminin nazil olan ayetleri ders görmeden okuyup, ezberleyip, tekrarlamadan hiç bir zaman unuttmadığını Rabbimizin peygamberine vermiş olduğu bir mucizesi ve en güzel vaadi olarak anlıyoruz… Rabbimizin vermiş olduğu bu niğmet büyük bir hafıza kuvveti ve ilahi bir hidayet nişanesidir. Aynı özellik ve güzelliğin bütün islam ümmetinin zihnine yerleşmesi, kıyamete kadar da hafızların mukaddes kitabımızı hafızalarına yüklemiş olmaları tabii ki;İlahi bir hidayet kaynağıdır…

Kardeşlerim, Bu ayeti kerime bizlere kıyamete kadar mukaddes kitabımızın elimizde olacağını beyan eden ilahi bir vaad bütünlüğüdür. Kur’anı kerimin dışında bir de vahyi gayr-ı metluv diye bilinen kuran gibi okuyamadıklarımız vardır. Bu hususta, Ali küçük hocaefendi diyorki: *Allah tarafından Rasulullah’a bildirilmiş, hayatta pek çok problemleri çözmüş, ama Kur’an’a geçmemiş, yani okunan vahiy birimi olmamış, lafzan Allah tarafından korunma altına alınmamış vahiy birimleridir bunlar. Bir başka ifâdeyle bunun adı sünnettir ve dinimizin yarısıdır. Okunan vahiy, okunmayan vahiy. Vahy-i metluv ve vahy-i gayri metluv. Buhârî, Müslim, Tirmizi, Nesei, İbni Mâce, Ebu Dâvûd ve diğerleriyle birine, İbni Abbas, Taberî, Kurtubî, Râzî, İbni Kesîr, Tefhim, Elmalı, Seyyid Kutup’la da okunan vahiy birimine ulaşabileceğimize inanıyorum. İstedikten sonra her ikisine de ulaşabileceğimize ve mutlaka ulaşmak zorunda olduğumuza inanıyorum. Çünkü bu iki bölümün ikisi de vahiydir, ikisi de dindir ve Müslümanlar olarak bizim için bağlayıcıdır. “Ancak Allah’ın dilediği müstesna” ifâdesini bir de böyle anlamaya çalışıyoruz…* Rabbim, bizleri  Kur’an ve sünneti seniyye bütünlüğüne sımsıkı sarılanlardan eylesin…

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.