BİR AYETİN İDRÂKIYLA…

Rabbimiz, Bakara suresi ayet. 210. da mealen şöyle buyurmaktadır:*** Onlar, ille de buluttan gölgeler içinde Allah’ın ve meleklerinin gelmesini mi beklerler Halbuki iş bitirilmiştir. Allah nizamı artık değişmez. Bütün işler yalnızca Allah’a döndürülür…***Allahu teala yaratılmışların en şereflisi olarak insanı, bir imtihandan geçmesi için bu dünyaya göndermiştir. Rabbimiz peygamberleri aracılığıyla Hak olanı yani İslam nizamını vahyetmiş ve insana bu gerçeğe inanma veya inanmama, inandıktan sonra da ona teslim olma veya olmama özgürlüğünü vermiştir. Cenabı hak, gerçeği insandan gizli tutar ve gönderdiği rasûller, kitaplar ve rasûllerin gösterdiği ayetler mucizeler ışığında, o gerçeği, mantığını ve aklını kullanarak değerlendirip hüküm vermeyi insana bırakmıştır. İnsan cuzi iradesiyle, aklı, muhakemesi, düşüncesi, hür iradesi, duyu organlarının tamamı ile; bilerek, şuurlu bir şekilde ilahi iradeye inanır ve ya bahtsızların ebedi hüsranı tatması yollarını seçer. Çünkü hak yol bir, batıl yollar sayısızdır. Sıratı müstâkim üzere yaşantısını şekillendiren imtihan ehline ne mutlu…

Kur’anı kerimi baştan sona okuduğumuzda; İnsanoğlunun gözleri önüne sayısız örnekler sunulmaktadır. Kavimlerin yaşantıları gözler önüne serilirken ibret levhaları düşünen beyinlere nice olayları zikretmektedir. Geçmiş kavimlere bakıp ibret alma yönünde onlarca mucizeler zikredilmektedir. Dikkat edilirse gerçekler, hakikatler gözler önüne serilirken iman’da zorlama olmadığı aşikâr bir şekilde beyan edilmektedir. Eğer zorlama olsaydı, O zaman inatçı kâfirler ve en büyük günahkârların bile inanmama ve itaat etmeme seçenekleri olmayacaktı. İnsana verilen süre dolmadan, ilahi tecelli anı gelmeden, tabir caiz ise iş işten geçmeden, imtihan süresi tamamlanmadan insanlar ya iman edecekler ya da küfür bataklığında çırpınıp aşağıların aşağısına yuvarlanacaklardı. Dünyevi arzular, bitmeyen emel, tükenmeyen hırs, niğmet azgınlığı, Peygamberleri yalanlama çılgınlığı imtihanın kaybedilişine delil teşkil edecektir. Rabbim iki yüzlü, riyâkar, gözüne küfür perdesi inmiş inkârcıların şerrinden mü’minleri muhafaza eylesin…

Örneğin her türlü niğmetler sunulmuş, peygamberler gönderilmiş, İlahi kitaplar verilmiş ve bütün dünyanın önderleri olma görevi emanet edilmiş olan israiloğulları, kendilerini dünyevî arzulara, iki yüzlülüğe ve kötü amellere teslim ettikleri için kendi kendilerini bu nimetlerden mahrum bırakmışlardır. Bu nedenle onların makamına geçen müminler, bu kötülüklere karşı uyanık olmaları yolunda onların tarihinden ders almaları konusunda uyarılmaktadırlar. Her hangi bir zorlama olmadan gönül yoluyla insanların iman etmeleri esastır. Rabbimizin verdiği rızıklara bakıp bakıp da Yarabbi bunu yaratan sensin diyerek şükretmek iman ehlinin ameli olmalıdır. Zamanımızda da bazı iman kaçkınları görmediğime inanmam diyerek çarpık mantık oyunları sergilemekte hem dünyasını hem de ahiretini hebâ etmektedirler. Hani uçağın türbülansa girdiğinde ateistlerin bile imana geldiği gibi; melekler gökten ateş yağdırınca imansızların teslimiyeti kabul görmeyecektir aynı Firavun denizde boğulurken *Ben Ben-i İsrail’in Rabbine iman ettim*ifadesinin kabul görmediği gibi…

Kardeşlerim, Allahu tealaya Teslim olmak, her emrine itaat etmek, müslüman olmak mü’minin şiarıdır. Şeytanın adımlarını tâkip etmek, İblisin vesveselerine uymak yalancı süsüne ve aldatmalarına kanmak, iman etmemek inatla direnmek ise kafirin şiarıdır. Müfessirlerimiz bu ayetin; kitabın bir kısmına inanıp diğer kısmına inanmayan, hak apaçık ortaya çıktıktan sonra ondan sapan yahudi ve hristiyanlar hakkında nazil olduğunu söylemişlerdir. İnanıyoruz ki; Allahın emri dışına çıkan her zümre asî’dir, isyânkardır, her kim olursa olsunlar hakikati ve gerçek olanı örtme çabasında olan bahtsızlardır. Allahın izniyle, inanan insanlar, mü’minler, cennetin üst mevkilerine yerleştirilecek, kâfirler ise cehennemin dibinde olacaklardır. Bu, amellerinin ahîretteki karşılığıdır. Dünyaya gelince, burası ceza yeri değildir. Tersine, amel ve imtihan yeridir. Dolayısıyla bol verilmiş rızık yönüyle dünyaya sımsıkı tutkuyla bağlananlar ilahi tecelli anında kaybedenler olacaklardır. Allahu teala katında sinek kanadı kadar değeri olsaydı kafire dünyada bir yudum su içirmezdi…Rabbim bizleri kendisine itaatkar olanlardan eylesin…Selam hakka tabî olanlara…

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.