FEYİZ VE RAHMET KAYNAĞI…

Rabbimiz, Fatır Suresi ayet. 2. de mealen gerçeği şöyle beyân ediyor:***Allah’ın insanlara açacağı herhangi bir rahmeti tutup hapseden olamaz. O’nun tuttuğunu O’ndan sonra salıverecek de yoktur. O, üstündür, hikmet sahibidir… ***Türkçemizde, umudumuzu yeşerten o kadar güzel, naif, rikkatli, engin manâlar yüklü kelimelerimiz vardır ki; konuşma anında dahi bizlere kuvvet aşılar. Bu kelimelerden bazısı basiret, firaset, rahmet ise diğeride* Feyiz* dir. Gönül okşayıcı sözler bütünlüğünün bizlere vermiş olduğu manevi gücü tartışmaya dilimiz varmaz. Yıldırım hızıyla zihnimize kazınan bu özel manevi enerji aynı zamanda iman zenginliği beklentimizin de dua olarak dilimize yansımasıdır. Peygamber Efendimizin (sav), Rabbinden aldığı mutlak doğruları, o emsalsiz anlatım, ifade, söyleyiş özellik ve güzelliğini ashabı kiram, o kadar  hayranlık ve hassasiyetle tâkip ediyordu ki, adeta hiç bir söz, fiil, hareket ve onayını gözden ırak bulundurmuyor, sadakat, samimiyet, kuvvetli bir sevgi ile her âmelini benimsiyor güzellikleri birebir yaşıyor ve yaşatıyorlardı… Bizler bu emsalsiz güzellikler kaynağından beslendiğimiz için Rabbimize sonsuz şükürler ediyoruz…

Rabbimizin insanlara yönelik rahmeti sayısız ayetlerde hakikatin beyânı olmuş, bu ayeti kerimelerin bazısı iyilik, güzellik rahmet, feyiz, niğmetleri, bağışlanan iyilikleri bizlere duyururken, bir bölümü de şer, kötülük, olumsuz örnek, engellenen belâların beyânı olarak gözler önüne serilmiştir. Allahu tealanın feyiz ve rahmet kapılarını sonuna kadar yüzlerine açtığı kimseler bu feyiz, basiret, firaset ve rahmetin örneklerini inanan insanlar olarak her vakit manevi destek olarak yanlarında bulmuşlardır. Mü’minler bu ilahi kavramları; kendi üzerlerinde bulurlar, duygu dünyalarında, çevrelerinde, oldukları yerde, yaşama tarzlarında bulurlar. Bu güzellikler bütünü olan manevi değerleri yaşama sevinci olarak kabul ederiz. Bunun bir adım ötesi *mahrumiyet* çıkmazıdır. Feyiz ve rahmetten uzak bulundurulan inkâr ve isyan mensupları her güzellikten mahrum edilir,  Allahu tealanın feyiz ve  rahmetinden uzak tuttuğu kimseler bu niğmetlerin azgınlıkları sebebiyle kendilerine lâyık görüldüğünü bile kavrayamazlar. Allahu tealanın feyiz ve rahmetinden ümidini kesmeyenlerin safında olmayı beyân eden cenabı hakka şükürler, ümmetine güzellikler öğütleyen Peygamber efendimize (sav) sonsuz salat ve selam olsıun… 

Bazı değerleri kaybetmeden kıymetini yerli yerinde anlamamız gayet zordur. Örneğin, pandemi olayında hastalarımıza yakın duramadık, ölenlerimize yeterince sahip çıkamadık, çok garip diyebileceğimiz bir şekilde toprağa verildi hatta annelerinin cenazesine katılamayan evlatlara şahit olduk. Birisi hâl ve hatırımızı sorduğunda sağlığım yerinde şükür diyoruz. Sağlığın, sıhhatin ne kadar önemli olduğunu bilfiil kavradığımız anları aynelyâkin yaşadık. Allahu tealanın insana vücud sağlığı ve maddi güç verdiğinde feyiz ve rahmetin tecellisi görünür oldu. Rabbimizin rahmetine mazhar olunduğunda her niğmeti yanımızda buldul, haysiyetimiz, şerefimiz, onurumuz ancak rahbbimize teslim olduğumuzda bizimle; mal, mülk, servet, birikim, feraha erme bolluk, makam, mevki, statü gibi hususların geçici olduğunu müşahede ettik. Allahu tealanın rahmetinden ayrı düşerlerse sahiplerinin başına musibet, belâ, sıkıntı, yıpratıcı ve devamlı yozlaşan değersizlik, hayatı zindana çeviren afetlere de şahit olduk… En büyük felaket Allahu tealaya isyan, en büyük zenginlik ise iman zenginliği inancındayız…

Kardeşlerim, Arzumuz, dileğimiz, isteğimiz ebedi olarak; Allahın rahmetinden feyiz ve bereketinden uzak olmayalım. İnanıyoruz ki; Allahın rahmetinde sıkıntı, darlık, zorluk, imkansızlık, ebedi acı, ızdırap, çaresizlik, yüzümüze ebedi kapanacak kapı, dert, endişe, keder, elem, bezginlik, ebedi korku olmaz. Allahu tealanın feyiz, rahmet ve bereketi mü’minleri ebedi rahata, genişliğe, mutluluğa iki cihan saadetine ulaştıracaktır. Feyiz ve rahmet kanallarını yeterki kendi elimizle kapatmayalım. Hoşnutluk, bereket pınarlarının fışkırdığı özelliği Rabbimiz dilediği kula verecektir. Hayatımızın sıkıntılı geçmesi, rahatımızın bir süreliğine bozulmuş olması, musibetlere düçar olmak bizleri tükenmişlik sendromuna sokmasın. Umudumuzu yitirmeyelim, üzülmeyelim, yeise düşmeyelim, imanımızı her an terütaze tutalım, Allahu tealanın rahmetini her şeyin üzerinde sayalım, bolluk, rahat, güven, mutluluk, saadet kavramlarını zifiri karanlık odaklarda aramayalım…  Selam hakka ittiba edelerin üzerine olsun…

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.