AYETTE  SAĞLAM  SÖZÜN  MAHİYETİ…

Rabbimizin, İbrahim suresi ayet. 27. de beyânı mealen şöyle:***Allah Teâlâ sağlam sözle iman edenleri hem dünya hayatında hem de ahirette sapasağlam tutar. Zalimleri ise Allah saptırır. Allah dilediğini yapar…***Bir kişiye güven unsurumuzun olduğunu ifade ederken *sözü senet gibi* tabirini kullanırız. Bizleri en çok şaşırtan ifade tarzı da, sözlerini tutmayan kişiler bu tür eylemlerini; *yanlış anlaşıldım* diyerek açıklama yüzsüzlüğünü sergilemeleridir. Dost sohbeti, toplantı, kendi aramızda buluşmalarda…verilen her türlü sözleri akit olarak yazılı hâle getirme şansımız olmadığından, sağlam sözlü olmayan muhatabımıza üzülür, kırılır, itimadımızın zedelendiğini hissederiz. Sui misâl örnek olmaz kelâmı kibarından yola çıkacak olursak en güzeli rivayete bakarız: Rivayetlerde en sağlam söz: Allah’tan başka ilâh olmadığına şehâdet etmektir, en sağlam ağaç hurma’ya benzetilen mü’mindir, çünkü  kökü sağlamdır. Allah’tan başka ilâh yoktur sözü mü’minin kalbindedir. Dalları göğe doğrudur. Mü’minin ameli göğe, Arşa yükseltilir…

İmâm Ahmed der ki: Bize Süfyân’ın İbn Ebu Necîh’den, onun da Mücâhid’den rivayetinde o, şöyle demiştir : Medine’ye giderken İbn Ömer’e arkadaşlık ettim. Onun Allah Rasûlünden (sav) şu bir tek hadîsten başkasını rivayet ettiğini işitmedim. Dedi ki:** Biz Allah Rasûlünün yanındaydık. Ona hurma veya hurma göbeği getirilmişti. Ağaçlardan müslüman kişinin benzeri olan ağaç nedir? buyurdu. Ben : O, hurmadır, demek istedim, baktım ve gördüm ki kavmin en küçüğü benim, sustum. Al­lah Rasûlü: O hurmadır, buyurdu…(Muslim)**Hurmada, Ya­zın veya kışın, gece veya gündüz her vakit meyva bulunur, yapraklarını dökmez, Allah Teâlâ: *Her zaman yemişini verir.* buyurur ki meyve ver­mesinin sabah ve akşam; her ay; her iki ayda bir; her altı ayda bir; her yedi ayda bir; her sene olduğu söylenmiştir. Âyetin akışından açık­ça anlaşılan odur ki; mü’minin benzeri, bir ağacın misâli gibidir, mü’minin benzeridir… Allah Teâlâ : Çirkin bir söz; kötü bir ağaca benzer, buyurur ki; bu, kâfirin küfrünün benzeridir. Onun aslı ve sebatı yoktur. O yerden koparılan, tadı acı, kökü olmayan kötü bir bitki olan, Ebu Cehil karpuzuna benzetilmiştir. İnsanlar için ibret alınacak olaylar daima güzellikler olmalıdır…

Sağlam söze tutunan, güzel söz söyleyen, sadece gerçekleri ifade eden mü’minler; Rabbimizin inayetiyle her iki âlemde de başarıya ulaşırlar.Rabbimiz bu sözü senet gibi kuvvetli olanları hem dünya hayatında hem de ahrette iman şerefinden mahrum bırakmaz, Dilini, lisanını onları sağlam sözlerin en mükemmeli olan kelimeyi şehatdet ile aydınlatır. Rabbimiz, mü’minleri hayatta iken de kabre girince de, kabirden kalkıp mahşere sevkedilince de lisanlarını o güzel sözle aydınlatır. İşte o güzel sözü seçmenin ebedî, yüce meyvesi…Ebussuud Efendinin tefsirinde yazılı olduğu üzere: Peygamber efendimizden (sav) şöyle rivayet olunmuştur.**Bir mümin ölünce ruhu alınır. Sonra kabre konulunca ruhu cesedine iade edilir. İki melek gelerek ona: „Rab’bin kimdir?.“ dinen nedir? Peygamberin kimdir?.“ diye sual ederler. O mümin de der ki: „Rab’bim Allah Teâlâ’dır, dinim İslâm dinidir. Peygamberim de Muhammed aleyhisselâtı vesselamdır.“ gök tarafından da „kulum doğrudur“ diye bir nida gelir…**İşte bu âyeti kerimedeki *tesbit* bunu göstermektedir. Bütün bu muvaffakiyet, İman ehli, güzel ve sağlam sözlü olmanın bir neticesidir…

Kardeşlerim, şeyh Sadi Şirazinin beyân ettiği gibi; gül diken birinin yanında duran gül kokar, demirci körüğü yanında duran ise küf kokar. Rabbimiz kötü söz sahiplerini de, yani: İmanı terkederek küfrü seçmiş olanların sonunun sapıklığa düşüşlerini onların tercih etmiş oldukları kötü sözden, aslî yaratılışlarını değiştirerek küfrü tercih eylediklerinden dolayı da hak yoldan uzak kaldıklarını beyân ediyor. Her zaman ve daima, yalan, gıybet, iftira ve çirkin ifadelerden uzak bulunmamız iki cihanda bizlerin menfaatına olacak aksi ise ebedi kaybedişe vesile teşkil edecektir. Aklımızın ve cuzi irademizin bizlere vermiş olduğu seçme kabiliyetimizi güzellikler yolunda tercih edersek yine bizler kazanacağız. İlahi hikmetin gereği; zerre miktarı şer işleyen bahtsızların ceza görecekleri, zerre miktarı hayır işleyenlerin ise mükafatının verileceği gerçeğidir. Allahu teala, mü’minleri sağlam sözleriyle tespit eder. Onların kalplerini, ayaklarını, amellerini kelimeyi tevhid ile sağlamlaştırır. Mü’minlerin hem dünyada, hem de âhirette sebatlarına, hayatlarında istikrarlarına, dünyada mutlu ve dengeli bir yaşantıya, âhirette de cennete ulaşmalarına sebep olur… Selam hak ve hakikate teslim olanlara…

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.