ÜMİTSİZLİK GİRDABI…

ÜMİTSİZLİK GİRDABI…Rabbimiz, Fussilet suresi ayet. 49. da mealen şöyle buyurmaktadır:***İnsan hayır istemekten usanmaz. Fakat kendisine bir kötülük dokunursa hemen ümitsizliğe düşer, üzülüverir…***Rabbim cümle mü’minlere ümitsizlik, karamsarlık, tükenmişlik sendromu yaşatmasın. İnanan insanlar itikadı gereği her ne yaşarlarsa yaşasınlar ümitsizlik girdabında kaybolmazlar. Çünkü bu dünyanın bir de öbür yüzü vardır. Tükenmişlik, bitmişlik, mahvolmuşluk, ebedi karamsarlık gibi olumsuzluklar ahiret inancını zaafa uğratıcı, ebedi hayat inancını zedeleyici, sonsuzluk alemini yok sayıcı manâlarına gelir ki, bizler o tür bir düşünceden beriyiz.  Allahın rahmetinden ümidini  kesmek hiç bir müslümana yakışmaz. Her türlü musibetlere karşı sabır silahımızı kuşanmak varken, tevekkül kavramını en içten iliklerimize dek duymak varken, sabır ekseninde usanmayan bir beklentinin sahibiyken, Rabbim her hâlukârda şükrümüzü artırsın niyazları dilimizdeyken, umudumuzu tamaen yitirmek mü’minin ameli olmamalıdır…

Tabiatımız gereği, aceleci olmamızdan kaynaklanan fıtratımız icabı, hastalık, tabii afetler, başımıza gelen türlü türlü belâlar, umulmadık anda düçar olduğumuz felaketler, mal, can ve diğer zararlarımız karşısında feryad etme, ümidsizliğimizi dışa vurma, feryat ve fiğanımızı tükenmişlik sendromuna dökme hâllerimizi en iyi bilen bizleri yaradan Rabbimizdir. İnsanlar olarak fıtratımız geregi; her şeyin en güzelini, en iyisini, itibarlı olmayı, sağlık, sıhhat ve mutluluk içerisinde asude bir hayat yaşamayı arzulayan bir yapımız vardır. Hele bir de zenginlik, mal, mülk, kuvvet ve kudretimizin son raddesinde isek dünyadan beklentilerimizin sonu gelmeyecektir. Varlık içinde yüzen bir kişi dünyaya sımsıkı sarılacak, içinde bulunduğu durumun sonsuzluğuna inanacak, sadece hayırları talep etmekten usanmayacaktır. Bu da onun dünyayı her şeylerden daha fazla sevmesinden ve madde içerisinde boğulmasından dolayıdır…Peygamber efendimiz (sav) bir hadisinde mealen şöyle buyurmaktadır:**İki ki­şi vardır ki bunların gözleri açtır, doymazlar: İlim talep eden ve mal talep eden…**Ne harika bir ifade…

Anlamaya ve kavramaya çalıştığımız bu ayette; insanlar, kendisine bir kötülük dokunduğu veya üzerine bir musibet indiği zaman Allahın rahmetinden ümidini keser. Bu ümitsizliğinin eserlerini yü­züne ve ellerine aksettirir. Kur’anı Kerim, kendisine kötülük dokunduğu zaman insanın aşırı de­recede ümitsizliğe düştüğünü ifade etmektedir ki bu da, insanın Allaha iman etmeyişinden ve küfründen kaynaklanmaktadır. Zira Allah’ın rahmetinden ancak kafirler güruhu ümitlerini keserler. İman ile ümitsizlik bir kalpte bir araya gelmezler. Dolayısıyla her türlü ameli davranışımızın ne manâya geldiğini, başımıza gelen hâl ve hadiseler karşısında ne gibi bir tutum sergileyeceğimizi bilmemiz zaruridir. O yüzden genelde sabır, zikir ve şükür kavramları üzerinde çokça duruyoruz. İnanarak ifade ettiğimiz bir söz de: bir dakika sonra başımıza ne gibi bir hâlden habersiz oluşumuzdur. Rabbimiz, şükür niğmetine tutunan mü’minlere cennet vaad ediyor, bundan daha büyük bir müjdeyi kavramaktan aciziz…

Kardeşlerim, ümidimizi kaybetmeden, şükür tutamağına sımsıkı sarılmak, dilimizde rabbimizin adını zikretmek bizleri mutlaka neticesi hayırlı güzellikler yurduna taşıyacaktır. Bizleri iç ve dış özelliğimiz ile en güzel bir şekilde yaradan Rabbimiz, nefsimizi kur’anı kerimin beyanlarıyla temizlememizi beyan buyuruyor. Ayetlerden almış olduğumuz nurlu ifadelerle yolumuzu ışıtmamız yine bizlerin faydasına olacaktır. Yine bu ayetten anladığımız kadarıyla; bunun bir adım ötesindeki aksilik, zıddiyet, şükürden uzaklaşma, dogru yoldan sapma, isyan, inkâr ve sonucu cehennem azabıdır. Rabbimiz ayetlerinde zamana, asra andolsunki insan zi­yan içindedir buyuruyor. Reçete olarak ta; ancak inanıp iyi işler yapanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka. Onlar ziyandan kurtulmuşlardır…buyurarak sıratı müstâkim çizgisini önümüze seriyor. Rabbim, bizleri verdiği niğmetlere aldanarak gurura, kibire kapılanlardan eylemesin. Selam hakka tabii olanlara…

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.