NE OLDUM DELİSİ…

NE OLDUM DELİSİ…Lokman suresi ayet. 18. mealen şöyle:*** Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez…***Rabbimiz doğal hâlinden çıkan davranış şekillerini, insan unsuruna yakışmayan hareket tarzını, söz, fiil ve hareketlerde uygulanan çirkinliği en güzel bir şekilde beyân buyurmaktadır. Müslüman bireyde bulunması istenmeyen böbürlenme hastalığı, kibir illeti, ögünme düşüklüğü, kendini beğenme basitliği, büyüklenme kuruntusu insan psikolojisinin dışa yansıttığı olumsuzluklardır. Öyle ki, böbürlenme, Kibir, gurur cenabı haktan yüz çevirmektir, hakka inanan Müslümanlara hakaret ederek, onlara tepeden bakanlar bir bilseler büyük bir günah bataklığına battıklarını derhal bu fiillerinden vaz geçerler diye düşünüyoruz.  Şurası bilinip iyice tefekkür edilmelidir ki; kibir, böbürlenme, kendini büyük görme iblis tarafından; Cenabı hakka karşı ilk defa işlenen bir günahtır. Bu tür davranış şekilleri Allahu teala ve insanlarca kötü görülen bir uygunsuz durum olduğu gayet açıktır…

Toplumumuzda *ne oldum delisi* diye tarif edilen rahatsızlık, sen benim kim olduğumu biliyormusun türünden ortaya konulan psikolojik tutum, kendi makam, mevkii, sanatı, mesleği, beceri, ustalık ve mahareti ile her zaman diğer insanlardan üstün, farklı, ulaşılamaz zannedilmesi böbürlenme, büyüklenme hastalığının bilinen arazlarındandır. Tarih boyunca bu tür illetin batağına saplananlar bir türlü bu bataktan çıkamamışlardır. Böbürlenme, kibir, gurur, büyüklük taslama… İblisin âmeli olduğundan dolayı lanetle anılmış, kibir batağına batanlar bu illetten bir türlü kurtulamamışlardır. Kibir sahibi olanlar yalnız olmayı ve her yere yalnız gitmeyi yolda yalnız yürümeyi severler. Arkasında başkalarının bulunmasını arzulayarak, her zaman kendisini hürmet ve saygı ile takip edilmeyi beklerler. Kibirli olanlar yanlarında başkalarının oturmasına izin vermezler, hep biraz uzağında olsun ister, etrafında ve mesafeli oturmalarını isterler. Kibir hastalıgına tutulanlar, fakirlerin kimsesizlerin davetini kabul etmezler, o da kim ki ya da kaç kuruşluk adam ki diyerek düşük konumunu belli ederler…  

İnsanları küçük görerek, onlara karşı büyüklük taslayarak, onlardan yüz çevirerek insanlık dışı tutum sergileyenler aslında toplum içinde tanınır, bilinir bu tavırlarından dolayı sevilmezler. Bilakis güler yüzlü, mütevazi, alçak gönüllü, itidalli, ölçülü davranış sergileyenler daha fazla itibar sağlar, sevilir ve güvenilir insanlardır. Rabbimiz yarattığı insanı en iyi bilendir mutlaka o yüzden hal, hareket ve tavırlarını yönlendiren de  tabii ki Allahu teala olmalıdır. Anlamaya ve kavramaya çalıştığımız bu ayetinde Rabbimiz açık ve net olarak, anlaşılır bir biçimde; büyüklük ve üstünlük taslama, yer­yüzünde böbürlenerek yürüme, kibirlenme  çünkü bütün bunlar Allahın gazabını gerektirir buyuruyor. Allahu teala, kendini beğenmiş kibirli kimseleri sevmez. Yürürken de öl­çülü ve orta vaziyette yürü. Ne süratli, ne de çok ağır, vakarını muhafaza et beyanıyla; bir hedefe yönelen doğal yürüyüş sahibi, oyalanmaz, böbürlenmez, rahat tavırlarla sadece işine odaklanır, niyeti doğrultusunda ilerler asıl olan da budur…

Kardeşlerim, bu ayetten de anlayıp kavradığımız gibi; Kur’anı kerimin usulü, yöntemi, tarzı, anlatım biçimi önce güzelliklerin sergilenmesi doğrultusunda bilgilendirip olumlu yöne sevk eder daha sonra yapılan hâl, hareket ve davranışın çirkinliğini, olumsuz taraflarını ortaya koyarak yapılmaması yönünde son noktayı koyar. Aslında bizim adabı muaşeret diye adlandırdığımız görgü kurallarımızın bütünü ya kur’anı kerimden ya da sünneti seniyyeden gelmektedir. O yüzden nasslara sımsıkı sarıldığımızda sıratı müstakim çizgisinden şaşmayacağız demektir. Bilindiği gibi ehli sünnet mezhebinin dört muhkem ayağının en kuvvetli olan ilk ikisine tabii olma hâli icmayı ümmet ve kıyası fukaha ile kemâl derecesine ulaşmaktadır. Velhasılı kelâm; Rabbimiz, Lokman Aleyhiselamın diliyle nasihatlarını sıralarken mü’minin, inanan insanın özellik ve güzelliklerini gözlerimiz önüne sermektedir… Böbürlenen, gurur kibir abideleri gibi hastalıklı şahıslara değil güleryüzlü ve tebessüm ehli olanlarla bir ve beraber davranmamızı istiyor…Edeb, haya, ahlâki değerlere sahip çıkanlara selam olsun…

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.