İslam birliğinin sembolü olan hilafet makamı. 1517 yılında, Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim’in Mısır’ı fethedip Memlûk Devleti’ne son vermesiyle birlikte halifelik unvanı Osmanlı hanedanı’na geçmişti. ve ne hazindir ki; 1. Mart 1924. Cuma günü, Türkiye Büyük Millet Meclisinin almış olduğu bir kararla kaldırılmıştır. Bütün dünya müslümanlarının göz bebeği olan bu kurum idam hükmünü kendi evlatları tarafından verilince başsız, öksüz, yetim kaldı. Halâ da imamesi kopmuş tesbih taneleri gibi dağınıklığı devam etmekte. Müslüman Türk milletinin en hâzin kara Cuma’sı bu gün olsa gerek. Filistinde gözler önünde siyonistler tarafından soykırıma uğrayan filistin halkından bu güne kadar. 43. bine yakın insan öldürülmüş, kimin umurunda ? Desteğini her saat yenileyen iri devlet, israil devletinin kendini koruma hakkının olduğuna hükmetmiş. Hâmisi olmayan, koruyucusu bulunmayan, 2. milyar müslüman olsa da sahip çıkılamayan bir toplum gözler önünde erimeye devam ediyor. Kara Cuma diyerek, 1.Mart. 1924. günü ilga edilen hilafet makamının önemini ne vakit anlarız bilinmez…
Kara Cuma aslında literatüre İslam dünyasının baş belâsı, Yahudi toplumunun bir hediyesi. Amerika’da kasım ayının son perşembesi. Şükran Günü olarak kutlanıyor. Bu gün resmi tatil ilan edilmiş. Aileler bir araya gelip birlikte tatil yapmak için bunu bir fırsat bilip, bu günü hafta sonu ile birleştiriyorlar. Cuma resmi tatil olmasa da bir alışveriş günü gibi düşünülüyor. Müslüman Türk milletinin ise Kara Cuması bir türlü bitmek bilmiyor. 27. Temmuz.1923. Cuma günü Lozan barış antlaşması yürürlüğe giriyor. Lozan zafer mi, hezimet mi bir sayfa da tahlil etme makamında değilim. Günümüzde yaşanan olaylara bakınca Yunanistana bırakılan öz be öz Türk yurtları, 12. adalar, Irak cografyasına sunulan hediyeler, Şam vilayetini, Suriye devleti yapan yapay sınırlar… Müslüman Türk toplumuna İngiltere, Fransa başta olmak üzere batı’nın vermiş olduğu sonu gelmez kara Cuma cezası…Bize de ninni makamında *Küçük olsun benim olsun* sözü saçma, ucube, yersiz, mesnetsiz de olsa dilimize pelesenk etmiş nakarat vaziyetinde söyler dururuz. İşin garibi asıl düşman dimdik karşımızda kanlı canlı bizimle adeta alay edip dalga geçerken yapay düşmanlar üretmeyi meharet olarak algılayanlarımız gün gün artmakta…
2. Kasım.1928. Cuma günü, Türkiye’de harf devrimi yapıldı. Yaklaşık bin yıldan beri kullanılmakta olan eskimez Kur’an harfleri bırakıldı. Yerine Lâtin harfleri alındı. Adeta bu Cuma günü Türkiye de okur yazar sayısı, sıfırlandı. Camiiler boşaldı, tekke ve zaviyeler kapatıldı, akıl almaz derecede devrim yasaları uygulandı, Camiiler cemaatsız kalınca 1928. yılında istanbulda, 687. ibadethane vardı içlerinden bir kaç tanesi hariç işlevini yitirdi. Yıkılanlar, depo olarak başka amaçlarla kiraya verilenler, Ahır niyetine kullanılanlar, günümüze kadar ayakta kalanlar oldu. 2. Kasım.1928. yılı Müslüman Türk milleti kara Cuma gününü yaşamış oldu. 1950. yılına gelindiğinde ise okur yazar sayısı yüzde beşi bulmuyordu. Toplum Kur’an harflerini kolay kolay bırakıpta, latin harflerine alışamamıştı…25. Kasım.1934. Cuma günü Ayasofyayı kebir camii alınan bir kararla müzeye çevirilmek üzere kapatıldı. Müslüman Türk milletine kara bir Cuma günü daha yaşatıldı. 1453. yılından beri İstanbulun fetih mührünü taşıyan Ayasofyayı kebir camii, ibadethane olmaktan çıkarıldı, kapatıp ta açmayanlar 23.Temmuz. 2023. yılına kadar, Fatih Sultan Mehmet hanın lanetine mazhar oldular…
Kardeşlerim, şansımızdan mıdır nedir yakın tarihimizde kara cumalarımız bir türlü bitmek bilmedi. 1950. Yılında seçimleri kazanıp başbakan olan, Adnan Menderes ilk icraatlarından biri olarak; Bu millet müslümandır, müslüman kalacaktır* dedi ve susturulan ezanları 15. yıl sonra tekrar asli şekliyle okutmaya başladı. Yalan, tezvirat, iftiralarla, 27. Mayıs. 1960. Cuma günü ihtilâlle icabına bakıldı. İdam edildiğinde kullanılan yağlı urğanın parası ailesinden tahsil edildi. İşte bir kara Cuma daha…12. Mart. 1971. Cuma. Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanı generaller, emir, komuta zinciri içerisinde kanunların kendilerine vermiş olduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak ve kollamak görevini dayanak gösterip Türkiye Cumhuriyeti devletini 10. sene daha gerilere taşımıştır. Bitmedi, 12. Eylül.1980. Cuma günü aynı ğaye uğrunda acı, ızdırap ve işkence yaşatılmayan adeta tek hane bırakılmamış netice de bir kara Cuma gününe daha imza atılmıştır…28. Şubat.1997. Cuma günü kendilerince laik cumhuriyet elden gidiyor diyerek Müslüman Türk toplumuna kan kusturma nöbeti ya da devrimi Çevik Bir adlı generale verilmiş, Bir kara Cuma günü daha karabasan gibi çöken orantısız güç, iri devletlerin desteğinde 5. sene daha Müslümanların ensesinde boza pişirmiştir. Anlatacak çok şey var ama biz bu kara Cuma’ların son bulmasını dileyerek sesli düşüncemizi sonlandıralım…Cumalarımız hayırlıdır, Rabbim hayırsızlardan cümlemizi muhafaza eylesin…
Sermedkadir…