TİCARET AHLÂKI…

Toplumda çürüme, kokuşma, bozulma, dejenerasyon başladığı an, önce ticaret erbâbı daha sonra bütün meslek kurumları nasibini alacaktır. Ne yazık ki, hemenhemen bütün muamelat hususlarımızda islami kimliği yitirdiğimiz günümüzde ne yazık ki; piyasa da islamdan bihaber olanların, ahlâki çöküntü yaşayanların eline geçmiş vaziyettedir. Günümüzde hem satıcı hem de alıcı konumunda olan bizler aç gözlülüğümüzün esiri olduk. Tüccar milyarlık kâr skalasını devamlı yükseltme derdinde, bizlerse bir malın üzerine hangi etiket konulursa konulsun ihtiyacımızın üzerinde tâlep gerçekleştirme derdindeyiz. Bu kısır dönğü sürdüğü müddetçe, tarladaki bir liraya temin edilen ürün soframızda on liraya yer bulmaya devam edecektir. İnsanlarda Allah korkusu, hesap günü endişesi, haram, helal inceliği düşünülmedikçe; alan memnun, satan memnun genişliği bizlere huzur aşılamaya devam edecektir. Halbuki aldığı malı değerinin on katına satma lüksünün olmadığı duygusuna aşina bir vicdan ve merhamet sahibi satıcı olsa, sattığı malın günde iki defa etiketini değiştirme zahmetine katlanmaz. Alıcı da senelik değil ihtiyacı kadar alışveriş yaparak aç gözlülük etmese fiyatlara belki fren gelebilir…

Günümüzdeki ekonomik sistem genelde arz tâlep dogrultusunda gerçekleşmektedir. Çoğunlukla üretici ve tüketici bu bağlamda karşı karşıya gelememekte, gariptir aracı firmalar, komisyoncular, bu işin bir bakıma ticaretini gerçekleştiren tekelleşmiş marketler zinciri üreticiden kat be kat daha fazla kazanmaktadırlar. Adını anmak istemediğimiz marketler zincirini oluşturan kurum ve kuruluşlar piyasayı istedikleri gibi şekillendirmekte tüketiciye yönelik vicdan, merhamet, gibi kavramlara sibirya kadar uzak ve soğuk bulunmaktadırlar. Serbest piyasa ekonomisini istedikleri gibi ellerinde oyuncak eden bu kuruluşlara ne yazıkki hiç bir cezai müeyyide engel olamamaktadır. Şehirleşmenin neredeyse yüzde doksanlara dayandığı bir ülkede her ürüne gereksinim duyan insanlar tekelleşen marketler zincirinin oyuncağı olmuş durumdadırlar…Tabeberani’nin zamanımıza ulaştırdığı hadis mealen şöyle:**Haramla beslenmiş vücut cennete giremez…** Zaten insanların derdi bu günü kurtarma çabasında…Cennet ??? 

Ticari saha başta olmak üzere, her hangi bir kulvarda rekabet eden kurum, kuruluş ya da bireyler gücü oranında mücadele ederek kendini ispat etmeye çalışırlar. Zaten rekabet genel anlatımla aynı amaca, gayeye ulaşmak isteyenle­rin aralarında yaptıkları mücadele şeklidir diyebiliriz. Mü­badele yani para ile her hangi bir malın, ürünün alış verişi, değiştirilmesi esası üzerine kurulmuş bir ekono­mik modelde rekabet, alıcılar arasında ve satıcılar arasında yapılan bir yarış şeklini ifade eder. Aynı malı üreten veya satanlarda, aynı işi yapanlar arasında rekabet olduğu gibi alıcılar arasında da rekabet vardır. Satıcıların rekabeti fiyatların düşmesine, alıcıların rekabeti ise fiyatların yükselmesine neden olur, aynı günümüzde birebir yaşandığı gibi. Burada devreye girmesi gereken unsur ne kadar üretici ve satıcı varsa rekabet ekonomisi o kadar işlerliğini korur yoksa tekelleşme hakim konuma gelir, günümüzdeki gibi fiyatların önüne geçilemez. Peygamber efendimiz (sav) bir hadisinde mealen şöyle buyuruyor: **Malı kıymetlensin diye saklayan kul ne kötüdür, Allah fiyatları ucuzlatırsa üzülür, pahalılaştırırsa sevinir…** Tabii ki; sözümüz, Allahın kitabına, Allah Rasulünün sünneti seniyyesine itibâr edenlere…

Kardeşlerim,Rekabet ekonomisini akamete ugratan en belirgin piyasa tüketiciye ulaşan firma, bayii, marketler zinciri gibi kurumların tek bir elde toplanması olayıdır. Örneğin piyasaya mal süren kurum ve kuruluş ne kadar çok olursa rekabet te o nisbette artacak; tüketici rekabet eden kurumlardan en uygun olanını arayıp bulacak, kendi kesesine göre aradığı ürünü nereden temin edeceğini kolaylıkla tercih edecektir. Rekabet ekonomisinde en önemli hususlardan birisi de; râkip olan şirketlerin, bayii, market, istasyon artık her ne ise…mücadele şartlarının birbirine eşitliği söz konusudur. Örneğin bir milyar cirosu olan kurumla, bir milyonluk mal varlığı olan bir satıcı kurum rekabet edemez. Örneğin, bütün araba satış bayiiliklerini satın almış bir kurum O sahada rekabet ekonomisini bitirmiş demektir. Küçük acentalara ancak tabir caizse nal toplamak düşmektedir…Buhari’nin zamanımıza ulaştırdığı hadis mealen şöyle:**İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, kişi, elde ettiği helâlden midir, haramdan mıdır, aldırmayacak. işte o zaman, onların duaları kabul olunmayacaktır…** Ticaret ahlâkının tac’a atıldığoı günümüz Türkiyesinde, gözü doymaz ticaret erbabının gazabından Rabbim cümlemizi korusun…

Sermedkadir…   

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert