Mason Teşkilatı ve Yahudiler

Cenabı Hak Tevbe Suresi Ayet.30.da. mealen şöyle buyurmaktadır: *** Yahudiler: Üzeyir Allahın ogludur dediler. Hıristiyanlar da: İsa Mesih Allahın ogludur dediler. Bu, onların agızlarında geveledikleri sözlerdir. Onlar bu sözlerini kendilerinden önceki kafirlerin sözlerine benzetirler. Allah, bunları kahretsin ! Nasıl da uyduruyorlar…***

Masonluk: Kendi anlatım ve izahlarına göre, İnsanlar arasında Adaleti tesis, Uhuvveti – Kardeşligi tahkim- Kuvvetlendirme, alemin sulh – Barış ve selametini temin maksadını takip eden hayırlı, faydalı, bir yol ve Din ve siyasetle meşgul olmayan, Ulusal kardeşlik ilkelerini dünya mutluluguna temel bilen bir teşkilat…

MASON: Kendisinin de bir Mason oldugunu ifade eden A.G.Michelin dedigi gibi; Eger bir MASON aslen bir YAHUDİ degilse Suni bir YAHUDİDİR…( A.G. Michel. Mason Diktatörlügü. İhya yayınları.1976.)

Masonlugun başlangıç tarihi belli degildir. Bir kısım araştırmacılar bu teşkilatın başlangıcını FİRAVUNLAR devrindeki Kahinlere baglarlar. Diger bir kısım tarihçiler ise, Süleyman Mabedinin kuruluşuna baglarlar. Bir kısım araştırıcı da, Masonlugun başlangıcını Haçlı savaşlarına veya 1616.da kurulan * Salibül verdi * cemiyetine baglarlar…

Bir kısım araştırıcı ise, Masonlugun başlangıcının yeni oldugu iddiasındadır. Bu iddiayı gündeme taşıyan araştırıcılar on sekkizinci yüzyılda kuruldugunu söylerler. Kanaatimce, bütün bu görüşler irtibat halindedir. Masonluk bütün Araştırmacıların vardıgı sonuca göre BİR YAHUDİ TEŞKİLATIDIR…

Masonlar zaman zaman Yahudilerle irtibatlı çalıştıklarını açıga vururlar. Yahudilerin, bu teşkilatın bazı sır kurallarını, MISIR zamanındaki düşüncelerden almaları da uzak bir ihtimal degildir. Daha sonra Süleyman Mabedi ile veya HAÇLI seferleri ile ve diger büyük olaylarla kendilerini zaman içerisinde yenilemişlerdir…

Tarihçilerin ifade ettigi hususa bakılacak olursa; MASONLUGUN, hür yapı ustaları birligi oldugunda söz birligi ediyorlar ki, bu Teşkilat en eski asırlardan beri, MISIR, YUNAN ve FİLİSTİN de mevcut bulunuyordu… (Ramazan Nazlı. Faşizm, Komunizm ve İslam.sayfa.371.)

Mason dergisi: Çırak, Kalfa, Usta da ise deniliyorki: Masonik Takvime göre, Tarih atmak için, cari Takvim yılının binler hanesine DÖRT BİN ilave edilir. Bu , Masonlugun başlangıcını, sembolik olarak, TEVRAT ananesine göre, dünyanın yaradılışına kadar indirmek içindir. Masonik takvime göre tarih atarken, MART senenin ilk ayıdır, ŞUBAT son ay olur. Mart koç burcuna, Şubat balık burcuna tekabül eder…

Masonluk günümüzde bile bazı gizli hallerini korumalarına ragmen artık çogu yanları ya kendi yayın organları vasıtasıyla ya da ilgili araştırıcılar tarafından bir bakıma deşifre edilmiş bir teşkilattır. Masonluk ; İnsanlar arasında din, dil ve ırk farkı gözetmeden KARDEŞLİK, HÜRRİYET, EŞİTLİK ve ADALET ilkelerini savundugunu iddia eden daha çok YAHUDİLİK temelleri üzerine dayalı Dünya da Milli ve manevi degerleri bozmak gayesi ile kurulmuş kısmen gizli bir teşkilattır…

1721.senesinde Montagu Dük ünün Masonlugu kabul etmesinden sonra, İngiliz kraliyet ailesi tamamen MASON oldu ve bu durumlarını devam ettirdiler. Dünya da en etkin Mason Localarından İSKOÇ Locası ise : 30.Kasım. 1736.da kurulmuştur…

Amerika Birleşik devletlerinde, ilk MASONLocası 1730.senesinde kurulmuş ve süratle dünyanın diger Milletlerine yayılmıştır. Günümüzde Amerika Birleşik devletlerinde 20.binin üzerinde Mason locası vardır ve Milyonlarca Üyesi faaliyet sahasında çalışmaktadırlar…

1877.Yılında yapılan Mason Locaları genel toplantısında üyelerin yeminlerini kutsal kitaplar üzerine degil, *NAMUS* üzerine yapmaları kararlaştırıldı. Masonların. 1900.senesinde bir toplantılarında aldıkları karala ilgili zabıtların. 102.sayfasında deniliyorki: * DİNDARLARA VE İBADET HANELERE GALİP GELMEK KAFİ DEGİLDİR, ASIL MAKSADIMIZ DİNLERİ YOK ETMEKTİR…

Masonlar, İslam dinini Mason Localarının emirlerine uygun olarak anlatan DİN kitapları, Kuranı Kerim Tefsirleri, İlmihaller yazdırdıkları gibi, bu kimselere * Büyük İslam Alimi, Müctehid, Müceddid * gibi isimleri yakıştırarak Müslümanları gerçek Ehli Sünnet İslamiyetten Uzaklaştırmaya çalışmışlardır. Mesela Cemaleddin Afgani, Muhammed Abduh, Reşit Rıza gibi kimseler bunun önemli örnegini teşkil eden Masonlardır…(Rehber Ans)

Türkiye de de bu gibi İslamcı oldugunu söyleyen yazar ve İlahiyatçı Masonlar pek çoktur. Hatta daha öncelere gidecek olursak Musa Kazım Efendi gibi koskoca Şeyhulislamlık makamını işgal etmiş bir kişi bile Mason teşkilatının Maşrıkı azamlıgı olan .Otuz üçüncü derecesine seçilmiş Masonlardandır…

1900.lü yıllarda Fransa da basılan Les Franco – Macons kitabında bu gibi Masonlar övülmüşlerdir. Mısırda kurulan Mason Locasının başına Cemaleddin Afgani getirilmiş o öldükten sonra yerine talebesi El ezher Üniversitesi şeyhi Muhammed Abduh getirilmiştir. Bu kişiler Masonlugun yayılmasına en çok çalışan kişiler olmuşlardır…

Uluslararası bir menfaat kuruluşu olarak bünyesine özel vasıflı ve seçkin insanları alarak geniş bir teşkilatlanma içerisine giren masonlar, dünyanın hemen her yerinde seslerini ve etkilerini duyurmuşlardır.

Masonluk, Yahudiliğin gizli faaliyet gösteren bir örgütüdür. Bütün rütbelerini, sembollerini muharref Tevrat’tan almıştır. Giriş törenleri Tevrat doktrinine uygun olarak yapılır.

Masonlar, Yahudilerle olan bağlarını sürekli inkâr etmekte ve onlarla hiçbir ilişkilerinin olmadığını iddia etmektedirler. Eğer Yahudilerle olan bağları anlaşılırsa, toplum tarafından hoş karşılanmayacaklardır. Bunun yerine kendilerini bir hayır kurumu, bir kardeşlik, yardımlaşma cemiyeti olarak topluma lanse etmeye çalışmaktadırlar.

Masonlar yalnızca üyelerine mahsus olarak çıkarttıkları Mimar Sinan, Türk Mason Dergisi, Akasya, Büyük Şark gibi dergilerde, Yahudilerle olan bağlarını açıkça ifade etmektedirler. „Ritüellerimizde Tevrat’tan sayısız alıntılar mevcuttur“ (Mimar Sinan, Sayı 47, s. 39).

Tevrat’ın, Yahudi ırkının bir ideoloji ve doktrin kitabı olduğunu öncelikle belirtmekte fayda vardır. Bu ideolojinin siyaset sahnesindeki ismi Siyonizmdir. Siyonizm, Masonluk hep Tevrat’tan kaynaklanan felsefenin uygulamadaki örnekleridir.

Bozulmuş ve değiştirilmiş Tevrat’ta Yahudi ırkının dünya milletlerine yapması emredilen vahşet ve katliam şekilleri ayrıntılı bir biçimde belirtilirken, gizli, dikkat çekmeyecek yöntemler de detaylarıyla anlatılmış, çeşitli yollar gösterilmiştir. Bu yöntemler uygulandığında milletler içten çökertilecek ve ne hedef alınan milletler bunu farkedebilecek, ne de olayların arkasında bir Yahudinin ismi duyulacaktır.

Muharref – degiştirilmiş Tevratta Yahudi ırkının Dünya milletlerine yapması emredilen vahşet ve katliam şekilleri ayrıntılı bir biçimde belirtilirken, gizli, dikkat çekmeyecek yöntemlerde detaylı bir şekilde anlatılmış ve çeşitli yollar gösterilmiştir. Bu yöntemler uygulandıgında, milletler içten çökertilecek ve , ne hedef alınan milletler bunu fark edebilecek ne de olayların arkasında bir YAHUDİ nin ismi duyulacaktır…

Yalnız kendi GİZLİ ritüellerinde, Yahudilikle ilişkileri anlaşılan Masonluk; TEVRAT ın telkinlerini aynen benimseyen, Yahudiligin işte bu gizli faaliyet gösteren kollarından biridir. Masonlar Yahudilikle olan ilişkilerini gizli tutmayı lüzumlu görmektedirler; Çünki siyonizm ile aynı amacın güdüldügünü anlatarak faaliyet göstermek yerine, yardım kuruluşlarını ön planda tutarak hayırsever kişiler görünümü altında bu amaca hizmet etmek kendileri açısından daha verimli sonuçlar doğurmaktadır…

Masonluk, esas itibariyle Yahudi olmayan birtakım insanları bir gizli dernek çatısı altında toplayıp, eğiterek, onları herhangi bir sahada Yahudiliğe ve Yahudilik ideallerine hizmet eder hale getirmek için verilen bir tedris – egitim usulüdür…

Siyonistler, Yahudilik kavramıyla beraber, Siyonizm hedeflerinin insanları ilk planda ürkütebileceğini düşünerek kendi tanımlamalarıyla, toplum içerisinde başarılı olmuş, meslek sahibi, zengin, saygılı kişilerle, kardeşlik, dostluk, barış gibi insanlara sıcak gelen kavramlarla Masonluk bünyesinde ve Rotary, Lions, gibi kulüpler aracılığıyla çalışmalarını sürdüregelmişlerdir…

Böylece hem Siyonist hedefleri ilk planda öne çıkarmamış olmak ve hem de Yahudi olmayan insanlar vasıtasıyla Yahudilik ideallerine hizmet ettirmiş olmak amacını gerçekleştirmişlerdir (Ali Uğur, Masonluk, Soruşturma Dış Politika dergisi, s. 3).

Günümüzde dünyanın en yaygın olan Mason kulüpleri ROTARY ve LİONS lardır. Asil, zengin, devlet adamı, İlim adamı, Sanayici, saygın iş adamı, yazar, gazeteci, sanatçı gibi bulundukları mekanlarda şöhret ve İtibar sahibi veya ilerde mevkii ve makam, rütbe kazanabilecek kimseleri öncelikle tercih ederek teşkilatlarına üye yapabilmek Masonların en bilinen ugraşlarındandır…

Ütopist mahiyette insanlık, dünya vatandaşlığı, enternasyonalizm gibi kozmopolit ilkeleri benimsediğini iddia eden, ancak aynı teşkilat mensuplarını kardeş gören ve teşkilat içindekilere yardımcı olan; inanç ve vicdan hürriyeti mücadelesinde bulunmakla beraber, Masonluk imanını benimsetmek isteyen; umumiyetle liberal, kapitalist, kendi inancına uymak şartıyla imtiyazlı; oligarşik olmakla beraber sözde demokrat görünen; ehliyet, liyakat, fazilet esaslarına, Mason kardeşliğini tercih eden; malî imkânları ve elemanları geniş bir teşkilata sahip, disiplinli, otoriter, beynelmilel hüviyetteki bu kurum, gizli, esrarengiz birtakım gelenek ve sembollere sahip bulunuyor…

Bu sembollerin köklerinin (üçgen, nur, altı köşeli yıldız, akasya, duvarcılık, hiram-mabet şekli vs.) eski Mısır ve Yahudi geleneklerine dayandığı Masonluk yayınlarında belirtilmiştir. Masonluk, insanlığı bir bütün olarak görmek istemesine rağmen yalnız birbirini kardeş tanıması, ehliyet, liyakat vb. vasıflar yerine locaya mensup olduğu için himaye görmesi, bir tehlike anında veya bir yardım isteğinde kendi milletine karşı da olsa, loca mensubunun yardımına yönelinmesi, kozmopolit mahiyeti, biricik hakikatin yalnız Masonluk ilkelerinde görülmesi, zaman zaman din ve milliyet aleyhindeki tutumu dolayısiyle, localarda Yahudilerin, dönmelerin bilhassa önemli mevkilerde bulunması gibi sebeplerle, itirazlara uğramış ve Yahudi emellerine, ülkülerine vasıta olduğu İsrail devletinin kurulması için bir araç olarak kullanıldığı ve Yahudiliğin beynelmilel himayesinin arka planda bulunduğu ileri sürülerek tenkid edilmiştir (Ömer Rıza Doğrul, Eski Mısır’da Masonluk İzleri, Selâmet Mahfilinde Dört Konferans, İstanbul 1930, s. 4).

1717’de kökleri çok eski olduğu halde İngilterede kurulup geliştirilen Masonluk, İngiltere Yahudileri yanında, İngiliz Emperyalizminin sömürgeciliğinin yanında, her tarafta ajanlar, sempatizanlar, aldatılanlar, yanıltılanlar elde ederek gelişmiş ve İngiliz uyduluğuna bilerek bilmeyerek hizmete sevkedilmişlerdir. Aynı şekilde Amerika’da da Mason localarına Yahudiler kesinlikle hâkimdir. Orada da ticarî, iktisadî, siyâsî mevki sahip olmak isteyenler onun desteğine muhtaç hale getirilmişlerdir…

1822-1884 yıllarında ilân edilen Anayasa ve arkasından yapılan seçimler sırasında meclis tutanakları gözden geçirilirse, Rumların, Ermenilerin ve diğer azınlıkların nasıl çıkar ve bölünme doğrultusunda gayret sarfettikleri anlaşılır. Bu konuda önemli rolü bulunan Mithat Paşa’nın kimliği bir hayli enteresandır. Macaristanlı bir hahamın oğlu olan Mithat Paşa, Türk devletinde yenilikler yapmağa başlamıştır…

Yahudi prensiplerine dayanan mektepler açtırmış ve mekteplerde ihtilacı doktrinleri öğretmiştir. Mithat Paşa, Jön Türkler partisini kurmuştur. Bütün Avrupa’da kendi sırdaşı olan Simon Deutch’un talimatıyla yapılmıştır. Sultan Abdülaziz’in katli, Mithat Paşa’nın gözü önünde gerçekleştirilmiştir (Kemal Fedai Coşkuner, Yakın Tarihimiz ve Siyonizm, Orta Doğu, 10 Ocak 1976).

3 Kasım 1839 Sultan Abdülmecid’in tecrübesizliğinden istifade eden Mustafa Reşit Paşa’nın gayretiyle Tanzimat Fermanı ilân edildi. Bunun üzerine yabancı kuruluşlar, azınlıklar kuvvetlendi. Bu hareketi benimseyenlerce buna „Tanzimatı Hayriye“ adı takıldı. Kozmopolitlik, yabancı etkisi ve aşağılık duygusu yayıldı. Bu sebeple buna „Tanzimatı Şerriyye“ diyenler de vardır. Tanzimatı ilân eden Mustafa Reşit Paşa, İskoçya Mason locasına mensup bir kimseydi (Prof. Dr. Hikmet Tanyu, Siyonizm ve Türkler, İstanbul Bilge Yayınları, s. I, 281)

Masonluktaki Tanrı anlayışı Deist bir anlayıştır. Deizm ise İslâmlık, Hristiyanlık, Musevilik gibi semavî dinlerdeki Allah inancına bir reaksiyon olarak ortaya çıkmıştır. Bu anlayışa göre, kainatı aşan bir varlık vardır. Fakat insanoğlu bu varlığı tam manasıyla bilemez. Onun için bu varlığa yakarılmaz, ondan birşey istenmez ve onun insanları sevmesi, imtihan etmesi beklenemez…

Böyle olunca ahiret düşüncesi ve öldükten sonra dirilmek fikri de iptal edilmiş oluyor. Deist anlayışı biraz daha ileri götürdüğümüzde Ateizm noktasına gelirsiniz. Zaten özellikle Fransız locasına kayıtlı masonlarda bu anlayış yaygındır (Yesevizade, Soruşturma, Masonluk, Dış Politika, sayı 3, s. 109).

Sion kelimesi „Allah’ın krallığı“ manasına gelir. Tevrat’taki üstün ırkla alâkalı ayetler Siyonizm fikrinin temellerini teşkil etmektedir.Yahudilerin Allah’ın seçmiş olduğu millet olduğu yolundaki söylentilerin kaynağı Tevrat’ta çeşitli bablar içerisinde yer almaktadır. Bunlardan iki tanesini örnek gösterecek olursak:

„Ben dedim: Siz ilâhlarsınız ve hepiniz Yüce Allah’ın oğullarısınız. Kalk, ey Allah (ey oğullarım) yeryüzüne hükmet. Zira, milletlerin hepsine sen varis olacaksın“ (Mezmur Bab. 82, Âyet. 6-8 s. 598).

„Çünkü sen Allah’ın Rabbe Mukaddes bir kavimsin. Allahın Rab, yeryüzünde olan bütün kavimlerden kendisine has kavim olmak üzere seni seçti“ (Tesniye Bab. 7, Âyet 6 s. 184).

Yukarıdaki sapık ve ahlâk dışı sözde Tevrat ayetlerine daha yüzlercesini eklemek mümkündür. Bütün bunlar da göstermektedir ki, Masonluk; azmış ve gözü dönmüş Yahudinin Siyonist menfaatleri doğrultusunda ülkelerin yetişkin insanlarını kendine hizmet ettirerek ideallerini gerçekleştirmek yolundadır…

Masonlar arasında genel olarak Üyeler arasında kabaca ÇIRAKLIK, KALFALIK ve USTALIK gibi bir derecelendirme mevcuttur. Masonlar Üye olmayanlara merasimleri hakkında bilgi vermedikleri gibi, üyeler arasındaki sıkı bir baglılık ve gizlilik isterler. Birbirlerini muhtelif işaretler ve amblemlerle tanırlar. Masonlugun gizlilikle ilgili genel prensibini şu şekilde ifade etmek mümkündür: * Masonluk kendini her yerde hissettirmeli fakat hiç bir yerde görünmemelidir…*

Türk MASON dergisi bu gizlilik hususunu şöyle izah ediyor: Karanlık bir odada, yarı uyur bir durumda bulundugunuz sırada, birisi gelip elektrigi yaksa, bunu istemezsiniz. Gözleriniz karanlıga alışık oldugu için , fazla ışıktan müteessir olur, ışıgın önce az gelmesini sonra kuvvetlenmesini istersiniz. İŞTE MASONLARIN YAPTGI DA BUDUR. IŞIGI UYKULU GÖZLERE YAVAŞ YAVAŞ VERMEK…

Masonlar dışarıya karşı büyük bir özenle gizledikleri sırlarını, kendi üyelerine de birden bire açıklamazlar. Masonluk, sırlarını üyelerine telkin ederken, Kabalizmden kaynaklanan bir dereceleme sistemi kullanılır. Bu derecelerle yeni MASON, sistemli bir şekilde egitilir. Ya daMasonluk deyimi ile, * IŞIK, UYKULU GÖZLERE YAVAŞ YAVAŞ VERİLİR…*

Bu derecelendirme sistemi MASON kaynaklarında şöyle anlatılır: Masonlarda SIR yok degildir. Bu müessesede gizli şeyler vardır. Masonluga yeni girmiş birinci derecli masonlar yani müptediler yalnız birinci dereceye mahsus rumuz ve işaretleri bilirler. Ondan sonra da terfi ettikleri derecelerin rumuz ve işaretlerini ögrenirler. Demek oluyor ki, derecelere göre, MASONLAR arasında bile gizli rumuz ve işaretler vardır… (Büyük şark dergisisayfa.15-19)

Her derecenin kendine özgü sırları vardır. Dereceler içinde giderek yükselen MASON, Masonlugun gerçek anlamını çok sonraları ögrenecektir. İlk derecelerdeki Masonlar, Masonlugun gerçek felsefesini bilmeden, bu örgüte hizmet ederler. Yalnızca kendilerine verilen emirleri, çogu kez amacını fark etmeden uygularlar. Bu sayede masonluk, iç yüzünü çok iyi bir şekilde gizleyebilmiştir…

Mimar Sinan dergisi, MASONLARIN kurduklarıbu sistemi şöyle anlatıyor: Bütün Masonik merasimlerin ortak bir içerigi vardır. Derecesine göre her MASON, bir SIRRIN ve bir Misyonun- görevin taşıyıcısı kılınmıştır. Her kardeş bu sırrı muhafaza etmek, onun bekçisi olmak, kendinden istenecek görevleri, yani bir misyonu yerine getirmekle yükümlüdür…(Mimar Sinan dergisisayı.16.s.14)

Masonlar, derece sistemini bir başka yazılı kaynakta da şöyle anlatırlar: Masonlukta SIR olarak nitelendirilen şeylerin başında, MASONİK İŞARETLER, sözcükler ve simgelere verilen anlamlar gelir. Ezoterik yani gizemli sistemin geregi olarak bunlar bir alt derecedeki Masonlara bildirilmez…(Büyük Mason Mahfili Yayınları)

Masonik sistemde Masonlugu özümsemeden ve o yapıya erişmeden ileri derecelere yükselemezler.. Masonik felsefeyi tam kavrayamayanlara sırları açmak, Masonların deyimiyle Tehlikeli bir adım dır. Masonlar için 27. derece çok önemlidir. Bir masonun YİRMİ YEDİNCİ dereceyi aşabilmesi için bütün MASONLAR, Kabala Mistizminden kaynaklanan 33 BASAMAKLI bir derece sistemi uygularlar. Her derecenin kendine has sırları vardır…

MASON, her yeni derecede yeni sırlar, yeni HİKMETLER ögrenir. DİNİ İNANÇLARIN YAVAŞ YAVAŞ YOK EDİLMESİ derece sisteminin en önemli fonksiyonudur. Masonlar, derece sistemiyle verilen Masonik egitimi şöyle anlatırlar: * Ham taş insan zihnidir. Çekiç telkindir. Aslında iradeyi bilinçlendirip kıvama getiren telkinden başka bir şey degildir. Nasıl çekiç darbeyle ham taşı yontarsa, telkin de tıpkı onun gibi zihni yontar…(Mason dergisi.Sayı.23-24.s.45.)

Masonlukta DİNSİZLİK ve DİN DÜŞMANLIGI uzun yıllardır tartışma konusu olmuştur. Mason üstadı azamlar, zaman zaman yazılı ve görsel medyaya verdikleri demeçlerde bu iddiaları yalanlamışlardır. Bütün DİNLERE saygı duyduklarını, hatta ATEİST olanların Masonluga alınmadıgını, Mason giriş töreninde üç mukaddes kitabın üzerine yemin edildigini söyleyerek te kendilerini savunmuşlardır. Fakat Masonların kendi kaynaklarına bakıldıgında durumun farklı oldugu anlaşılmaktadır…

Masonlar her konuda oldugu gibi Allah inancını kaldırmayı da derece sistemini kullanarak yavaş yavaş yapmaktadırlar. Masonlarını bilinen yayınlarına bakıldıgında, ALLAH yerine KAİNATIN ULU MİMARI deyimini kullandıkları görülür. Bu deyim, aslında ATEİZME – DİNSİZLİGE geçişin ilk aşamasıdır. Kainatın ulu Mimarı daha ileri derecelerde * ENERJİ * olarak degerlendirilmeye başlanacaktır.

Kendi yazdıkları şu ifadelere bir bakacak olursak meseleyi kavrayacagız sanırım: Masonluk Evrenin ULU MİMARI mefhumunu mutlak bilgi, kemalin son aşaması ve TOTAL ENERJİ olarak telakki etmiştir. Bu gerçekleri kendine prensip, doktrin, ÖGRETİ ve İMAN olarak almıştır…(Mason dergisi.sayı.5.sayfa.20.)

Kainatın ULU MİMARI yavaş yavaş belirsiz bir kavram haline gelir. Bunun amacının ne oldugunu yine kendileri anlatıyorlar zaten: O halde Mabedimizi tetkik edersek, kendimize; kendimizi tetkik edersek Kainatın ulu Mimarına gideriz ve görürüz ki Kainatın ULU MİMARI içimizdedir. (Mimar Sinan dergisi) Görüldügü gibi, Kainatın ulu Mimarı deyimi-sözcügü bir aldatmacadır. Dini inanışlar yavaş bir şekilde körletilirken, sonuçta Kainatın ulu Mimarı, İNSAN, yani MASON olmaktır…

MASONLAR, Mahfillerinde ki konferanslarından birinde şöyle haykırıyorlar : İptidai cemiyetler yani İlkel toplumlar acizdiler, acizlikleri dolayısıyla etrafındaki kuvvetleri ve hadiseleri İLAHLAŞTIRDILAR. MASONİZM İSE İNSANI İLAHLAŞTIRDI…Dolayısıyla, Masonlukta ALLAH İNANCI yoktur. Ve insan adeta ilahlaştırılmaktadır…

Bu sapkın görüş ve düşünceler MASON kaynaklarında sık sık tekrarlanır. Doguş kolu adlı Mason yıllıgında deniliyor ki: * Mason kaynagına yaklaştıkça nurlanır, fakat yanar Hedef GÜNEŞE varmak degil, Güneş olmaktır. İşte bu GÜNEŞ Allahtır…*

Bizim açımızdan, Konunun önemli bir yönü ise, Masonların kendilerince ilahlaştırdıkları İNSAN kavramının sadece Masonik ilkeleri sinesinde toplayanlar yani MASONLAR oluşudur. Devamla şöyle diyorlar: * Bizim anladıgımız insan, sokakta hergün gördügümüz İNSAN degildir. İki ayaklı, iki kulaklı, az çok usta akla da sahip insanı, biz burada kastetmiyoruz. biz insan dedigimiz zaman, bütün MASONİK ilkeleri sinesinde toplayan bir insanı, insan olarak ele alıyoruz… (Mimar Sinan dergisi.sayı.27-28.sayfa.35.)

Allah inancını kabul etmeyen Masonluk, tabii olarak DİNLERE de karşıdır. Kendi felsefelerini sözde dini yok edecek bir güç olarak görmektedirler. Üstat Mason Selami Işındag, Masonlugun dinlere olan bakış açısını şöyle aktarmaktadır: * Masonlugun gerçek ihtirası, tüm dinlerin ÜSTÜNE yükselerek insanlık ülküsünü oluşturacak olan büyük RUH gücüdür…

Kuşkusuz MASONLARIN bu iddiası büyük bir yanılgıdan ibarettir. İnsanı ve Kainatı yoktan var eden Allah, insanlara tarihin hemen her döneminde, onları dogru yola iletecek HAK DİNİ göndermiş, Peygamberleri aracılıgı ile insanlara iyiyi, güzeli, dogruyu, gerçegi göstermiştir. Zaman içerisinde bir kısım insanların hak dinleri dejenere etmeye bozmaya yeltenmiş olması bu gerçegi degiştirmez. Bu gerçek, Allahın koruması altında olan son HAK kitap KURANI KERİMDE insanlara bildirilmiştir…

Şurası bir gerçektir ki; Masonlar dine karşı olan tavırlarını açıkça ortaya koymazlar. Alçak dereceli Masonlar yavaş bir şekilde egitilerek DİNİ İNANÇLAINDAN uzaklaştırılırlar. Masonlugun dini inançları dereceli bir şekilde kaldırması yine üstadı azamları Selami Işındagın kaleminden şöyle izah edilir: * Masonluk, hiç bir kardeşinin şahsi inanışına müdahale etmez. Her MASON diledigi gibi bir DİNİ benimser. Bu konuda tamamen hürdür. Siyasi düşüncede de bu böyledir…*

Bakınız aynı şahsiyet kitabının ilerleyen sayfalarında nasıl bir izah tarzı geliştiriyor: * Biz Masonlukta bunun böyle başlamasını kabul ediyoruz. Fakat, zaman ve Masonik derecelerle yükselme ilerledikçe MASONLARIN artık dereceli olarak, Masonik kimlige ve Şahsiyete girmelerini, düşünce ve inançta birleşmelerini uygun buluyoruz…

Masonluk bizce çeşitli insan örneklerini alır, ana prensiplerinin telkinleriyle onları yogurur, yontar, cilalar, degiştirir ve hikmete ulaştırmaya çalışır. Böylece bir süre sonra şimdiki mason, o eski hariciden bambaşka bir insan olarak ortaya çıkar. Masonluk insan degiştirici hatta İMAL EDİCİ bir kurumdur… (Selami ışındag.Masonik diyalog)

Masonlar DİNİ kabul etmedikleri gibi aynı zamanda Dine ve Dindarlara karşı da büyük bir düşmanlık beslemektedirler. Bu düşmanlıga çogu Mason kaynaklarında fazlaca rastlanır. Örnegin Medreseler, Minareler, ezanlar ve Dini hatırlatan herşey Masonlara göre yıkılmalıdır. Bu DİNİ kurumların Masonları nasıl rahatsız ettigi Maşrıkı azam – Büyük üstat Haydar Ali Kermen ifadesinde şöyle dile getiriliyor:

‚’ Nasılki Milli mecliste, hiç münasebet almadıgı halde CAMİNİN sıralarından yükselen EZAN sesi: BEN YAŞIYORUM, ölmedim, ÖLMEYECEGİM diyen onun * ES SELA * sından başka bir şeymidir ? Memleket aydınlarının KULAKLARINI TIRMALAYAN bu ses, hepimize İKAZ ve basiret görevini ihtar eden bir hatırlatmadır… ‚’

Görüldügü gibi, MASONLARIN BATIL düşüncelerine göre kulaklarını TIRMALAYAN EZAN SESİ, onlar için bir tür Masonik görevin hatırlatmasıdır. Varlıgını devam ettiren DİN ahlakının ortadan kaldırılması, Samimi DİNDAR ve Vatansever kimselerin susturulması, Masonların en büyük görevidir. Masonlar, DİN aleyhinde halka verilmesi gereken telkini ise şöyle ifade ederler: * Halk olumlu bilim ve akıl ile egitilirse, aydınlatılırsa, DİNLERİN BOŞ İNANÇLARI kendi kendine yıkılır…(Mimar Sinan dergisi.Sayı.44)

Masonluga kabul edilen şahıs, önce kendi örf ve adetleri dikkate alınarak egitilir. Daha sonra MASON prensiplerine agırlık verilerek, Masonluk bir DOKTRİN olarak şahsın kafasına yerleştirilir.Masonların insan kazanmak ve teşkilatlarını büyütmek için yaptıkları propaganda çalışmaları ile icraatları arasında çok büyük farklılıklar vardır…

Mesela Masonluk, İnsanlık, dünya vatandaşlıgı, enternasyonalizm gibi ülküleri benimsedigini ileri sürerler. Masonlar uygulamalarında tam tersi harekete geçerler sadece aynı teşkilat mensuplarını kardeş görürler ve ancak aynı teşkilata baglananlara yardımcı olurlar…

Masonlar: İman ve Vicdan mücadelesini yaptıklarını savunurlarken, asıl olarak gayeleri başta İSLAMİYET olmak üzere SEMAVİ dinleri yok etmek ve MASONLUK inancını bir DİN gibi benimsetmektir. Masonlugun düşmanlıgı yalnızca DİN ahlakına degil, her türlü manevi degerlere de yöneliktir. Bu nedenle Samimi, vatansever, Dindar insanlar da Masonların önemli hedefleri arasında yer alır…

Masonlar için LOCA ları ve Mason MABEDİ çok çok önemlidir. Ve çok iyi bir şekilde korunmaktadır. LOCA girişinde , içeri giren kişiler kontroldan geçirilir. Tanınmayan bir kişi içeri girmek istediginde durdurulur ve PAROLA sorulur. LOCA girişinde ki parola sistemi hassasiyetle uygulanır. Masonların en gizemli ve merak edilen yönlerinden biriside , LOCA da düzenledikleri tören ve ayinlerdir. İçeride olanlar dış dünyaya her zaman bir SIR olarak kalır…

Masonların Toplantılarının en şaşaalı oldugu yapıları LOCA LARIDIR. Bu Localar gizli ve gösterişli salonlardan ibarettir. Tabiiki Locaya yukarıda da degindigimiz gibi MASON olmayanlar kesinlikle giremez. LOCA, tamamen Masonik sembol ve işaretlerle doludur. Bu semboller çeşitli anlamları içerir yani her sembolün bir anlamı vardır. Ve bütün Masonik semboller aynı zamnda YAHUDİLİGİN de sembolleridir…

Masonlar kişide Ehliyet ve Liyakat vasıflarını esas kabul ettigini iddia etmekle birlikte Mason LOCASINA mensubiyeti ilk planda tutmaktadırlar. Masonların; Dil ve IRK ayrımı yoktur sözlerine karşılık Mason Localarında bilhassa YAHUDİLERİN ve DÖNMELERİN en önemli mevkilerde bulundugu görülmektedir. Bunun için sadece Türkiyedeki Üniversite Rektör ve Dekanlarına bakılsın mesele anlaşılacaktır…

Nitekim zaman zaman Masonluk, üyelerince, Yahudi emellerine, Ülkülerine vasıta oldugu, aynı zamanda İSRAİL devletinin kurulması için bir araç olarak kullanıldıgı ve YAHUDİLİGİN evrensel himayesinin ardında bulundugu ileri sürülerek tenkit edilmiştir. Mesela Türkiyedeki hiç bir Mason üye İsrail devleti ve Yahudi cemaatı hakkında ne tenkit ne de aykırı bir görüş beyan edemezler ve etmemişlerdir…

Lakin İslami hükümleri çignerlerken mesela BAŞÖRTÜSÜ hususunu MASONLAR en ön safta yürümüşlerdir. İslam Şeriatı için * Kahrolsun Şeriat * naralarını atanlar Yahudi Şeriatına karşı HÜMANİST – İnsancıl takılmayı tercih etmişlerdir. Masonlar A.G. MİCHEL in agzından yukarıda da ifade ettigim gibi eger bir MASON aslen YAHUDİ degilse SUNİ bir YAHUDİDİR. Bilhassa basın dünyası ve görsel MEDYA incelendiginde gerçek oldugu gibi gözler önüne serilecektir…

Bir de Mason Mabedinde yapılan YEMİN lerine göz atalım: * Verdigim sözleri yerine getirmedigim takdirde, kalbim gögsümün sol tarafından, dilim agzımın dibinden koparılacak, bogazım kesilecek, vücudum vahşi Atlar tarafından parçalanacak, MED ve CEZİR in aktıgı bir nokta da deniz kumunun içinde 24 saat gömülecek, sonra kül oluncaya kadar yakılıp dört rüzgarın estigi bir yerde havaya atılacak ve böylece hatıram tamamen kaybolmuş olacaktır…(Başlangıcından günümüze kadar Ritüelizmin inkişafı. Celil layıktaz.)

Konumuzu baglamadan önce çok iyi düşünmek durumundayız diye inanıyorum. Bu yemin bir Tiyatro oyununun veya bir Romanın degil, içerisinde DÜNYA ÇAPINDA bir çok Devlet adamı, Başbakan, Milletvekili, Hakim, Savcı, Avukat, Üniversite Rektörü, Sanatçı, Gazeteci, büyük iş adamları, Sanayiciler, Yazarlar ve kendi ifadelerine göre seçkin ve elit tabakanın, aydınların bulundugu en çok merak edilen, en gizemli kuruluş olan Masonların YEMİN törenlerinin bir parçasıdır. Bu yemin, sırları açıkladıgı takdirde, Bir MASONUN başına nelerin gelecegini anlatmaktadır…

Allahım bizleri her türlü Sapkınlıklardan ve sapıklıklardan muhafaza eyle. Bizleri Fitne ve Fesat kumkuması her türlü evrensel teşkilatların zararlı faaliyetlerinden, eza, cefa ve zulümlerinden, fitneci, fesat fikir ve düşüncelerinden muhafaza eyle. Bizleri senin o nurlu yolun olan SIRATI MÜSTAKİM den ayırma. Bizleri Peygamber Efendimizin yolu ve izi olan Ehli SÜNNET ve Cemaattan ayırma. Sen her şeylere kadirsin Allahım…Amin…

Sermed Kadir…04.03.2007

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert