İslam inancında dünyaya aşırı dalmamak, dünyaya aldanmamak esastır. Bundan maksat dünyanın kendisinden vazgeçmek değildir. İnanıyoruz ki; asıl maksat dünyanın kendisinden değil, aldatıcı olan çekiciliğinden vazgeçmektir. Müslümanlar dünyanın idaresini başkalarına versinler, hiç yerleri yurtları olmasın, kazançları, şirketleri olmasın anlamında söz söylemek tabiiki mümkün değildir. Müslümanlar en iyi yerleri kendilerine vatan edinecekler, vatanlarını düşmanlara asla teslim etmeyecekler, çalışacaklar en gözde şirketleri helâlinden kuracaklar, insanlara iyiliği, güzelliği, doğru olanı, hayırlı faaliyetleri, hasenatta en ileri seviyeyi arayacaklardır. Her türlü işlemlerinde helâlinden olmak üzere, elbette en güzel meskenleri de olacak araçları da olacaktır. Müslüman, yaratanın kendisine verdiği nimetleri helalinden elde edecek, her şeyi denğeli kullanacaktır. Bu müslüman olmanın vasfıdır. Nefes alıp verdiğimiz müddetçe bu vasıfları korumak şiarımız olmalıdır…
Dünya hayatı bir imtihan vesilesi için yaratıldığı beyân buyurulmuştur.Dahası, dünya hayatında var edilenler insanlar için süslü yaratılmıştır. Lâkin bununla beraber ebedi âlem olan asıl hayat ahiret yurdu olduğu gözden uzak tutulmamalıdır. Bize şu anda ğaybi de olsa, asıl güzellikler ordadır. Çünkü yaradanımız böyle bildiriyor. Bizde iman ediyoruz O’nun bildirdiklerine. Âleme konulan dengeyi insanoğlu hayatına aktarmalıdır. Dünyasını ahretine tercih etmemelidir. Ahireti kazanacağım derken de dünyadaki nasibini unutmamalıdır. Biz bu metodu yüce kitabımızdan öğreniyoruz. Enes (ra) den gelen rivayette Peygamber efendimiz mealen şöyle buyurmaktadır: ** Adem oğlunun iki vadi dolusu malı olsa, üçüncü vadiyi de ister. Adem oğlunun iç boşluğunu ihtiraslı gönlünü topraktan başka bir şey doldurmaz. Şu kadar ki ihtirastan tevbe eden kimsenin tevbesini Allah kabul eder…(Müslim)** Rabbimiz bizleri dünya ve ahiret dengelerini dinimizin emrettigi şekilde kuranlardan eylesin…
Rabbimiz bütün kainatı en güzel şekilde ve dengeli yaratmıştır. Müslüman’da yaşadığı âlemde dengeyi gözetmeli, hayatına aktarmalıdır. Dünya hayatı bir imtihan yeri olduğundan dolayı geçicidir. Asıl hayat ahiret yurdudur. Dünya hayatı insanlar için süslü yaratılmıştır. Dünya hayatına aldanıp ahireti unutmak insan için asıl büyük felaketin yani ahiret azabının habercisidir. Dünya hayatına dalmamaktan kasıt, dünyanın süsüne aldanıp ahiret yurdunu hiç ölmiyecekmiş gibi unutmaktır. Yoksa dünyadan vazgeçmek değildir. Müslüman, Yaratanın kendisine verdiği nimetlerden istifade edecek, helalinden kazanacak ve israf etmeyecektir. Müslüman Allah’tan geldiğini ve nihayetinde Rabbine kavuşacağını asla unutmayacaktır. Bizler, Rabbimizden dua ve niyazlarımızda sadece dünyalığı değil iki cihan saadetini arzu ederiz. Ebedi âlem olan ahiret yurdunu unutarak sadece dünya için yaşayanlar büyük bir nedametin, pişmanlığın içine düşecekler lâkin keşke’ler fayda vermeyecektir…
Kardeşlerim, son yılların en büyük sorunlarından birincisi hem ülkemizde hem dünya da ekonomik sıkıntılardır. Zaten insanların en büyük problemleri can, mal, akıl, nesil ve din emniyetlerinin yeterli derece de korunup gözetilmediği durumlarıdır. Ölüm korkusu, düşman korkusu, kıtlık, yokluk, açlık korkusu çekmiyoruz dersek yanlış olur. Can, mal, evlât, kazanç eksikliğide bizlere hüzün veren sıkıntılı hususlardır. Rabbimiz; Kur’anı kerimde, iman edenlerin başına bu tür olayların, felaketlerin geleceğini daha önceden haber veriyor. Düşman ve ölüm korkusu, kıtlık, yokluk, fakirlik, malların eksiltilmesi, gözümüzün önündeki canların, çocukların, akrabaların, sevdiklerin ölümleriyle, hastalıkla, ürünlerin eksiltilmesiyle imtihan edeceğini haber veriyor ve sonunda da buyuruyor ki; sabredenlere müjdeler olsun…İnanıyoruz ki; mü’min için en sağlam korunak, siper, dayanak sabırdır. Sabrı sayesinde mü’min fakir de olsa zengin de olsa rahat ve huzurludur, aksi huzursuzluk verir. Rabbimiz bizleri hakkıyla sabreden, şükreden kulları zümresine dahil eylesin. Dünya ve ahiretimiz huzur yurdu olsun dileğimizdir…
Sermedkadir…