ARKADAŞINI  SÖYLE…

Büyüklerimiz,*Arkadaşını söyle, kim olduğunu söyleyeyim* demişlerdir.Bilhassa gözünü başka milletlere diken, ecnebi hayranı, batı ülkelerinin taklitçisi olmaktan ileriye gidememiş insanlar o toplumun elemanı olmaktan öteye geçemezler. Herkes sevdiği ile beraber olacaktır. Eğer sevilen kişi Che Guevara ise kişi onun yolunu izleyeceği açıktır. Nazım Hikmet Ran adlı şaire hayran ise onun için kendi milleti ikinci plandadır. Er ya da geç Stalin adlı yöneticiyi, Lenin adlı devlet başkanını, Troçki adlı ideoloğu kendisine idol ve ilah seçeceği açıktır. Eğer bir kişi 68. kuşağını tâkip ediyorsa yolu mutlaka Mao ile yolu kesişecektir.  İslam dini gibi hakiki bir din sahibi olmayan kişilerden her türlü fenâlıkları ve ahlak dışı hareketleri her an beklemek mümkündür. O zaman benzeri ideoloji sahiplerinde ne ahenk bulunur ne de rahatlık. Gerek Rus ve gerek Çin gibi dinlerini afyon belleyerek terk edenlerin akibetleri çok geçmeden mutlaka akamete uğramıştır. Firavun, Nemrut, Şeddat, Hâman, Lech Walesa, Çavuşesku, Burgiba, Suharto, Mussolini…gibi bugün hepsinin yerlerinde yeller esmektedir. Mutlaka ve halâ bu kişilerin torunları zamanımızda yaşamakta ve idollerini tâkip etmektedirler işte bu kişiler de aynı tiran’ların arkadaşlarıdır…Şimdiler de kimileri de kandil muhipleriyle el ele dolaşmaktadırlar…Arkadaşlarının iz’inde…

Kişi sevdiğinin dini üzeredir sözü bizim için çok önemlidir. Örneğin en sevgili varlıklarımız çocuklarımızdır. Çocuklarımızı her türlü ruhi ve bedensel tehlikelerden korur, himaye eder, elimizden geldiğince gözlem altında tutmaya çalışırız. İslam inancı, Sünneti seniyye ve ondan sonraki İslam Alimlerimizin bu konudaki araştırmaları iyiye, güzel olana ve doğru düşünceye insanımızı teşvik etmişlerdir. Gençlerimizin, akran ve arkadaşlarından tecrit edilmesi, onlardan koparılıp uzak tutulması diye bir tavsiye ye de rastlanmamıştır. Gençlerimiz, her zaman arkadaşlarıyla bir araya gelecek, onlarla vakit geçirecek, oynayacak, çocukluğunu yaşayacaktır. Zamanımızda gençlerimizin eğitimi, terbiyesi, yetişmesi ile ilgili eser veren eğitimciler, gençlerimizin ruh sağlıgının beden sağlığı kadar korunması ve hatta ruhi bozukluklara maruz kalanlara daha fazla eğilmişlerdir. Tedavi yolları için, çocugu kaynaşabilecegi akranları, arkadaş gurubu içerisine koymaya büyük titizlik göstermişlerdir. Alimlerimiz, sevgide birlik olmadıkça muhabbetin sahih olamayacağı, kim muhabbet iddia eder ve lâkin şeriatın; haram, helâl, emir, yasak hududunu muhafaza etmezse dogru sözlü olmadığında ittifak etmişler söz birligine varmışlardır…

İdeolojiye gönül vermediğimden dolayı ve bir şeriat bağımlısı olmam hâsebiyle ancak inandığım doğruları yazıp söylememin doğal olduğu itikâdını taşıyorum. Bununla beraber imtihan dünyasında bizler hem dünyayı hem de dinimizi iyice öğrenip o minvâlde yaşama azmindeyiz. İnancımızda insan olmak ile islam dairesine girmek aynı manâ’yı ifade eder. Dinsizlerin, ateist’lerin, deist’lerin insan olma hâsletlerinde mutlaka sakat, eksik tarafları vardır. *Allah indinde tek din İslamdır* şiarına gönül veren islam alimleri dinsizlerden insan olmayacağı sonucuna varmışlardır. Şeytan olur, iblisin uşağı olur, isyan bayrağını açan şaşkın olur ama insanlığa yabancı olur denilmiştir. Tavsiyeler de hemen arkasından verilmiş mutlaka dininizi iyi öğrenin, öğrendiğiniz dinin gerekleriyle âmel edin çünkü âmelsiz din meyvesiz, kuru ağaca benzer kuru, meyvesiz ağaç ta olsa olsa odun olur demişlerdir.Neredeyse 45. yıllık bir devlet ve din düşmanlığı yapan PKK terör örgütü on binlerce vatan evladının ölmesine sebep olmuştur. Gençlerimizin aklını bir türlü çelme çabalarını sergileyen kökü dışarda bu katliam çetesi şu anda gözünü sol kesimin politikacıları vasıtası ile hain emellerine ulaşma ğayretlerini sergilemekte ne yazık ki karşılığını da bulmaktadırlar…    

Kardeşlerim, Devlet idaresi öncelikle kendi toplumunu tanımaktan geçer. Sosyal, siyasal, kültürel, askeri ve içtimai olarak kendi halkının mukaddesatına yabancı kalanlar mutlaka bir gün gelecek aksaklığı, eksikliği, yetersizliği, arızalı, sakat gidişatın getirilerini çok acı bir şekilde toplumu ile birlikte yaşayacaklardır. O yüzden diyoruz ki; kişi sevdiği ile beraberdir. Eşkıya ile yol arkadaşlığı yapan kimselerin varacağı son durağı eşkıyalık olacaktır. Sivil gidişata muhalefet, askeri vesayete muhalefet, hukuki eksikliklere muhalefet, eğitimde oluşan arızalı hâllere muhalefet, ekonomide olumsuz havaya muhalefet, sosyal ve siyasal çözümsüzlükleri ülke dışında arayan muhalefet, mukaddes değerlere yabancı ve yabancılar gibi bakıp dairenin dışından gözlemleyen muhalefet en sonunda kandil ile kol kola, dem parti ile can cana, suçunun mahiyetine bakmadan can atalay ile kanka, PKK ve PYD ye sırtını dayaya dayaya gün gelip aynı isyanı soluyan kişiliğe bürünme ile sonuçlanacaktır. Halbuki devlet geleneği süreklilik arzeder. Devrimcilik, yıkıcılık, talan ve kendi halkına silah doğrultanda bu süreklilik değil farklı arayışları ideolojileri, inkılap ve ilke’leri ortaya çıkarır. Arkadaşımızı selim akıl sahibi insanlardan seçme dileklerimizle…

Sermedkadir…   

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert