Peygamber efendimizin (sav) Rabb’inden bildirdiklerinde ma’sum olduğuna, ismet sahibi olduğuna, emanet, fetanet, teblig, risalet görevini en mükemmel şekilde yaptığına, mucizeler sahibi olduğuna, en büyük mucizesinin de Kur’anı kerim olduğuna kesinlikle iman ediyoruz. Yaşadığı dönemde Sahabesinin mübarek vücuduna zarar gelmesin diye, etrafında etten kemikten sur ördükleri gibi şimdi biz müslümanlarda, Peygamber efendimizin (sav) sünneti seniyyesini korumak, o uğurda her ne gerekiyorsa ona katlanmak, gerekeni feda etmeye hazır olmak imanımızın gereğ olmalıdır. Peygamber efendimize (sav) adı her anıldığında, ezandan sonra salât ve selam getirmeyi, üzerimizdeki hakkının en küçük ifadesi, şefaatinin bir aracısı olarak görmek durumundayız. Peygamber efendimizin (sav) sünneti ile istihza, alay edenlere, basite alanlara ve o yerlerde duranlara, herhangi bir bidâte, sapıklığa destek olanlara fırsat vermemek görevlerimizden olmalıdır…Sebe suresi ayet. 28. mealen şöyle:***Biz seni bütün insanlara ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoğu bunu bilmezler…*** Rabbim bilenlerle bir ve beraber eylesin…
Sevginin, muhabbetin, şefklat göstermenin her hâli mutlaka kıymetli ve değerlidir. Peygamber efendimize (sav) karşı sevgi, saygı, hürmet ve muhabbetimizi yazılı ve dillerde ikrar edilen sözlü, şiir, naat, kaside mısraların yanısıra, samimiyetle sadakat ve uygulama şeklinde ispat etmek, sünneti seniyyesini peygamber efendimizi (sav) yeni ifade ediyormuş, yaşıyormuş, onaylıyormuş gibi terütaze görmek; O’nun huzurunda asrı saadette yüksek sesle konuşulmadığı gibi sünnetinin karşısına da teslimiyetin ve uygulamanın dışında bir şeyle dikilmemek. Sünneti ve hadis öğrenmeyi *din* olarak görmek ve bu inanca sımsıkı yapışmak duygusuyla ve hissiyatıyla ögrendiklerimizi hayatımıza tatbik etmek görev ve sorumluluklarımız içerisindedir. Unutmayalım ki; Peygamber efendimiz (sav) kendi hevâsından hiç bir şey ifade etmemiştir…Âli imran suresi ayet. 31. mealen şöyle:*** Resûlüm De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir…***Ne mutlu ümmet olma bilinciyle yaşayanlara…
Peygamber sevgisini bütün sevgilerin önüne koymak, bize cennetin yolunu göstermekle yapmış olduğu iyiliğin kıymetini takdir edip minnettarlığımızı göstermek, islam dini ile şereflenen bir müslümanın en öncelikli özelliklerindendir. Peygamber efendimizi (sav) sevmenin Allah teâlâ’yı sevmek, peygamber efendimize (sav) yaklaşmanın Allah tealâ’ya yaklaşmak olduğunun şuuruna varmak, peygamber efendimizin (sav) bize canlarımızdan daha yakın, bize bizden daha şefkatli olduğunu bilmek, sevdiğini sevmek, sevmediğini sevmemek, peygamber efendimize (sav) yakın olanı yakın, uzak olanı da uzak bilmek görevi dün olduğu gibi bugün de müslüman kimliğimizle omuzlarımızdadır. Peygamber efendimize (sav) bağlılık, peygamber sevgisi ve bunun bir geregi olarak vefa duyğusu müslümanların ezeli ve ebedi sadakat özelliğimizdir. Rabbimiz Âli imran suresi ayet. 32.de mealen şöyle buyurmaktadır:***De ki;Allaha ve peygambere itaat ediniz. Eğer bu çağrıya sırt çevirirlerse hiç şüphesiz Allah kafirleri sevmez…*** Rabbim bizlere bu ince ayrıntıyı anlama ve yaşama fırsatı versin…
Kardeşlerim, Mutlaka her müslümanın bir umudu, bir beklentisi ve bir özlemi vardır. Bu isteklerimizin başında da peygamber efendimizin (sav) şefaatı gelir. Şefaat umudu beklentilerimizin en güzelidir. İslam ve İman ile şereflenme nimetinin karşılığında, Peygamber efendimize (sav) vefa gösterebilmek için dikkat etmemiz icap eden bazı kurallar vardır. öncelikle: Peygamber efendimizi (sav) Kur’anı kerim nasıl tanıtıyorsa tanıttığı gibi tanıyıp iman etmek mecburiyetindeyiz; düşmanlarının O’nun hakkında ortaya attığı iftiralara itibar etmemeli, Allah’ın yarattıkları arasında en değerlisi olduğuna, Rasullerin sonuncusu olduğuna inanmak boynumuzun borcu olmalıdır. Peygamber efendimize (sav ait bir sünnet gördüğümüzde içten bir sevinçle sevinerek bağrımıza basar, bildirdiği şeylere gözümüzle görüyor gibi inanırız. Yasakladığı şeylerden ateşten kaçar gibi kaçmak bizlerin özelligi ve güzelligi olmalıdır. Rabbimiz Enbiya suresi ayet. 107. de mealen şöyle buyurmaktadır:***Resûlüm, Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik…***Sünneti seniyyeye sımsıkı baglanıp, o yol üzerinde yaşamaktan ğayrı bir kurtuluş reçetesi bilmiyoruz…
Sermedkadir…