Mekkî sureler bilhassa tebliğde bulunacak şahsın nasıl davranması gerektiğini, inanç, düşünce ve fikir yönünden sağlıklı bir toplum oluşturmayı hedef almıştır. Bu ayetlerde ahlâkî emir ve hükümler yer almaktadır. Böylece inananların özellikle kuvvetli bir imana sahip olmaları amaçlanmakta, yanlış ve manasız inançlarını kınamakta ya da reddetmektedir. Mekkî sureler ve ayetlerde hukukî konular bulunmadığı gibi, namaz hariç ibadete ait hükümler de bulunmamaktadır. Örneğin, Yunus, Ra’d, Furkan, Yâsîn, Hadîd gibi Mekkî olan surelerde ahkâm ayetlerine rastlanılamamaktadır. Bu sureler genelde iman esasları, yaratma, Allah’ın sıfatları, peygamberlerin inanmayanlarla olan mücadeleleri ve bu toplulukların acıklı sonları ve ibret verici kıssaları anlatılmaktadır. Ha keza; İbrahim, Musa, Yusuf, Hud, Nuh, Salih, Lut, ve Şuayib aleyhiselamlar, kavimlerine, daima Allahu teâlaya itaat etmelerini ve O’ndan korkmalarını, kendilerinin ise birer güvenilir elçi olduklarını açıklamaktadırlar. Şuara suresi ayet. 109. Mealen şöyledir:***Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir…***
Bilindiği gibi, ilk gelen sureler Makke’de nazil olmuştur. Dolayısıyla Mekke’de nazil olan surelere Mekki sureler diyoruz. Allah rasulü İslamın dsaha ilk günlerinde sebatla, kararlılıkla ve bununla birlikte sessizce İslamı tebliğ etmeye başlamıştır. Tevhid inancını ilk duyurduğu, aşıladığı insanlar tabii ki en yakınındaki insanlar olmuştur. Akrabalarına, arkadaşlarına, yakın dostlarına doğruyu, iyiyi, güzel olanı telkin etmetye başlayınca; yaşama yolunu telkin etmeye devam etti. Önce müminlerin annesi Hatice validemiz, Ali ve Zeyd efendilerimiz, bilahare Ebu Bekir efendimiz İslam dininin nuruyla şereflendiler. Daha sonra yakın arkadaşları teker teker İslâm cemaatine girmeye başladılar. Osman bin. Avfan, Talha bin Übeydullah, Zübeyr bin Avvam, Abdurrahman bin. Avf islam diniyle ilk şeref bulan sahabiler kervanına dahil oldular:..Nahl suresi ayet. 125. mealen şöyle:*** Resûlüm sen, Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et. Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir ve O, hidayete erenleri de çok iyi bilir…***
Peygamber efendimiz (sav), Mekke’de İslâmı yaymaya başlayınca, karşısında Mekke toplumunu bulmuştur. Mekke toplumu, alışmadığı, bitmediği yeni bir durumla karşılaşmış ve kendisine oldukça yabancı olan bu durumu kabullenmek istememiştir. Bunun yanında bu toplumun içinde son derece edebî açıdan üstün insanlar da vardı. Dolayısıyla Kur’anı kerim bunlara da hitap edecekti. Fakat bu toplum aynı zamanda müşrik ve putperest bir toplumdu. Evrensel bir nizamın son temsilcisi olarak Kur’anı kerim bunlara da hitab etme durumunda ve bu şirk ve putperestlikten onları temizleme, arındırma o nuru, ışığı kainatın bütününe ulaştırma görevi, mecburiyeti ile karşı karşıya idi. Bundan dolayı Mekkî ayetler kısa, ifadeler veciz, tabirleri hararetli ve vurğuludur. Bunun yanında bu ayetler, Allahu teâlanın birliğinden, sıfatlarından, kudretinden. yaratmasından bahsetmektedir. Rabbimiz İhlas suresinde mealen şöyle buyurmaktadır:***De ki: O Allah birdir. Allah sameddir. Kendisi doğurmamıştır ve doğrulmamıştır. Hiçbir şey O’nun dengi olmamıştır…***Bu kısa sure Tevhid inancını, bir kaç kelime ile çok kapsamlı bir biçimde harikulâde bir biçimde ve herkesin anlayabileceği ölçüde ifade etmektedir…
Kardeşlerim, Mekkî sureler, tevhid düşüncesinden bahsetmekle beraber, her türlü hurafeden uzak, şuurlu, bilinçli, sâlim akıl ile hareket eden bir toplum yapısını inşa etmekle insanları yönlendirmiştir. İslam inancını kabul eden bir mü’min kesinlikle körü körüne hareket etmeyen bir inanç, itikad ve imanın sahibidir. Rad suresi ayet.3. mealen şöyledir:***Yeri düzleyen, orada dağlar, nehirler var eden, her türlü üründen çift çift yetiştiren, gündüzü geceyle bürüyen de O’dur. Doğrusu bunlarda, düşünen kimseler için ibretler vardır…***Müfessirlerimizin ifadesinde; Rabbimizin yeryüzünü bu dağlarla dengelediği anlatılır. Yâni sema’da, feza’da, boşlukta dönüp duran dünyanın dengesini sağlamak için dağları böyle kazıklar olarak çakıvermiştir Rabbimiz. Sonra bu dağların arasından nehirler akıtıvermiş, ekinlerimizi ekip dikmemiz için, onunla her tür meyveden, her tür üründen çifter, çifter yetiştirmiştir.Evet yaratıp düzenlediği, yaydığı arzda nehirlerle Rabbimiz bereketler meydana getirdi. Yeryüzünde hayra ve hayata vesile olacak sular, madenler, hava ve diğer elementler gibi hiç bitip tükenmeyen bereketler yarattı, kullarının rızıklarını da takdir buyurdu…Rabbimin verdiklerine binlerce şükürler olsun diyoruz…
Sermedkadir…