HAYVANDAN DAHA AŞAĞI…

2024. yılının son günlerine geldiğimizde Kur’anı kerim ve Sünneti seniyye ile ilgili içimizi acıtan çok vahim söz ve yazı içerikli olumsuz beyânlara şahit oluyoruz. Kafir ve mü’min çatışması mutlaka kıyamete kadar sürecek, mücadele ebediyete kadar devam edecektir. Daha önceleri her fırsatta küfrünü izhar eden isyânkârlar hayvanlardan daha aşağı seviyesizlikte görülmüşlerdir. Onların torunları da günümüzde isyan mücadelesinde bayraklarıyla ortalarda dolaşmaktadırlar. İsyan içerisinde kıvranan bahtsız kişiler, akli ve ilâhi delillere uymayıp; sırf hissi hareket etmelerinden dolayı, hayvanlara benzetilmişlerdir. Ancak şu var ki, hayvanlar hissi hareket etseler bile, yaratılış gayelerinin dışına çıkmazlar. İşte bunlar, yaratılış ğayelerine uymadıklarından dolayı, hayvanlardan daha sapıktırlar ve daha da geridirler. Bunlar vazifelerini yapmayan boş insanlardır. İşte bunlar, bu hareketleriyle ilâhi görevlerini yapan tüm mahlûkata, dağlara, taşlara, bitki ve hayvanlara, hatta insanlık soyuna hakaret ederler.

İsyan bayrağını çeken bu bahtsız grup, Allahu teâlanın her türlü nimetlerinden faydalandıkları halde; Rabbini bilmez ve yaratılış gayelerini düşünmezler.  Oysa, Allahu teâla kendisini bilsinler diye onlara akıl ve duyu orğanları vermiştir. Bu insanların duyguları, anlayışları, anlama ve yorumlama kabiliyetleri vardır, vicdanları vardır, hüzün ve sevinç hisleri vardır, ancak; kâlplerini gerektiği gibi kullanmazlar. İlâhi kaidelere karşı duyğusuz, anlayışsız ve sorumsuz kalırlar. Kainatta her şeyin Allahu teâlayı tarif ettiğini algılamazlar. Zerreden kürreye, her mahlûkatın yaradanın eseri olduğunu anlamazlar. Bütün yaratılmışlar lisanı halleriyle Allahu teâlayı ispat  ederken, onlar körü körüne yaşantılarını  sürdürürler. Bunlar şeytani çağrılara kulak kabartırken; Rahmani seslere karşı sağır gibi davranırlar.Bunlar, Allahın ve şanlı peygamberinin (sav) yolunu tercih edenleri hazmedemez ve inançlarının gereği olan mukaddes değerlerine saldırırlar. İşte bu tür kimseler; Kur’an ifadesiyle  *belhumadall* yani hayvandan daha aşağ olan zümredir. Bu insanlar seviyesiz, ahlâki erdemlerden yoksun çukur insanlardır…

Bize can veren, bize mülk veren, bize akıl ve duyğu veren ve her şeyi elinde tutan Allahu teâla, insanı ruh ve beden bakımından tüm canlılara karşı, en mükemmel bir surette yaratmıştır. Bu yaratılıştan sonra insan hür iradesiyle; ya ilâhi çizgilere uyarak en güzel surete lâyık olarak kalacak; veya aksi yönde hareket ederek, canlı varlıkların en aşağı seviyesinde yerini alacaktır. Bizleri Allahu teâla yaratmış ve en güzel surete bürümüştür. Korunalım ve sakınalım diye, hidayet yollarını açmış, cennetine ulaşalım diye de cennet kılavuzları göndermiştir. Ancak ille de korunmam, sakınmam, ille de cennet yollarını istemem diyenleri de, ayrı bir kategoride sınıflandırmış bu  düşünceler  içerisinde  olan  kişilerin  hâl, tavır  ve  durumlarını açık  ve net bir şekilde  belirlemiştir. Rabbimiz, Furkan suresi ayet. 44. te mealen şöyle buyurmaktadır:***Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten söz dinleyeceğini yahut düşüneceğini mi sanıyorsun. Hayır, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yolca daha da sapıktırlar…*** İslami kutsallarımızı diline dolayan bu çukur insan kılıklılar mutlaka dillerinin cezasını çekeceklerdir…

Kardeşlerim, önceki  peygamberler ve peygamber efendimiz(sav) ne kadar ğayret etse de, doğruları  gösterse de bu inanmayan zümreye anlatımların en güzeliyle hitab etse de, sıratı müstakimden sapmasınlar, takva  ehli müslüman  olsunlar mutlak  dogrulara teslim  olsunlar yani müslüman olsunlar diye ikaz ve uyarılarıyla içinde bulunduğu toplumu Allahu teâlaya itaata çağırsa da. Onlar bu peygamberin ikazlarına, sakındırma  çabalarına hak olan  doğruları beyân etmelerine rağmen inadına duymamaya, inadına akıllarını kullanmamaya, inadına inkâra ve küfürlerine devam ediyorlar. Hayat Allah’ın emrinde olsun, ölüm Allah’ın emrinde olsun, rızık Allah’ın emrinde olsun, ama bu insanlar Allahı Rab kabul edip O’nun yasalarına göre bir hayat yaşayacakları yerde bıraksınlar, Allah’ın dinini ve kendilerini, kendileri gibileri tanrılaştırıp İlâhlaştırma  yarışına  giriyorlar. Gerçekten bu hiçbir zaman olmayacak bir şeydir ama bakıyoruz ki Allah’ın Resûlü (sav) onların arasında, onlardan ümit kesmeden, onlara merhametinin gereği yine onların hidâyeti için tebliğe devam ediyordu…Bizler de bu davanın sonuna kadar müdafileri olmağa ğayret edeceğiz inşaallah…

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert