Hind Binti Utbe, kendisi kadın sahâbîlerden. Mekke kâfirlerinden Şems bin Abdi Menâfın kızı, annesi Safiyye Binti Ümeyye’dir.Ebû Süfyânın hanımı, Hazreti Mu’âviyenin annesidir. Hind binti Utbe Mekke’de doğmuştur. Büyük dedesi Abd-i Menâf Kureyş’in ileri gelen başkanlarından idi. Hind, Mekke’de müşriklerin içerisinde bulunmuş ve onlarla birlikte olmuş, kocası Ebu Süfyan’la beraber Peygamber efedimize (sav) karşı mücadele eden lider bir şahsiyyettir…Hind, İslam’a ve Müslümanlara karşı o kadar düşmanca davranmıştır ki, Mekke’nin fethinden önce Peygamberimizin (sav) ilan ettiği *Görüldüğü yerde öldürülecekler* listesine dahil edilmiştir. Düşmanlığı Mekke’nin fethine kadar devam etmiştir. En büyük suçu ise, Hz. Hamza’nın şehit edilişindeki rolü ve ciğerlerinin sökülerek ağzına alması olayıdır. Zeki, hırslı, gayretli, intikamcı ve kinci olarak tanınan Hind, lider yaratılışlı ve hep başa oynayan bir kadındır. Müslüman olan kardeşi Ebû Huzeyfe, Bedir savaşında Hind’in babası Utbe bin Rebîa’yı, amcası Şeybe’yi, ve kardeşi Velid’i kaybetmişti. Bu hadiseyle Müslümanlara karşı olan nefreti bir kat daha artan Hind, yakınlarının intikamını alıncaya kadar, *gülmeyeceğine, koku sürünmeyeceğine ve eşiyle beraber olmayacağına* yemin etti…
Bedir savaşının intikamını almak için yapılan Uhud savaşında her fırsatta müşrikleri kışkırtan Hind, mızrak atıcılığında eşsiz bir usta olan Vahşi bin Harb’i buldu. Kendisine, eğer Hamza’yı öldürürse kölelikten azat ettireceğini ve ağırlığınca kıymetli eşya vereceğini söyledi. Savaşa, Kureyş’in lideri olan kocası Ebû Süfyân’la birlikte katıldı. Savaş esnasında şiirler söyleyerek, tefler çalıyor, diğer Kureyşli kadınlarla birlikte orduyu savaşa teşvîk ve tahrik ediyordu. Hind’in gözü dönmüş, intikam ve kan gözünü bürümüştü. Müslümanlar savaşın başlangıcında büyük bir üstünlük elde ettiler. Düşman safları bozuldu ve müşrikler kaçmaya başladılar. Ancak müslümanların arka cephesini koruyan dağdaki okçuların, *savaşı kazandık* diye yerlerini terk etmesi üzerine harbin tâlihi değişti. Oysa ne olursa olsun yerlerinde kalmaları için Peygamber efendimizin(sav) emri vardı. Bir anlık itaatsizlik mü’minlerin saflarında ağır kayıplara ve kargaşaya sebep oldu. Hz. Hamza’yı öldürmek için fırsat kollayan Vahşî bu karışıklık ânını kaçırmadı. Nihayet beklediği fırsatı yakalayınca, uzaktan attığı mızrakla Hz. Hamza’yı şehid etti. Bununla da yetinmeyen Vahşi, efendisi Hinde, Hamza’nın ciğerini söküp götürdü. Hind, Hamza’nın ciğerini çiğ çiğ yemeye başladı. Midesi dahî buna tahammül edememiş, istifra etmişse de, kini bir türlü teskîn olmuyordu. Bu vahşeti sebebiyle kendisine, *âkiletu’l ekbât: ciğer yiyen kadın* lakabı verildi…
Hind Binti Utbe, Mekke’nin fethinde devamlı Peygamber efendimize (sav) ve İslam’a karşı savaş halindeydi… Mekke’nin fethinden, önce Medine’ye, daha sonra da yoldaki Müslüman ordusuna Kureyş’in elçisi olarak giden Hind’in kocası Ebu Süfyan, Müslüman olarak Mekke’ye dönüyor ve devesinin üzerinde kendisini bekleyen halka yüksek sesle: *Kim, Ebu Süfyan’ın evine girer sığınırsa, ona eman verilmiştir. Kim, kapısını üzerine kapatır ve elinden silahını bırakırsa, ona da eman verilmiştir! Kim Kabe’nin örtüsü altına girerse onlara da eman verilmiştir* diyordu. Ebu Süfyan, Mekke’ye varıp evine girmek istediği zaman, karısı Hind Binti Utbe:* Allah, seni, iyilikten ırak etsin! Sen, ne kötü bir elçi oldun* diyerek O’na hakaret etti. Ey Galip Hanedanı! Şu kocamış hayırsız adamı, şu kara alçağı, şu elçinizi, öldürünüz! Çünkü, O, dininden dönmüştür! Kavminin ne kötü bir gözeticisidir! Allah, Kureyşliler’in senin gibi elçisini hayırdan uzaklaştırsın! Ey Galip Hanedanı! O’nu, öldürmeyecek misiniz? Kendinizden ve yurdunuzdan def etmeyecek misiniz O’nu? Diyerek bağırdı. Ebu Süfyan, Hind’e: *Sus! Sakalımı da bırak! Varlığım, Kudret elinde bulunan Allah’a yemin ederim ki; sen ya Müslüman olursun, ya da senin boynun vurulur! Hemen evine gir* dedi.
Hind binti utbe İslam dini ile şeref bulup, müslüman oldu. Kocası Ebu Süfyan, Peygamber efendimiz,(sav) Mekke’ye girmeden hemen önce müslüman olmuştu. Böylece onları nikahları üzere bıraktı. Hind Binti Utbe, dünyaya sanki yeni doğuyordu. Bir başka insan olmuştu adeta. Resulullah Efendimizin her sözüyle içindeki cahiliye kalıntıları sökülüp atılıyordu. O’nun engin müsamahası, muhabbeti, şefkat ve merhameti karşısında bütün düşmanlıklar, kin, nefret, gazab, haset ve intikam hisleri eriyip gitmişti. Müslüman bir hanım olarak evini köşe bucak kontrolden geçirdi. İlk iş olarak, yıllardır boş yere mücadele verdikleri putlarını kırmaya başladı. Onları parçalarken öfkesini:*Biz yıllarca size nasıl da aldanmışız. Siz taş ve odun’sunuz. Bize ne faydanız, ne de zararınız dokunabilir. Nasıl da anlayamamışız…*diye hayıflandı.İslam’ın sonsuz rahmeti içine girmenin sevinciyle gönlünü temizlediği gibi, evini de putlardan temizlemişti. huysuz, gaddar, zalim, insan ciğeri dişleyen, lâkin, zeki, coşkulu, cesur bir kadın olan Hind; hidayetin nuruyla, İslam’la şereflendikten sonra, şahsiyet değiştirmiş, gönlü iman dolu, fedakar, cesur, ince ruhlu, vakarlı bir anne olmuştur. Bu güzide karakter ve şahsiyetli sahabe hanım, Hicret’in 13. yılında vefat etmiştir…Hayatı büyük bir ibret vesikâsı olduğu âşikârdır…
Sermedkadir…