Muharremin On’u ve Aşure

Aşure günü: Hicri senenin ilk ayı olan Muharrem ayının onuncu günüdür. Muharrem ayı, Kur’an–ı kerimde, kıymet verilen dört aydan biridir. Aşure günü de bu ayın en kıymetli günüdür. MANA olarak: “On-onuncu” demek olan Aşûre, senenin ilk ayı olan Muharrem’in onuncu günüdür. Peygamberimiz Efendimizin (sav), Ramazan orucu farz olmadan önce Aşûre günü oruç tuttugu rivayet edilmektedir. Ramazan orucu farz olduktan sonra, 9. günle beraber Aşûre günü oruç tutmak, sünnet olarak kaldı…

Ebu Hüreyre Hz.’nin rivâyet ettiği bir hadis-i şerifte, “Aşure gecesinde ibâdet edip gündüz de oruç tutanların ölüm acısını anlamayacakları” bildirilmektedir. Muharremdeki feyiz ve bereket ilk gün başlayıp Aşûre günü zirveye ulaşır. O bakımdan, hiç olmazsa Aşûreden önceki 1-2 günde nâfile ibâdetlere ağırlık verip, Aşûre gününden önceki gece ile Aşûre gününde fazlaca ibâdet etmeye çalışmalıdır…

Aşure günü, evine diğer günlerden farklı olarak ufak-tefek bir şeyler alıp çoluk çocuğuna bolluk yaşatanların evlerinde, bir sene boyunca bereket olur. İslâm Alimlerinden Süfyâni Sevrî Hazretleri, “Biz bunu denedik ve aynen öyle olduğunu gördük” buyurmuştur.

Ramuz ul ehadis adlı kıymetli Hadis kitabında kayıtlı bir rivayette Peygamber Efendimiz mealen şöyle buyurmaktadır: ** Kim AŞURE günü çoluk çocuguna bol yiyecek alırsa, Allah onun bütün senesini bereketli kılar.**

Yine bir başka Hadisi şerif mealen şöyledir: ** Kim AŞURE günü kendine ve çoluk çocuguna cömert davranırsa, Allah onun senesinin diger aylarını bol ve bereketli kılar… Ramuz el ehadis.sayfa.535.**

Gelen rivayetler dikkate alınacak olursa; Allahu Teala (cc) bir çok duaları bu günde kabul etmiştir.

Bunlardan bir kaç misal verecek olursak: Hazreti Ademin tövbesinin kabulü bu günde olmuştur. Nuh Aleyhiselamın gemisinin tufandan kurtulması yine bu günde cereyan etmiştir. Yunus Aleyhiselamın balıgın karnından çıkması Aşure günü olmuştur. İbrahim Aleyhiselam Nemrudun hazırlattıgı ateşte Aşure günü yanmamıştır. Aşure gününde İdris Aleyhiselam DİRİ olarak göğe çıkarılmıştır.

Yakup Aleyhiselam Aşure gününde Hazreti Yusufa kavuşmuş ve gözleri o gün açılmıştır. Eyyub Aleyhiselam Aşure gününde hastalıklarından kurtulmuştur. Hazreti Musa Aşure gününde kızıldenizden geçmiştir işte o gün Firavun ve Askerleri Kızıldenizde bogulmuşlardır. İsa Aleyhiselamın dogumu Aşure günü vuku bulmuştur. Aynı zamanda İsyankar Yahudilerin elinden kurtulup göğe yükseltilmesi de Aşure günü vuku bulmuştur.

Kameri ay’ların ilki olan Muharrem ayının Onuncu günü AŞURE günü adını alan bu günde ORUÇ tutulurdu. Aşure orucu denen bu oruç, İslamdan önce Araplarca da bilinirdi. Peygamber Efendimiz Medineye HİCRET ettiginde Yahudilerin Aşure günü oruç tuttuklarını gördü ve bunun ne Orucu oldugunu sordu.

Cevap olarak Yahudiler şöyle dediler: * Bu gün iyi bir gündür. Allah, İsrail ogullarını Firavunun zulmünden bu gün kurtarmıştır. Musa (AS) Allaha şükür için bu günde Oruç tutmuştur. Biz de tutarız dediler.*

Peygamber Efendimiz onlara şöyle buyurdu: ** Biz Musanın Sünnetine sizden daha yakınız dedi o gün ORUÇ tuttu ve Ashabına da tutmalarını emir buyurdu…Buhari.**

Hazreti Aişeden gelen bir rivayette şöyledir: ** Cahiliye devrinde Kureyş, Aşure gününde Oruç tutardı. Hicretten önce Hz. Peygamber de Aşure orucu tutardı. Medineye Hicret ettikten sonra bu Oruca devam etti. Ashabına da tutmalarını emretti. Ertesi yıl Ramazan orucu FARZ kılınınca, Aşure günü orucunu bıraktı. İsteyen bu orucu tuttu, dileyen de bıraktı. Buhari. **

İslam Alimlerinin izahları göz önünde bulundurulursa görürüz ki; Aşure günü oruç tutmak Sünnettir. Peygamber Efendimiz bir Hadisinde mealen şöyle buyurmaktadır: ** Bir kimse, Aşure günü oruç tutsa, Allahu Teala ona bir şehid sevabı verir. Aşure günü oruçlu olan için, yedi gök ehlinin sevabını yazar. Aşure günü bir Mü’mine iftar verene, Ümmeti Muhammedin hepsine iftar vermiş gibi sevap yazılır. Aşure günü bir yetimin başını okşayana Allahu Teala o yetimin başındaki kıllar kadar Cennette derece verir…**

Bu konudaki başka Hadisi şerifler mealen şöyledir: ** Arefe günü orucu geçmiş ve gelecek iki yılın günahlarına keffaret olur. AŞURE orucu ise geçmiş senenin günahlarına keffarettir… Ramuz ul ehadis.s.380.**

Yine bir başka Hadisi şerifte mealen şöyle buyuruluyor: ** Kim Zinet (Muharremin onuncu) günü oruç tutarsa, senenin orucundan kaçırmış oldugu orucun sevabını elde etmiş olur. Aşure günü orucu kast ediliyor. Ramuz ul ehadis.s.513.**

Yine bir Hadisi Şerifte Peygamber Efendimiz (sav) mealen şöyle buyurmuşlardır: **
Ramazan ayından sonra en faziletli oruç (ayı) şehrullah/Allah’ın ayı olan Muharrem ayıdır. Farz namazdan sonra en efdal NAMAZ da gece kılınan Namazdır. Muslim, Sıyam 202, (1163); Ebu Davud, Savm 55, (2429).**

İslam Alimlerinin rivayetlerine bakacak olursak görürüz ki; Bu özel orucun AŞURE günü tutulan oruç olduğunu ifade etmektedirler. Muharrem ayının en kıymetli gecesi de Aşure gecesidir. Allah–ü teâlâ, birçok duaları Aşure günü kabul etmiştir. Aşure günü vuku bulan veya bulacak olan olaylar kısaca şöyle sıralanır:

Yerlerin ve göklerin yaratılması. Adem Aleyhiselamın tövbesinin kabûl olması, Nuh Aleyhiselamın tufandan kurtulması, Yunus Aleyhiselamın balığın karnından çıkması, İbrahim Aleyhiselamın ateşte yanmaması, İdris Aleyhiselamın göğe çıkarılması, Süleyman Aleyhiselama saltanat verilmesi, Yakub Aleuhiselamın oğlu Yusuf Aleyhiselama kavuşması, Yusuf Aleyhiselamın kuyudan çıkması…

Eyyub Aleyhiselamın hastalıktan kurtulması, Musa Aleyhiselamın Kızıldenizi geçmesi ve Firavunun helak olması, İsa Aleyhiselamın doğumu ve ölümden kurtulup, diri olarak göğe çıkarılması Aşure günü olmuştur… Musa Aleyhiselamın Firavn’ın şerrinden kurtulması…İbrahim Aleyhiselamın dünyaya gelmesi ve ateşten kurtulması, Peygamber Efendimizin sevgili Torunu. Hz. Hüseyin in (r.a.) şehid edilmesi… Kıyametin kopması da Aşure günü olacaktır…

Taberanî’ den rivayet edilen bir Hadisi şerif mealen şöyledir: ** Aşure günü Nuh aleyhisselamın gemisi, Cudi dağına indirildi. O gün Nuh Aleyhiselam ve yanındakiler, Allaha şükür için oruçlu idiler. Hayvanlar da hiç bir şey yememişti. Allahü Teala denizi, beni İsrail için, aşure günü yardı. Yine Aşure günü Allahü teâlâ Adem aleyhisselamın ve Yunus aleyhisselamın kavminin tevbesini kabul etti. İbrahim aleyhisselam da o gün doğdu” buyrulmuştur…**

Buharî ve Müslim’de geçen bir hadis–i şerifte buyurulduğuna göre; “öteden beri Kureyş de, Resulullah da Aşure günü oruç tutardı. Medine’ye gelince de yine o gün oruç tuttu ve tutulmasını emretti.” Bu konuda rivayet edilen bir başka hadisi şerif de çok manidardır. Medine’de aşure günü oruç tutan Peygamber efendimiz, Yahudilerin de oruç tuttuklarını gördü. (Niye oruç tutuyorsunuz?) diye sordu.

Onlar da, (Allah’ın İsrail oğullarını düşmanından kurtardığı bir gündür, Musa bu günde oruç tuttuğu için) dediler. Peygamber efendimizde (sav), Müslümanların bugün oruç tutmalarının sebebini anlatmak için, ** Ben Musaya (as) sizden daha layıkım buyurdu. (Buhari, Müslim, Ebu Davud) **

Yahudiler, Hz. Musanın (AS) Muharrem ayının onuncu günü Hürriyete kavuştuguna inanırlar ve o günde oruç tutarlar. Bu sebepten dolayı biz Müslümanlar onlara benzememek için eger Oruç tutmak istiyorsak; Muharrem ayının dokuzuncu, onuncu ve onbirinci günleri oruç tutmamız gerekir.

Muharrem ayının onuncu gününün bir özelligi daha vardır o da; Şiiler, Muharrem ayının onuncu günü Hazreti Hüseyin Şehid edildigi için matem – yas tutarlar. Ehli sünnet itikadına sahip olan Bizler inanıyoruz ki; İslam dininde yasa bürünmek ve matem tutmak yoktur…

Nitekim; Peygamber Efendimizin Taif te mübarek ayaklarının kanadıgı günü, Uhud savaşında mübarek dişlerinin kırıldıgı, yüzünün kana bulandıgı günü ve vefat ettigi günlerde matem tutulmayacagına, yas’a ve matem havasına bürünülmeyecegine inanıyoruz. Aşure günü neler yapılabilir kısaca ona deginecek olursak:

Aşure günü oruç tutmak sünnettir. Hadis–i şeriflerde buyuruldu ki: ** Aşure günü oruç tutanın, bir yıllık günahları affolur.** Yalnız Aşure günü oruç tutmak mekruhtur. Bir gün öncesi veya bir gün sonrası ile tutmak efdaldir.

Peygamber efendimiz (sav) bir gün öğleye doğru: ** (Herkese duyurun. Kim bugün bir şey yemişse, akşama kadar yemesin, oruçlu gibi dursun. Bir şey yemeyen de oruç tutsun. Çünkü bugün Aşure günüdür) buyurmuştur. (Buhari) ** Peygamber efendimiz, bugün bir hurmayı mübarek ağzında ıslatıp çocukların ağzına verirdi. Çocuklar, Resulullahın mucizesi olarak akşama kadar bir şey yiyip içmezlerdi.

Bugün bazı hayvanların bile bir şey yemediği bazı rivayetlerde bildirilmiştir.
Yakın akraba, eş–dost ziyaretleri yapmalı, hediye ile veya çeşitli yardım ile gönüllerini almalı. İlim öğrenmeli. Bu gece Kur’an–ı kerim okumalı, kazası olan kaza namazı kılmalı. Zikir ve sohbet meclislerinden istifade etmeli..

Fakir fukarayı gözetmeli. Bu günde ibadet niyyetiyle sadaka vermek Sünnettir denilmiştir. Bu günde Müslümanlarla selamlaşmaya daha fazla önem vermeli. Çoluk çocuğunu sevindirmeli. Beyhakî’nin rivayet ettiği Hadisi şerifte mealen şöyle buyurulmaktadır: ** Aşure günü, aile efradının nafakasını geniş tutanın, bütün yıl nafakası geniş olur…**

Bugün için hususi olarak boy abdesti alıp temizlenmeli. Bir Hadisi şerifte mealen şöyle buyuruluyor: ** Aşure günü her kim sırma taşından sürme sürünürse, gözleri katiyyen agrımaz… Ramuz ul ehadis.s.493.**

Bunca güzelliği içinde barındıran AŞURE günü, maalesef İslam Tarihinin de maalesef en acı günlerden birisine de şahit olmuştur. Cennet gençlerinin efendisi, Hz. Peygamberin (as) torunu, gözbebeği, Hz. Ali efendimizin ve Hz. Fatıma Annemizin sevgili ogulları Hz. Hüseyin (ra), 10 muharremde Şehid edilmiştir…

Hz. Hüseyin (ra) dünya menfaatini herşeyin önünde gören ve onu elde etmek için hiçbir engel tanımayan, mevki ve saltanat düşkünü insanlar tarafından şehit edildi. O’nun şehid edilmesi bir savaş meydanında çarpışarak, taraflardan birinin diğerini mağlup etmesi şeklinde değildir. Çünkü vücudunda yetmişin üzerinde yara izi bulunarak şehit edilen bir insan, ancak bir kinden, bir intikamdan, bir nefretten dolayı bu zulme uğrayabilir…

Hz. Hüseyin’in (ra) dünya tarihinde eşine rastlanmayan bir şekilde şehid edilmesinin bir sebebi de Saltanat hırsıdır ne yazıkki. Asıl adı Ümeyye olan, ama dillerde yerleşen şekliyle Emevî oğulları, aynı akrabadan olan Haşim oğullarına, geçmişi çok eskilere dayanan bir olay yüzünden haset ederek yüce İmamın Şehid edilmesi sebep olmuşlardır…

Kerbela sadece Hz. Hüseyin’in şehadetiyle bitmemiş, Hz. Peygamberin nesli topyekun büyük bir vahşete, kıyıma, zulme uğramıştır. Bu yüzden günümüze kadar; Hz. Hüseyin (ra) dualarla, saygıyla,hürmetle, sevgiyle anılırken Yezid de beddua ve lanetle anılır olmuştur asırlar boyu…

Kerbela başlı başına ele alınacak bir konudur. Bu konuda fazla söz söylemek bütün Müslümanları üzeceginden dolayı biz bu kadarı ile iktifa edelim. Allah her şeyi en iyi bilendir. Mazlumun ahı da hiç bir zaman zalimde kalmaz buna da yürekten inanıyorum…

Nuh Aleyhiselamın tufan hadisesinden sonra pişirdigi rivayet edilen Aşure adını veren tatlı bir gelenek olarak günümüzde de halâ devam etmektedir. Hz. Nuh’un gemisi Cudi dağına demir atınca, içinde bulunanlar, kalan son kumanyayla bugünün aşuresini kaynatmışlardır.

Gemidekiler o günü kutlamak istemişler ve geminin anbarında arta kalan erzakı karıştırıp bir aş pişirmişler. İşte Aşure pişirme adeti bu olaydan kalmıştır. Bu olayı zamanımızda bir ibadet olarak telakki etmek dogru degildir. Peygamber efendimiz ve Ashabı kiram böyle yapmamışlardır. Aşure tatlısı ya da yemegi: farz değil, sünnet değil, ama en azından bu milletin örfüdür…

Komşuya ikram vesilesidir. Bu gelenek böylece sürüp gitmektedir. Bu olayın bu şekilde devam etmesinin kimseye de bir zararı yoktur. Sevap ve günah olarak degil de olaya bir gelenek, bir anane ve örf olarak bakabiliriz. Allah her şeyi en iyi bilendir…

İnanıyor ve öylece İtikad ediyoruz ki: Müslüman, kendisine itimat edilir, güvenilir insan demektir. Müslüman Teslim olan demektir. Bugünkü Müslümanlar ya da Müslümanım diyenler böyle mi ? Son günlerde yaşadıgımız olayları gördükçe hayretler içerisinde kalıyoruz. Herkes ne oldugunun ve kim oldugunun cevabını kendisi versin. Buyrun sorunuzun cevabını siz verin. Bakın duvardaki aynaya, cevap aynada gördüğünüz zattır. Cevap sizsiniz…

Ne oldu bu millete ? Sözüne güvenilmeyen, yaptığı işe, attığı imzaya, verdiği senede itimat edilmeyen bir millet olduk. Son zamanlarda, Ümmeti Muhammede benzemeyen, Müslümanı hor gören, küçük gören, Onu sanki İnsandan saymayan bir yapıının sahibi olduk ne yazıkki. Geçen gün bir Ermeni öldürüldü neden, niçin, haklı ya da haksız bizim üzerinde duracagımız bir konu degil. Lakin tarihte daha böyle kalabalık bir cenaze töreni görülmedigini ifade ediyor gazeteler, Televizyonlar…

Üç yüz bin kişi hep bir agızdan Hepimiz Hrantız, Hepimiz Ermeniyiz diye bagırmışlar… Asıl beni ilgilendiren konu: Bu Şahsiyetsizlik, bu karaktersizlik, bu ne idigini bilememezlik hali. Bu Millete ne oluyor ? İster istemez bari bir de Aynada kendi kendimizin yüzüne bakalım. Aşure aşını severiz, yeriz ya da yemeyiz yapanların, dagıtanların, birbirlerinin hatırını alan komşuların hepsine Dua edelim; ama durup biraz önce kendi kendimize sonra yakın çevremize ve daha sonra da Ümmeti Muhammedin gittigi yollara, Yürüdügü caddelere, varmak istedikleri kulvarlara bir bakalım. Ve soralım kendi kendimize Nereye gidiyoruz ?..

Aman kişiligimizi, kimligimizi, şahsiyetimizi, karakterimizi, bizi biz yapan özelliklerimizi, Başta Dini İnancımızı unutmayalım. Herşeye hoşgörülü bakanlara, Yahudi, Hristiyan, Ermeni ve bilumum Gayri müslim sevicilerin iç yüzlerini artık görmeye çalışalım. Dostumuzu ve düşmanımızı neye göre tesbit edecegimizi, yakınlık ya da uzaklık derecemizi hangi ölçüye göre hesap edecegimize karar verelim. Allaha Kul olmanın ve Onun şanlı Rasulune Ümmet olmanın şerefine söz söyletmeyelim inşaallah…

Allahım. Bizi emirlerine harfiyyen uyan kulların zümresine dahil eyle. Bizi kulluğuna layık eyle. Bizi nimetlerine layık eyle. Bizi merhametine layık eyle. Bizi mağfiretine layık eyle. Bizi şefkatine layık eyle. Kulağımızı, aklımızı, kalbimizi, nefsimizi, duygularımızı emirlerine aç. Bizi emir ve yasaklarına karşı kör eyleme, sağır eyleme, dilsiz eyleme…

Bizi emirlerine karşı anlayışsız eyleme. Bizi vurdumduymaz eyleme. Bizleri İslamdan başka DİN arayan şahsiyyetsizlerden eyleme. Yalnız ve yalnız, sadece, Tek sana kul olmamızı nasip ve müyesser eyle. Emirlerine karşı kavrayışımızı ve anlayışımızı artır. Duyarlılığımızı artır. Sadakatimizi artır. Bizi devamlı şükreden kulların zümresine dahil eyle. Sen her şeye kadirsin Allahım… Amin…
Sermed Kadir… 25.01.2007

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.