MÜ’MİNLERİN GÜCÜ…

İmanımız en büyük zenginliğimizdir. Allaha  inananlar çok güçlüdür. Çünkü onların safında Allahu teâla vardır. Çünkü mü’minler Allahu teâlanın desteğindedirler. Çünkü müslümanların ellerinde kâfirlerin ellerinde olmayan manevi kuvvetleri vardır. Allaha karşı hangi güç, hangi silah baş edebilir ki ? Müslümanların desteğinde Al­lah’ın melekleri vardır, meleklere karşı hangi güç durabilecektir…Müslümanların desteğinde dağlar, taşlar, semalar, rüzgarlar vardır. Rüzgarlara karşı, depremlere karşı kim karşı durabiliyorki. Suları kim durdurabiliyorki. Önceki toplumları helâk etmek üzere Rabbimizin gönderdiği o müthiş helâk âyetlerinin önüne kim geçebi­lir ki.  Bu  güne  kadar kim  geçebilmişki. İnancımız odur ki; biz inanan insanlar olarak hem dünyada hem de  ukba’da  gerçekten  üstün olanlardanız…Rabbimiz, Ali İmran suresi ayet. 139. da mealen şöyle buyurmaktadır:***Gevşemeyin, üzülmeyin, eğer hakikaten inanıyorsanız, muhakkak üstün olan sizsinizdir…*** Mü’minler  her  zaman şartlar  ne  olursa  olsun  hakkın, hakikatin tarafındadırlar. Hak  ve  batıl  mücadelesi kıyamete kadar sürecek inancını taşıyoruz. Bu mücadelede mutlaka Rabbimiz bizimle  beraberdir…

İnanan insanlar olarak son günlerde çok zor günler yaşadığımız bir gerçektir. Bir yandan zorba  devletlerin Müslümanları yok etme çabası içinde elinden gelen bütün imkanlarıyla saldırdığına şahit  oluyoruz öte yandan kendi içimizdeki münafık karakterli işbirlikçi hainlerin söz, fiil, hareketleriyle mahzun oluyoruz, bir başka taraftan, Sünneti seniyye cahillerinin din adına şaşırtıcı âhkam  yürütmeleriyle Müslümanların kafa karışıklığını artırdığını görüyor,  yürütülen ters mantık’tan rahatsız oluyoruz. Bunun yanında, Mezhepsizlerin boş durmadığını toplumun itikadını bozucu her türlü yolu  denediklerini kendi indi görüşleriyle bilgi kirliliği yaydıklarını üzüntüyle izlerken, sanki; Ehli sünnet uleması meseleyi kılı kırk yararcasına Kur’an ve sünneti seniyyeyi anlama ve anlatma yolunda çaba, gayret ve her türlü özverili çalışmasını görmezden gelen meâlci tayfasının yazılı ve  görsel medya’da, felsefi yorumlarıyla irkiliyoruz…Hasılı içinde bulunduğumuz durum herbirimizi az ya da çok etkiliyor, üzüyor, sıkıntımızı artırıyor, gönlümüzü  ve  kâlbimizi burkuyor bu bir gerçek…Bütün bu olumsuzlukları bitiren Rabbimizin beyânı ve Peygamber efendimizin (sav) mucizevi sözleri bizlere kuvvet aşılamaktadır…

Sahihi Muslim’in bizlere ulaştırdığı hadiste,Peygamber efendimiz (sav) mealen şöyle buyurmaktadır:**Müminin durumuna şaşılır…Her hâli kendisi için hayırlıdır. Bu durum yalnız mümine mahsustur. Başına sevinecek bir hâl geldiğinde şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir sıkıntı geldiğinde ona sabreder; bu da onun için hayır olur…**Rabbimizin, ruhumuzu, gönlümüzü, kalbimizi serinleten, huzur veren, mukavemetimizi artıran morâl dünyamızı rahatlatan Rabbimizin buyruğu, Alklah rasulünün ümmetine olan sevgisi bizleri güç, kuvvet bakımından zirveye taşımaktadır. Şu hususu hemen arz edelim ki, ilk defa sıkıntıya düşen, üzülen, huzuru bozulan zamanımız Müslümanları  değildir. Örnek ve  önderimiz peygamber efendimizin (sav) yaşadıgı saadet asrı döneminde, Uhud  savaşı sonunda mahzun olan müslümanlara dolayısıyla aynı itikada sahip olan ümmeti muhammede  Rabbimiz, ilahi emriyle buyuruyor ki; Gevşemeyin, Uhut’ta Rabbinizin bir imtihanı gereği başınıza gelenlere bakarak gevşeyip, korkup Allah yolunda cihaddan geri dur­mayın. Üzülmeyin, Allah yolunda başınıza gelenlere, verdiğiniz kur­banlara, cennete gönderdiğiniz şehidlerinize, kaçırdığınız fırsatlara, elde edemediğiniz zafere, elinize geçmeyen ganimetlere üzülmeyin. Gerçekten inanıyorsanız üstün olan sizlersiniz…

Kardeşlerim, şartlar asrı saadet döneminin şartlarından farklı gibi görünsede dikkat  edilirse düşman bildiğimiz toplumlar her zaman ki gibi, inanan insanları öldürme, yok etme, tüketme, bitirme, sonunu  getirme, noktasında aynı zihniyyeti devam ettirip aynı ğaye ile şehirlerimizde taş taş üzerinde bırakmazlarken büyük bir hınçla, kinle ve nefretle saldırılarını sürdürmektedirler. Unutmayalım ki,  bizler Mü’miniz,  bizim saflarımız belli, yolumuz sıratı müstâkim yani yolların en doğrusudur. Müslüman şahsiyyet, izzet sahibidir. Zillete, hor’luğa, esarete, kafir’lerin, müşrik’lerin, Putçuların, tağut’ların, zalimlerin, münafık’ların, kol kola yürümeleri mü’mini inandığı  doğrulardan ayıramaz. Filistinde üç yaşındaki çocukların bile zamanımız insanına aşıladığı korkusuzluk imaının tezahürüdür. Değilmi ki bizim destekçimiz Rabbimiz. Zaman mahzun olma  zamanı değil mücadele etme elimizden ve dilimizden gelediği şekilde inancımızı âmel sahasına aktarma zamanıdır. Şeytan ve şeytanın safını kuvvetli, güçlü  ve iktidarda görenler  Rabbimizi izniyle  en  sonunda  zelil olacaklardır. Rabbim bizleri her zaman ve  mekân’da, Kur’anı kerim ve sünneti  seniyye  nuruyla aydınlanan bahtiyar insanlarla bir ve beraber eylesin…

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert