Sabahın seherinde, Ezanı muhammedi okunurken hayyalel felah lafzının o güzelim çağrısı cümle mü’minlere huzur aşılamaktadır. Çünkü Felâh kavramı bizlere kurtuluşumuzu müjdeliyor. Kur’anı Kerim’de *Felâh* kavramı, *müflihûn* tabiriyle bir övgü ifadesi olarak sadece mü’minlere hitap etmektedir. Kur’an ifadesiyle genellikle, âhiret hayatında cehennemden kurtulup cennete girmeyi ve Allahu teâlanın rızasını elde etmeyi ifade eden *felâh*, dünya hayatını ğayba iman edip namaz kılmak, kendilerine ihsan edilen nimetlerden başkalarını da faydalandırmak, peygamberlere gönderilen kitaplara ve âhiret gününe kesinlikle inanmak suretiyle bağlı kalanlara vâad edilmektedir. İman etmek, felaha ermeyi beraberinde getirir. İmansız insan, cehennemde rahat arayan bahtsızlar gibi kurtuluşu boşuna aramaktadır. İman, fıtratımızda olduğu için, onu sahip olduğu yere yerleştirmeyen insan, önce kendisine zulmetmektedir. Sahihi Buhari’de bizlere ulaştırılan hadis mealen şöyledir:**Ey insanlar, âmellerden gücünüz yettiği kadarını alın. Siz bıkıp usanmadıkça Allah da bıkmaz. Allahın en çok sevdiği amel, az da olsa devamlı olanıdır…**Amenna ve saddakna…
Hayatımızın bütününde olduğu gibi, Ramazan ayının bu ilk günlerinde de en büyük arzumuz kurtuluşa erme ğayesidir. Felâh arzu edilen şeyleri elde etme, istenmeyen şeylerden kurtulma, ğayeye ulaşmak, hayır, niğmet, refah, mutluluk ve saadet içinde bulunma gibi güzellikleri ve özellikleri içerisinde saklayan bir ibare’dir. Felâh, bir terim olarak; kişinin dini ve âhlaki yükümlülüklerini yerine getirmesinin sonucunda dünya da elde edeceği başarı ve mutlulukla, âhirette ulaşacağı ebedi kurtuluş ve saadeti ifade eder. Önümüzdeki bütün engelleri yarıp, kendini kurtarmak ve arzu ettiğine istediğine ermek, yani zafer bulmaya; felâha erme diyoruz. Para, kadın, makam, şöhret gibi engelleri aşanlar, dünyada devlete; âhirette cennete ulaşırlar inancını taşıyoruz. Bizi kurtuluşa çağıran ezanların hürmetine, Rabbim bizleri ebedi kurtuluşa erenler ile bir ve beraber eylesin…
Alimlerimizden, Râgıb El-İsfahanî, *Felâh*, kavramını açıklarken diyor ki, *felâh* dünyevi ve uhrevi olmak üzere ikiye ayırılır. Birincisi dünya hayatını güzelleştiren uzun ömür, zenginlik, şeref ve bunların kazandırdığı mutluluktur. Uhrevi saadeti de şu dört şeyle özetlemiştir: ölümsüz bir ömür, hiçbir ihtiyaç unsuru taşımayan zenginlik, zillet şaibesinden arınmış bir şeref ve cehalet karanlığından kurtulmuş bir ilim… Ramazan ayında, Orucun gün boyu rahat bir şekilde tutulmasını sağladığı için *sahur* yemeğine felâh denildiği gibi; ayrıca ezan ve kamette geçtiği üzere hayrın bekâ’sına ve ebedi kurtuluşa vesile olması dolayısıyla cemaatle kılınan namaza da felâh denilmiştir. Rabbimiz Âli İmran Suresi ayet.104.te mealen şöyle buyurmaktadır:***Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir yopluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir…*** Rabbim bizleri hakkıyla teslim olup felâha erenlerden eylesin…
Kardeşlerim, yakın tarihimizde, felâhın dünya ve âhireti kapsayan kurtuluş anlamına geldiğini bilen son devir Ezan, Kur’an ve Namaz kaçkınları; Ezanı muhammediyi türkçe’ye çevirdiklerinde *Felâh* kelimesini niye dilimize tercüme edip *haydin kurtuluşa* diyemediler de *haydin felâha* ibaresi aynen okundu manidârdır. Kurtuluşun islamda olduğu gerçeği açıkça gizlenmek istenmiştir. İnsanımız, oynanan oyunun arka planını felâh kavramından yola çıkarak rahatça anlayabilir kanaatındayız. Evet, namazı kılmak felâha yani kurtuluşa ermektir. Bizler, dünyanın kısır çekişmeleri ve bitmeyen bunalımları arasında daralan gönlümüzü, ancak namazda Allah’ın huzurunda felâh bulacağımıza inananlardanız. Namaza davet edilirken, günde beş defa *haydin felâha* diye çağırılıyoruz. Yine kamet getirirken, cemaatle namazın felâh olduğunu tekrar vurguluyoruz. Cemaat, kardeşlik bağlarını güçlendirerek huzur ve felâhı islâm toplumuna ulaştırır, yayar inancını taşıyoruz. Ramazan ayının bereketiyle Kur’an, Ezan, Namaz ve Oruç ibadetlerimiz kurtuluşumuza vesile olur inşaallah…
Sermedkadir…