Yakın tarihten habersiz yaşayan, yalan haber politikacıları, yaşadıkları ülkede 200. yıldır hangi ülke düşman dış güçlerden hangisi dost halâ anlamamışlar. Ciddi ciddi her uzatılan mikrofona akıl almaz demeçler verdiğine bakılırsa, bu gidişle pek te anlayacakları yok. Bilindiği gibi; Emperyalizm denilince akla ilk gelen devlet İngiltere’dir. Ama İngilizler, İngiltere olarak anılmaktan pek haz almazlar onlar için kendi devletlerinin adı; Büyük Biritanya’dır. Güneşin batmadığı bir dünya ülkesi onlar için gurur kaynağıdır. Kendi ülkelerinden başka büyük tanımadıkları ğayet açıktır. Bu sebepten olacak rakip olarak gördükleri her devletin altını oyacak binlerce argümanları mevcuttur. 1822. yılından itibaren, Müslümanların en büyük düşmanı olan bu topluluk hem içerden hem dışardan abluka altına altıkları Osmanlı devletini, Mustafa Reşit paşa ile başlayan masonik yakınlaşma, Jön türklerle devam etmiş, Ali Kemâl’le sürmüş ve Şeyhulislam Kazım efendiyle, tam.100. sene içerisinde Pâyitahtı iki buçuk sene içinde soyup soğana çevirerek Osmanlıyı yerle bir etmişlerdir…
Konumuza yakın Tarihten kısa bir değini ile temas etsem de; İngiltere’nin emperyalist iştahını anlatmak ciltlere sığmayacak kitap mevzuu olduğunun bilincindeyim. Hindistan, Vahhabiler, Mısır, Avustralya, Endonezya, Filipinler, Malezya, Yeni Zelenda başta olmak üzere ülkeleri içten ve dıştan çökertip sonra yutma politikası İngilizlerin en bilindik emperyalist mandacılık usulüdür. İstisnasız hakim oldukları ülkelerin önce mal varlığını, hazinesini bilâhare merkez bankasındai altınları ülkelerine taşırlar daha sonra kütüphanelerini boşaltıp, müze’lerini tamtakır soyduktan sonra atadıukları Vali ile sömürü düzenlerini devam ettirirler. Bu arada en büyük yardımcıları çok cömert davrandıkları gazeteciler, politikacılar, sivil toplumu arkasında sürükleme mahareti olan ilim adamı, sanatçı, yazar ve tanınnmış şahsiyetlerdir. Bu tür insanlardan para, altın, gümüş, kadın artık o insanların hangi konuda zaafı varsa doyurmayı çok iyi bilmişlerdir. Yani biz bunlara kısaca *işbirlikçi* diyoruz…
Büyük Biritanya emperyalizmi; Sosyal, siyasal, Kültürel, sanat, edebiyat ve sadece kendilerinden olan saik’lerle kolonilerini kendi usül ve metodlarıyla idare ederler. Kendi ülkelerinde dünyanın en büyük kraliyet ailesini muhafaza eder ama diğer ülkelere demokrasinin beşiği olma yönünde ikna yollarını her zaman açık tutarlar. Dikkat edilirse kendi emperyalist düşüncelerine ayak bağı olan; Rus çarlığını, Avusturya Macaristan imparatorluğunu ve Osmanlı imparatorluğunu aynı sistemli çalışmalarıyla yok etmişlerdir. Bugün için dünyanın en çok konuşulan dilinin, Çin’ce, hint’çe, İspanyolca ya da Portekiz’ce Türkçe değil, ingilizce olmasının altında yatan neden kültür emperyalizmi’dir. İletişim araçları, görsel ve yazılı basın, medya, Sinema, tiyatro eserleri öncelikle ingiliz menşei olmalıdır. Birleşmiş milletler teşkilatının kurulmasına öncülük eden İngilizler aynı zamanda kendisi başta olmak üzere 5. ülkenin veto hakkını saklı tutmuş diğer, 196. ülkeyi tabir caizse hizmetkârı, kolonisi, mandası saydırmıştır…
Kardeşlerim, Altı oku 100. yıldır müslümanların maneviyatına saplayan tek parti zihniyeti, 1915. Yılındaki Çanakkale zaferini yanlış görmek istese de; hemen üç sene sonraki İngilizlerin Osmanlı payitahtını işgalini nedense görmek istemezler. MademÇanakkale geçilmez idi de o haçlı sürüsü nereden nasıl geldi, İstanbulu 3. yıla yakın işgalinde tamtakır soydu, soyarken hangi işbirlikçilerden yardım aldı ??? Aslında, yalan yazdırılan resmi tarih, inkılap tarihi, yakın tarih çok açık okumasını bilene…Tarihi hakikatler emperyalist İngilterenin, harf devriminden sonra senelerce ingiliz kraliyet okullarının okuduğu eğitim ve öğretim sistemini motamot Türkçeye çevirip Türk okullarında okutmuşlardır. Neyzen Tevfik’in dediği gibi; Kimi bitini, kimi p….. bıraktı… Yoksa biz böyle değildik. Son günlerde İngilizlere, Alman, Japon, Amerikan, Fransız basınına şikayet dilekçesi yazıp imdat bekleyenlerin, adı yüzelliliklerde geçen Ali Kemâl’in yolunu tâkip edenlerden olması garip gelmesin…
Sermedkadir…