Allah Vardır, Birdir, Yaratandır

Yüce Rabbimiz İhlas Suresinde mealen şöyle buyuruyor: *** De ki: O Allah bir tek’tir. Allah her şeyden müstagni (Kimseye ihtiyacı olmayan) ve her şey ona muhtaçtır. O dogurmamış ve dogmamıştır. Hiç bir şey ona denk degildir…***

Hz.Adem den(AS) beri DÜNYA yüzüne ne kadar Peygamber gelmiş ise hepsi de ÜMMETİNE Allahın varlıgını ve birligini söylemişlerdir. Peygamberlerin sözüne hiç şüphe etmeden inanmak lâzımdır. Çünkü onlar Allahın emrine uymaya mecburdurlar. Katiyyen yalan ve yanlış söz söylemezler.

Bütün SEMAVİ kitaplar ve tabiiki dört büyük KİTAP Allahın varlıgını isbat etmeya kâfi birer delildirler. Allahın varlıgını ve birligini bildirmişlerdir. Musa Peygamber (AS) TEVRATI kendisinin yazdıgını söylememiştir. ON EMİR levhalara yazılı olarak alınmıştır. Ve Hz. Musa (AS) bu emirleri ÜMMETİNE göstermiştir.

İNCİL’İ İsa Peygamber (AS) yazmamıştır. Allahtan gelen emirleri Havarilerine – Arkadaşlarına ve Halka teblig etmiştir.

Hz.Muhammed (sav) Kuranı Kerimi yazdıgını hiç bir zaman iddia etmemiştir. Allah tarafından Ayet ayet ve Sure sure geldigini bildirmiştir. Peygamber Efendimiz (sav), Allah kelamı ile kendi sözleri olan HADİS’LERİN birbirinden ayrılmaları için büyük ğayret göstermiştir. Allahtan Vahiy geldigi zaman derhal ASHABINI ve ve Vahiy katiplerini çagırmış gelen Ayetleri okumuş ezberletmiş ve ondan sonra da yazdırmıştır.

Peygamberlik gelmeden önce 40.sene halkı arasında yaşamış, hiç bir zaman yalan söylememiş tam ve kâmil bir ahlâk sahibi idi. Peygamber olduktan sonra 23.sene İSLAM Dinini Ümmetine ve İnsanlıga anlatmış ve bizzat hayatında tatbik etmiştir. Binlerce ASHABIYLA yaşamış, birlikte CİHADA çıkmış ve birlikte Hacc’etmiştir.

Hz. Muhammed (sav) ve onu takip eden dört Halife (622-660) Büyük bir İslam Devleti kurmuşlardır. Bunları Emeviler (660-750) ve ondan sonra Abbasiler ( 750-1259) takip etmiştir. Peygamber Efendimizi (sav) göremiyen ve ya onun zamanına yatişemeyen fakat Ashabdan biri veya bir çogu ile görüşen, konuşan Peygamber Efendimiz hakkında malumat alan kimselere de Tabiin denilir. Bunların sayıları yüz binleri buluyordu.

Bütün bu insanlar Hz. Muhammede (sav) onun yaydıgı DİNE ve Allaha inanıyorlardı. Bunlar arasında Dinimizin dört büyük İmamı da vardır. Binlerce, On binlerce ASHAB ve Tabiinden ve dört büyük MEZHEB İmamından nakledilen ve bizlere kadar gelen hakikatlerden Kuranı Kerimin nasıl nazil oldugu, Hz. Muhammedin (sav) ne suretle Ayet ve Sureleri ve VAHİY katiplerine nasıl yazdırdıgı, Büyük MUCİZESİ olan MİRACI ve Allaha olan inancı tevatüren ve tarihi bir hakikat olarak sabit olmuştur…

İslam Dininin hak bir Peygamberi, hak bir Kitabı yüz bine varan ASHABI Ümmeti tarafından söylenmiş ve bu İLAHİ kitap hiç bir degişiklige ugramadan bize kadar intikal etmiştir. Kuranı Kerimde İlme aykırı hiç bir şey yoktur. Farzı muhal KUL eseri olmuş olsaydı içinde çelişkili ifadeler bulunurdu ve O husus ta şimdiye kadar birileri tarafından tesbit edilebilirdi.

1426. seneden beri İlme ve hakikate aykırı düşen tarafları meydana çıkmış olurdu. Böyle bir şey olmamıştır ve inanıyoruz ki kesinlikle olmayacaktırda. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki; Bu saydıgımız nakli delillerde Allahın varlıgını ve BİRLİGİNİ göstermektedir.

İlk İnsan ve İlk Peygamber olan Hz. Ademden (AS) beri. İnsanlara dogru yolu göstermek için bir çok Peygamberler gelmiştir. Bunların bir kısmına KİTAP gönderilmiş bir kısmı da kendinden evvel gelen Kitaplarla ÂMEL etmişlerdir. Hz. Ademden (AS) beri gelen bütün Peygamberler MEKKE ve KUDÜS arasındaki sahada yaşamışlardır.

Bütün Peygamberlerin bu mıntıkada gelmiş olmasının bir kaç sebebi vardır. Bir defa ilk insanlar bu cografyada çogalmışlardır. İkincisi: bozulan Dinler kuruldukları yerde düzeltilmek istenmiştir. Üçüncüsü. Bu cografyada MEKKE ve KUDÜS gibi iki mukaddes yer vardır. Bilindigi gibi yer yüzünde ilk BİNA ve ilk MABED KABEDİR.

Allah indinde Kabenin mevkii çok büyüktür. Allah (cc) bu yeri mübarek kılmıştır. Çünkü İslam Alimlerinin rivayetlerine göre; dördüncü kat göklerde Kabenin üstünde * BEYTÜL MAMUR * denilen yüce bir makam vardır. Her gün yetmiş bin MELEK tarafından ziyaret ve tavaf edilir.

Hz. Muhammed (sav) evvela Kudüse, sonra Mekkeye dogru Namaz kıldıgından her iki kıblenin de Peygamberi olmuştur. Bundan dolayı Peygamber Efendimize (sav) *Nebiyyül Kıbleteyn * denilmiştir. Bu suretle kendisinden evvel gelen bütün Peygamberlerin en şereflisi olmuştur.

Kitaba ve Peygambere inanmayan ilk kavim NUH Kavminden çıkmıştır. Bu yüzden büyük TUFAN olmuş, sonra gelen kavimler içinde Peygamberlere ve Allaha inanmayan Ad, Semud ve Lüt kavmi gibi bazı kavimler çeşitli afetlerle mahvolmuşlardır. Hz.Musadan, Hz.İSA Peygambere kadar gelen bütün Peygamberler TEVRAT hükümlerine göre âmel etmişlerdir. Tevratın esası olan ON emir Tur dagında, Hz. Musanın konuştugu İBRANİ lisanı ile iki levha üzerine aksettirilmiştir. ON emir kısaca şöyledir:

1.) Puta tapma. Semada ve zeminde olan şeylerin şeklini yapıp onlara secde
etme.
2.) Tanrın olan Yahovanın ismini boş yere anma.
3.) Altı gün çalış. Yedinci gün istirahat et.
4.) Pederine ve Validene saygı göster.
5.) Adam öldürme.
6.) Zina işleme.
7.) Hırsızlık yapma.
8.) Yalan yere şahitlik etme.
9.) Rüşvet alma.
10.) Komşuna fena gözle bakma ve hiç bir şeyine tamah etme.

Şu anda Yahudilerin ellerinde bulunan ve Tevrat (Ahdi atik) denilen kitapları muhtelif zamanlarda ve muhtelif kimseler tarafından yazılmış olan kitaptır. Ve bir çok yerleri tahrif edilmiş, Yahudilerin arzuları istikametinde degiştirilmiştir.Tevratın degiştirilmiş – tahrif edilmiş oldugu okununca kesin olarak anlaşılmaktadır.

Ayrıca ZEBUR takriben 3.bin sene evvel DAVUD Peygambere (AS) gönderilen İlahi kitaplardandır. Zebur dört büyük kitabın hacim bakımından en küçügüdür. Şu anda zamanımızda halen bu kitapla âmel eden bir MİLLET yoktur. Davud Peygamber (AS) Zebur’da bulamadıgı bahislerde – meselelerde Tevrata göre amel etmiştir.

Hz Davud (AS) : ** Ya Rab bizi dogru yola ilet bizi yalan söylemeyen, dedikodu yapmayan, Parasını FAİZE vermeyen, Rüşvet almayan, Dostuna yardım eden, Yeminini tutan kullarından eyle. Ya Rab. Beni himaye eden sensin. Kudret ve İnayet sana mahsustur. Gün senin gece de senindir. Günahlarımızı bagışla bizi dogru yoldan ayırma…** Diye dua ediyordu. Bundan da anlıyoruz ki; Zebur ve Hz. Davudda (AS) Allahın varlıgını ve birligini bildirmiştir.

İNCİL Semavi bir Kitap olup İSA Peygambere (AS) Allah tarafından gönderilmiştir. Bu Dine İsevilik, Nasranilik veya daha sonraları Hristiyanlık denmiştir. Hz. İsanın (AS) diger bir ismide MESİH’tir. Manası ise KURTARICI demektir.

395. yılında yapılan İZNİK Toplantısına kadar Hristiyanların elinde muteber bir İNCİL mevcut degildi. Yüzlerce İncil arasından Hristiyan Din adamları seçe seçe halen günümüzde bilinen DÖRT İNCİL kabul edilmiştir. Fakat bunlarında hakiki İncil’in yerini tutabilecegini hiç bir Tarihçi ve bilim adamı iddia etmemiştir.

Bu sayısı dörde indirilen incillerr isim olarak şöyledir: MATTA, LUKA, MARKOS ve YUHANNA’dır. Her ne olursa olsun bütün İncillerkendilerinden evvel gelen, Tevrat ile Zebur’u ve diger Peygamberleri tasdik etmişlerdir. Ahiretin, Cennet ve Cehenneminde varlıgını kabul etmişlerdir.

Sonuç olarak Araf Suresi Ayet.158.de Rabbimiz şöyle buyuruyor: *** Ey İnsanlar Muhakakki ben göklerde, yerin saltanatına sahip olan, Ondan başka tapacak bulunmayan, yaşatan ve öldüren Allahın hepinize gönderdigi Peygamberim. Sizde Allaha ve Allahın sözlerine inanın. Ümmi Peygambere inanınki hidayete eresiniz…***

Hicazi Tefsirinde bu Ayeti kerimeyi izah ederken şu ifadelere yer veriyor: * Peygamber Efendimizin (sav) özellikleriyle ilgili olarak Buhari ve Muslimin sahihlerinde yer alan bir Hadisi şerifte şöyle buyurulmuştur : ** Benden önce her bir Peygamber özel olarak kendi kavmine gönderildi. Bense bütün insanlıga Peygamber olarak gönderildim.** Şüphesiz ben, tam mülk sahibi Allahın Rasulüyüm. O, göklerde, göklerin âlemlerinde ve yerlerde yetki ve tasarruf sahibidir.

Göklerle yerler ve bu ikisindeki âlemler, her şeyi yaratan sanatkarın birligine, kudretinin eksiksizligine, ilim ve hikmetinin kemaline tanıklık eder. O, Allahtır. Varlık alanında Ondan başka hakiki bir tapınılacak – ibadet edecek yoktur.

Onun dışındaki şeyler vehimdir, hayaldir, hurafedir, akıllı kimselere lâyık degildir. Çünkü her canlıya hayat veren, her ölüyü öldürmüş olan O’dur. Hayat ve ölüm Allahın elindedir. Bütün emir O’na aittir. Noksanlıklardan münezzeh ve yücedir.

Sen de görüyorsun ki; Cenabı Allah, kendi zatını üç şeyle nitelemiştir: Malik O’dur. Alemlerde tasarrufta bulunan O’dur. Varlık alanında hakiki mabud O’dur. Hayatın ve ölümün yartatıcısı O’dur. Bu vasıflara sahib olan, delil ve bürhanlarla teyid edilmiş Peygamberler gönderen bir varlıga İMAN etmemiz gerekir.

Bu zat kahredici güce sahip, Bütün kemal sıfatlarla muttasıf, bütün eksikliklerden münezzeh olan RAB’DIR. Onun Peygamberine İMAN edin. Çünkü deliller O Peygamberin dogrulugunu kanıtlamıştır. Okuyup yazması olmayan O Peygambere İMAN edin ki, Rabbiniz size Rahmetinden iki kat versin. Yürüyebilmeniz için size kılavuzluk edecek bir NUR ve aydınlık versin. Sizi bagışlasın.

O Peygamberki, size kitap ve hikmeti ögretir. Hayır ve kurtuluş yolunu size gösterir. Sizleri hurafelerden, pisliklerden, putlardan, şirkten, sapıklıklardan temizleyip arındırır. Peygamberler zincirinin son halkasıdır. Bütün smavi kitaplar, Onun Peygamber olarak gönderilecegini önceden müjdelemişlerdir. O’nun Dini kolay, müsamahakar, her zaman ve mekana elverişli olan İslam Dinidir.

O, Allaha eksiksiz olarak iman eden Peygamberdir. İmanında asla şüphe yoktur. Allahın Peygamberlerine indirilen kelimelerinin tamamına inanır. Bu kelimeler, noksanlıklardan münezzeh, yüce Allahın hikmet ve kudretinin görünümleridir. O’nun emöir ve yasaklarına riayet edin. Böylece dogru yola erişme hususunda sizi başarılı kılacagı ümid edilir.

Ey Müslümanlar ! Kuranı Kerimin sözü ve ögüdü işte budur. Bu ögüde uyun ki, dogru yola erişebilesiniz. Allaha and olsun; Kur’andan başka hiç bir yerde hidayet yoktur. Dine ve KUR’ANA yakın oldugumuz nisbette Dünya ve Ahirette kurtuluşa erebiliriz…Hicazi. Furkan Tefsiri.cilt.2.sayfa.353-354.)*

Hz. Ademden (AS) beri hiç bir fikir, düşünce ve ilim adamı Allah yoktur diyemedi. Allahın varlıgından şüphe edenler ise onu isbat edemediler. Allaha ve hiç bir Dine inanmayanlar olmadımı ? Oldu ama onlarda dinsiz ve inançsızlıklarıyla beraber gayya kuyusuna yuvarlanıp gittiler.

Bunlar olacaktır; dünya bir İMTİHAN alanıdır. İnananlar ve inanmayanlar İlahi hesabın görüldügü günde ya mükafat ya da cezalarını göreceklerdir. Buna kesinlikle ve şüphe tanımıyan bir itikadla inanıyoruz. Kısaca işaret ettigimiz gibi Allahın varlıgını NAKLİ delillerle ortaya konulmuştur.

Rabbimiz Hadid Suresi ayet.28.de mealen şöyle buyuruyor. *** Ey inananlar. Elçi size Rabbinizden gerçegi getirdi. Kendi iyiliginiz için inanın. Eger inkar ederseniz,- bilin ki göklerde ve yerde olanlar Allaha aittir. Allah bilgindir, bilgedir… ***

Bütün varlıgımızla tekrar ediyoruz ki; Bizler nasıl varsak ve bizim varlıgımız nasıl bir hakikatse, Allahın varlıgı milyon kere milyon daha da hakikidir. Ateistler ve diger Din, Felsefe ve inanç mensupları inanmasalarda; Hz. Muhammed (sav) HAK bir Peygamberdir. KURANI KERİM HAK BİR KİTAP VE ALLAH KELAMIDIR…

Bu ayrılıklar içinde Varsın, Birsin, Yaratansın.
Bu gerçegi görmeyenler cehaletinden utansın.
Sermed şükür edasını hiç dilinden bırakmasın.
HAK bilip HAKKI söylerim daha ne diyeyim gayrı…

Allah’ım. Şeksiz ve şüphesiz inanıyoruz ki; Varsın, Haksın, BİRSİN, TEKSİN, Bizi hakkı hak bilip hakka ittiba eden – baglanan kulların zümresine dahil eyle. Batılı bâtıl bilip bâtıldan içtinap eden – kaçınan kulların arasına dahil eyle. Bizi Sıratı müstakimden ayırma. Bizi Sünnet ve cemaat ehli olan O Saadet asrı mutlu insanların yolundan ayırma.

Bizi Peygamber Efendimiz’in (sav) yolundan, sözünden, tarzından, tavsiyelerinden, Sünnetinden ayırma. Bize hidâyet verdikten sonra kalplerimizi dalâlete meylettirme. Yüce katından bize her zaman verdigin Rahmetinle bizleri şereflendir. Hata, kusur ve günahlarımızı yüce merhametinle affeyle. Sen her şeye kadirsin Allahım… Amin…

Sermed Kadir…04.04.2005

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.