Üniversite gençliği sokak eylemlerine itibâr etmeyince gözünü Lise talebelerine çeviren sokak siyaset birliği, Sokak siyasetinin ülkeyi kaos ortamına taşyacağını anarşiye sürükleyeceğini hesap etmeleri gerekir. İngiltere’den himaye, Fransa’dan yardım, Almanya’dan yaptırım, Amerika’dan destek beklentileri ummadıkları şekilde gelişince topyekün şap’a oturdular. Anarşi sosyal bilimler literatüründe; hangi şekilde olursa olsun otorite ve mevcut düzenin gereksiz olduğunu ileri süren siyasî doktrin ve ya akım’dır diye tarif edebiliriz…Esas itibariyle anarşizm, Devlete düşmanlık şeklinde ortaya çıkmış İse de, örgütlü sosyal ve dini otoriteye karşı olmasıyla bilinir. Anarşizm genelde devlet karşısında bir görüş olarak kabul edilir. Örnegin, bireyci anarşizm, maddî araçların mülkiyetini herkese dağıtmayı amaçlar. *Komunist anarşizm* mülkiyetin gönüllü gruplarca yönetilmesini savunan bir yapıyı sahiplenir. Başlıca İki düstur, kaide, usül üzerinde duran anarşizm, toplumun mevcut yönetime ihtiyacı olmadığın, bireylerin rızası alınmadıkça meşru olamayacağını savunan isyankâr bir tutum izler. Dış dünyada kökü kuruyan bu düşünceyi yeşertmeye çalışanlar hüsrana uğrayacaklardır…
İlmi değerlere sahip olmadan, kanaat bildirme ukelalığında kendini mahir zanndenler mâlumatı olmadığı meselelere dalmaktan çekinmezler. Halbuki bilgi kirliliği yayma ğayreti ile suları bulandırırlar. Bağlandıkları anarşik eylemler, mevcut kurulu düzeni yıkmayı amaçlayan fiildir. On sekizinci yüz yılda büyük dedeleri Proudhon, hükümetsiz bir toplum kurma düşüncesiyle bu tür eylemcilerin piri kabul edilmektedir. Proudhon, devletin özel sektörden fazla güvenilecek tarafı olmadığını, mülkiyetin hırsızlık olduğunu, insanlığın ancak devlet tekel’inin ya da istibdadının ve kapitalizmin sona erdirileceği gün özgürlüğe kavuşacağını savunmuştur. Bununla birlikte anarşizm bir çok siyasî tavrı, öğretiyi içinde barındırmıştır. Bunun tipik örneği, sonunda devletin eriyip gideceğini savunan *Marksizm’dir.* Teorik olarak anarşizm, özgürlüğün mutlak olduğu ve hiç kimsenin özgürce razı olmadıkça hiç bir otoriteye boyun eğmeye mecbur edilemeyeceği yolundaki ahlakî varsayıma dayanan bir İdeoloji’dir diyebiliriz…Tarihi geçmişi 300. yıl öncesine dayansa da Anarşizm; bozgunculuk, yıkım ve devrimcilik ilkelerine sımsıkı sarılan bir ideoloji olma özelliğini cılız bir şekilde sürdürmektedir…
Son günlerde onlarca sol örgütün sokak gösterilerinde en ön planda boy gösterdikleri gözlenmektedir. Adı sanı unutulmuş, Dünyada sadece Güney Kore, Küba gibi ülkelerde esamesi okunan sosyalist kavram kargaşasının çetrefilli gösterimi ülkemizde sergilenmektedir. Anarşizmin temel düşüncesi doğrudan demokrasi fikri ile sanayi birimlerinde doğrudan katılım fikrinin sıkı bir işbirliğini sergileyen yapısına tutunma fikridir. Örneğin Mareşal Tito, Yugoslavya’da kurduğu her fabrikaya bu işyerinin sahibi çalışanlardır yazdırmıştı. Anarşizm, ferdi sınırlayan bütün güçlerin ortadan kaldırılmasını savunur. Din afyon’dur yalanıyla beyin yıkar. Dinlerin bütün uygulamalarının baskıcı olduğunu, genel seçimler yoluyla bile olsa, siyasî otoritenin diktatörlüğe yol açacağını, toplumsal kurumlara süreklilik sağlayan kuralların insanları köleleştireceğini söyleyen bir ideolojidir. Günümüzde, on dokuzuncu yüz yıl sonlarındaki eli bombalı anarşist görüntüsü, kelimenin felsefi anlamına ağırlık veren ülkelerde kaybolmuştur. Fakat, Türkiye gibi batılı kavramları geriden tâkip etmekle yetinen ülkelerde anarşist ve anarşizm terimleri bir siyasî düşünce sansürünün aleti durumunda olmaktan ileri gidememeiştir…
Kardeşlerim, anarşizmin, anlayış olarak 300. yıllık bir tarihi olmasına karşın, felsefî ilkelerini Fransız ihtilaliyle birlikte bulmuştur. Kropotkin’in söylediği, saf anarşizmin ütopik rüyası, yani gerçekleşmesi arzu edilmesine rağmen gerçekleşmesi imkansız olan tasarı ve düşüncesi,Fransa ve İngiltere’de oldukça güçlü olan anarşist sendikacıları etkilemiştir. Türkiye anarşistleri devamlı kökü dışarda olmayı yeğlemişlerdir. Günümüzde aşırı sol çevresinde öbeklenen küçük ve gizli gruplar sendika ve işçi sınıfı biraz da üniversite çevrelerinde faaliyet alanı edinmişlerdir. Kuvvete başvurulmadan kapitalizmin yıkılamayacağını anlayan anarşistler İhtilâli, devrimciliği *ana hedef* olarak seçmişlerdir. Çağımızda 1968. yılında patlak veren öğrenci olayları tipik anarşist hareketler şeklinde ortaya çıkmıştır. O sebepten dolayı komunist anarşistler kendilerine *68. kuşağı* adını yakıştırmışlardır. Bu hareketlerde komünistler, anarşist eğilimleri amaçları için kullanmışlar, 1971 – 1980. yılları arasında anarşik olaylarda,5000. kişininin ölümü neticesinde Türkiye uçurumun kenarına getirilmiş, Amerikanın, *Bizim oğlanlar* dediği generaller, 12. Eylül. 1980. Yılında darbe yaparak ülke yönetinde uzun süre söz sahibi olmuşlardır…
Sermedkadir…