İSLAMİ BAKIŞ AÇISI…

Müteveffa, Tahir Büyükkörükçü hoca efendi diyor ki: *İslama ve Kur’ana uymayan hiç bir şeye saygı duymuyoruz. Biz müslümanız, müslümanın kendine göre bir tavrı vardır, bir kararı, bir tarafı vardır. Elbette taraftarız İslamdan Kur’andan yanayız. Peygamber efendimizden (sav) yanayız…* Hakikatler bazı iki yüzlü insanlar tarafından kabul görmese de evet gerçeğin taa kendisi bu izah tarzıdır. Kendi nefsini iktidar sahibi zanneden insanlara değil de, Allahu teâlaya kul olanlar, Kur’anı kerimin hükümlerine mutlak doğru inancıyla yaklaşanlar, teslim olma şuurunu bihakkın yerine getiren ihlas sahibi itaatkâr mü’min olmanın hakkını ve hukukunu yerine getirenlerdir. Kitabın her hükmüne acabasız, vesvese’siz teslim olmak başlı başına bir şereftir. Muhammed ümmeti bu şerefe nail olmuş bir topluluktur. Kur’anın bütün hükümlerini dikkate aldığımız zaman görürüz ki, itikadi açıdan insanlar iki cepheye ayrılmışlardır. İnkârcılar  ve mü’minler cephesi. İnkârcılar kendi aralarında kâfirler, münafıklar, müşrikler, Yahudiler, Hıristiyanlar, İdeolojiler ve buna tâbî olanlardır. Bunlar Kur’ân’la irtibatını kesen kimse oldukları gibi, aynı zamanda Kur’anı yeryüzünden kaldırmaya çalışanlardır…

Günümüzde unutmaya yüz tuttuğumuz hukuki bağlarımızdan birisi de kardeşlik hukukuna yeterli çaba göstermeme hâlimizdir. Kardeşlik hukukuna riayet özelliğimiz, sevgi, şefkat ve merhametimiz, Allahu teâlanın İslam ümmetine bağışladığı eşsiz bir nimettir. Allahu teâlanın rızası doğrultusunda birbirlerini sevenler, kıyamet gününde Rabbimizin nimetlendirdiği nebi, şehit, sıddık, ve salih’lerle beraber haşr olacaklardır. Allahu teâla için sevgi; kâlbin netliğini ortaya koyan öncelikle Kur’anı kerime, Peygamber efendimizin (sav) sünneti seniyyesine saygı duyulduğunu gösterir. Rabbimizin rızasına uygun kardeşlik; güzel bir yürüyüş, hayırlı bir dostluk ve mutlu bir yaşantının izharı olduğu gibi; Din kardeşliğinin en önemli meyvesi; netice de mükâfatının cennet olmasıdır. Müslüman olduğunu kâlb ile tasdik, dil ile ikrâr eden mü’minler, kendi nefsini koruduğu gibi din kardeşini de korumak zorundadır. Bugün Filistinde, Gazze de, Irak, Suriye, Arakan, Afganistan, Yemen, Doğu Türkistanda, mü’minlerin başına gelen büyük felaketlerin, yarın bizim başımıza gelmeyeceği garantisini kimse veremez… 

Bir Mü’minin din kardeşi zulme uğradığında ona yardım etmesi üzerine vecibedir. üzüntüye duçar olduğunda üzüntülerini gidermeye gayret sarfetmeli, sıkıntıya düştüğünde ise yardımına koşmalı, kötülük işlediğinde engel olmalı; can, mal, ırz, nanus ve şerefine zarar verecek şeylerden uzak durmalıdır. Allah’ın kitabı Kur’ana iman ettiğimiz gün, mukaddes kitabımıza karşı büyük sorumluluklar yüklendik. Galu belâda, Rabbimize vermiş olduğumuz ahit gerçeğinde hak ve hukukumuz, birbirimize olan sorumluluklarımızı yüklenmiş bulunmaktayız. Unutmayalım ki; Kur’anı kerime iman eden mü’minler olarak, kitabı azümüşşana varis kılınmış bulunmaktayız. Bu veraset sebebiyle bizlerin birbirimiz üzerinde  birtakım hak ve hukukumuz vardır. Adımız artık; Ümmeti Muhammeddir. Vazife; Kur’anın okutulması, öğretilmesi, insanlara tebliğ edilmesi, hükümlerinin kayıtsız şartsız hayata hâkim  kılınması çaba ve ğayretidir. Mü’minlerin birbirlerini sevmesi, kelimei şehadete dayanan bir hadisedir…

Kardeşlerim, Günümüzde yaşayan müslümanların; önce *Nizamı âlem* ideâlini esas alan devletlerini, sonra birbirlerine karşı olan sevgilerini kaybettiklerini söylemek mümkündür. Sahih bir iman ve bu imana dayanan sevgi ve kardeşlik hukukuna riayet gibi unsurların yeniden ihya edilmesi gerekir. Mü’minlerin birbirlerini Allah (cc) için sevmeleri, fütüvvet ahlâkının zaruri bir sonucudur diye inanıyoruz. İmana dayalı kardeşlik bağı, Allah teâlâ’nın İslam ümmetine bağışladığı bir nimet sebebiyle, onları rahmetiyle kuşatır ve kıyamet gününün zorluklarına karşı korur inancındayız. Sevinç ve güvenliğe erişmemiz İslam şeriatının hayata hâkim olduğu zamandır. Kıyamet günü Rabbimizin rızasıyla gölgelendireceği yedi sınıf insanın saflarına karışmamız Ümmet birliğiyle mümkün olacaktır. Allahu teâla ve Rasûlünün (sav) sevgisine mazhar olmamız ancak emir ve nehiylere bağlılığımızla mümkündür. İmanın bir yansıması olan kardeşlik kulpuna sarılmamız bizler için kurtuluş belgesi olacaktır inancındayız. Cennet niğmetindeki derecelerinin artmasının yolu; mü’minleri Allah rızası için kardeş bilmekle mümkündür…

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert