Nasihat

Cenabı hak Nisa suresi ayet.58.de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasıda hükmettiginiz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size bununla çok güzel bir ögüt veriyor. Allah işitmektedir görmektedir…** Nasihat mana olarak kısaca: Ögüt vermek, akıl ve yol göstermek, samimi olmak, Samimi olan ve içinde kötülük bulunmayan bütün iyi söz ve işlerdir. Nasihat, İslam dininin pratik hayata aktarılması, ahlaki prensiplerin yaşanması, insani güzelliklerin, erdemlerin, görgü kurallarının ögretilmesi gayesiyle bilenlerin bilmeyenlere ögretmesi ve hatırlatmada bulunması amacıyla yapılan ögütlerdir…

Nasihat: dogru yola davet ve kötülüklerden sakındırmaktır. Nasihat etmek Allahu Tealanın kullarının kurtulmasına çalışmak demektir. İnsanlara yapılan Nasihatin sahibinin, söylediklerine kendisinin riayet etmesi gerekli olan bir harekettir yoksa muhatabında istenilen etkiyi göstermesi beklenemez…

Nasihatin insanlar üzerinde faydalı olabilmesi için tatlı sözle ve yumuşaklıkla yapılması, sertlik gösterilmemesi ve asla münakaşa edilmemesi lazımdır. Nasihat yapan kişinin her sözü, her hareketi İslamiyete uygun olması zaruridir. Müslümanların her işi, her zaman iyi düşünmek ve iyi yolda hareket etmeye çalışmak olmalıdır…

Müslüman Nasihatçi asla bir kimse hakkında kötü zanda bulunmamalıdır. Kötülük yapmaktan kötü ve çirkin işlerin içinde bulunmaktan kesinlikle kaçınmalıdır. Biliyoruzki nasihatin terk edildigi yerlerde, Cemiyet, Cemaat ve Toplumlarda kötülükler artar, anarşi ve başıbozuk düzenler ortaya çıkar bu hususlardan da bütün insanlık zarar görür…

İnsanlara Nasihat yapmak iki türlü olur: birincisi; Söz, Yazı ve her türlü yayın vasıtası ile. İkinci yol ise; İslamı yaşamak, İslam Dininin bildirdigi güzel ahlaka uyarak örnek bir şahsiyet olmasını bilmek yumuşak huylu ve kibar hareket etmek lazımdır. Nasihat eden kişi herkese tatlı dil, güleryüz göstermeli, hiç kimsenin malına, namusuna, ırzına göz dikmemeli, İslam Şeriatına uygun bir yaşantının sahibi olmalı, İslam Dininin güzel edeb ve ahlakı üzerine hayatına çeki düzen vermeli ve böylece yapacagı Nasihatın insanlar üzerinde tesiri hasıl olacagına kanaat getirilir…

Yoksa herkes Nasihat yapamaz, herkes emri bil maruf ve nehyi anil münker denilen iyilikleri emredip kötülüklerden kaçındırma diyebilecegimiz o büyük sorumluluk gerektiren görevi ifa edemez. Nasihat eden kişinin bilgisi az ise veya hiç yoksa, cehalet içinde ise, içinde bulundugu toplumun inançlarına, görenek ve geleneklerine, adetlerine, en önemlisi İslam Şeriatına dikkat ve riayet etmezse iyilik yapacagım derken fitneye sebep olunur, önce kendisine sonrada İslam Cemaatına büyük zararlar verir…

Böyle bir olumsuzluga meydan vermeme hali ancak ve ancak Nasihatin usulüyle yapıldıgı takdirde önüne geçilir. Bizde inşaallah Nasihat nasıl yapılmalıdır sualine Allah tealanın buyrugundan başlayarak, Peygamber efendimizin Ümmetine olan terbiyesi göz önünde bulundurularak, sahabeden günümüze gelene kadar İslam Alimleri konuyu nasıl degerlendirmişler ona bir göz atalım inşaallah…

Yüce Rabbimiz Kuranı Kerimde Lokman Aleyhiselamın ogluna olan Nasihatı misal verilerek, mealen şöyle buyuruluyor: *** Yavrum. Namazı dosdogru kıl. İyiligi emret, kötülüge mani ol, başına gelene sabret. Şüphesiz bunlar, titizlikle yapılması gereken işlerdir. Lokman suresi ayet.17…***

Yine Rabbimiz; Nisa Suresi, Ayet.58.de mealen şöyle buyurmaktadır:*** Allah size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiginiz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size bununla, çok güzel ögüt veriyor. Allah işitmektedir, görmektedir…***

İnanan insanlar olarak biliyoruzki; Kuranı Kerimin temel gayesi yeryüzünde ahlaki bir toplum oluşturarak bu toplum vasıtasıyla İnsanlıgın temel degerlerini korumak ve muhafaza altına almak olmalıdır. İyiligi ayakta tutmak ve başkalarına zorlama olmaksızın güzellikleri tavsiye etmek, kötülükleri ise gerekirse güç kullanarak ortadan kaldırmak bütün Müslümanların Hak adına mücadele ederek Cihad ibadetini ayakta tutmak sorumluluklarındandır diye inanıyoruz…

Peygamber Efendimizde (sav) her sözüyle, hareketiyle, duruşuyla, bakışıyla, her türlü tavırlarıyla; Ashabı kiramın arasındaki her türlü yaşantısıyla daima örnegimiz, önderimiz ve Nasihatçimiz olmuştur. Bir Hadisinde mealen şöyle buyuruyor: ** Ashabım, hiç bir Peygamber Ümmeti içinde ebedi olarak yaşamadı. Biliniz ki, ben de Rabbime kavuşacagım. Muhakkak ki siz de Rabbinize kavuşacaksınız. Dünya da hiç kimse kalmaz. Her şey Allahın iradesine baglıdır. Allahın takdir buyurdugu zaman ne öne alınır, ne de o zamandan kaçılır. Sizinle buluşacagımız yer, Kevser Havzının başıdır. Her kim benimle Kevser Havzı kenarında buluşmak isterse elini ve dilini korusun, günahlardan sakınsın ila ahir…**

Bir başka Hadisinde mealen şöyle buyuruyor: ** Ey Muhacirler, size Ensar hakkında hayırlı olmanızı vasiyet ederim. Onlar benim has cemaatımdır. Onlar sizi evlerinde misafir edip, her hususta sizi nefislerine tercih ettiler. Ey Ashabım. İlk Muhacirlerede hürmet etmenizi vasiyet ederim. Bütün muhacirler birbirlerine hayırlı olsunlar. Her iş Allahın izni ile olur. Allahın iradesine karşı çıkanlar sonunda maglup olurlar. Allahın emrine uymak istemiyenler, muhakkak aldanırlar…**

İslam Alimlerinin bu Hadislerinden çıkardıgı sonuca bakacak olursak tabiidir ki; Peygamber Efendimiz özelde Ashabına, Muhacire, Ensara olan sözleri ve Nasihatları bütün Ümmeti Muhammedi de içine almaktadır. Her Müslüman bu emirlerin kapsamı içerisindedir öylece inanıyoruz…

Hz. Ali Efendimizden gelen rivayetlerde Peygamber Efendimiz (sav) mealen şöyle buyuruyor: ** Amelsiz söz kabul olmaz. Niyetsiz amel kabul olmaz. Sünnete uygun olmazsa hiç biri kabul olmaz…Birbirinize Müslümanlıgı ögretin. Emri Ma’rufu bırakırsanız Allahu Teala en kötünüzü başınıza musallat eder ve Dualarınızı kabul etmez… Günah işleyeni eliniz ile men ediniz. Buna kuvvetiniz yetmezse söz ile mani olunuz. Bunu da yapamaz iseniz, kalbiniz ile begenmeyiniz. Bu ise İmanın en aşagısıdır…Acele etmek şeytandandır. Beş şey bundan müstesnadır. Kızını evlendirmek, borcunu ödemek, cenaze hizmetlerini çabuk yapmak, Misafiri doyurmak, günah yapınca-işleyince hemen tevbe etmek…**

Sözlerin en güzeli Peygamber efendimizin dilinden mealen şöyle ifade ediliyor Peygamber efendimiz (sav): ** Din Nasihattir buyurdu. Ashab: kimler için diye sorunca: Resulu Ekrem (sav) Allah, Rasulü, Kitabı, Müslümanların idarecileri ve bütün diger Müslümanlar için..* Buhari’nin İman bölümündeki Rivayeti * buyurdu. İslam Alimleri bu Hadisi şu şekilde izah ediyorlar:

1.) Allahın varlıgı ve birline samimi olarak inanıp, O’nu noksan sıfatlardan tenzih etmek, O’na en üstün nitelikleri layık görmek, sevdigi şeyleri yapıp sevmedigi şeyleri yapmamak ve O’na karşı gelenlere düşman olmak.

2.) Hz. Muhammedin Peygamber olduguna inanmak, emir ve yasaklarına uymak, O’nu ve ehli Beytini-Aile efradını sevmek, Sünneti seniyyesine sarılmak, ahlakını ahlak edinmek.

3.) Kuranı Kerimi Layık oldugu şekilde okumak, ihtiva ettigi-içerdigi hükümleri ögrenmek ve başkalarına ögretmek, O’na hürmette, saygıda kusur etmemek, tavsiye ettigi şekilde bir Müslüman olmak ve O’nun ahlakını yaşamak…

4.) Allahın hükümlerini uygulayan ve İslamı hakim kılan idarecilere itaat etmek onlara karşı gelmemek ve onlara dogruyu göstermek, bilmedikleri konularda onları uyarmak, onlara karşı görev ve yükümlülüklerini samimiyetle yerine getirmek…5.) Müslümanlara düşman olanlarla mücadele etmek, onlara iyi ve dogruyu göstermek, bütün Müslümanlara DUA etmek, hepsi hakkında iyilik düşünmek, Salih kişileri sevmek…

Peygamber Efendimizin (sav) sahabeside Allah onlardan razı olsun Hadisi Şerifleri Rivayet etmekle, Peygamber Efendimizden ögrendiklerini kendilerinden sonraki gelenlere aktarmakla ve örnek şahsiyyet olmalarından dolayı aynı zamanda Müslümanların Nasihatçisi olmuşlardır. Peygamber Efendimizin en yakınında bulunan İslamın ilk Halifesi Sahabeyi Kiramdan Hazreti Ebubekir (ra) Nasihat babında şöyle buyuruyor: * Haramı terk etmek, helalı talep etmekten hayırlıdır…

Nefsini ıslah et ki, insanlar sana yararlı olsun… Kötü komşudan evinizi, kötü arkadaştan ziyaretinizi uzak tutunuz… Dünya ile Ahiret, iki ailesi-hanımı olan adama benzer. Adam birini razı ettikçe digerini kızdırmış olur… Kalp sertligi çok yalan ve hasetten meydana gelir… Dünya Mü’minlerin pazarı, gece ile gündüz sermayeleri, güzel ameller ticaret malları, Cennet kazançları, Cehennem de zararlarıdır…

Allahım. Hayır ve şerri ve bunların her birini işleyecekleri sen yarattın. Beni, bu iki kısmın iyilerinden, hayır işleyenlerinden kıl. Allahım. Cennet ve Cehennemi sen yarattın. Her birinin adamlarını da yarattın. Beni Cehennem halkından degil, Cennet ehlinden eyle. Allahım. Bazı kimseler hakkında sapıklıgı irade ettin ve onların gögüslerini daralttın. Sen benim gögsümü İMAN NURU ile genişlendir ve kalbimi İMAN NURU ile süsle.

Allahım. Bütün işleri sen yönlendirirsin sevk ve İDARE EDERSİN VE SANA YÖNELİRLER. ÖLDÜKTEN SONRA BENİ TEMİZ BİR HAYATA ulaştır ve beni sana yaklaşanlardan, rızana erenlerden eyle. Allahım başkalarına güvenerek sabahlayıp akşamlayanlar varsa da, benim itimadım, güvenim her an sanadır, ümidim sendedir. Kuvvet ve kudret senindir. Sadece sana güveniyorum. Ey aziz ve celil olan Allahım…* Allah Hz.Ebubekir efendimizden razı olsun…

Tabiinden konumuzla alakalı olarak yani Nasihat hususunda bizlere yol gösterenlerden de bir örnek verelim; Mesela Hasanı Basri Hazretlerinin ögüt ve Nasihatleri meşhurdur bunlardan bazıları ise şöyledir: * Sonsuz olan Cennet, dünyada yapılan bir kaç günlük amelin degil, halis-tertemiz bir niyyetle yapılanların karşılıgıdır. Dışın içe, kalbin dile uygun olması lazımdır. Böyle olmamak nifaktandır…

İnsan dünyadan üç şeye hasretle gider: Topladıgına doymaz. Umduguna kavuşamaz önündeki ahiret yolculugu için, iyi azık temin etmez. Başkalarından sana söz getiren, senden de ona götürür. Onunla sohbet edilmez, arkadaşlık yapılmaz. Ey insanlar. Dualarınız kabul olunmaz diye korkmuyorum. DUA edemez hale gelmenizden-gaflete dalmanızdan korkuyorum… Allah Hasanı Basriden razı olsun.*

Bütün kalbimle inanıyorum ki; Sünnete uygun olarak yapılan nasihat, kalblerin birleşmesine vesile olur. İmam-ı Şafii (rh.a), nasihatin hükmünü şöyle izah etmiştir: “Müslümanlara nasihatta bulunmak, terk edilmemesi gereken bir farzdır. Bu farzı, sadece nefislerine zulmeden kimseler terk edebilirler. Hakkı yerine getirmek ve Müslümanlara nasihatta bulunmak, aynı zamanda Allah (cc)’a itaat hükmündedir. Allah’a itaat ise, bütün hayırları içine alır.

İmam Malik (Rh.a) Mü’minlere Nasihat olarak şöyle buyuruyor: * İnsan kendisi için hayır işlemez, kendisine iyilik yapmazsa, insanlarda ona hayır ve iyilik yapmazlar… İlim çok rivayet etmek degildir. İlim bir nurdur. Allahu Teala bu nuru Mü’min kullarının kalbine koyar… Mescide giren münafıklar, kafesteki serçe kuşuna benzer. Kafesin kapısı açılır açılmaz uçarlar, kaçarlar… Bir kimse kendini övmeye başlarsa degeri düşer… İlim ögrenmek isteyen kimsenin vakarlı ve Allahtan korkar halde olması lazımdır… Eger elimde imkan olsaydı, Kuranı Kerimi kısa aklıyla, kendi görüşüne göre TEFSİR edenin boynunu vururdum… Kendisine hayrı olmayan kimsenin , başkasına hayrı olmaz…* Allah İmam Malik hazretlerinden razı olsun…

Müceddidi elfi sani yani ikinci binin yenileyicisi büyük İslam alimi İmamı Rabbani diyorki: * Küfürden sonra en büyük günah, birisinin kalbini kırmaktır. Kalbi kırılan kimse ister Mümin olsun ister kafir… Zayıf kimse üzerine çullanmak, korkaklık alametidir. Akran ile atışmak ahlak bozuklugudur. Kendinden daha üstünle atışmaga kalkışmak ise hayasızlıktır…Her hangi bir kadının mahremi olmayan bir erkekle tatlı tatlı konuşması haram işlere dahildir. Kadınların ince ve vücuda yapışan elbise giymeleri de, çıplak gezmek hükmündedir…

Gönül göze tabiidir. Göz egitilince artık gönülü korumak kolay degildir. Gönül de bozulunca artık şehvet ve cinsi isteklere dizgin vurmak ve nefsi korumak imkanı yoktur…Hak tealanın düşmanlarına yakınlık etmek, hak tealaya karşı düşmanlık etmektir… Düşmanın tahakkümü –emrialtına – altına girmiş bulunan kimselerin, hakka itaat yoluna gelmesi zordur…Hak tealaya, emrine teslim olmakla yaklaşılabilinir. Düşünmek ile, hayal ile Allah tealaya yaklaşmak olmaz… Allah dostlarından yani Ehlullahtan keramet aramayı bırakınız. Esasen onların varlıgı bir keramettir…

Hiç bir cahil VELİ olmamıştır, olamıyacaktır da… Her zaman Kuranı kerime ve Peygamber in (sav) Sünnetine baglı kalınız.Bütün işlerinizi bu ikisine göre ayarlayınız. Ulemaya ve ileri gelen ilim erbabına hürmet gösteriniz. Biliniz ki, ben ulema deyince, Şeriata muhalif hareket eden ve uydurma ulemayı kastedmiyorum. Böylelerinin yanına bile yaklaşmayınız…

Son asrın Tasavvuf büyüklerinden 1866.yılında vefat eden Mehmed Nuri Şemseddin efendi şu Nasihatleri günümüze taşıyor: * Ey Hakkı hak olmayandan ayırt edecek, Allahu Tealanın rızasına talip olan ve Rasuli ekremi çok seven kardeşlerim. Bilmiş olun ki, kar ve zarar beldesi olan bu fani dünya alemine gelerek, iman etmekle müşerref olan – şeref sahibi olan ve Kelimeyi Tevhidi dilleriyle söyleyip kalpleriyle tasdik eden Mü’minler, yaradılışının aslında bulunan İlahi feyzlere ve ihsanlara kavuşmuştur…

Allahu tealanın hazinesi olan kalp kapısını, arzu,hırs, şehvet ve muhabbet gibi şeytanın aşagılık askerlerine karşı koru ve onları içeriye bırakma. Dogru yolu gösteren bir rehber bulup, ona talebe olmaya çalış. Çünkü rehbersiz yola çıkmak ve yolu bulmak, gecenin zifiri karanlıgında, bilinmeyen bir yolda, ışıksız ve tek başına gitmek gibidir. Böyle bir durumda, insan gittigi yeri görmez, bastıgı yeri bilmez. Bu şekilde yola çıkanların, tehlikeye düşmelerinden korkulur. Mürşidi kamil, kendisine baglanan talebesini o yollardan kolaylıkla geçirir. Mürşidi kamilin alameti çoktur…

Fakat söyleyecegim şu üç hususu iyi dinle: 1.) Huzuruna vardıgın zaman bütün gamın ve kederin gider. İçinde bir ferahlık ve muhabbet-sevgi uyanır. 2.) Meclisinden – sohbetinden ayrılmayı istemezsin. Bir inci tanesi gibi olan sözleri, ona muhabbetini – sevgini artırır. 3.) ziyaretine gelen herkes duasını niyaz ile mesrur – memnun olurlar. Bu üç sıfatı kendisinde toplayan zatın ahlakı Resuli Ekremin (sav) ahlakıdır. Bu üç sıfat ve alamet, riyasız, gösterişsiz hangi zatta görülür ve bilinirse, hemen o zata tam bir teslimiyet ile teslim ol. Cenaze yıkayanın elindeki mevta – ölü gibi emrettigi yerde dur, her emrine uy. Hizmetlerini ve emirlerini kendine nimet bil…*

Nasihat mevzuunda buraya kadar almış oldugumuz rivayetler ve bizlere ışık tutan dogrular, gerçekler bizlere kadar gelen insanlıga yol göstericilik açısından herkesin önünü aydınlatan NUR mesabesinde oldugu gibi, bizler içinde ışık olma durumunu sürdürmektedir. Kitap ve Sünnet bütünlügünden başlayarak, sahabe, Tabiin ve ondan sonra gelen ilim adamları, büyük İslam alimleri hayatımızı güzel ve yaşanılır bir şekilde sürdürmemiz adına büyük gayretler göstererek bizlerin yollarını aydınlatmışlardır Allah hepsinden razı olsun…

İnanıyoruzki, insan hayatı; güzel hasletler ve iyi davranış bütünlükleri ile manen süslenmelidir. Bilinmelidirki, İslami aynı zamanda insani açıdan güzel hasletlerden yoksun olan kimseler, bu dünya düzeninde bir ot ve bir çöp durumundadırlar. Onun için İNSAN ; kendi şan ve şerefini, onurunu, haysiyetini her zaman ve her yerde muhafaza etmesini korumasını bilmelidir. İnsan hayatı boyunca bazı hasletleri kendisine rehber edinmeli, örnek ve ender bir yaşantıyı her zaman tercih etmelidir…

Mesela biz buraya bu hasletlerden bazılarını denenip zamanımıza kadar da tazeliginden özellik ve güzelliginden hiç bir şey kaybetmeden gelen bunun yanında sahibine çok şeyler kazandıracak olan güzel hasletleri beraberce gözden geçirelim inşaalah. İnsan öncelikle Dünya, nefsani hırs ve aşırı istekleri imkan dahilinde durdurmaya çalışacak nefsinde frenlemeye gayret gösterecektir… İnsanlar ne kadar mütevazi bir hayatı tercih eder ve tevazu içerisinde yaşarsa kazancı o derecede fazla olacaktır…

İnsan mümkün oldugunca az konuşmayı deneyecek, gerektigi hallerde susmasını bilecektir. Sükut etmesini tercih edenler boş ve malayani söz söylemek yerine susmayı itiyat haline getirenler saygınlıgından hiç bir şey kaybetmeyeceklerdir…İnsan kendi nefsinden başkalarını da düşünmek mecburiyetindedir. Mali durumu elverdigince sadaka vermeyi adet haline getirecek, kapısına gelen bir fakiri, bir muhtacı kovmayacak elden geldigince yardım etmeye gayret gösterecek kapısına gelen bu kimseleri eli boş çevirmeyecek ve sonunda mutlaka kazançlı çıkacaktır…

İnsanlar Dini meselelerden, özellikle islam nizamından, kuran, hadis, fıkıh, akaid ve her türlü ilmi konulardan, ilim ehlinin söz ve sohbetlerinden ve her türlü manevi ziyafetlerden elden geldigi ölçüde yararlanmaya bakacak ilim ve amel bütünlügüne teslim olacaktır…İnsanlar günün belli saatlerinde Kuranı Kerim, hadisi şerif başta olmak üzere seçme kitapları okumayı itiyad haline getirecek bu alışkanlıgını aynı zamanda çevresine sevdirmeye çalışacak Allaha kul olma yolunda bilinçli ve şuurlu hareket etmesini bilecektir…

İnsanlar ne yazıkki yalnız yaşama durumunda degillerdir. İllaki bir başkasına muhtaç olma durumları var ve sosyal bir varlık olmayı sürdürmeleri ise üzerlerine bir görev ve yükümlülüktür. Arkadaş, dost, akraba ziyaretlerini aksatmadan yapanlara ne mutlu. Hal hatır sorarak birbirlerini arayan soran ve birbirlerinin yüzüne karşı ve arkalarından dua eden Müslümanlar ne kadar güzel huylu, güzel sözlü ve de ince düşünceli Allah her türlü güzellikleri ziyadeleştirsin artırsın…

Kendilerini tamamen dünyaya ve onun maddi varlıgına baglanan bu sebeple ahiret hayatını ve maneviyatı unutan zenginlerle sohbet etmemek ve onlarla samimi olmamak islami hayatı benimseyen allah dostunun yapacagı ameller bütrünlügü içerisinde beyan edilmiştir. Mutlaka bir hikmeti vardır. Bunun yanında Dünyanın gerçek degerini, akrabalar ve samimi dostlar arasındaki ilgiyi, alakayı kalplere, ruhlara ve beyinlere işleyen alimleri ve dindar kimseleri can kulagıyla dinlemek ve öyle kimselerle devamlı ilgi ve yakınlık içinde bulunmak Müslüman bireye çok şeyler kazandıracaktır inancındayız…

Bütün bunlardan sonra mutlaka gelecek olan ölümü ve ölümden sonrasını çok iyi düşünmek, tefekkür etmek, hesabını çok iyi gözden geçirmek ve ona göre ciddi birhazırlıgın içinde bulunmak. Bu bakımdan ruhu tabir caizse parlatmak, cilalamak için her günün işini o günde ve her saatin belli olan ibadetini de aynı saatte yani mümkün oldugunca tehir etmeden Namazları kazaya koymadan Allaha gerektigince kul olmayı sürdürmek bizlerin vaz geçilmez düşüncesi ve ameli olması gerekmektedir diye düşünüyoruz…

İman ehli her mümine, müslümana nasihat ögüt, vaaz ve güzel sözler tesir eder inancındayız. Onun için diyoruzki: Müslüman müslümanın nasihatçısıdır. Müslüman din kardeşinin yanlışlar içinde olmasını, kötülüklere meyletmesini, hata, kusur, isyan ve günahlar içine batmasını asla arzu etmez, istemez. Bu sayılan nasihatlara da uyarsa mutlaka faydasını görecek, faydalandıkça din kardeşine dua edecek ve hayatını, saglık, sıhhat, afiyet ve huzur içerisinde beraberce yaşayacaklardır… Cenabı hak Hucurat suresi ayet.10.da mealen şöyle buyurmaktadır: *** Müminler kardeştir, kardeşlerinizin arasını ıslah edin…***

Bu ayetin mutlak dogru ve güzelligini beraberce yaşamak isteyen Müslümanlar birbirlerini kardeş bildiklerinden dolayı kendi kardeşlerini yani müminleri her türlü tehlikeden koruma yoluna girecekler birbirlerini ikaz edecekler aynı zamanda bilgileri ölçüsünde irşad edecekler ve böylece Cenabı hakkın üzerlerine yüklemiş oldugu bu sorumlulugu, bu yükümlülügü en iyi derecede ifa edeceklerdir. İnşaallah…

Hazreti Ebubekir efendimiz Üsame bin Zeydi bizans üzerine cihada gönderirken şu güzel tavsiyeleri emir buyuruyor: * Ey insanlar durunuz, size on şeyi tavsiye edeyim de onları belleyiniz. Hainlik yapmayınız, Kin tutmayınız, Kimselere zulmetmeyiniz, Kimsenin burun ve kulaklarını kesmeyiniz, Küçük çocukları,ihtiyarları ve kadınları öldürmeyiniz. Hurma agaçlarını sökmeyiniz ve yakmayınız, meyve agaçlarını kesmeyiniz. Koyunları, sıgırları ve develeri, yemek için oldugu dışında , kesmeyiniz…

Kendilerini manastırlara adamış bir takım kişilere rastlayacaksınız, onları oldukları halde bırakınız. Bir kavimle karşılaşacaksınız; onlar size kaplar içinde çeşit çeşit yiyecekler takdim edecekler – sunacaklar. Onları yediginiz takdirde Allahın ismini anarak Besmele çekerek yiyiniz. Taberi Tarihi…*

Yine Taberi tarihinde belirtildigine göre: Hazreti Ebubekir Velid bin Ukbeye zekat göndermek üzere gönderirken şu tavsiye ve nasihatları yapmıştır. * Gizli ve aşikar Allahın yasaklarını çignemekten sakınınız. Zira kim Allahın emir ve yasakları konusunda titizlikle davranırsa, Allah ona bir çıkış yolu yaratır ve ummadıgı yerden onu rızıklandırır. Kim Allaha karşı takva üzeri olursa, Allah onun günahlarını örter ve ecrini – sevabını artırır. Mutlaka Allaha karşı TAKVA üzere bulunmak Allahın kullarına yapılacak tavsiyelerin en hayırlısıdır. Sen Allahın yollarından bir yoldasın. Taberi Tarihi…*

Bu güzel tavsiyelerden ve nasihatlardan anladıgımız odur ki; İslam dinine, müslümanlara, hayata bakarken İslamca bakacagız Allahın emir ve yasakları dogrultusunda hareket edecegiz. Peygamber efendimizin örnek ve önderliginde gelişmiş olan ahlaki yapıyı, edebi, dini duyguları, hareket bütünlügünü ve her türlü dogruları hayatımıza nakşedecegiz. Yani kısaca kendimizi inandık dedigimiz dinimize adamadan selamete çıkmamız mümkün görünmemektedir. Baktıgımız yer ve gördügümüz cisimler birbiriyle çatışmamalıdır…

Bu düşüncemizi bir örnekle şekillendirelim daha iyi anlatmaya çalışalım inşaallah: Bir gün sultan Mahmut, Hasan Harkani hazretlerinin ziyaretlerine gitmiş. Bir saat kadar sohbet ettikten sonra Harkaniye: Bayezidi Bestami hakkında ne dersiniz sualini sormuş. Harkani: Bayezid öyle bir zattır ki, onu gören hidayete erer, ebedi saadete nail olur cevabını vermiş. Sultan Mahmud: Bu nasıl şey ? Ebu Cehil, Hazreti Muhammedi (sav) gördügü halde ebedi saadetten mahrum kaldı, deyince O büyük Allah dostu Hasanı Harkani hazretleri:

Hayır, Ebu Cehil iki cihan güneşi olan Hazreti Muhammedi görmedi, onun gördügü Abdullahın oglu ve Ebu Talibin yetimi olan Muhammeddi. Eger Ebu Cehil, iki cihan güneşini görmüş olsaydı, mutlaka şekavetten( Kötülük içinde olma hali, bela, musibet ve zillet içinde kalma hali) kurtulurdu… Öyle inanıyoruzki İslama Müslümanca bakmak gerekmektedir. Hayata Müslümanca bakmak gerekmektedir. Eger İslam dinine nefis gözüyle bakamayacak olursak o din İslam olmaz.

Şimdilerde medya iletişim araçlarında tartışma programlarında, gazete ve dergi sayfalarında, internet ortamlarında veya televizyon ekranlarında adam kalıbına girmiş hatta ilahiyat okumuş ve hatta kanaat önderi adı verilmiş olan şahsiyyetler, İslam dinini tartışılır hale getirdiler. Bu hadiseye ve bu bakış şekline bizler Müsteşrik gözüyle bakma hali diyoruz. Bizlere ne derlerse desinler İslama bir bütün olarak bakmak mecburiyetini taa iliklerimizde hissetmek zorundayız.

Hazreti Muhammede (sav) nazil olan İslamın hiç bir kısmına, hiç bir bölümüne itiraz etmeksizin, tövbe haşa şerh koymaksızın öyle inanıyor, bakıyor ve teslim oluyoruz. Kendini medeni ve çagdaş görenler bizim adımıza radikal da deseler, kökten dinci de deseler, çagdışı da deseler ve hatta manevi hareket merkezlerimiz olan camilerimize irticaa yuvası da deseler, bizim laiklere bakış açımız bellidir ve İslama ancak islam dininin gösterdigi dogrultudan bakmamız gerektigi düşünce ve inancını taşıyanlardanız…

Nasihat bir güzellik ve iyi niyeti, herkesle bilhassa inananlarla paylaşma adına bir özellik ve güzellikler bütünüdür diyor ve devam ediyoruz : Müslüman kardeş: Kulagına gelen haberlere ilk anda inanma. İmkanların nisbetinde bu haberlerin dogrulugunu araştır. Hakkında kesin olarak şer veya hayır diyemedigin meselelerde istişare et, danış. İstişare eden pişman olmaz. İstişareni herkes ile degil , istişare edecegin konu ve meseleyi en iyi bilenle istişare et. Planlı ve programlı bir Müslüman olmaya çalış. Her işinde ve her amelinde bir denge olsun. Düzensiz oldugu tecrübelerle sabit olan hayat şekilleriyle ilgini irtibatını kopar. Gece hayatın ve gündüzki hayatın inancına uygun olarak geçsin inşaallah.

Üzerine almış oldugun bir vazifeyi İBADET şuuruyla yap, gösterişten ve riyadan mümkün oldugunca sakınmaya çalış. Her işini Allah için yap, mükafatını da sadece Cenabı haktan dile. Çünkü insanların verecegi mükafatlar geçicidir. genellikle kendi hatalarının üzerinde dur. Başkalarının hatalarını araştırmak kesinlikle sana bir şey kazandırmayacaktır, aksine seni iki cihanda zarara sokucu bir ameldir. İnsanları şahıslara, teşkilatlara, tekkelere, dergahlara, partilere, yada şu veya bu kurumlara çagırmayı bırak insanları İslama davet et. Bize gel deme . İslama gel de. Göreceksinki bu hareketiyin bereketi büyük olacaktır. Davet tabiiki senden gelsin lakin gerisini yaradana havale et…

Münakaşalardan faydasız münazaralardan eskilerin deyimiyle cedelleşmelerden mümkün oldugunca kaçmaya çalış ve uzak dur. Bunlar ile hiç bir hayırlı yere varılmaz düşüncesindeyiz. İlmin varsa hayırlı olduguna inandıgın şekilde münazara edebilirsin. Lakin İslami mevzuları sakın tartışayım deme. Bizlerin o konular üzerindeki şeri delilleri araştırıp ögrenmemiz kendi menfaatımızadır diye düşünüyoruz. Temizlige aşırı derecede dikkat et. Tırnagından ayakkabına kadar, Bindigin arabandan evine kadar, Yüzünü kuruladıgın havlundan, cebindeki taşıdıgın mendile kadar her şeyinle ve her zaman tertemiz ol…

Kadın olsun erkek olsun konuştugunuz şahsa dikkat edin ve kesinlikle sırrınıza sahip olun. İnsanlardan gelebilecek her türlü olaylara açık olmasını bilelim bu bazı yerde eziyet olabilir bazı yerde mutluuk olabilir. İnsanlarla iyi geçinmeye dikkat et, çünkü asılda biz ne olursa olsun kendi kendimizi temsil ediyoruz. Önce kendimize saygımız olsun. Kendi kendisine saygısızlık yapmayan başkalarına karşı da dikkatli olur düşüncesindeyiz…

Her nerede olursan ol ciddiyetini ve edebini takın. Slogancı bir kafa yapısından uzaklaş. Kuru temenniler ile bir yere varılamayacagını düşün. Her hangi bir hususta çalışırsan, gayret edersen ve o hususu candan dilersen mutlaka istedigine kavuşursun.Herkese şunu yap bunu yap diye emirler yagdırmak yerine, hayırlı bildigin davranışı önce kendin yap, kendi nefsinde dene. Yaratılmış olan canlılardan hiç kimseyi hakir ve küçük görme çünkü onları da seni de yaratan Cenabı Allahtır. Büyüklük taslamak, kibir ve gurur sahibi olmak insanlara tepeden bakmak şeytan amellerindendir. Toplum içerisinde ne kadar mütevazi olursan o kadar yücelir ve yükselirsin…

Her ibadetini sanki son defa yapıyormuş gibi dikkatli ve hassas, titizlikle yap. Mümkün oldugunca her zaman abdestli olmaya çalış, Allah gecinden versin ölüm sana geldiginde eger abdestli olursan, inşaallah şehitlik mertebesi ile yaradanına kavuşursun. Manevi silahlarından biriside Abdestiin olsun unutma Fıkıh kitaplarımızın hepsi temizlik abdest ve gusul yani taharet bölümüyle başlıyor…

İslami usullere göre kurulmuş Müslüman bir cemaat ile ilgin olsu irtbatını kur. Ferdi , bireysel hayatındaki bazı amellerin ile tatmin olayım deme bu kadarı bana yeter deme. Yok böyle yaparsan kendini begenmişlerden olursun. İşlemiş oldugun günahını, isyanını, hatanı, kususrlarını her zaman hatırla aklında tut. Fakat bunları hiç kimseye anlatma. Bu gibi şeylerin kişi ile Rabbi arasında kalması daha dogrudur. Ama yaptıgımız ameller meşru yönde ise derizki: güzellikler anlatılsın ki yapılmaya teşvik olur, çirkinlikler saklansınki yapılmamasına, işlenmemesine vesile olur.

Hasta ziyaretne, eş dost ziyaretine, akraba ziyaretine ve aynı zamanda kabir ziyaretine azami dikkat sarf et, bu ve bunun gibi ziyaretleri ihmal etme. Ümit edilirki, inşaallah kalplerin sertligi bu ziyaretlerle sebebiyle yumuşuyabilir. Ne yaparsan yap mutlaka amelleriyin başı Allah rızasını esas almak olarak gerçekleşsin. Hangi ibadetimiz olursa olsun işlemeye başladıgımızda düşünerek, tefekkür ederek, şuurlu bir şekilde ifa etmemiz asıldır diye düşünüyorum. İbadetlerimizi kesinlikle adet olduda yapıyorıum mantıgı ve hareketiyle işlersek ecrini ve mükafatını alamayız…

Az konuş, öz konuş. Hatta ilim ehlinin yanındayken daha az konuş. Az konuşursan çok şey kazanırsın. Boş ve düşük sözler ne muhatabına ne de sana bir şey kazandırmaz. Bazı zamanlarda sadece halimiz, uzuvlarımızın dahi konuşması yeterlidir bilhassa sözlerin işe yaramadıgı zamanlarda. Çok konuşanın ameli az olurmuş unutmayalım. Allahım sen bizleri nasihatı güzelce verenlerden ve alanlardan eyle. Bizlere ögrendigimiz ilimlerle amel etmemizi nasib eyle. Bizleri Kuran ve Sünnet düsturundan ayrılmayanlardan eyle. Bizleri İslam toplumundan ayırma, Müslümanım diyenlerden güzel sözlü ve güzel amelli insanlardan koparma yarabbi. Sen her şeye kadirsin Allahım… Amin…

Sermed Kadir… 30.05.2009

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.