Rasulullah (sav)’in Hayatından Kesitler

Ebedi hayat rehberimiz Kuranı Kerimde mealen şöyle buyuruluyor: *** Onları(Peygamberleri) buyrugumuza göre insanlara yol gösteren önderler yaptık; Onlara Namaz kılmayı ve zekatı vermeyi vahyettik. Onlar bize kulluk eden kimselerdi.Enbiya suresi.ayet.73. ***

Örnek ve önderimiz Peygamber efendimiz (sav): Bizlere her konuda yol gösterdigi gibi İtikadımız, İbadetimiz, Ukubat dedigimiz hukuki sistemler yanında Muamelat hususlarında da bizlerin egiticisi ve ögreticisi olmuştur. Bizler yeme, içme, giyinme ve buna benzer hayatımızla ilgili her meseleyi onun yaşadıgı ASRI SAADETE BAKARAK ve o örnek zamanı esas alıcı; İslam Alimlerinin araştırma ve incelemeleri sonucu önümüze konan dogru bilgilerin ışıgından alıyoruz. Allaha hamdolsun bütün problemlerimizi böylece hallediyoruz. Yine O Saadet esrına bir bakalım:

Peygamber Efendimiz bir Hadisinde mealen: ** Ben ancak bir kulum. Kölelerin giydigi gibi de giyerim. derdi. İzar (Belden aşagı örülen örtü), rida (Belden yukarı örtülen örtü) , kamis- gömlek ve cübbe den ne bulursa onu giyerdi. Yeşil elbise hoşuna giderdi. Ve Beyaz elbiseyi dirilerinize giydirin. Ve ölülerinize kefen yapın.** Buyuruyor.

Peygamberimiz (sav) Cihada çıktıgında veya başka maksatlarla toplum içindeyken İşlemeli kaftan giyerdi. İnce Atlastan kaftanı vardı. Beyaz tenine çok güzel yakışırdı. Bütün elbiseleri topuklarından aşagı geçmezdi. İzarı-uzun gömlegi ise daha yukarda idi. Gömlegi ilikli ve baglı olurdu. Namaz içinde ve bazı Namaz dışında da bagını çözerdi.

Parmagında yüzük taşırdı. Yüzügünün kaşında * MUHAMMEDÜR RAASULULLAH* Yazılı idi. Peygamber efendimiz evinde ve ev dışında iken daima SARIK sarmıştır. Sarıgı bir takke (Kalensüve) üzerine yedi zira veya on iki arşın arasında degişen uzunlukta sarık sarmıştır. Ve SARIGININ ucunu da iki omuzu arasına sarkıtmıştır.

Hz. Ali (KV) Efendimiz Sevgili Peygamberimizin Mübarek elleriyle sarıgını sardıktan sonra: * MÜSLÜMANLARLA MÜŞRİKLERİN FARKI BUDUR. * buyurdu. diye bildirmiştir. Bir başka rivayette ise SARIGIN Meleklerin görüntüsü olduguna işaret edilmiştir. Ebedi Hayat Önderimizin MİRAÇ ta Melekleri SARIKLI olarak gördügü rivayet edilmiştir.

Peygamber efendimiz (sav) Elbiseyi daima SAGDAN giyer ve giydigi zaman: ** Mahrem yerimi örtecegim. Ve insanlara karşı süslenecegim. Elbiseyi bana giydiren Allaha hamd ederim . ** derdi. Elbisesini çıkarırkende sol tarafından başlardı.

Yeni bir Elbise giydigi zaman eskisini yoksula verir ve: ** Eskimiş elbisesini Allah rızası için bir FAKİRE giydiren kimse Allahu Tealanın hıfzu himayesinde o elbise ölü olsun diri olsun, yani isterse KEFEN olarak kullanılsın adamın sırtında bulundugu müddetçe Allahu Tealanın hıfzu himayesinde ve hayır üzerinde olur.** buyurmuştur.

Peygamber Efendimiz (sav) İzarın (gögüsten altında giyilen elbise) altından Sirval giyerdi. Bu don ya da şalvar diz kapagının bir karış altına kadar olurdu.

Ebu Hureyre (ra) den gelen bir rivayette: ** Seferde ve hazarda , gece ve gündüz her zaman ben SETR yani örtünmek ile emrolundum. Binaen aleyh – bununla beraber şalvardan (şirval) daha iyi örtü göremiyorum .** buyurmuştur.

Kütübi Sitteyi Terceme ve şerh eden İsmail lütfi Çakan diyorki: ‘’ İzar (etek) altına giyilen bir şirval (uzun geniş iç don) ya da bizim şalvar dedigimiz geniş pantolon olmalıdır. Zaten şirval kelimesi ile şalvar kelimesi arasındaki paralellik ortadadır. ‘’ Burada hemen ifade edelimki; O şirvalin yada şalvarın günümüzdeki giyilen daracık pantolonlarla hiç bir ilgisi yoktur.

Cabir bin Abdullah (ra) Naklediyor. Dedilerki. –Ya Rasulullah müşrikler Şirval giyiyorlar fakat üzerine izar-etek takmıyorlar. Peygamberimiz buyurduki; ** Siz hem şirval giyin hem de üzerine izar baglayın. ** Dedilerki. Müşrikler MEST giyiyor, fakat nalın (ayakkabı) giymiyorlar. Buyurduki : ** Siz hem mest giyin hem de ayakkabı. GÜCÜNÜZ YETTİGİNCE HER SAHADA ŞEYTANIN DOSTLARINA MUHALEFET EDİNİZ…**

Bir baglantı olarak hemen zikredersek; Giyim ve kuşamda Avrupa ve Batılı ülkelerin kıyafetlerinin taklid edilmesi, TANZİMAT fermanı ile, Şalvar ve kaftanını terk edilip setre (ceket) ve Pantolonun giyiminin mecburi kılınması , Cebri, zorunlu hareketlerle gerçekleştirilmiştir. Bu Kıyafetlerin gerektirdigi kumaşlar Osmanlı ülkesinde üretilmediginde, avrupa kumaşlarının ithali çogalmış, bir bakıma yerli sanayiinin gelişmesi sekteye ugramıştır. Osmanlı ülkesi böylece bu dalda SANAYİİ memleketi olma durumunu kaybederek, hammadde ülkesi haline dönüşmüştür. Bu konudaki söz ve düşüncelerimiz oldukça fazla oldugundan biz burada bu kadarla kifayet edelim.

Peygamber efendimiz (sav) bir Hadisinde mealen şöyle buyuruyor: ** Benim sünnetime ve benden sonraki raşit olan Halifelerin sünnetine yapışınız. O sünneti ön dişlerinizle sıkı tutunuz.**

Süfyanı Sevri (Rh.a) Bu konuda şöyle buyurmuştur: * Seni Alimlerin yanında meşhur, Cahillerin yanında hakir düşürmeyen ELBİSERYİ giy.*

İbni ŞÜBREME (Rh.a) Konumuzla alakalı şu güzel nasihatleri veriyor: * Elbisemin en hayırlısı bana hizmet edendir. Elbisemin en şerlisi de benim kendisine hizmet ettigimdir.*

Süleyman et Darani (Rh.a) buyuruyorki: * Elbise üç kısımdır. Birisi Allah içindir. O senin AVRET mahallini örten elbisedir. İkincisi : Nefis içindir. O da yumuşaklıgı istenilen elbisedir. Üçüncüsü: İnsanlar içindir. O da cevheri ve güzelligi istenen elbisedir.*

Yine buyurulmşturki; * ELBİSESİ İNCE OLAN BİR KİMSENİN, DİNİ DE İNCE OLUR.*

Allahım. Bizleri senin yüce Dinine sımsıkı sarılan kulların zümresine dahil eyle. Bizleri senin her emrine itaat eden kulların zümresine dahil eyle. Bizleri yüce Kitabına ve Rasulüyün Sünnetine baglı kalanlardan eyle. Bizleri kendi nefsimizle başbaşa bırakma. Hata, kusur ve günahlarımızı affeyle. Sen her her şeye kadirsin Allahım… Amin…
Sermed Kadir… 16.03.1997

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.