AKRABALARIMIZLA İLİŞKİLERİMİZ…

رَبَّنَا اغْفِرْ لِي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِنِينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ

Rabbimiz  İbrahim  suresi ayet.41.de  mealen  şöyle  buyurmaktadır: *** EyRabbimiz! Herkesin hesaba çekileceği günde beni, anababamı ve müminleri bağışla…*** Muhterem Müslümanlar… Zamanımızda  kalabalık insanların yaşadığı şehirlerde sevinci, üzüntüyü, varlığı, yokluğu bireysel olarak yaşamaya doğru savruluyoruz. Onlarca hatta yüzlerce kişiyle aynı binayı paylaşıyoruz, aynı çatı altında yaşıyoruz ama her geçen gün yalnızlaşıyoruz. Belki gün geçtikçe hanelerimiz genişliyor ama bir o kadar da gönüllerimiz daralıyor. Günümüzde gözbebeği evlatlarının yolunu bekleyen, yalnızlığa terk edilmiş nice  Anne – babalarımız var. Halinin hatırının sorulmasını bekleyen, unutulmaya yüz tutmuş nice akrabalarımız var.Bir nebze olsun dertlerinin paylaşılmasını, gönüllerinin alınmasını bekleyen nice mahzun, garip, boynu bükük yakınlarımız var. Bir selama, içten bir tebessüme, samimiyet ve muhabbete muhtaç nice komşularımız var. Öncelikle Anne-babamızın gönlünü yapalım. Eş ve evladımızla, yakın uzak akrabamızla, komşularımızla ilişkilerimizi canlı tutalım. Akrabalarımıza  değer  vererek Yaşayarak  bizden  küçük olan evlatlarımıza  örnek  olalım Allaha  itaat  ederken,  Rasulünün  sünneti  seniyyesine  bağlanırken  Akrabalarımızı  unutmamaya ğayret  edelim…Rahmet  Nebi’si (sav) bir  hadisinde  mealen  şöyle  buyuruyor: **Büyüklerinizden, akrabalarınızı ve akraba ziyaretini öğrenin… Çünkü akraba ziyareti, ailede sevgiyi artırır, malı çoğaltır ve ömrü uzatır…Tirmizi**

 

Muhterem  Mü’minler… Peygamber  efendimiz (sav) bu sözleriyle akrabalık ilişkilerinin ne derece önemli olduğuna dikkatlerimizi  çekmişti asırlar öncesinden. O, hayatı boyunca ailesinin, akrabalarının, çevresindekilerin hukukuna titizlikle riayet etmişti. Yakınlarını her zaman gözetmiş, onlara karşı sorumluluğunu ihmal etmemişti. Peygamber  efendimiz, insanlara olan vefasını her fırsatta samimiyet ve muhabbetiyle göstermişti Bilindiği  gibi İslam  dininin büyük önem atfettiği değerlerden biri de sıla -i rahimdir. Sıla-i rahim, başta ailemiz olmak üzere akrabamızla ilişkilerimizi sürdürmek, ilgilenmektir. Onların sevinçlerini, hüzünlerini paylaşmak şu  geçici  ve  kısa dünya  hayatında  birbirimize güvenli bir liman olmaktır. Darda kaldıklarında yardımlarına koşmak, düştükleri vakit ellerinden tutup onları kaldırmaktır sılai  Rahim… Dünyanın bin  bir türlü meşğalesinde yorulan zihinlerimizi, gönüllerimizi birbirimizin şefkat, merhamet ve muhabbetiyle rahatlatmaktır… Sılaı  Rahim sadece bizimle bağını koparmayan akrabalarımızla ilişkimizi sürdürmek değildir tabiiki. Asıl sıla-i rahim, sormayanı sorabilmek, aramayanı arayabilmek, gelmeyene gidebilmektir. Asıl yücelik, iyiliğini gördüklerimize değil, görmediklerimize de iyilik edebilmektir. Asrı  saadet  döneminden Bir  örnek  verecek  olursak  mesele  daha  net  anlaşılır  inancındayım…Sahabeden biri Peygamber efendimize (sav) gelerek, “Ey Allah’ın Resulü. Ben akrabalarımla ilişkilerimi sıcak tutmaya çalışıyorum, onlarsa beni arayıp sormuyorlar. Onlara iyilik ediyorum, onlar bana kötülük ediyorlar. Ben onlara yumuşak davranıyorum, onlar bana kaba davranıyorlar.”der. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (sav), o sahabeye, akrabalarının tutumunun yanlış olduğunu bildirir ve şöyle buyurur: ** Sen böyle davranmaya devam ettiğin sürece Allah’ın yardımı seninledir…**

 

Muhterem  Kardeşlerim… Rabbimiz  değişmez  hayat  mektebimiz  Kuranı  Kerimde Allaha  kulluk edin  buyurduktan  sonra  Ana ve  bababımıza  ihsan  etmemizi, iyiyilikte  bulunmamızı  emir  buyuruyor… Allaha  kulluk tabiidirki  hayatımızın tümünde, 24 saatimizin tamamında, her  türlü  muamelelerimizde örneğin imani  ilişkilerimizde,  ibadetlerimizde, sosyal ilişkilerimizde, siyasel  ve  kültürel  çalışmalarımızda, ticari  hayatımızda, evlenmemizde, boşanmamızda, mîras hukukumuzda, eğitim faaliyetlerimizde, yememizde, içmemizde, giyim- kuşamımızda, sevmemizde, küsmemizde, itaatimizde, isyanımızda, Anne  ve  baba  olmamızda, evlât  olmamızda  sadece Allah celle  şanuhuyu  dinliyeceğiz, Sadece Allahu  Tealanın yasalarını uygulamaya  ğayret  edecegiz. Sadece Allah Azimüşşanın gös­terdiği gibi hareket etmeye odaklanacağız. Allah Celle  celaluhuya hiçbir şeyi, hiçbir kimseyi, hiçbir ku­rumu, hiç bir müesseseyi ortak koşmayacağız. Hayatımızı parçalara  ayırmıyacagız. Hayatımızı parçalara ayırıp o parçalardan bir bölü­münde Allah’ın, öteki bölümlerinde de başkalarının yasalarını uygula­yarak iki  dünyamızıda  tehikelerin  içine  atmayacagız  inşaallah…Aynı  zamanda Ana’ya baba’ya karşı da muhsin ve  iyi  davrananlardan  olacagız. Anaya ve babaya karşı ihsanda bulunmak, muhsin davranmak ana baba karşısında Al­lah karşısında olma şuurunu taşımak demektir. İhsan bilindiği  gibi Allah’ın her an bizi gördüğü şuuru içinde olmak  ve bilinçle  yaşantımızı  sürdürmek  demektir. Yâni kişi­nin yaptığını Allah huzurunda, Allah kontrolünde yapma şuuru içinde olması  hadisesidir ihsan. Allah  teala  ne  buyurduysa, Peygamber  efendimiz (sav) bizlere  nasıl  yol  gösterdiyse  o  NURLU  yolu  takip  etmek  değişmez  hedefimiz  olacaktır  inşaallah… Akrabalarımızı  unutmamaya ğayret  edelim…Aklımızda  bulunsun unutursak, er ya  da  geç  unutulmuş  olmanın  hüznünü  acısını  yaşarız  Allah  korusun…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.