Cami, Okul birde GÖÇMEN evleri.
Çatıya hasret toprak dam’dı diğerleri.
Sabahın ilk ışığında herkesi TELAŞ sarmış.
Şaka değil Amarat’a YARIM metre kar yağmış…
Bütün köylü KAR kürüyor ellerinde ne varsa.
Önce İŞİ bitirecek; sonra AŞ yer kalırsa…
Çörek, peynir, Yoğurt, Pekmez nasıl olsa doyardık.
Dert etmedik RIZKIMIZI; şükretmeye bakardık…
Metre’lerle KAR birikmiş; AHIR önü açılacak.
Evin en tembel ÜYESİ Hayvanları sulayacak.
Ana’lar TANDIR’I yakmış bazlama’lar mis gibi.
Yufka, Kete, halka, BELDİRMEÇ adı bile sevimli…
Öyle TİPİ olurdu ki, dağlar gelinliğini giymiş.
Daha ev’de durulurmu; YÜN çoraplar çekilmiş…
Çocuk fıtratı gereği OYUN peşinde koşacak.
Eğer KIZAĞI’da varsa değme; saatlarca kayacak…
Bir beklenti içindeydim belki YORULAN olursa.
Al sen de KAY diye lütfedip önüme koyarsa.
Eline bir FIRSAT geçmiş daha halâ durulurmu.
O zevk asla unutulmaz; Dünya’lar benim olurdu…
Kış ay’ları bir ÖZLEM; Düğün, dernek kurulurdu.
Akla hâyale gelmeyen eğlence ŞENLİK olurdu.
Hâli vakti olan farklı; DAVUL zurna eşliğinde.
Güreş meydanı’na DOLMUŞ Pehlivanlar peşrev’de…
Hatıralar canlı durur; Soğuğa ALIŞKIN yüzlerdik.
Mahalle ODA’LARI vardı; Kış gelince sevinirdik.
Gönüller bir olunca; Sohbet, MUHABBET bitermi.
Üç AY dünya’dan kopardık; Sermed zaman geçermi…