Arkadaşını Söyle, Kim Olduğunu Söyleyim

Ebedi Hayat mektebimiz Kuranı Kerim de Ali İmran Suresi Ayet.28. de Rabbimiz mealen şöyle buyuruyor: *** Mü’minler Müminlerden ayrılıp kafirleri dost edinmesin. Bunu her kim yaparsa Allah’la ilişigi kesilmiş olur…***

Peygamber Efendimiz SAHİH olarak gelen bir Hadisinde mealen şöyle buyuruyor: ** Kişi dostunun DİNİ üzeredir. Öyle ise her biriniz dost edindigi kimselere dikkat etsin…(Kütübi Sitte) **

Bir başka rivayet ise şu mealdedir: ** Sadece Mü’minle arkadaşlık et. Öyleki senin yemeginden sadece muttaki olan yesin…(Kütübi Sitte) **

Şunu rahatlıkla söyleyebilirizki; Bir çocuk için hatta ileri yaşta olan ve ya büyükler için AİLEDEN sonra, her gün düşüp kalktıgı ARKADAŞLAR zümresi, Onu saran içtimai, sosyal muhitlerin ikinci halkasını teşkil eder. Bu çevre, çocugun bir kısım alışkanlıklar kazanmasında Aile çevresinden daha etkili olabilmektedir.

Bu hususta Felsefecilerimizden İbni Sina diyorki: * Mektepte çocuk, Edebi güzel alışkanlıkları arzu edilen şekilde olan başka çocuklarla düşüp kalkmalıdır. Zira bir çocuk diger bir çocuk için daha çok telkin gücüne sahiptir.*

Şu halde diyebiliriz ki; Arkadaşlar zümresinin iyi ve ya kötü oluşunun çocukta kesin bir hüküm icra edecegi yeni ve eski bütün egitimciler tarafından kabul edilen bir gerçektir. Sık sık birbirleriyle beraber olan arkadaşın önemini, ehemmiyetini, gerekliligini zihinlerde tesbit için bir de örnek verilir şöyleki; * İyi arkasdaşla kötü arkadaşın misali, MİSK – güzel koku satıcısı ile Demirci körügünün yaptıgı işe benzer.

Misk – güzel koku satıcısından Misk satın almasan bile mutlaka kokusu sana ulaşır. Demirci körügü yanında durursan ya evini ya da elbiseni yakarsın. Bunların hiç birisi olmasa bile onun pis kokusu sana mutlaka ulaşır. Ebu Davudun tahricinde denilirki: * Sana karası bulaşmasa bile, kokusu ulaşır.*

Çocukların ilişki kuracagı ARKADAŞ’la ilgili Hadisi Şerifleri göz önünde bulunduran İslam Alimleri, bu mevzuya büyük ehemmiyet vererek eserlerinde konunun önemini anlatmaya gayret etmişlerdir. Büyük İslam Alimi İmam GAZALİ (Rh.a) diyorki: * Terbiyenin aslı ve esası, çocukların kötü arkadaşlarından hıfzetmektir – korumaktır.*

El İcli: Çocukların düşüp kalktıgı kimselerin ehli hayırdan – Hayırlı kimselerden olmalarını buyurmaktadır. Ve ne türlü olursa olsun kendisinde FAZİLET bulunan bir kimsenin bunu, Fazilet ehliyle beraber olmalı ve şer ehlinden – kötü insanlardan tamamen kopmak suretiyle korunmasını tavsiye eder.

Ebu Hureyre (ra) şöyle buyurmaktadır: * Zengin çocuklarıyla düşüp kalkmayın. Onların fitnesi Bakirelerin fitnesinden daha fenadır…*

Şu husus çok önemlidir: ne Sünneti Seniyyede ne de ondan sonraki İslam Alimlerinde çocugun Akran ve arkadaşlarından tecrit edilmesi – Koparılıp uzak tutulması diye bir tavsiye ye rastlanmamıştır. Çocuk her zaman arkadaşlarıyla bir araya gelecek, onlarla oynayacak, çocuklugunu yaşayacaktır. Çocugun yalnız ve hatta kardeşleriyle düşüp kalkması, onun bir kısım içtimai, sosyal, his ve melekelerinin eksik olmasına sebep olacaktır.

Zamanımızda çocuk terbiyesiyle, egitimiyle ilgili eser veren egitimciler, Çocugun RUH saglıgının korunması ve hatta RUHİ bozukluklara maruz kalanların tedavisi için, çocugu kaynaşabilecegi akranlar gurubu içerisine koymaya büyük titizlik göstermektedirler. Bu konuyu önemle ve ehemmiyetle belirtmektedirler. İslam Alimleri SEVGİDE birlik olmadıkça muhabbetin sahih olmayacagı, kim muhabbet iddia eder ve lakin ŞERİATİN Haram- helal, Emir-yasak hududunu muhafaza etmezse dogru sözlü olmadıgında ittifak etmişler söz birligine varmışlardır.

** Kişi sevdigiyle beraberdir ** Hadisiyle, ** Kim bir kavmi İHLASLA severse bu onların zümresindendir, hatta onların âmellerini yapmamış bile olsa, çünkü kalben yakınlık sabit olmuştur…** Tirmizi’nin bu rivayetinde. Hz.Enes (ra) * Müslümanlar, bu Hadise sevindikleri kadar başka hiç bir şeye sevinmediler…* diyor.

Çocuk terbiyesi ve yetişmesi üzerinde hassasiyetle duran Muhammed Zahid Kotku (Rh.a) konumuzla alakalı olarak diyor ki: * Bizim çocuklarımıza Allahı tanıtmak ve ögretmek, Ona İbadet ve İtaatın lezzetini tattırmak için elden gelen gayret gösterilmelidir. İşte bu günün numunesi – örnegi olan gençlik.

Hakiki bir Din sahibi olmayan kişilerden her türlü fenalıkları ve ahlak dışı hareketleri her an beklemek mümkündür. O zaman O Cemiyetlerde ne ahenk bulunur ne de rahatlık. Gerek Rus ve Gerek Çin gibi DİNLERİNİ terk edenlerin akibetleri çok geçmeden mutlaka görülecektir. Hani o Firavunlar ? Hani O Şeddatlar ? Hani O Nemrutlar ? Bugün hepsinin yerlerinde yeller esmektedir.

Aziz ve Muhterem Müslüman, sen hen DÜNYANI iyi ögren hemde DİNİNİ. Çünkü Dinsizlerden İNSAN OLMAZ. Dinde ancak ve ancak İSLAM DİNİDİR vesselam. Mutlaka DİNİNİ iyi ögren ve dinle de amel eyle. Çünkü amelsiz DİN meyvesiz kuru agaca benzer. O da olsa olsa ODUN olup yakılır vesselam…*

Prof. Ali Haşimi bu konuda diyorki: * Şuurlu Müslüman çocukları üzerinden gözlerini ayırmaz. Ne okuduklarını, ne yazdıklarını, neyi sevip sevmediklerini bilir. Yahut onlar farkına varmadan okuyacakları ve sevecekleri şeyleri onlara aşılar. Onlar farkına varmadan edindikleri arkadaşları ve vakit geçirdigi yerleri ögrenir. Ve bütün bunları yaparken çocuklarına hissettirmez.

Eger okudugu şeylerde, seçtigi eglencelerde, edindigi arkadaş ve vakitlerini geçirdigi yerlerde bir kötülük sezerse veya HARAM oyun ve eglenceler gibi bazı kötü adetler edindigini görürse, onarı yumuşakça, nazikçe ikna ederek aklını kullanarak dogru yola çeker. Onları fenalıklardan korur. Çünkü her dogan çocuk temiz bir fıtrat üzerine dogar.

Buharide rivayet edilen bir Hadiste de beyan edildigi gibi; Anne ve Babası Onu Yahudi, Nasrani- Hristiyan, veya Mecusi – ateşe tapan yapar. Çocukların okudugu yazarlar, kitaplar onların zihinlerini açmaya, Nefislerinde üstün ahlakı aşılamaya, üstün degerlerle onların şahsiyetlerini geliştirmeye çalışmalıdır. Merak sardıkları şeyler onlardaki HAYIR duygusunu geliştirmeli, batıl kıvılcımlarını degil gönüllerindeki HAK kıvılcımlarını ateşlemelidir.

Onlara sakat degil, saglam bir zevk duygusunu vermelidir. ARKADAŞ arkadaşı ateşe degil Cennete götürmelidir. Batılı degil HAKKI göstermelidir. Düşüş, ümitsizlik ve asilige degil, Kemâl, yücelik ve başarıya sevk etmelidir. Nice arkadaşlar vardır ki; Arkadaşlarını kötü yerlere, bataklıklara ve felakete sürüklemiş, BABALARI ise bunun farkına bile varmamışlardır.

Akıllı Müslüman baba çocuguna nasıl tesir edecegini ve onlara üstün ahlâkı ve dogru sözü nasıl ögretecegini bilir. Bunları ögretirkende terbiye metodlarının en dogrusunu kullanarak onlara örnek bir insan olarak, MERHAMET, alçak gönüllülük, sevinç, sevgi, teşvik, şefkat, eşitlik, adalet, nasihat ve yol göstermede yumuşak, davranıp aciz kalmaz, şiddet ve kaba kuvvete müracaat etmez onları şefkat ve iyilik dolu bir hava içinde yetiştirir.

Bu gibi hava elbette çocukları iyi, vefakâr, salih, şahsiyyetli, zihni açık, cömert ve sorumlulukları – mesuliyetleri yüklenecek birer insan yapar. İslam terbiyesi üzerine yetişmiş her AİLEDE bu açıkça görülür.*

Cenabı Hak Bakara suresi Ayet. 138.de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Allahın verdigi renge uyun, rengi Allahınkinden daha güzel olan kim var ..? ***

Şu durum hiç bir zaman akıldan çıkarılmamalıdır ki; Örnek ve Rehberligin İslam Dinindeki yeri önemlidir, Terbiye yollarının en tesirlisidir. Çocuk Ana- Baaba’sından ve egitimcilerden hemen her hususta iyi örnekler ve yararlı davranışlar görürse, hayra dogru yönelir.

İslam dininin Ahlâkıyla tam uyum saglamak için gayret eder. O halde Ana – Baba’lar kademeli ve metodlu bir biçimde çocuklarını dogruluk, emanet, İFFET ve RAHMETLE süsleme, batıl ve anlamsız şeylerden uzak kalma gibi faziletli bir ahlâkla yetiştirip geliştirmek istiyorlarsa, O takdirde kendi söz ve davranışlarıyla onlara HAYIRLI konularda en güzel örnek ve misal vermelidirler.

Ana ve Babalar şerden, kötülüklerden uzak kalıp bir çok faziletlerle süslenmede, bir sürü rezilliklerden sıyrılıp hakka uymakta, batıldan kaçınıp, yüce konulara adım atıp yönelmede önder, örnek ve rehber olmalıdırlar. Ana- Babasının yalan söyledigini gören bir çocuk, mümkün degil dogruluk ögrenemez. Ana- Babasının havai şeylere dalmış, çılgınca eglendiklerini gören bir çocuk mümkün degil FAZİLET ögrenemez.

Ana- Babasından küfrü gerektiren kelimeler duyan, sövüp saymalarına şahit olan bir çocuk, mümkün degil dil tatlılıgını, nezih ve temiz konuşmayı ögrenemez. Ana – Babasından gazap, öfke, sinir ve parlama gören çocuk, mümkün degil dengeli, düzenli ve kendine hakim olmayı ögrenemez.

Ana- Babasından katılık, eza ve cefa gören bir çocuk RAHMET ve sevgi ögrenemez. Çocuk ne zaman Ana – Babasından fazilet dogrultusunda iyi, yararlı, örnek hareketler, nezih ve degerli sözler görürse, duyarsa ancak o zaman hayır üzere gelişir ve FAZİLETLİ bir ahlâkla egitilmiş olur.

Bunun aksine çocuk; Ana – Babasından dengesizlik, düzensizlik, sapıklık ve şaşkınlık gördügü takdirde O da yavaş yavaş sapıtmaya DİN ve ahlâk sınırlarını aşmaya, İSYAN bayragını çekmeye heveslenir.

Peygamber Efendimiz (sav) Bu hususta mealen şöyle buyuruyor: ** Çocuklarınızı şu üç haslet üzerine edep ve terbiye ediniz; Peygamberinizi sevmek, Onun hanedanını – Aile efradını sevmek ve KURAN okumak…(Beyhaki. Taberani) **

Saad bin Ebi VAKKAS (ra) diyor ki: * Biz çocuklarımıza nasıl KURAN dan bir sureyi ögretiyorsak, öylece onlara Peygamber Efendimizin (sav) Kutsal savaşlarını ögretiyoruz…*

Ta ki çocuk iyi ahlâk ve olgunluk sıfatlarını benimseyip uyum saglama ve kahramanlıkta iyi, yararlı işlere dogru cesaretle adım atabile. O kadar ki; Çocuk akledip rüşdüne erince Peygamber efendimizden (sav) başka hiç bir lider, hiç bir kudretli önder ve ondan daha yüce hiç bir misal tanımaz ve her hususta Peygamber Efendimizi (sav) önünde REHBER ve ÖNDER olarak görür.

Bunun gibi Anne – Baba’ya gereken bir diger husus ta şudur; İslamın ilk bahtiyar kahramanlarının sevgisini çocukların kalbine yerleştirmek, onların güzel, yararlı hayatlarını anlatmak ve böylece çocuklarıyla ASHAB ve selefi salihinin arasında en saglam irtibatı kurmaktır. ASHAB’tan sonra gelip Ashabı Kirama iyilikle tabii olan bahtiyarlarında (TABİİNİN) hayatını anlatıp çocukların ilgisini onlara dogru çekmektir.

Cenabı Hak Enam Suresi ayet.90.da mealen şöyle buyurmaktaadır: *** İşte bunlar Allahın dogru yola eriştirdigi kimselerdir; Sen de onların yoluna uy…***

Ve aynı zamanda Peygamber Efendimiz (sav) mealen şöyle buyurmaktadır: ** Ashabım yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız dogru yolu bulursunuz…(Beyhaki.Deylemi.) **

İnanıyoruz ki; Bizim için asıl olan işin kaynagına inmek ve her meselemizde öncelikle Kuranı Kerime ve Hadisi Şeriflere tutunmaktır. Asrı saadet dönemi ise alacagımız her türlü misalin bulundugu zaman dilimidir. İşte O MERKEZ kabul ettigimiz döneme uyarak hayatımızı ona göre tanzim edersek; Böylece Ferdi olarak, Ailevi olarak Ana- Baba ve çocuklarımız uygun bir benzetme ile; bu süzülmüş ve seçkin müminlerin ahlâkıyla ahlâklanırlar.

O seçkin Mü’minlerki; bu ÜMMETİN en hayırlı ve iyileri, İlim bakımından en derinleri, dogru yolda yürüme bakımından en saglamları, hâl, tavır ve hareket bakımından en güzelleri idiler. Çocuklarımız bu açıdan egitilince sözünü ettigimiz bahtiyar insanların kıymetini, degerini bilirler, izlerini takip ederek eserlerini okuyup onlara güzelce uyarlar ve kalpleri onlardan yana sevgiyle ve hürmetle dolup taşar.

Sorumluluk bakımından Anne- Babanın en önemli vazifelerinden biri de; Çocukları için en uygun ve en elverişli Egitim yuvasını, Okulu isabetlice seçmek ve egitimine hayırlı bir zemin hazırlamaktır. Dolayısıyla çocuklarına en uygun arkadaşlar seçip, uyum saglayabilecegi bir toplumla ilgisini saglam bir şekilde kurmaktır.

Böylece göz nurumuz olan çocuklarımız; İMAN terbiyesi, AHLÂK terbiyesi, BEDEN terbiyesi, RUH terbiyesi ve AKIL terbiyesi almış ve kazanmış olur. Eger bu şekilde dikkatli bir egitim ve ögrenim için zemin hazırlanmış ve dikkatli bir şekilde de takibi yapılmış ise; Artık çocuklarımızın İNANÇ bakımından sapması yanlış yerlere kayması düşünülemez.

Çocugumuzun AHLÂKINDA bir çözülme söz konusu olamaz. RUHUNDA bir kayma ve bozulma, BEDENİNDE bir gevşeme ve zayıflama meydana gelmez. Bilakis böyle bir egitim ve ögretimin sonucunda İNANÇ temelleri üzerinde gelişip olgunlugun doruguna yükselir. Güzel AHLÂK ölçüsü içerisinde saglam ve metin bir sinir sistemine erişir. BEDENİ yani Fiziksel yapısı güçlenir.

AKLI ve bilgisi her geçen gün daha da olgunlaşır. Ana- Babalar bütün gayret ve himmetlerini – hassasiyetlerini, titizliklerini öncelikle yaşı büyük olan çocukları üzerinde yogunlaştırırlarsa tabiidirki ondan sonrası biraz daha rahat edeceklerdir. Büyükleri takip edecek olan küçük kardeşler önlerinde bir örnekleri oldugundan, egitim ve ögrenimleri daha da saglam bir şekilde rayına oturmuş olacaktır inşaalah.

Dua’mız odur ki; Her Anne – Baba çocuklarını nasıl görmek istiyorlarsa dilek ve temennileri gerçek olur. Çocugunu nasıl hayata hazırlamak istiyorsa emellerine ulaşırlar inşaallah…

Allahım Yuvamıza saglık, sıhhat, afiyet ve saadetler nasip eyle. Biz kullarına hayırlı olan Kapıları aç. İşimizde, gücümüzde, hayatımızda, bu günümüzde, yarınımızda, dünyamızda, âhiretimizde bize sadece hayırlı kapılarını aç. Bizi şerli âkıbetlerden muhafaza eyle.

Bizi muradımıza hayırla erdir. İstek, dilek ve DUALARIMIZDA hayırlı olanı nasib eyle. Bize hayırlı bir yaşantı ve nihayetinde hayırlı bir ölüm ver. Dilek ve DUALARIMIZI hayırla kabul eyle. Hoşlandığımız ve hoşlanmadığımız her hâl ve hareketlerimizde bize hep hayırlısını ihsan eyle. Sen her şeye kadirsin Allahım… Amin…
Sermed Kadir… 06.12.1996

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert