ATEİZM…

ATEİZM… Kardeşlerim… ATEİZM  kavramı kısaca  Allahı inkar eden ya da Allaha İnanmaya karşı çıkan felsefi öğreti’nin adıdır. ATEİZME İlah tanımazlıktır.  Teizmin tezlerini reddeden ve tanımla ilgili herşeyin bilimsel-deneysel araş­tırmalar sonucu dünyada ortadan kalkacağını savunan görüş sahiplerine ise ATEİST denir. ATEİZM, bununla birlikte kutsal ve ilahi hakikatle­re kayıtsız, bigane kalan ve onların varsa bile biline­meyeceğini söyleyen AGNNOSTİZM  kavramıyla karıştırılmamalıdır… Agnostizm   pasif bir „tanrısızlık“ iken, ateizm aktif bir „tanrı tanımazlık“ diye  izah edilmiştir… Rabbimiz A’raf Suresi ayet.182.de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Âyetlerimizi yalanlayanları, hiç bilmeyecekleri yerden yavaş yavaş helâke götüreceğiz…*** Rabbim bizleri  inkârcı ATEİST’LERDEN  muhafaze eylesin…Sallu…

 

2.  Kardeşlerim… ATEİST  İnkârcılar  büyük bir çıkmazın  içinde debelenir  dururlar. Ateizmin en büyük çıkmazı kendi başına bir *TEZ* olmayıp bir  ANTİ  TEZ olarak ortaya çıkmasıdır. DİN  ve  DİNDARLIK olgusu ateiz­min varlık şartıdır. Ateist, ne olursa olsun ag­nostiklerin yaptıkları şekilde dinden ve tanrı­dan kopamaz; bir ateiste her zaman „hangi Tanrı’yı İnkar ettiği makul bir biçimde sorula­bilir. Çağımızda en sıkı ateistler Russel’in ön­cülüğünü yaptığı mantıkçı pozitivistler olmuş­tur. Onlar, ya Tanrı’nın varolduğunu söyleme­nin anlamlı, fakat yanlış bir önerme olduğunu ya da anlamsız yani saçma ve bu yüzden ne doğ­ru, ne de yanlış olduğunu öne sürerler. Kendi tabir’leri  ile; Tanrı kavramının işlerinin İnsan düşüncesi­nin ekonomisi içinde RADİKAL bir yeniden ifadelendirilmesi olarak ortaya çıkmaktadır. Ya­ni artık burada Tanrı ya dilsel bir sembol ya işe yarayan bir araç ya da sosyal açıdan gerekli bir İşlevdir. Tanrı Batı düşüncesinde gerçek­ten Ölmüştür…Rabbimiz Hud Suresi ayet.16.da mealen şöyle buyurmaktadır: *** İşte onlar, ahirette kendileri için ateşten başka hiçbir şeyleri olmayan kimselerdir; dünyada yaptıkları da boşa gitmiştir; yapmakta oldukları şeyler zaten bâtıldır…*** Rabbim ATEİSTLERİN  zararlı fikirlerinden bizleri korur inşaallah…Sallu…

 

3.  Kardeşlerim… ATEİZM İlleti genelde Ortaçağda hortlatılmış bir ideoloji olarak karşımıza çıkar. Hıristiyan’lıkta, Orta Çağ Skolastiğinde ateizm di­ni inançlardan ayrılarak sapkın olma, DALALETE düşme şeklinde tanımlanmıştır. Daha sonraları ise aynı düşünceyi dillendirenler, her türden ateizme karşı hoş­görülü davranılmasını arzu etmişlerdir. Onlara göre, in­san davranışını. Tanrı düşüncesi gibi teorik dü­şüncelere dayandırmak doğru değildir. Ayrıca ahlaklılık, ahlaki kişiliği gerçekleştirmek, Tan­rının varlığına inanmaksızın da mümkün olma­lıdır. Fransız Aydınlanmasında yani İHTİLÂL’DEN  sonra bu tutum ve anlayış Fransız Devrimiyle *AKIL* İLAH – Tanrı olarak ilan edilmiştir… On dokuzuncu yüzyılda ise, genel olarak her türlü Tanrı İnancı, pozitivist felsefenin getirdi­ği anlayışın etkisiyle şüpheyle karşılanacak, hatta ATEİZM çeşitli yönlerden kanıtlanmaya çalışılacaktır…Rabbimiz En’am Suresi ayet.7.de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Eğer sana kâğıt üzerine yazılmış bir kitap indirseydik de onlar elleriyle onu tutmuş olsalardı, yine de inkâr ediciler: Bu, apaçık büyüden başka bir şey değildir, derlerdi…*** İnkarcı  her dönemde sağır, Yalancı her çağda hak ve hakikat düşmanıdır… Rabbim bizlerden IRAK eylesin…Sallu…

 

4.  Kardeşlerim… Ateizmin yaygın bir AKIM olmaktan çok, prensipte KİŞİSEL bir inanç özelliğine sahip ol­duğu görülmektedir. Böyle bir eğilimin ilkel insan topluluklarında doğal olarak bulunduğu­nu iddia edenler de çıkmıştır. Ancak bu iddia ATEİSTLERİN bilinen  kuruntusudur. İnsan topluluklarında, Sosyoloji’de İLAH kav­ramının her zaman VAR olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca ateizm ile dinsizlik de bir tutulmamalı­dır. Çünkü ATEİZM insanların kut­sal saydıkları inanç sistemlerine değil, çok da­ha saldırgan bir tutumla, inanç kavramının menşei olan İLAH fikrine savaş açmıştır. ATEİZM son yüz yılda bilimsellik adına, liberal’likten başlayıp komünist’likten geçerek anarşistliğe kadar varan bir SÜRECİ politik, işçi, öğrenci, köylü kesimlerinde DİRİ tutmayı ğaye edinen felsefi  bir inkârcılıktır  diyebiliriz…Rabbimiz Şura Suresi ayet.35.te mealen şöyle buyurmaktadır: *** Ayetlerimiz hakkında tartışanlar, kendileri için kaçacak bir yer olmadığını bilsinler…*** Rabbim bizleri KURU AKLINI putlaştıran FİRAVUN   ve NEMRUT  karakterli  Tiran’lardan  uzak eylesin…Sallu…

 

Sermedkadir…LU…07.06.2020…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.