BATILIN DERİN ÇUKURU…

BATILIN DERİN ÇUKURU… Cenabı haktan başka İLAH yerine konmaya çalışılan her ne varsa ki; bunlar ister insan olsun, cin, melek, hayvan, taş, dag, heykel, ay, güneş, yıldızlar, başlı başına tabiat ve saire bunlara ilahlık atfetmek veya onlara Allahın yanında İLAHİ bir güç yakıştırması yapmak; İnsanın düşünme ve bilgi kabiliyetlerini FELÇ etmesi bir yana, çeşitli çıkar ilişkileri, menfaat hesaplarıyla gerçekleşen olumsuzlukların yanında BATIL inançlara yönlenmeye götürmektedir. Her iki durumda da insan kendi kendine yabancılaşmakta, fıtratından uzaklaşmakta ve kendi benligini, özünü örtmekte, kapatmaktadır. Hani derler ya; *DEVE KUŞUNUN BAŞINI KUMA GÖMDÜĞÜ GİBİ* bilinçli ya da şuursuz olarak isyan bayrağını çeken insan başka başka cisimlere ve varlıklara İLAH gözüyle bakabilmektedir. İnsan fıtratını düşünse, yaratılış gayesini fikreylese, akıl nigmetini MEŞRU çalıştırma gayreti içerisine girse eminim doğruyu bulacak, batıl inançlardan arınacaktır…Rabbimiz Rum Suresi ayet. 32. de mealen şöyle buyurmaktadır:***Dinlerini parçalayan ve bölük bölük olanlardan olmayın. Bunlardan her fırka, kendilerinde olan ile böbürlenmektedir…*** Büyüklenme duygusundan vazgeçerek BATILA set çekme dileğiyle…

 

2.  BATILIN DERİN ÇUKURU…Allahu Tealanın dosdoğru yola yani HİDAYETE erdirdiği insanlar; Sıratı müstakim çizgisinden ayrılıp, başka izleri süremezler. Rabbimizin saptırdığı kimseler ise, işte onlar mahvolanlar grubunu teşkil edenlerdir. Rabbimiz, Kuranı Kerimde açık açık ayetlerde bu durumu beyân buyurmaktadır şöyle ki; And olsun ki cehennem İçin de birçok CİN VE İNSAN yarattık; onla­rın kalbleri vardır ama anlamazlar; gözleri vardır ama görmezler; kulakları vardır ama işitmezler. îşte bunlar hayvanlar gibi, hattâ daha da sapıktırlar. İşte bunlar gafillerdir. Cenabı Allah, dinden sıyrılıp çıkan kimsenin misalini anlattıktan sonra, hidayete erenle sapıklığa düşen kimselerin gerçek tanımlarını yapmış Cennetlik ve Ce­hennemliklerin kimler olduklarını açıklamıştır…Batıl yolları izlemek, sapık izleri sürmek, sapık liderlerin peşlerine düşmek, onların görüş, düşünce ve hayat tarzlarını benimsemek, yönlendirdigi ideolojilerin dogrultusunda bir hayat sürmek mutlak surette ALLAHA isyanı ve Mukaddes degerlere ters düşmeyide beraberinde getiren tehlikelerdir…Rabbimiz Araf Suresi ayet. 178. de mealen şöyle buyurmaktadır:*** Allah kimi hidayete erdirirse, doğru yolu bulan odur. Kimi de şaşırtırsa, işte asıl ziyana uğrayanlar onlardır…***  

 

3.  BATILIN DERİN ÇUKURU…Allahın hidayete erdirdiği; hayra, şeriate uyan, Kur’an ve Sünneti seniyye yolunda yü­rüyen kimse gerçekten hidayete ermiş, HAK yolunu bulmuştur. Bu çizginin dışında kalanlar, İslam dairesinin kenarında farklı sistem arayanlar DALALET bataklığının derinliğini boylamış demektir. HİDAYET niğmetiyle bağını koparanlar ne kadar akıllı, zeki olsalarda sapıklığın çukuruna yuvarlanmış zavallılardır. Allahu Tealanın huzurunda 5. Vakit Kıyamda durmayıp, RÜKÜ’YA, Secde’ye eğilmiyenler menfaat ve çıkarı uğrunda yüzlerce TAKLA atıyorlarsa bu bahtsız insanlar; hidayetten uzak olup zarara uğrayan kimse­ler sınıfını bilerek ya da bilmiyerek seçmişlerdir. Bu SEÇİM sahiplerine, Cenabı Allah yemin ederek şöyle sesleniyor: Biz, birçok insan ve cin yarattık. Onları, sonuçta kendilerini cehennemlik kılacak amelleri işlemeye yetenekli kıldığımız gibi, onları sonuçta cennetlik kılacak amelleri de işleme­ye yetenekli olarak yarattık. „Artık insanlardan bir kısmı bedbaht. Bir kısmı da bahtiyardır…Rabbimiz İsra suresi ayet. 81. de mealen şöyle buyurmaktadır:***Yine de ki: Hak geldi; bâtıl yıkılıp gitti. Zaten bâtıl yıkılmaya mahkumdur…***

 

4.  BATILIN DERİN ÇUKURU…Kardeşlerim, HAK ve Batıl kavramları birbirinin zıddı olduğu için nefsimizi, ruhumuzu, maneviyatımızı arındırma, temizleme gayretlerini geliştirme çabası içine girmemiz kendi menfaatımızadır. Okuduğumuz ve dinlediğimiz kadarıyla DALALET ehli; Ahiretten habersiz yaşarlar, UHREVİ hayatın saadete ulaştırıcı lezzetini İDRÂK edemezler. Dünyevi hayatın heva, heves, eğlence ve curcunasına kapılıp sadece DÜNYA için yaşantı sürerler, İyiliğin, güzelliğin, mutluluk ve saadetin dinin emrettiği şeylerde, kötülüğün ise, dinin yasakladığı şeylerde olduğunu ne yazık ki anlamazlar. Allahın emrini ihtiva eden ayetlerini okuyacak zamanları, görecek gözleri yoktur. Onlar, sadece maddi duyguları bulunan hayvanlar gibidirler. Yegane amaç­lan YEMEK, İÇMEK ve lezzetlerinden yararlanmaktır. Hayvan bile israf etme­den yer. Ama onlar İSRAF ederler. Kendi benliklerini, Ruhlarını, bütün yaşantılarını gaflet ve dalalet bataklığına adeta kendi kendilerine gömmektedirler…Rabbimiz Rahman Suresi ayet. 26 – 28. de mealen şöyle buyuruyor:*** Yer yüzünde bulunan her canlı yok olacak. Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacak. Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz..?*** Elhamdulillahi Rabbel âlemiyn…

 

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.