Camii ve Mescid

Cami: Toplayıcı, toplayan, kaplayan Müslümanların ibadet gayesiyle toplandıkları yer, mabed anlamlarını taşır. Cami terimi cemaatları bir araya getiren * MESCİD * anlamındaki * EL MESCİDİÜL CAMİİ * den kısaltılarak sonradan kullanılmaya başlanmıştır.

Kuranı Kerimde, Hadisi şeriflerde ve ilk tarihi kaynaklarda * CAMİİ * yerine * MESCİD * kelimesi geçmektedir. * MESCİD * secde edilen yer anlamında bir mekan ismidir. Namazın başka rukünlerinde olmasına ragmen ibadet edilen yer, önemine binaen secde ye izafe edilmiştir.

Hz. Ademin (as) yer yüzüne ilk geldigi yer olarak kabul edilen serendip (seylan) adasında kendine ait bir mescidi oldugu rivayet edilir. (ibni haldun ) Rivayet dogru olsa bile bu Mescid özel bir Mescid olmalıdır.

Kuranı kerimde bildirildigine göre insanların tümü için yapılan ilk mabed * Kabe * dir. İkinci, mescid ise hicretten önce Hz. Ebubekir in (R.a) kendi evinde inşa ettirdigi mesciddir. Hz Ebubekir Haremi şerifte ibadetlerini yapmayacagına dair yaptıgı antlaşmadan ötürü evinin avlusunu mescid edinmişti.

İslam dininde Peygamber efendimizin umuma açık olarak ashabı ile birlikte namaz kıldıgı ilk mescid Hicret esnasında inşa edilen * KUBA * mescididir.Hicretten sonra Hz. Peygamber (sav) Medine de MESCİDİ NEBEVİ yi inşa etti. Bu iki mescidin inşasında Peygamber efendimiz (sav) bilfiil çalışmıştır. Buharinin Mescidi nebeviden sonra içinde CUMA namayı kılınan ilk mescidin * CUVASA * mescidi olduguna dair rivayeti vardır. Cuvasa mescidi Mekke ve Medine yöresinde olmayıp bugünkü Riyad ve zahran arasındadır.

Burada hemen ilave edelimki; Kabe den sonra Peygamber efendimizin (sav) Ebu Zerri Gıfariye (ra) anlattıgına göre MESCİDİ AKSA yapılmıştır. Bu iki mescid Hz İbrahim (as) ve Hz. Süleyman (as) dan çok öncelere dayanmaktadır.Yön olarak kıble Kabeye döndürülünceye kadar yapılan Mescidi Nebevinin kıblesi Kudüse dogru yapılmıştı.

MESCİDİ NEBEVİ nin tavanı hurma dalları, direkleri ise hurma agacı gövdesinden yapılmıştı. Hayber in fethinden sonra Müslümanların sayısı çogaldıgı için Peygamber Efendimiz (sav) mescidi genişletti.

MESCİD sadece ibadet mahalli- ibadet yeri degil, aksine ibadetin yanında siyasi ve içtimai hayatın merkezi idi. Peygamber efendimiz (sav) elçileri mescidd de kabul eder ve devlet işlerini oradan idare ederdi.İslam cemaatına Dini ve Siyasi işler hakkında Minber de okudugu Hutbesiyle mescidde bilgi verirdi. Her türlü kararlar MESCİD de alınırdı. Buna ilaveten sonraları Cami lerin , İlim adamlarının toplantı yeri olarak kullandıklarını söyleyebiliriz. Nitekim Tefsir ve Hadis Alimleri CAMİ ve MESCİD leri kendilerine karargah edinmişlerdi.

Sonra Mescid ler Arab dili ve Akaid dersi aldıkları egitim kurumları olarak ta kullanıldı. Bunun yanında * KADI * lar da duruşmaları için MAHKEME olarak camileri kullanmışlardır. Sözün kısası DİN ile DEVLET idaresi birbirinden ayrı olmayınca cami, Umumi işlerle ilgili mühim-önemli işlerin görüşüldügü ve yayıldıgı MERKEZ olmuştur.

Hicretin 21. Yılında Amr bin As (ra) Mısır da CAMİÜL ATİK mescidini inşa ettirmiştir. Bu cami Mısır da yapılan en eski camidir. Velid Bin Abdulmelik Dımeşk(şam) camiini hicri. 89 – 96 yıllarında yaptırmıştır. Emevi yada ÜMEYYE camii diye bilinen Dımeşk-Şam camii bu güne kadar Zerafetini ve degerini muhafaza etmiş en eski camiilerdendir. Rivayete edildigine göre, inşaatta harcanacak olan masrafları ihtiva eden dosyalar incelenip tasdik olunması için 18. deve ile Velid in sarayına nakledilmiş, Emevi Halifesi, onları tahkikat ve inceleme yapmaksızın tasdik etmiş ve bu meblag, sadece Allah için ayırdıgımız bir şeydir, bunun arkasında hiç bir şey ummayız demiştir…

Yine Hicri 100. Yılında yapılan mescid lerden biriside KAYREVAN mescididir. Ahmed bin ebu Agleb tarafından yeniden genişletilen ve süslenen bu camiye * KUBBETUL BEHU * diye tanınan kubbeyi de yaptırdı. (FAS-Magrib) daha sonra Tulunogulları ve ihşid ler zamanında yapılan TULUN camileri en önemli kültür merkezleri olma özelligini korumuştur.

Fatımiler zamanında ise EZHER camii en önemli kültür merkezi, özellikle şii fıkıh alimlerinin karargahı olma özelligini korumuştur. (Not: zaten Kahire de aynı yıllarda yani. 750. Yıllarında kurulmuştur.) Ezherin en önemli hususiyetlerinden biri, başlangıçta diger camiilerin taşıdıgı özellikte olmasada, kısa sürede degişik bölgelerden gelen talebelerin ve ilim aşıklarının çeşitli ilim ve fen leri tahsil ettigi Üniversite haline dönüşmesidir. Ezher camiinin üniversiteye çevirilmesini ilk defa Fatımi halifesi Aziz billah ın veziri Yakub bin Killis düşünmüştür. EZHER cami bir cami ve kültür merkezi- ÜNİVERSİTE olarak aynı önemini günümüz de de devam ettirmektedir.

Hicri.3. Yüzyılda KARAVİYYİN camii İslam kültürünün en önemli merkezlerinden biri olmuştur. Dolayısıyla FAS ta Karaviyyin Üniversitesi muhtelif ilim ve sanatlarda şöhret kazanan çok sayıda ilim adamı yetiştirmiştir.

Endülüs te KURTUBA camii ise İlmi asıl kaynaklarından ögrenmek ve İslam kültüründen nasiplenmek isteyen çok sayıda ilim taliplisini kendine çekmiştir. Bu büyük ilim yuvasında çok sayıda Fıkıh, Tefsir ve Hadis alimi , şair, edip, filozof, ve mütercim –dil bilimcisi yetişmiştir. Kahire, Şam,Kurtuba, Kayrevan, ve diger İslam merkezlerinin büyük camiileri zamanın büyük alimlerinin ilim meclislerinin kuruldugu mekanlardı…

Memlük sultanlarından, Baybars el Çaşgir. 704. Yılında tamir ettirdigi HAKİM camiinde * DÖRT MEZHEP * fıkhı okutulması gelenegini başlattı. Oraya ayrıca Hadis müderrisi-Profesörü olarak Saduddin el Harisi yi, Nahif hocası olarakta Ebu Hayyan ı tayin etti. Dört Mezhep fıkhının okutuldugu diger büyük bir camii ise MÜEYYİDE camii idi. Emir Fahruddin Abdulganiy bin TACUDDİN camiinde de dört mezhep fıkhı okutuluyordu. Şam da bu tarihlerde 6. Medrese nin mevcud oldugu, ÜMEYYE camiide en eski ve büyük egitim kurumlarından birisiydi.

Anadolu Selçuklularına ait en eski camii. 12. Yüzyılda yapılan Konya ALAADDİN camiidir. Sivas ULU camii ise 1197.Yılında Kutbettin Melikşah zamanında Kızıl Arslan tarafından yaptırılmıştır. 1. Alaaddin Keykubat tarafından yaptırılan Nigde ALAADDİN camii. 1224.te yaptırılan Malatya ULU camii ve ASHABI KEHF camii. Kayseride HUNAT HATUN camii, Kayseri de HACIKILIÇ camii, Kayseride ULU camii ve GÜLÜK camii, Amasya da BURMALI MİNARE camii, Sinop ta ULU camii ve GÖKMEDRESE camii, Bünyan da ULU camii, Divrigi de ULU camii, Akşehir de ULU camii gibi daha çok kıymetli camiler Anadolu selçuklularına ait degerli eserler arasındadır.

Yine 13. Yüzyılda Selçuklu mescidlerinden bazıları Konya da bulunanlar TAŞ MESCİD, SIRÇALI MESCİD, KARATAY mescidi, HACI HASAN mescidi, BEYHEKİM mescidi, Tahir ile zühre mescidi, Alanya da AKÇEBE SULTAN mescidi, Akşehir de KÜÇÜK AYASOFYA mescidi, Akşehir de GÜDÜK minare mescidi Harput ta ALACA mescid Türk – İslam mimarisinin en güzel örnekleriyle Anadoluyu baştan başa doldurmuşlar diyebiliriz ve hala bu eserler dim dik ayaktalar şükürler olsun Rabbime…

1278.li yıllarda Merini sultanları da mevcut camiilerin tamir, onarım ve inşa hususunda çok önem vermişler bu konuda hiç bir harcamadan kaçınmamışlardır. Sultan Ebu İnan FAS ta Minarelerin üzerine agaç bir direk diktirmişti. Onun emriyle gündüz Namaz vakitlerinde bu direge YEŞİL BAYRAK çektiriliyordu. Müezzinlerin sesini duymayanlar, gündüzleri bayrakları, geceleyin ise yanan lamba ışıgını görerek Namaza gidiyorlar veya vaktin girdigini ögreniyorlardı.Bu uygulama Merini sultanlarının dini hayata ve dine verdikleri önemi açıkça ortaya koymaktadır…

Osmanlı toplumunun sosyal ve kültürel bakımdan gelişmesinde önemli rolü bulunan müessselerden biriside camiidir. Tamamen vakıflara baglı olan camiiler, mimari yapı olarak dini eserlerin başında gelirler. İbadet, egitim, kaza (yani Yargı) ve şura gibi toplantıların yeri olarak inşa edilen camiilerin gördügü hizmetler küçümsenemeyecek kadar önemlidir.

Osmanlılarda mahallenin idare merkezi ve imamların karargahı camiilerdi. Sosyal müesseselerin başında zikredilen, hem ibadet yeri hemde cemaatın toplu bulunması sebebiyle memleket , muhit ve mahalleye ait işlerin görüşülüp karara baglandıgı yerlerdi caiiler. Bu yüzden sosyal bir yapı olarak büyük bir öneme- ehemmiyete haizdi. Bunun içindirki, Osmanlılarda camii, Mahallenin odak noktasını teşkil ediyordu. Camiilerin etrafında bazan geometrik bir düzen içinde , bazanda yerin konum ve özelligine göre çok defa da belli bir estetik- güzellik dikkate alınarak evler cami etrafına serpiştirilirdi. Bu evlerden başka en önemli bina medreseler idi.

Camii yaptırmak isteyen hayır sahibi Vakıf topraga agaç diker gibi binasını tek başına, yalnız ve garip bırakmazdı. Öyleki yaptırdıgı ibadet haneye sosyal ihtiyaçları karşılayacak canlı bir organ karakteri vererek onu , medresesi, imareti-aşevi,mektebi, hamamı ve diger müştemilatı-sosyal ihtiyacı gderecek yapılar ile bütünleştirirdi. Bunun için Osmanlı şehirlerinde Vakıf tesisleri önemli- ehemmiyetli kuruluşlardı. Bir kaç misal verecek olursak: 1325-1501. BURSA üslubu, bu devirde ULU CAMİİ , YEŞİL camii önemli örneklerdendir.

1501-1616. yılları arasında BAYEZİD camii, SULTAN SELİM camii, SÜLEYMANİYE camii, ŞEHZADE camii, SULTANAHMET camii, ve Edirnede SELİMİYE camii… Bu camiilerle mimari artık yeni bir safhaya girmiş ve en güzel örneklerini bulmuştur. 1616-1703. Yıllarında SULTANAHMET camii, 1757.yıllarında NURUOSMANİYE camii, 1763.Yıllarında LALELİ Camii, Harem semtinde SELİMİYE camii, 1808.Yıllarında ORTAKÖY camii, 1874. Yıllarında VALİDE camii, verecegimiz örnek yapıların en muhteşemlerindendir.

Bilinen meşhur camilerimiz başlıca şu kısımlardan meydana gelmektedir: Dış avlu, İç avlu, Son cemaat mahalli, yan sofalar, sahn, mihrap. İç avlunun etrafı revaklı olup, orta yerde abdest almak için ŞADIRVAN bulunur. Arka duvara bitişik bölüm son cemaat mahalli olup , Namaza yetişemeyip geç kalanların cemaatle Namaz kılmalarını temin için MİHRAP yapılmıştır. Cami içinde bulunan MİNBER ,mihrap, vaaz kürsüsü, müezzin mahfilleri, bazı camiilerde padişahların Namaz kılması için yapılan HüNKAR mahfilleri birer sanat Şaheserleridir.

MİNARE ler ise bir ustalık ve zarafet sembolüdür. Daha önce de belirtildigi gibi Peygamber efendimizle (sav) başlayan ders halkaları degişik ilim dallarını da içine alarak yüz yıllarca mescidlerde devam etmiştir. Peygamber efendimiz (sav) zamanında degişik sosyal amaçlar için de kullanılan mescid (camii) bir çok müessesenin temelini oluşturmuştur. Zamanla Camiilere sıgmaz hale gelen bu müesseseler daha sonra külliyeleri meydana getirmiştir. Zamanla Camiiler herkesin okuması için eserlerinin bir nüshasını buralara bırakan müellifler- İlim adamları sayesinde bir KÜTÜPHANE hizmetide vermişlerdir. Satın alınan kitaplarla zenginleştirilen bu kütüphaneler * HAFIZI KÜTÜB * adı verilen memurlarca idare ediliyordu. Böylece camiiler ruh ve maddenin bütünleştigi bir merkez durumunu muhafaza ediyordu.

Geçmişte MESCİD bir İslam kültür sarayıdır. Orada edebi konuşma ve yarışmalar yapılır, şiirler okunur, mescid siyasi meselelerin müzakere edildigi bir istişare meclisi, diplomatik görüşmelerin yapıldıgı bir resmi toplantı salonudur. Mescidler, Bir ilim meclisi , egitim ve ögretim müessesesi olarak kuruldugu andan itibaren orada ders halkaları oluşturulmuş, yüksek seviyede egitim ve ögretim verilen bir kuruluş mahiyetini almıştır. Peygamber efendimizin mescidi, Başta Kuranı Kerim, Hadis, Fıkıh, Tefsir gibi mühim –önemli ilimlerinögretim kaynagı olmuştur.

Peygamber efendimiz (sav) Pek çok hukuki meseleyi mescidde halleder, kaza organı olarak kendisine iletilen davalarda davalı ve davacıyı dinlemede mescidi mahkeme salonu olarak kullanırdı. Mescid iktisadı-ekonomisi ile ilgili uygulama ve müzakerelere de sahne oluyordu. Rasulullah (sav) Mescidde teberruları-yardımları kabul ettigi ve ihtiyaç sahiplerine dagıttıgı olur, zaman zaman buralarda ticari müzakereler yapılırdı. (Buhari) Mescidin tıbbi birtakım müdahale ve tedavilerin yapıldıgı bir hastahane vazifesi gördügüne de şahit oluyoruz. Savaşta yara alanlar orada tedavi ediliyor, kan aldırma işleri orada yapılıyordu. Orası bir nevi ordu karargahı idi. Askeri planların ve müzakerelerin orada yapıldıgı olurdu. Mescidlerde rahatça istirahat edilebilir ve sohbet yapılabilir. Nitekim Sahabenin uzanarak birbirleriyle konuştukları ve yatıp dinlendikleri vakidir-bilinen bir husustur.(Buhari)

Rasulullah (sav) zamanında Mescid aynı zamanda merasim ve spor salonlugu da yapmıştır. Mescid bir beldenin İSLAM VATANI oluşunu simgeleyen ebedi bir damgadır. Peygamber efendimiz (sav) seriyye için gönderdigi birliklerine gittikleri yerlerde şayet bir mescid görürlerse, Mescid o beldenin İSLAM BELDESİ olduguna delalet ettigi için halkına dokunmamalarını emrederdi.

İslam devletinde ve İslamı dininin kitlelere malolup yayılmasında büyük fonksiyınu olan Camiler, zamanla cemiyet hayatından çekilerek sadece ibadete ayrılmış yerler haline getirildi. Ve ne yazıkki toplum kesiminin çok az kısmıyla başbaşa bırakılarak sanki camilerimiz uzlet hayatına çekildiler. İslam davetçileri İslami bir cemaat oluşturmak ve İslamı bütün bir cihana-dünyaya yayabilmek için Camiye- mescide gereken degeri vererek Peygamber efendimiz (sav) zamanındaki Aksiyon ve aktivitesine kavuşturmak mecburiyetindedir. Bunun için de Allaha ve onun Rasulüne (sav) baglı, gayretli, davet için çırpınan Müslümanların varlıgına muhtacız.

Özetlersek: Kısaca CAMİİLER- MESCİDLER toplumun kanını günde beş defa temizleyen bir kâlp durumunda dır. Mütefekkir ,düşünür, yazar kıymetli insan Sezayi Karakoç un ifadesiyle * CAMİİ * Mihrabıyla bir MABED, MİNBER iyle bir devlet, KÜRSÜ’ süyle bir MEKTEP tir. Bu mekteplere iyice sahip çıkıp resmi ideolojilere teslim etmek ya da bir devlet dairesi olmasına göz yummak , İmamların, hocaların, müezzinlerin ve her türlü din hizmetlilerinin basit birer devlet memuru olmalarını içimize sindiremiyoruz. Biraz daha aktif, biraz daha gayretli, biraz daha dinini ön planda düşünen ve İLAYI KELİMETULLAH Davasını, hedefini, ülküsünü, çabasını, gayretini yani Allahın dininin her yere hakim olma fikrinin temel düşünce olarak anlaşılması, kavranıp yaşanması tek istegimiz.

Necip Fazıl (rh.a) dedigi gibi:

CAMİLER SERBEST AMA BÜTÜN YOLLAR YASAK.
ONLAR MEYDANA SAHİP, BİZSE CAMİDE TUTSAK.

Diye ifade edilen esarete ,tutsaklıga artık son vermeli,camiilerimizi,mescidlerimizi gerçek hüvitetiyle tekrar sevmeli ve onları boş bırakmamalıyız diye düşünüyorum…

Allahım. Bizi Camiilerden ,Mescidlerden, İlim ve huzur yuvalarından ayırma, ders halkalarının kuruldugu mekanlardan uzak düşürme. Allahım. Bize faydalı ilim ver, şükrümüzü artıran bilgi ver, tefekkürümüzü ziyâdeleştiren hikmet ver, kulluğumuzu güzelleştiren marifet ver, ahlâkımızı kemâle erdiren feyiz, nur ve bereket lütuf eyle. Şükürsüz bilgiden, isyana sürükleyen ilimden, haddini bilmezlik doğuran kültürden, Sen’den uzaklaştıran terbiyeden bizi koru. Bizi sıratı müstakimden, EHLİ SÜNNET VELCEMAATTAN ayırma. Sen her şeye kadirsin Allahım… Amin…
Sermed Kadir… 23.11.2004

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert