Cemaatin Hayatımızdaki Önemi

Cenabı hak Ali imran suresi ayet. 104.te mealen şöyle buyurmaktadır: *** Sizden iyiligi emreden, kötülükten sakındıran bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler yalnız onlardır…*** Muhterem kardeşlerim Bilindigi gibi İslam dini bireyci bir din degil, tam tersine TEVHİH ve VAHDET dini daha da belirgin ifade edecek olursak Ümmet ve Cemaat dinidir…

Her zaman ifade edildigi gibi, Cemaatta rahmet ayrılıkta azap gören İslamiyet, tüm müminleri birlige ve beraberlige çagırmakta ve onların parça parça olmalarını yasaklamaktadır. Bu konuda Rabbimiz Ali imran suresi ayet.103.te mealen şöyle buyurmaktadır: *** Hep birden Allahın ipine sarılın ve asla parça parça olmayın…*** Ayrıca Ahmed ibni Hanbelin zamanımıza taşıdıgı bir hadisi şerifte mealen şöyledir: ** Cemaat rahmettir, tefrika ise azaptır…**

Tirmizinin rivayeti ise şöyledir mealen:** Allahın eli Cemaatle beraberdir…** İbni Macenin rivayeti mealen şöyledir: ** Bereket Cemaatle beraberdir..** Fethul kebirde rivayet edilen hadis mealen şöyledir: ** Ey arab toplulugu, arza dikkat ( Bir gün öleceksiniz. Ölmeden kendinizi kurtarınız. Bu kurtuluş ancak İslam la olur) İslam ancak Cemaatla kaimdir…**

Ebu Hureyre (r.a) anlatıyor : „Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: „Kim itaatten dışarı çıkar ve Cemaatten ayrılır ve bu halde ölürse, Cahiliyye ölümü ile ölür.“
(Buhari, Ahkam 4. Müslim, İmaret 53. Nesai,Tahrim 28. İbnu Mace, Fiten 7)

„Size Cemaati tavsiye ederim, ayrılıktan da sakının, zira şeytan iki kişiden uzak durur. Cennetin ortasını isteyen, Cemaatten ayrılmasın. “ …“Allah ümmetimi dalalet üzere toplamaz. Allah’ın eli Cemaatledir. Cemaatten ayrılan ateşe gider.“ “ Cemaat rahmet, ayrılık azabtır.“ …“Kim Cemaatten bir karış ayrılır, sonra da ölürse, Cahiliyye ölümü ile ölmüş olur…boynundaki İslam bağını çıkarıp atmış olur.“ (İ. CANAN, K.Sitte,C/6. sh:435-440. Akçağ Paz.1995. Ankara)

Buhari ve Müslim, Abdullah bin Abbas (r.a)’tan rivayet etmişlerdir : „Resulullah (a.s) şöyle buyurdu : „Kim emirinin herhangi bir şeyinden hoşlanmazsa sabretsin. Kim yöneticiden (Müslüman yöneticiden) bir karış uzakta ölürse, bir tür Cahiliye ölümü üzere ölür.“ Bir başka rivayette de şu ifadeye yer verilmiştir :“…bu hoşlanmadığı şeye sabretsin. Kim Cemaatten bir karış uzaklaşırsa, onun ölümü Cahiliye ölümü üzere olur.“

Buhari ve Müslim, Muğire bin Şu’be (r.a)’den rivayet etmişlerdir : „Resulullah (a.s) şöyle buyurdu: „Ümmetim içinde hak çizgi üzere yürüyen bir taife sürekli bulunur…“ Bezzar, Fadale bin Ubeyd (r.a)’den rivayet etmiştir: „Resulullah şöyle buyurdu: „Üç kişi hakkında bir şey sorulmaz :

1-Cemaatten ayrılan kişi.

2-İmamına (müslüman olan yöneticisine) isyan edip de böyle isyan üzere ölen kişi.

3- Efendisinin yanından kaçıp da ölen köle ya da Cariye için.“

İmam Nevevi, Rib’i bin Haris (r.a)’den şu şekilde rivayet etmiştir :Huzeyfe (r.a) şöyle söyledi :“Ben Resulullah (a.s)’ın şöyle buyurduğunu duydum : “ Kim Cemaatten ayrılır ve yönetimi küçük düşürürse, Allah’ın kendisini hoş karşılamayacağı bir halde, Allah’ın huzuruna çıkar.“

İmam Ahmed, Ebu Zer (r.a)’in merfu olarak şöyle söylediğini rivayet etmiştir : “ Kim Cemaatten bir karış uzaklaşırsa, İslam halkasını boynundan çıkarmış olur.“
Tirmizi, Abdullah bin Abbas (r.a)’tan rivayet etmiştir : „Resulullah (a.s) şöyle buyurdu : “ Allah ‚ın eli Cemaatle birliktedir.“ Taberani, İbni Ömer (r.a)’den rivayet etmiştir : „Resulullah (s.a) şöyle buyurdu : „Benim Ümmetim sapıklık üzere bir araya gelmeyecek. Sizin cemaatle birlikte olmanız gerekir. Allah’ın eli Cemaatle birliktedir.“

„Hz. Enes (r.a) anlatıyor: „Resulullah (a.s) buyurdular ki : “ Dinleyin ve itaat edin! Hatta üstünüze, başı kuru üzüm tanesi gibi siyah Habeşli bir köle bile tayin edilmiş olsa, aranızda Kitabullah’ı tatbik ettikçe… (itaattan ayrılmayın).“ ( Buhari,Ahkam 4,Ezan 54,56) „Hz. Ebu Hureyre (r.a) anlatıyor : „Resulullah (a.s) buyurdular ki : „Kim bana itaat etmişse mutlaka Allah’a itaat etmiştir. Kim de bana isyan etmiş ise, mutlaka Allah’a isyan etmiştir. Kim emire itaat ederse mutlaka bana itaat etmiş olur. Kim de emire isyan ederse mutlaka bana isyan etmiş olur.“ (Buhari, Ahkam 1,Cihad 109. Müslim, İmamet 33 . Nesai,Bey’at 27)

Hz. İbni Ömer (r.a) anlatıyor : „Resulullah buyurdular ki: „Müslüman kişiye, hoşuna giden veya gitmeyen her hususta itaat etmesi gerekir. Ancak, masiyet ( Allah’a isyan ) emredilmişse o hariç, eğer masiyet emredilmişse, dinlemek de yok, itaat de yok.“ “ Kim emirinden hoşlanmadığı bir şeyle karşılaşırsa sabretsin, zira kim Sultandan bir karış uzaklaşır ve ölürse Cahiliyye ölümü ile ölmüş olur. „… „Allah’a isyanda kula itaat yok.“ „Allah’a itaat etmeyene itaat yok.“ … “ Allah’a isyan edene itaat yoktur.“…“Ulema, Küfre düşen imamın mün’azil olduğunda, bu durumda bütün müslümanlara, isyan etmenin vacip olduğunda İCMA etmiştir.“

Buhari, Müslim ve İbn Mace’nin ittifakla Ebu Hureyre’den rivayet ettikleri bir hadiste Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur : „İsrail oğulları zamanında onları peygamberler idare ederdi. Her ne zaman bir peygamber vefat ederse onun yerine başka bir peygamber gelirdi. Hiç şüphesiz benden sonra peygamber yoktur. Ancak HALİFELER olacaktır. (Ümmeti bu devlet reisi olan halifeler idare eder)“. (Dr.Hasan GÜMÜŞOĞLU, İslam’da İmamet ve Hilafet, sh:29-30. Kayıhan Yay. İst.1999. Buhari, „Enbiya“, 50. Müslim, „İmare“, 44. İbn Mace, „Cihad“, 42.)

„Abdullah b. Mes’ud (r.a.) demiştir ki : „Ey insanlar! Sizin taat ve CEMAATA sarılmanız gerekir. Çünkü onlar, Allah’ın kendisine sarılmanızı emrettiği ipidir. Hiç şüphesiz CEMAAT ve TAAT içinde hoşunuza gitmeyen şeyler, ayrılık halindeki güzel bulduğunuz şeylerden daha hayırlıdır.“ (Taberi, Camiu’l-Beyan, 1V,32)…

Rasulullah (s.a.v.) buyurmuştur ki : „Sizin CEMAAT (halinde olmanız) gerekir. Şüphesiz şeytan, tek kalanla beraberdir; (onu kolayca etkileyip, kalbine vesvese verir). İki (hayır ehli) kişiden ise; çok uzakta durur. Kim iman selameti ile ölüp, cennette olmak istiyorsa; (takva üzere kurulan) CEMAATA yapışsın.“…

„Şüphesiz Allahü Teala (c.c), Ümmetimi dalalet (sapık fikir ve fitne) üzerinde bir araya getirmez. Allah’ın eli (rahmet ve desteği) CEMAATLE birliktedir. Kim (hak üzere giden) CEMAATTEN ayrılırsa ateşe gider.“ (Tirmizi, Fiten, Tabarani, el-Mu’cemu’l-Kebir, xv,239) Diğer bir hadis-i şerif’te, İslam Cemaatinden ayrılanın durumu şöyle anlatılmaktadır : “ Kim (Kur’an ve Sünnet üzere giden) CEMAATTAN bir karış ayrılırsa; boynundan İslam bağını çıkarmış olur.“ (İmam Ahmed, Müsned,V,180; Ebu Davut, Sünnet,27,(No:3758)..

Rasulullah (s.a.v.) buyurmuştur ki : „Kurdun sürüden ayrılan koyunu kaptığı gibi, şeytan da (cemaattan ayrılan) insanı kapar. Bölünüp dağılmaktan (guruplara) ayrılmaktan sakınınız. Size (Allah için) CEMAATA sarılmanız ve (hak üzere giden ) çoğunluğa katılmanız gerekir.“ (İmam Ahmed, Müsned,V,243; Tebrizi, Mişkatu’l-Mesabih, el-İ’tisam bi’l-Kitab,45 (No:184) ( Dilaver Selvi, İntisab ve Cemaat, sh:131-134. Umran Yay.İst.1995).

Bütün bu rivayetlerin İslam toplumuna önemli bir şeyler anlattıgı gayet açıktır. İslam dini, kendi sistemini kendi varlıgını sürdürebilmesi için yapılması gerekli bütün görevleri, Müslüman cemaatın omuzlarına yüklemiştir. Müslüman topluluk olan cemaat İslamın idrak edilmesinden sonra İslamın temel hedeflerini gerçekleştirmek gayesi ile kendini belirleyip asla bölünme ve parçalanma kabul etmeyen, kendi bütünlügünü muhafaza ederek hayatıyetini devam ettiren bir yapıyı karşımıza çıkarmaktadır. Bu yapının itaatkar baglıları şuurlu ve bilinçli bir toplulugun kendisidir Cemaat…

Müslüman cemaatın en belirgin vasfı, özelligi Kuran ve Sünnete baglı olmasıdır. Kuran ve Sünnetin gösterdigi hedef ve maksatları ölçü alan; onun hükmü ile amel eden ve bundan asla taviz vermeyen Cemaat mutlaka ideal bir cemaattır diye inanıyoruz. Müslüman cemaat, takip ettigi usül, metod veya prensipler açısından İslam dininin belirlemiş oldugu çerçevesinin dışına çıkamaz. Taşkınlık yapamaz ve sorumsuzluk teşkil edecek örneklere içerisinde kesinlikle yer veremez…

Kuran ve Sünnette tarifini bulan yapıda bir İslam cemaatına örnek teşkil edecek ve Tevhid mücadelesinde misal olacak cemaat vasıflarını, özelliklerini kısaca belirtmeye çalışacak olursak şu hususları Allahın izniyle zikrederiz. Arzuladıgımız ve mücadelesini vermek istedigimiz cemaat o dur ki: İtikad, Amel ve usül birligi içerisinde şeri yapılanmasını ortaya koyarak, şeri sorumlulugunu amel noktasına dökmeye azmetmiş bir cemaat özlem ve gayreti içerisindeyiz…

İmama yani emire baglı yani başıboşlugu reddeden itikad ve amel üzere bir cemaatın arzusunu duyanlardanız. Tabir caiz ise Şura yı lokomotif kabul etmiş bir cemaat duygu ve hissiyatını taşıyanlardanız. Ayrıca en önemli özelliklerimizden bir taneside İLME baglı bir cemaat olmamızın yanında Cihadı arzu eden bir cemaat yapısını olmazsa olmaz biliyoruz. Hedefimiz; Şeri özellikleri baş tacı edip hiç aklından çıkarmayan bir cemaattır. Ayrıca müesseseleri yani lider kadrosu, yapılanma kadrosu ve programlar gibi organik unsurları olan Emiri, Muhtesibi, Kadısı, Amili ve benzeri sosyal müesseseleri mevcut olan bir cemaat yapısının savunucularıyız…

Gayemiz Allah rızasıdır. Yeryüzünde sadece Allaha kulluk yapılıncaya, hakimiyet sadece Allaha ait oluncaya ve fitneden eser kalmayıncaya kadar mücadeleye sonuna kadar azmetmiş bir cemaat. İslam dininin hedef ve gayelerini gerçekleştirme niyyeti içerisinde olan bir cemaat. Islah etme, düzeltme ve devamlı en güzelini gerçekleştirme gayreti ve çabasında olan Rabbanilik özelligi taşıyan bir cemaat. Teblig ve davetinde nebevi metodu esas alan Ehli sünnet vel cemaate uygun ve ona baglı bir cemaat…

Özlenen İslami yaşantıya kavuşulmasında üzerine düşen sorumlulugu yerine getirmeyi cana minnet sayan bir cemaat. Allahın dinine hizmet eden kişi ve kuruluşları, teşkilatları kardeş bilip, onlar için maddi ve manevi fedakarlıga hazır olan bir cemaat. Cihad hususundaki sorumlulugunu mevcut konumuna ve içinde bulundugu şartlara göre merhale merhale programına alıp anın vacibi neyi gerektiriyorsa yani öncelikli yapmamız gereken husus ne ise yerine getirmekte kusur etmeyen bir cemaat…

Hakkın ölçüleri dogrultusunda topluma, insanlara, halka hizmeti HAKKA hizmet kabul eden bir cemaat. İslam dinine inanan her kişiyi kardeş ve dost kabul eden, bütün inananlar adına varlıgını isbat eden bir cemaat. Nefis tezkiyesinin geregine inancından dolayı mensuplaarının maddi ve manevi egitimini programına dahil eden ve nefis tezkiyesinde en etkili yolun ve sebebin kişinin cihadi sorumlulugunu aynı zamanda mücadele etme azmini her zaman diri ve zinde tutma gerçegine varan bir cemaat…

Tesbih, seccade ve bilinen en etkili mücadele araçlarını birlikte düşünmesini bilen ve algılayan bu üç unsuru birbirinden ayırmaya çalışmayan her zaman ibadet ehli, zikretmeyi, şükretmeyi ve fikretmeyi beraber hayatının vazgeçilmez parçası kabul eden ve mukaddes bildigi degerlerden en ufak bir taviz kabul etmeyen bir cemaat. Bildigini hayata aktarmayı esas kabul eden yani ilmiyle amil olan ilim ve amel bütünlügünü boş konuşma yada propaganda yapma hastalıgına tercih eden İslam için yaşamanın ve İslam için çalışmanın boyutlarını kavramış bir cemaat…

Her hususta alel acele hareket eden degil lakin uzun soluklu düşünen, uzun vadeli yani sabırlı hareket eden başta egitim olmak üzere yapılan en güzel yatırımın insana olan yatırım olduguna inanan ve bu ugurda insan kaynaklı yatırımlarıa soyunan ve İslam için çalışmanın sebebi olarak İslam nizamını hayata hakim kılma anlayışını esas alan bir cemaat. İslami hizmetlerde asla duraganlıgı kabul etmeyen gayretli, dinamik ve etkin çaba sarfeden ve her mensubunun da katılımıyla başarının mutlak manada gelecegine inanan bir cemaat…

Cehaletin ve taassubun tamamıyla karşısında ve tabiiki ilmin ve amelin yanında olan insan olarak, önce kendi nefsinde, bir adım sonra ailesinde, toplumda ve genişleyerek hayatın her bölümünde, her kesiminde İslami yaşantıyı gerçekleştirme hedefini güden inancında, ibadetinde ve ahlaki yapısında kısacası Müslüman olması neyi gerektiriyorsa öyle olmayı içine sindirmiş sözün özü; Gayem Allah (cc), Örnek ve önderim Rasulullah (sav) , hayat düsturum Kuran, yolum Cihad ve en büyük arzum Şehadet diyen bir cemaat…

Şu hususa kesinlikle inanıyoruz ki; İslam nizamına göre DİNE dayanan kardeşlik, nesep yönündeki kardeşlikten yani karındaşlıktan daha kuvvetli ve daha üstündür. Ancak İMAN kardeşligi sadece dillerden düşürülmemesi gereken propaganda aleti degildir. O ancak bazı hukuki sorumlulukları, yükümlülükleri ve uyulması gereken bir takım kaideleri olan mukaddes bir bag dır. Bu hususu Allaha ve Ahiret gününe iman eden hakkıyla temsil eder diye düşünüyoruz…

Bizler bu İmanın neticesini Muhacirlerin eli boş bir halde Medineye hicret ettikleri zaman Ensarın yaptıklarında görüyoruz. Yani Müslümanlar arasındaki Cemaat, kardeşlik anlayışı ve Vahdet anlayışı; dillerin ucuyla telafuz edilen öylece söylenip geçilen bir söz, bir malayani lakırdı, laf kalabalıgı degil Müslüman kardeşin sevinç ve kederlerine sızlanmadan, şikayet etmeden acelecilikten de öte usanmadan ortak olma halidir diyoruz…

Son devir İslam alimlerimizden Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır (rh.a.) Allah’ın ipine toptan, sımsıkı sarılın“ ayetini açıklarken, şu kıymetli açıklamalarda bulunmuştur : „…Ben kendi başıma, yalnızca dinimi, imanımı koruyabilirim“ demek tehlikelidir. Kendi başına kalan fertlerin, iman ve İslam üzere, hüsn-i hatime ile ahirete gidebilmesi şüpheli olur. Ferd zorlama ve baskı altında her şeyini kaybedebilir. Çünkü (hadis-i şerif’te belirtildiği gibi) : „Allah’ın eli (rahmet ve desteği Hakk üzere giden) CEMAATLA birliktedir.“ Ve dinin dünyada en büyük feyzi de bu toplumun kuruluşundadır…“ (E.Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, 2/405- 406 )

Bilinmelidirki; Cemaatın oluşumu yani tabir caizse hammaddesi insandır. Lakin insanda yeterli derecede egitilmemiş ise, bilgi eksikligi ve cehalet varsa yani insanda ham ise o zaman bizlere çok iş düşmektedir. İnsan öyle bir varlık ki, zaman içerisinde etkilenen, her nasıl egitiliyorsa o egitim sürecinin savaşçısı olan, o almış oldugu ögrenimin mücadelesini veren bir yapıya sahiptir. Bilindigi gibi toplumları oluşturan tek tek fertlerdir. İnsan tek olarak düşünülürken İslami bir düşünce yapısına sahipmi degilmi noktasını mutlaka hesaba katmalıyız…

Mesela yaygın olan kanaatın aksine, İslamın beş şartını yaşamak şuurlu ve bişlinçli müminleri tarif etmez. Bu şartları yerine getirdikten sonra benim insanım allah rızası için ne yapıyor, bu beş şartı hayatına aktarırken, küfrün ve kafirlerin aleti olup olmadıgının farkına varabiliyormu ? İslamın beş şartına riayet ederken kafirlerin, ateistlerin, din düşmanlarının emellerine, ideallerine hizmet edip etmedigini hesaba katıyormu ? İslam cografyasında yaşayan diger Müslümanlardan haberdarmı, Yahudi ve hristiyanların kendisine ve İslam ümmetine kurmuş oldugu tuzaklardan haberi varmı ?

En basitinden Yahudi ve Hristiyanların bazı aymaz Müslümanlarla yürüttükleri Dinde hoşgörü ve diyalog tuzaklarına ne derecede çareler arıyor. Farkına varmadan gayri müslimlerin safına geçip onların misyoner faaliyetlerine ne derecede yardımcı oluyor ? Soruları çogaltmak mümkün ama bu soruların eger ibret alamıyorsak hiç birimize faydası dokunmaz. Asıl olan soruları ve sorunları çogaltmak degil, aksine meseleleri azaltıp bir prensibe baglayarak, soruları formüle ederek kısa yoldan nasıl hedefe varılır ona bakmamız gerekmektedir.

İnanıyorum ki; tevhide baglı Müslümanların meselelerini, problemlerini, içine düştükleri sıkıntıları en kolay yönden çözücü hareket yine KELİMEYİ TEVHİD de saklıdır. Müslümanlar yeniden ve kendi öz itikadıyla, imanıyla, gelenek, görenek, ananesiyle ve öz kültürleriyle, öz terimleriyle Dinini sanki sil baştan yeniden ögrenmek ve yaşamak mecburiyetindedirler…

Asrı saadeti asıl almak zorundayız. Hiç bir şekilde şüphe duymadan, acabasız inanmak durumundayız. Hangi mesele olursa olsun Örnek bve önderimiz Peygamber efendimiz ne demişse, nasıl hareket etmişse ve neler yapmışsa aynı o şekilde hayatımızı şekillendimeliyiz diye düşünüyorum…

Aslında çok da zor bir hareket şekli degil bu tür hareket, örnegin İlk Müslümanlar, islama girerken Müslüman olurken nasıl İSLAM hakkında pek bir şey bilmiyor idiyse, bizde aynı onlar gibi Müslüman olmak zorundayız. *** Ey iman edenler, iman ediniz…*** İlahi emrinin muhatabı aynı zamanda bizleriz diye düşünüyorum. Aklımızdaki bütün olabilecek ön yargılari, cahiliye kalıntısı ne varsa bütün zihni ve ameli yanılgılar, alışkanlıklar ne varsa ayagımızın altına almadan sadece akılla hareket edip, İlahi Mutlak dogruları hesap etmeden yaşanılan bir hayat tarzı İslami bir yaşayış şekli olmaktan çok çok ötedir, uzaktır ve Müslümana yabancıdır diye inanıyorum…

Müslüman topluma Müslümanca yaklaşma ve yaşama gayreti ve çabası ancak İslami bir cemaat yapısıyla mümkündür diye inanıyoruz. Allahın dinini hayata hakim kılmanın yegane metodu, ve kurtuluş ümidinin tek usulü olarak, İslami cemaatı teşekkük ettirmekte ve Allahın emirlerine sımsıkı yapışmakta buluyoruz. Eger inandıgımız gibi yaşarsak kesinlikle hiç kimsenin bizlere bu düşüncelerimizden dolayı hayalci demeye hakkı olamaz kanısındayız…

Yusuf Kerimoglundan ve Mustafa Çelik Hoca efendiden kısa bir alıntı ile sözlerime son vermek istiyorum: İslami hareketin mahiyeti adlı eserinde Yusuf Kerimoglu hocaefendi diyorki: Müminlerin birbirlerini sevmesi, Kelimeyi şehadete dayanan bir hadisedir. Günümüzde Müslümanlar; Önce iktidarlarını, sonra birbirlerine olan sevgilerini ve edeplerini kaybettikleri için, ne yapacaklarını şaşırmış vaziyettedirler…

İman ve İmana dayanan sevgi ihya edilmedigi müddetçe imtihanı kazanmak mümkün degildir. Şunu unutmayalım ki; İslami mücadele; Birbirerini Allah için seven ve kardeşini kendi nefsine tercih edebilen, muttaki müminlerin gayretiyle eda edilebilecek salih bir ameldir. Usül, üslub ve mizaç farklılaşmasını bahane edip; birbirlerine meydan okuyanlar veya keyiflerine göre müminleri suçlayanlar, İslami mücadele veremezler…

Mustafa Çelik Hocaefendi diyorki: İslami Cemaat, hukukullah ile Hukukul Müslimiynin edasının bir meyvesidir. Hukukullah ile hukukul müslimin ikizdirler. Birbirlerinin hukukuna tecavüz edenler İslami bir cemaatı oluşturamazlar. Çünkü İslami cemaatın hayat diregi, Vahdet hukukudur. Müslümanların oluşturdukları cemaat; vahdet hukukunu ihya ettigi kadar canlı, ihmal ettigi kadar da cansızdır…

Şunu unutmayalım ki; Hesap günü hukukullahın edasından hesaba çekilecegimiz gibi, bir de hukukul müsliminden hesaba çekilecegiz. Bu münasebetle Vahdet hukukunu yani Cemaat anlayış ve kavrayışını ihya etmeye gayret eden bir İslam cemaatının içinde bulunup bulunmadıgımızı yeniden gözden geçirmeye gayret edelim…

Allahım bizleri hakkı hak bilip hakka baglanan, teslim olan ve itaat eden, batılı batıl bilip batıldan ictinap eden kaçınan ve batılla mücadele azmini ve gayretini sarfeden kulların zümresine dahil eyle bizleri Müslümanlardanım diyenlerden ayırma. Bizleri Ehli sünnete sımsıkı baglananlardan eyle. Bizleri Sıratı müstakimden yani dosdogru yolundan ayırma yarabbi Sen her şeye kadirsin Allahım…Amin…

Sermed Kadir… 08.02.2009

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert