Bir kimseyi istemediği ve çirkin gördüğü bir işi yapmaya mecbur tutmak demektir. Bu husus ıstılahta yani dini anlam olarak ifade edecek olursak *ikrah* kavramı gündemimize girer. İkrah zorlama demektir. Birine zorla iş yaptırma, baskı yoluyla veya baskı yaparak birisine bir şeyi kabul ettirme manalarını taşır. İnsan her ne yaparsa özgür iradesiyle muamelelerini gerçekleştiren sosyal bir varlıktır. Bu irade mutlak iradi güç değil cuzi irade yetisidir. İkrah başka birisinin işine karışma eylemini de içerdiği için bu husus kesinlikle kabul edilemez. Bu hususta en büyük ölçümüz, Bakara suresi ayet. 256. mealidir şöyleki:*** Dinde zorlama yoktur. Artık dogrulukla egrilik birbirinden ayrılmıştır. O halde kim tagutu reddedip Allaha inanırsa, saglam kulpa yapışmıştır. Allah, her şeyi çok iyi işiten ve çok iyi bilendir…***Bu ayetle Rabbimiz, bütün insanlık için göndermiş olduğu İslâm’da, insana din, inanç ve vicdan özgürlüğü tanınmış; iradeyi baskı altına almak ve insanı rızası olmayan işlere zorlamak yasaklanmıştır. İnanan mü’min sıfatıyla anılmış, inkâr eden de küfrünü açıkça beyân etmiştir…
İkrah hadisesi, bir kimsenin başkasına yaptığı, ondaki rızayı kaldıran veya ehliyetini yok etmediği halde, onun ihtiyarını yani seçme hürriyetini bozan, yahut da şeri yükümlülüğü kaldıran korkutma halini ifade eden bir durumdur. Müslüman bir kimseye zalim, kafir, fasık, gayrimüslim ve benzeri kimselerin islamca yasak olan bir inancı kabul ettirmek veya haram olan bir ameli işletmek için yaptıkları baskının adına ikrah yani zorlama diyoruz. Neticede bir Müslüman olarak biz zorlamayı bu şekilde anlıyoruz… İnanıyoruz ki; zorlama hususunda en önemli tavrımız özü, İslam dışı inanç ve kültür sahiplerine bir Müslüman nasıl ki rızası dışında her hangi bir şekilde zorlaması kendi inancını zorla kabul ettirmesi söz konusu degilse aynı zamanda bir gayrımüsliminde bir Müslümanı zorlayamayacağı İslam dininde haram olarak bilinen her hangi bir hususu zorla yaptırma hakkına sahip olamayacağı ğayet açıktır… Bilinmelidir ki; İslamiyeti kabul etmesi için kimseye cebredilemez, zor kullanılamaz. Gerek din hususunda gerek başka hususlarda ikrâh, zorlama cihetine gidilemez…
Müslümanlar başka kültür mensuplarına, gayrımüslimlere ellerinden, dillerinden geldiği kadar tebliğ etmekle mükelleftirler. Söz, yazı ve diğer materyâllerle yapılacak tebliğ çalışmalarında insanları Allahın dinine çağırma, ikna etme, güzel öğüt, toleranslı davranış, vaaz ve nasihat, en güzel irşad ve eğitim metodunu bulup uygulamak İslam dininin amacı mü’min kazanmada hedef, ğaye ve amacıdır. İslam dini bir gayrımüslimi zorlamak suretiyle İslama girdirilmesine izin vermemiştir. Yüce dinimiz islam insanların hür iradesine büyük bir ehmmiyet vermiş ve bu önemi her vesilede de beyan etmiştir. Tebliğ metodunda hiç bir ğayrımüslim cebren yani zorla İslamiyete sokulmamıştır. Hiç birinin hür düşüncesine ve vicdani kararına asla müdahale edilmemiştir. Velhasıl İslamda hiç kimsenin din hürriyetine karışılmamıştır. İslam tarihi incelendiğinde; İkrâh, zorlama bulunmadıgı içindir ki, Müslümanlara mağlup olan milletler, yine kendi dinlerini muhafaza edebilmişlerdir…
Kardeşlerim, nasıl ki; İslam dinine giriş hususunda insanların hür, özgür, vicdani kararlarına ve din hürriyetine karışma hakkımız yoksa, İslam dinine mensub olan, Müslümanım diyen kişinin de ğayrımüslimler gibi yaşama ve hareket etme hakkı ve salahiyeti yoktur. Din bilindiği gibi emirler ve yasaklar bütünlüğüdür. Belli kuralları, kaideleri, haram ve helâlleri vardır. İslama giriş yaptığını kelimeyi şehadet ve kelimeyi tevhid ile ifade eden bir mü’minin kurallarını kendi dar aklına göre belirleyemez. Namaz, zekat, oruç, hacc…gibi ibadetleri kendi zevkine ve düşüncesine göre şekillendiremez. İslam dini olanca gücü ve enerjisi ile insan idrakine hitap ederek gelmiştir; düşünen akla seslenmiştir, aldığı uyarılara karşılık veren vicdana, dengeli istikrarlı fıtrata seslenmiştir. Peygamber efendimiz (sav) Buhari’de bizlere ulaştırılan bir hadisinde mealen şöyle buyurmuştur: ** Şüphesiz Allah, yalnız kendi rızasını isteyerek, La ilahe illallah*diyen kimseye, ateşi haram etmiştir…** Elhamdulillah…
Sermedkadir…