DİN VEYA DÜNYA EHLİ OLMAK…

DİN VEYA DÜNYA EHLİ OMAK…Günümüzün en büyük problemlerinden birisi, müslümanların *din kardeşi* olgusuna biğane kalmalarıdır diyebiliriz. İslam coğrafyasının herhangi bir  yerinde görülen din kardeşlerimize yönelik; eza, cefa ve işkencelere yeterli tepkiyi verememek aynı dine mensup kişileri derinden yaralamaktadır. Bana değmeyen yılan bin yaşasın sözünün bizim inancımızla uzak yakın hiç bir ilgisi yoktur. Bu söz olsa olsa bizim hassas çizgilerimize olan ilgimizi zayıflatır, bu zayıflık dünyaya olan aşırı meylimizi artırır bizleri sadece *dünya insanı* yapar. Bu sebepten diyoruz ki;  Din ehli olmakla dünya ehli olmak birbirinden ayrıdır. Bu iki tercih, birbirinden  oldukça  farklıdır. Ehil sözcügü: yetki sahibi, usta, maharetli, becerikli, uzman, söz sahibi manalarına gelen  bir  terimdir. Ehil olmak, Bir işte ehil ve ehliyetli olmak, o işte doğru biçimde uzmanlaşmak ve yetki sahibi olmak demektir. Örneğin her hangi bir ilimde derinleşenlere ehli ilim, aklıyla hareket etme yetkisine sahip olanlara ehli akıl, güzel söz söyleyenlere ehli belagat, kalbinden sevenlere  ehli aşk, adaletten şaşmayanlara ehli adalet demişlerdir…Rabbimiz  Bakara  Suresi  ayet. 201.de  mealen  şöyle  buyurmaktadır: ***  Yine onlardan: „Ey Rabbimiz! Bize dünyada bir güzellik ve ahirette de bir güzellik ver ve bizi ateş azabından koru!“ diyenler vardır. İşte onlar için, kazandıklarından bir nasib vardır. Allah, hesabı çok çabuk görür…***

DİN EHLİ VEYA DÜNYA EHLİ OLMAK…Tabir olarak anlamaya çalıştığımızda; Cennette yaşayanlara ehli Cennet, Allaha İman  konusunda derin mâlumatı  olnlara ehli marifet, büyük bir dava için himmet ve gayret sahibi olanlara ehli hamiyet ya da  ehli himmet, bir dalda uzmanlaşmış kişilere ehli ihtisas, hakikati bulup peşinden gidenlere ehli hakikat, bilerek günah işlemeye devam edenlere ehli dalâlet, iman eden ve inancını hissederek ve severek yaşayanlara ehli iman, dînini severek ve dünyaya tercih ederek yaşayanlara ehli din, dünyayı severek ve dîne ve âhirete tercih ederek yaşayanlara da *ehli dünya* denilmiştir. Ehli dünya, kelime olarak her ne kadar *dünyada yaşayan ve dünyayı çok seven* manalarını taşıyor olsa da, Istılahta yani dini  mana  olarak “dünyayı her şeye tercih eden, mukaddesâtı dünyaya feda eden, dünyayı âhirete değişen, sırf dünya için yaşayan, haram helâl demeden dünyanın her türlü lezzetlerini takipeden ve tevbe  etmeye yanaşmayan kimselere” ehli dünya diyoruz. Rabbimiz  Kuranı  Kerimde  dünyayı ve dünyadaki her şeyi güzel yarattığını, fakat bunların geçici olduğunu, aldanılmaması gerektiğini, asıl dönülecek ve varılacak yerin Allah’ın huzuru olduğunu bildiriyor…

DİN VEYA DÜNYA EHLİ OMAK…Zamanımızda aynı İsrail devletinin, Filistin topraklarını işgal ettiği gibi; İslam topraklarını işgal eden müstekbirlerin değişmeyen hedefleri İslâm’ın Protestanlaştırılması ve Müslümanların da dünyevileşmesidir. Günümüzde İslâm topraklarında İslâmın, Batının ön gördüğü bir biçimde değişip dönüştürülmesinin, hatta yeniden inşa edilmesinin planlandığını ve bu proje için çeşitli grup ve cemaatlerin dinlerarası diyalog, hoşgörü, barış ve tolerans şemsiyesi altında yoğun olarak çalıştıklarını yakın zamanda görmüş ve acıyls takip etmiştik. Bu konuda İslam düşmanları daha önceki asırlarda  olduğu  gibi  günümüzdede  ellerinden  gelen  her  türlü  melaneti  işlediğini  görüyoruz. Örneğin bir batı ülkesinde, Polis nezaretinde *Kur’anı Kerimi yakma* eylemi basite alınacak bir faaliyet değildir. Unutmayalım ki; batı ahlâkında;*Haçlı ruhu* hiç bir zaman müslümanlara karşı yumuşama eğilimine girmemiştir. Onlar için en iyi müslüman ölü müslümandır. Eğer bizler diyaloğ, hoşgörü çılgınlığıyla olaya yaklaşıyorsak tutumumuzu bir daha gözden geçirmemiz kaçınılmazdır. Dünya ehli olma hadisesi gözlerimizi körleştirmesin, bizleri mukaddesatımızdan uzaklaştırmasın dileğindeyiz…

DİN VEYA DÜNYA EHLİ OMAK… Kardeşlerim, İster uzak veya yakın olsun; müttefik veya dost kabul ettiğimiz, Hristiyan veya Yahudiler son 50. senede devlet olarak Türkiyeye veya İslam dünyasına nasıl bakıyorlarsa gözden geçirmemiz elzemdir. Eğer hala dost ya da düşman tanımında sıkıntımız varsa kendimizi düzeltmek zaruridir inancını taşıyorum. Bu çevreler, Manevi bağlarımızı, mukaddes bilinen ve islam dininde ahlâki, edebi ve tabiiki insani ne kadar degerlerimiz varsa yerle bir olmasını hedef edinmişlerdir. İslam dinine bağlı insanları manevi bağlamından kopararak sekülarize etmişler yani dünyevileşmeye zemin hazırlamışlardır. İslam dininin, kültürel, ekonomik ve sosyal ve siyasal düzlemde hiçbir ilke getirmediğini, sadece sevgiden ibaret olduğunu söyleyerek kalplere hapsetmek, cihad ve gaza kültüründen soyutlayarak sömürgeciliğe uygun hale getirmek, Müslümanların direniş ruhunu ortadan kaldırarak otoriter ve totaliter yönetimlerin kölesi yapmak batılın ezeli gayesidir. Bugün Kuranı Kerimi yakanlar yarın İslam dünyasını topyekün ortadan kaldırma fikrindedirler…İbni Mace’nin zamanımıza taşıdığı hadis mealen şöyledir:**İnsanların dünyada kaygısı en büyük olanı mü’min kimsedir. Çünkü hem dünyayı, hem de ahireti için kaygı çeker, çalışır…**Sallu alâ Rasulina Muhammed…

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.