EĞER YARIM ANLARSAK…

EĞER YARIM ANLARSAK… İslam dinini kendilerine bir yaşayış tarzı, bir DİN olarak seçen ve ömürleri boyunca prensiplerine UYAN, teslim olma İLKE’Sİ ile hareket belirleyen, Sıratı MÜSTÂKİM çizgisinde yolunu seçen kimseler, İslam Dininin TAMAMINA tâlip olan kimselerdir. Bu inanış ve bu düşünce tarzından dolayı gerek Mümin erkek, gerekse Mümine kadın, İslam Dininin bütününü kucaklayan ve bütününe kucak açan bir yapıya sahip olmak zorundadırlar…İnanıyoruz ki; İSLAM Dinini bütünüyle anlamamış olanlar, elbette BİR KISMINI yaşayıp diğer bir kısmını İHMÂL edeceklerdir. Devamlı aklımızda tutmamız gereken husus şudur ki; İslam Dini bütünüyle yaşanmıyor diye bir kısmını yaşayıp, diger bir kısım hükümleri bırakma İZİN VE İCAZETİ hiç kimseye tanınmamıştır. Mutlaka GÜCÜMÜZ YETTİĞİNCE Sıratı müstâkim yani *DOSDOĞRU* dinin kurallarını muhafaza etmek mecburiyetindeyiz…Rabbimiz, Bakara Suresi ayet. 85. de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Yoksa siz kitabın BİR KISMINA inanıp bir kısmını İNKÂRMI ediyorsunuz. Şu halde içinizden böyle yapanların cezası dünya hayatında REZİL olmak ve kıyamet gününde  AZABIN en şiddetlisine itilmekten başka nedir ? Allah yaptıklarınızı bilmez degildir…***

 

2.  EĞER YARIM ANLARSAK… Şu husus hiç bir zaman unutulmamalıdır ki; Allah Celle şanuhu  yaratılmışların EN ŞEREFLİSİ olan İnsanoğlunu kupkuru, bom boş bir beden olarak yaratmamıştır. İnsanların RUH’UNUN derinliklerine kadar inecek bir şekilde yerleştirilmiş olan bir takım duyğu, düşünce ve hissiyatlar mevcuttur. En önemli duyğumuz ise: İMAN duyğusudur. İNANMA ihtiyacımızdır. İnsanlara bunun yanında bu duyğulardan bu haslet’lerden, bu güzelliklerden başka özelliklerde verilmiştir…Mesela SEVMEK kadar güzel bir duyğu yoktur deriz. Dünyada her şey SEVGİ temeli üzerine BİNÂ edilmiş yorumlarını yaparız. Ayrıca sevginin yanında NEFRET etmek, MERHAMET etmek, ÖFKELENME duygu ve hassasiyetini de  Rabbimiz biz insanlara nasip etmiştir. Aslında bu duyğular insanoglunun bir türlü mahiyetini çözemedigi lâkin gerektiğinde ençok işimize yarayan ve kullandığımız hissiyatlarımızdır *SIR* dolusu özellik ve güzelliklerimizdir…Kütübi Sitte’de zikredilen Bir HADİS mealen şöyledir:**Dikkat ediniz. ÖFKE, insanoğlunun içinde tutuşturulan bir KOR’DUR, ATEŞ’TİR. Öfkelenen kimsenin gözlerinin kızardığını, BOYUN damarlarının şiştiğini görmüyor musunuz? Biriniz ÖFKELENDİĞİ hissederse mutlaka otursun.**

 

3.  EĞER YARIM ANLARSAK… Hâl, hareket ve tavırlarımız bizleri bağlayan özelliklerimizdir. Konuştuğumuz her kelime, ifade ettiğimiz her SÖZ, zamansız, yersiz, boş bulunup ifade edeceğimiz her LÂFIMIZ belki hayatımızın sonuna kadar bizim peşimizi tâkip edecektir. Mutlaka duyğu, düşünce ve hissiyatımızın yerli yerinde kullanımı çok önemli olan bir husustur. İnanıyoruz ki; bu duygularımızın kontrolü başta Kuran ve Sünnet bilgisi ve inancıyla gerçekleşecektir. Biz Müslümanlar kontrol mekanizması olarak mutlaka Kuranı Kerime ve Sünneti seniyyeye sarılırsak doğru, İSABETLİ ve yerinde davranışlarımızı kontrol altına almış oluruz. Yoksa Allah korusun ipin ucunu bir kaçırırsak  kendimizi bambaşka bir MECRA’DA bulmamız ihtimal dışı değildir… İnşaallah önce kendi nefsimizden başlatacağımız SAYGININ bütün insanlığa dalga dalga ulaşması kendi menfaatımıza olacak güzellikler bütünlüğü olacaktır… İmam Buhari’nin zamanımıza ulaştırdığı bir hadiste, Peygamber Efendimiz (sav) mealen şöyle buyuruyor: **Doğruyu arayın, ILIMLI OLUN. Şunu da iyi bilin ki, hiçbirinizi kendi ÂMELİ cennete koyacak değildir…**

 

4.  EĞER YARIM ANLARSAK… Kardeşlerim, Şu SON günlerde öyle olaylar okuyoruz, öyle akıl almaz hadiseler duyuyoruz, İnsanlığı UNUTTURUCU öyle çapraz ilişkilere ŞAHİT oluyoruz ki; HAYRET, DEHŞET, KORKU ve ENDİŞE duymamak imkansız. Dermek ki ALLAH korkusu olmayınca, Allahın Peygamberinden HİKMET ifadelerine kulak vermeyince, İnsanoğlunun yapamayacağı hiç bir fenalık yoktur. Özellikle, Kur’an ve Sünneti seniyye çizgisinden çıkmış olan bir insanın işlemeyeceği ADİ’LİK, ANARŞİ, TERÖR, BOZGUNCULUK, düşmanlık, başıbozukluk, şaşkınlık, davranış bozukluğu adına ne dersek diyelim insanın insan unsuruna yaptığı MUAMELE içimizi acıtıyor. Kur’an ve Sünneti seniyye kontrolünden çıkmış olan duyğular, düşünceler, ideolojiler başta kendi kendisini yani insanlığı daha sonra CAN dostlarımız olan hayvanlar alemine felaketi yaşatıyor…İnanıyoruz ki İslam dinini bir bütün olarak ŞEK’SİZ, ŞÜPHE’SİZ, Acaba’sız şekilde ANLAMANIN YOLU Kur’anı Kerim ve Sünneti seniyye bütünlüğüne SIMSIKI sarılmaktan geçmektedir… Cenabı Hak Kaf Suresi Ayet. 45. de mealen şöyle buyurmaktadır: *** …Ve sen onların üzerinde bir ZORBA değilsin. Şu halde benim kesin uyarımdan korkanlara KURAN İLE ÖĞÜT VER…*** Sallu alâ Rasulina Muhamm…

 

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.